DEMOKRATİK BİR KİTLE ÖRGÜTÜ OLAN ADHK (AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU)’NIN TANIMI, GENEL İLKELERİ, ÖRGÜTLENME BİÇİMİ VE ÇALIŞMA PRENSİPLERİ
ADHK’nın Tarihi Üzerine Kısa Bir Giriş;
ADHK öncesi ATİK olarak adlandırılan Konfederasyonumuz, Öğrenci Federasyonu, ATÖF ve ülke Federasyonlarımızdan oluşmaktaydı. Bu tarihi süreç boyunca gerek konfederasyonumuzda gerekse Öğrenci ve Ülke Federasyonlarımız ve bağlı kurumlarımızda emeği geçmiş ve bugün aramızda olmayan tüm yoldaşlarımızı anıyor ve şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
ADHK VE KISA TARİHİ
İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa devletlerinde yarattığı yıkım ve ekonomik tahribatın sonucu olarak, Avrupa devletlerinin inşa sürecinde iş gücü ihtiyacını karşılayabilmek için, 3. Dünya ve geri kalmış ülkelerde bu taleplerine uygun olarak genç ve ucuz iş gücü transferini gerçekleştirdiler.
Bu süreçte Türkiye-Kuzey Kürdistan’lı emekçilerin de yoğunluklu olarak Avrupa ülkelerine göçü, sadece ucuz iş gücü olarak değil; kendi kültürleri, dilleri, inançları ile kısacası, tüm gelenek ve görenekleriyle büyük işçi göçünün sonucu olarak Avrupa ülkelerine yerleştiler.
Hiç kuşku yok ki, Avrupa ülkelerinde ekonomik ve siyasal durum geri kalmış ülkelerde göç almayı zorunlu kılmaktaydı, zira ikinci dünya savaşında dağılan, yıkılan üretimin yeniden inşası için genç ve ucuz iş ve işçi göçüne ihtiyacı vardı. Çünkü genç ve dinamik olan bu ucuz işgücü ile yıkılmış olan ekonomisini ve sanayisini inşa edebilir ve üretimi hızlandırıp artırabilirdi. Nitekim öyle de oldu.
Bu göç dalgasının yoğunlaştığı yıllarda, Avrupa’ya işçi olarak gelen emekçiler, yardımlaşmak ve ortak hareket etmek için özelikle konsoloslukların yardımıyla bazı dernekler kuruldu ve bu dernekler göçmen işçilerin toplanma, buluşma yerleri olarak kullanıldı.
1960’dan sonra ise bağımsız çeşitli dernekler kuruldu. Bu kaçınılmazdı. Bu kurulan derneklerin asıl işlevi ve amacı kendini yabancı hisseden, Alman halkıyla sosyal bir bağ kurmakta zorlanan yüz binlerce emekçinin, kendi aralarında sosyal bir ilişkinin zorunluluğunun yaratmış olduğu ihtiyaçla toplanıp sohbet edebilecek derneklerdi. Kuşkusuz ki, Konsolosluklar ve Türkiye’deki çeşitli düzen partileri, Yurt dışında yaşayan emekçileri arka bahçesinde tutmaya çalışıyordu. İnanç motivasyonunda önemli bir rol oynadığı örgütlenmeler dernekleşerek daha derli toplu bir hal aldı.
Özellikle Almanya başta olmak üzere, Avrupa ülkelerine işçi akımından sonra öğrenciler de yerleşmeye ve eğitimlerine burada devam etmeye başladığı yıllar bu yıllardır. Sosyolojik olarak, göç eden işçi sınıfından daha bilinçli olup politik hareket eden öğrenciler, 1962’de Almanya Türkiyeli Öğrenciler Federasyonu (ATÖF)’ü kurdular. Kuşkusuz ki kurulan bu sosyal içerikli kurumların hepsi bir ihtiyaçtı ve bu ihtiyaçların dayatması sonucu kurulmuştu. Bu ihtiyacın esası ise, kendi anadilinden başka bir dil veya göç ettiği ülkenin dilini konuşamama ve bu sorunun yarattığı yabancılık ve yalnızlık dersek abartmamış oluruz. Bu sorundan ötürü de işçi ve öğrencilerin sık sık uğradıkları aynı dili konuşan insanların toplandığı yerler, sohbet etme, tartışma, tercümanlık vb. gibi ihtiyaçların da karşılandığı alanlar olarak insanların sorunlarının çözüldüğü araçlar haline geldi.
Zira bu yıllar yine sınıf mücadelesinin keskinleştiği, özellikle Vietnam Devrimi ve Çin Kültür Devrimin etkisi başta Fransa, Almanya, İtalya’da öğrenci hareketlerinin çığ gibi büyümesine yol açtı. Türkiye’de ise 68 ve 70’li yıllar devrimci çıkışın olduğu yıllardır. Süreç Avrupa’da yaşayan Türkiye- Kuzey Kürdistan’lı emekçi ve öğrencilerde politik bir bilinç sıçraması yaratmış olup, politik ve ideolojik olarak farklılaşmaların kendisini dayattığı ve bu farklılaşmaların giderek bir ayrışmaya evirildiği yıllardır.
1962’de kurulan ATÖF içinde ise, farklı inançlar, ideolojiler arasında keskinleşen çelişkiler 68,70’lerle birlikte, Türkiye Devrimci Hareketi içindeki tartışmalar, ATÖF’e de yansımış ve burada yoğun bir şekilde sürmüştür. O dönemlerde, ATÖF Almanya’da en güçlü federasyondu dersek abartmamış oluruz. Kozmopolit bir yapısı olup, içerisinde çeşitli değişik düşünceleri savunan kesimlerin olmasıyla beraber, devrimci demokrat çevrelerinde ATÖF kurumu içinde örgütlülüğü yoğundu.
1977’ye gelindiğinde ise, Kaypakkaya’nın siyasal çizgisini savunan kadroların siyasal önderliği ATÖF’de hâkim oldu, bunun karşısında ATÖF içinde yer alan diğer ideolojik yapılanmalar Federasyonu terk ettiler. Federasyonda hâkim olan doğru siyasal çizgi ise sınıf mücadelesine yön vermeye çalıştı.
1976’da ATÖF içinde örgütlü bazı kadroların yardımıyla ATİF Federasyonumuz kuruldu, kurulmasının amacı ise;
- Emekçi kitleleri kazanma ve örgütleme, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimine maddi ve manevi destek verme.
- Kitlelerin ekonomik-demokratik taleplerini savunma.
- Uluslararası enternasyonal dayanışma ve Uluslararası enternasyonal faaliyet yürütmek.
Üste saydığımız siyasal perspektifi esas alarak Almanya, Avusturya, İsviçre, Fransa, Hollanda Federasyonları 19.20.21 Aralık 1986 da Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu Almanya’nın Frankfurt şehrinde kuruldu. Aynı akşam Frankfurt’ta ilk olarak Konfederasyon kutlama gecesi yapıldı.
Kitle örgütleri sonsuza kadar varlığını süren örgütler değildir, sınıf mücadelesinin çeşitli dönemlerinde, sınıflar arası çelişkinin sertleşmesine bağlı görevleri de değişir, sınıflar arası çelişkinin aldığı boyut, devrim ve karşı devrim arasındaki güç dengesi, uluslararası durumdaki değişmelere bağlı olarak kitle örgütlerinin de niteliği ve görevleri değişir. Bu bağlamda 1980’den sonraki süreçlerde kite örgütümüzün niteliğine dair sürekli tartışmalar olmuş, her ayrılık ve sonucunda kurumumuzda gerçekleşen kopmalar vesilesiyle kitle örgütümüzün niteliği tartışılmıştır.
Bu tartışmalar sonucu Kitle örgütümüz kitlelerin ekonomik demokratik taleplerinden ziyade demokrasi mücadelesi çalışması yürütmüş belirli kongrelerde halk demokrasisi mücadelesinin esas olduğu tespiti konfederasyon kongrelerinde delegelerin iradesi ile konsey önüne görev koyulmuştur.
Bu tartışmalar sonucu, 1997’de kitle örgütümüzün ismi Kurumumuzun özüne uygun olmadığı sonucu ATİK ismini değiştirerek ADHK ismini almıştır. Gerek ATİK veya sonrası ADHK döneminde kurumumuz Uluslararası arenada, Ezilen halkların demokrasi mücadelesini maddi ve manevi olarak desteklemiştir. Nepal Devrimi ve Peru’daki gelişen mücadeleye küçümsenmeyecek maddi ve manevi katkı sunmuştur, Avrupa ülkelerinde devrim ve sosyalizmin siyasal propagandasını yapmıştır. DHDH’nin dünya genelinde kurulmasında kurumumuz önayak olmuş ve kurucuları içinde yer alarak, devrimci ve komünist hareketin siyasal ideolojik etkisi içinde legal planda düşüncelerini şekillendirmiştir. Geçmişte çıkardığı mücadele gazetesi, Birlik bülteni ve daha sonra değişik isimler altında çıkan yayınlar da demokratik halk devrimi sosyalizm hatta bazı yazılarda ise komünizmin siyasal propagandasını yapmıştır.
Kısacası kitle örgütümüzün niteliğine dâhil tartışma bu güne özgü tartışılan siyasal tespit değildir, yukarıda da belirtiğimiz gibi 1980’den sonra tartışılan sorundur. Uzun süreden beri kurumumuz içinde tartışılan sorunun bugün netleşmesi gerektiği kanısındayız. Aşağıda sunacağımız taslak, kurumumuz olan, ADHK’nın nitelik ve amacının ne olması gerektiğini tartışmaya açan ve bu tartışma sonucunda netleşerek programımızı oluşturan taslak tartışma yazısıdır. Dernek ve komitelerimizin taslak yazısını tartışarak yanlışlıkları eleştirerek ve doğruları güçlendirerek taslaklara güç vermelidir.
DEMOKRATİK BİR KİTLE ÖRGÜTÜ OLAN ADHK (AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU)’NUN TANIMI, GENEL İLKELERİ, ÖRGÜTLENME BİÇİMİ VE ÇALIŞMA PRENSİPLERİ
Giriş
Demokratik Kitle Örgütleri her dönem olduğu gibi bugün de devrimci – demokratik mücadelenin vazgeçilmez araçlarıdırlar. Amaç ve hedefleri bakımından mücadele içerisinde önemli yer tutarlar. Sınırsız ve sınıfsız bir dünyanın yaratılması mücadelesindeki yerleri ve önemleri tartışmasızdır. Ancak doğru bir mücadele hedefi ve perspektifi ile ele alındıklarında devrimci mücadeleye katkıları devrim lehine bir anlam ifade edebilir. Aksi takdirde ihtiyaca cevap olmaktan çıkarlar.
Bu temel perspektif üzerinden, dönemin ihtiyaçlarına cevap olacak bir politik devrimci kitle örgütü çatısı olan ADHK, kuruluşundan bugüne mücadele cephesinde kendi özgün niteliğiyle yer tutmuş ve üzerine düşen görevleri yerine getirme sorumluluğuyla hareket etmiştir.
- A) İSMİ: AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU (ADHK)’dur.
İsim, kurumun amaç ve hedeflerini en kısa bir biçimde ifade etme sembolüdür. Özünde esas olarak demokratik haklar mücadelesi yürütmekle mükellef olan ve devrimci – demokratik bir niteliğe sahip olan kurumu ifadelendirecek en doğru ismin ADHK olduğunu düşünüyoruz. Ancak, hiç bir ismin kutsal olmadığı, zamanı gelince yeni içerik ve biçim diyalektiğine uygun olarak ele alınabileceğini de açık tutarak, ismin bugün için böyle kalması gerektiğini düşünüyor, gelecek açısından, tutucu bir konumda ısrar etmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
- B) AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU’NUN, NİTELİK, AMAÇ VE HEDEFLERİ
1) ADHK, Avrupa’da yaşayan; başta Türkiye-Kuzey Kürdistanlılar olmak üzere, çeşitli ulus, milliyet, cins ve inançtan emekçilerin ekonomik-sosyal-siyasal ve kültürel hak talepleri için mücadele eden devrimci-demokratik, sosyalist demokrasiyi savunan politik bir kitle örgütüdür. Mesleki, salt ekonomik sıradan bir kitle örgütü olmayışını politik-devrimci niteliğiyle, kitle örgütü özelliğini de demokratik niteliğiyle ifade eder.
2) ADHK, Avrupa genelinde faaliyet yürüten Demokratik Haklar Federasyonu örgütlülüklerinin ve ADKH, Sosyalist Gençlik Hareketi (SYM) bileşeni örgütlerinin, demokratik merkeziyetçilik ilkesi ekseninde bir araya gelip, oluşturdukları, dernek ve federasyonların merkezi çatı örgütüdür. ADHK tüm bu güçler arasındaki genel koordinasyon ve işleyişi sağlamakla yükümlü olup, bu yükümlülüğünü, düzenli periyodlarla topladığı kongrelerinde seçilen Genel Konsey aracılığıyla yürütür.
3) ADHK, emperyalist-kapitalist sistem ve bu sistemin yarattığı bütün gerici politikaların karşısında aktif olarak mücadele eder. Anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-faşist, anti-cinsiyetçi ve bu minvalde mücadele yürüten bütün devrimci-demokratik-ilerici güçlerle ortak çalışmalar yürütür. Bu temelde, emperyalizmin Dünya Halklarına dönük saldırı ve savaş politikalarına karşı, onların anti-emperyalist mücadelesini, Avrupa ülkelerinde yerli emekçi halkın kapitalist sömürü altındaki baskılarına karşı mücadele yoldaşlığında bulunarak, bu mücadeleleri enternasyonalist bir bilinçle birleştirme perspektifiyle hareket eder.
4) ADHK, çalışma yürüttüğü ve esas aldığı Avrupa alanında, başta Türkiye Kuzey Kürdistan’lı göçmen emekçiler olmak üzere, tüm göçmenlerin ekonomik, demokratik, sosyal, kültürel hak alma mücadelelerine öncülük eder. Yerli emekçi halkların anti-kapitalist direniş ve mücadelelerine yoldaşça yaklaşarak, yerli ve göçmen emekçilerin mücadele ortaklığının geliştirilip güçlendirilmesine, devrimci-sosyalist bir perspektifle katkıda bulunmayı da görevi sayar.
5) ADHK Dünya genelinde ve özellikle Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaşanan gelişmelere kayıtsız kalmaz ve ikili bir rol oynar. Birincisi; Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri kendi önceliği olarak görür, dayanışma çağrısında bulunur, kampanyalar örgütleyerek, eylemli sorumluluk üstlenir. İkincisi ise; Enternasyonalist bir bilinçle, Dünya halklarının yürüttüğü ilerici bütün mücadele ve kazanımları kendi kazanımları olarak kabul eder. Her türlü enternasyonal dayanışma ve ilişkiyi geliştirmeyi kendisine görev bilir. Bu görev ekseninde başta Avrupa ve dünya genelindeki bütün sosyalist-devrimci-ilerici güçlerle ilişkiye geçip, ortak çalışmalar örgütler.
6) ADHK, Dünya halklarının ilerici tarihinin mirasçısıdır. Bu ileri tarihsel mirasın en ileri kazanım mevzisi olan sosyalizmi kendisine rehber edinir. Bunun açıktan propagandasını yapar. Kendi mücadele pratiği ve varlığını sosyalist bir geleceğin kazanılmasını hedefleyen cephenin içinde anlamlandırır. Salt Demokratik haklar mücadelesini amaçlaştırmaz. Bu mücadeleleri sosyalist bir geleceğin güvencesi altında olacağı propagandasıyla, bu perspektifle araç amaç ilişkisi bağlamında yürütür. Kendini bu temelde sınırlamaz.
7) ADHK, başta Avrupa ülkelerinde kurumlarının olduğu alanlar olmak üzere, kapitalist sömürü ve emperyalist saldırganlıktan kaynaklanan tüm toplumsal çelişkileri, bunların çözümüne dair verilen her özgün mücadelelerle dayanışma içinde olur, destekler. Başta kadın sorunu olmak üzere, gençlik sorunu, çevreyle ilgili sorunlar, göçmen karşıtı ırkçılıktan kaynaklı sorunlar, haksız savaş ve saldırganlık, sosyal hak gaspları ve güvenlikçi politikalar, İslami-fobi, kapitalizmin krizinden doğan sorunlar vb. Tüm hepsine karşı verilen mücadelelere karşı duyarlı olur, destekler ve dayanışma içinde olur, sahiplenir. Bu özgün mücadele mevzilerinden oluşan, genel toplumsal direniş cephesinin bileşeni olduğu bilinciyle hareket eder. Bu anlamda safı ve tarafı açık, net ve kesindir.
8) ADHK bu temelde, günümüzde yaşanan bütün çelişki ve çatışmaların ancak mevcut emperyalist-kapitalist sistemin bütün dayanaklarıyla beraber yıkılıp; yerine sosyalizmin kurulmasıyla ortadan kaldırılacağının bilinciyle hareket eder. Bu mücadelenin önemli bir bileşeni olarak görev ve sorumluluk üstlenir. Bunu da ilan eder. Bu politik perspektiften kopuk, salt “demokratik hak” talebiyle ufku daraltılmış, niyetinden bağımsız, sistem içi “muhalifliğe” düşmez. Göçmen ve tüm uluslardan emekçilerin her türlü haklarını, sistemi zorlayan bir parça koparmak şeklinde taktik mücadele bilinciyle hareket ederken, bunun sosyalist bir gelecek mücadelesine hizmet yolu olarak görür, kışkırtma ve propaganda ile kitleleri bu stratejik amaç doğrultusunda, uyarmayı, yönlendirmeyi temel görevlerinden sayar.
9) Emperyalist-kapitalist sömürücü Dünya gericiliğinden doğan, tüm toplumsal sorun alanlarına duyarsız kalmayıp, buradan doğan mücadeleleri sahiplenen ve bunun sosyalist bir gelecek mücadelesiyle ele alıp yürüten ADHK, mevcut kapitalist sistem içerisinde, burjuva demokrasisinin sınırlarını da bilir. Kendisini bu sınıra hapsetmez. Kendisini, yasal mevzuatlara takılmadan, haklı bir mücadelenin meşruluğu üzerinden tarif eder. Bu meşru zemin üzerinden kitlelerin devrimci bir kulvarda örgütlenip sosyalizm mücadelesine çekilmesinde önemli bir mevzi işlevi görür.
10) ADHK, insanlık tarihinin en önemli ve ilk çelişkilerinden biri olan kadın-erkek arasındaki çelişkiyi, özel mülkiyet dünyasının sonucu olarak görür ve erkek egemen sistemin varlığından kaynaklı kadınların yaşadığı bütün haksızlıkların ortadan kaldırılması için aktif mücadele yürütür. Bu tarihsel haksızlığın ancak ve ancak işçi-emekçi kadınların önderliğinde sosyalizm perspektifli bir mücadele neticesinde ortadan kalkacağını bilir. Ancak emperyalist-kapitalist sistem ve ürettiği gerici politikalardan kaynaklı kadınların yaşadığı birçok sorunun bugünden çözülme gerçekliğine istinaden başta göçmen kadınlar olmak üzere, ezilen kadınların hak alma mücadelesinde aktif olarak yer alır, görev üstlenir. Eril egemen toplumda, kadına yönelik her türlü şiddete, kadın erkek arasındaki eşitsizliğe karşı mücadele eder. Pozitif ayrımcılığa önem verir. Yine ADHK, LGBTİ bireylerin bireysel hak ve özgürlüklerinin savunusunu yapar ve yapılan haksızlıklara karşı mücadelelerini destekler. Hetero-seksüelizmi cinsiyetçi faşizm olarak görüp, ret eder.
11) ADHK, emperyalist tekellerin lehine, doğanın ve ekolojik dengenin bozulmasına, tahrip edilmesine karşı aktif mücadele yürütür. Bu mücadelenin dinamikleriyle omuz omuza mücadeleyi geliştirmenin önemini bilir, sorumluluğunu yerine getirmeye azami çaba gösterir. İnsanlığın gelecekte, üzerinde yaşayacağı sağlıklı bir doğası olmayacaksa, gelecek için verilen tüm mücadelelerin anlamını yitireceğinden hareketle, çevreyle ilgili mücadelenin ne kadar yaşamsal önemde olduğunu bilerek, bugünden kitleleri bu bilinçle eğitir, duyarlı hale getirip, mücadeleye sevk eder.
12) ADHK Dünya genelinde yaşanan haksız savaşlar, işgaller, açlık, yoksulluk, sömürü ve zulmün kaynağı olarak gördüğü emperyalist-kapitalist sisteme ve bu sistemin yarattığı bütün gerici politika ve uygulamalara karşı sosyalist bir perspektifle dünya halklarının devrimci-ilerici mücadelesinin önemli bir parçası olarak kendisini tarif eder, mücadele yürütür.
13) ADHK, “başka bir ulusu ezen hiçbir ulus özgür olamaz” şiarını benimseyerek, hiçbir ulusun başka bir ulus üzerinde tahakküm kurmasını doğru bulmaz. Dünya genelinde yaşanan ulusal sorunlar ve özellikle Kürt Ulusal Sorunu bağlamında UKKTH ilkesini kayıtsız-şartsız savunur. Ezilen ulus, inanç ve azınlıklara dönük gerçekleştirilen her türlü baskı ve zulmün kararlıca karşısında durur. Başta Kürt ulusu olmak üzere, emperyalizm ve yerli gerici devletlerin sömürgeci işbirliğiyle, Kendi Kaderlerini Tayin hakkı elinden alınarak, gasp edilmiş ulusların mücadelesine bu ilke temelinde yaklaşır, bundan asla taviz vermez. Bu bağlamda tarihsel koşulların verili dezavantajının baskısı altında Dünya’nın birçok yerinde “barış” maskesi altında, halkların ve ulusların cephelerde kazandığı ileri mevzileri masada kaybetmesine dayanan uzlaşmaları, eleştiri hakkı temelinde deşifre eder, doğruları söylemekten imtina etmez.
14) ADHK, Avrupa’da yaşayan başta göçmen işçiler olmak üzere, çeşitli ulus, milliyet, cins ve inançtan işçilerin sömürü zincirlerini kıracak olan tarihsel yürüyüşüne çalışma yürüttüğü her alanda aktif olarak katılır, bu şanlı mücadelenin örgütleyicileri arasında yer alır. Uzun yıllardır Avrupa işçi sınıfını rehin alan sınıf işbirlikçisi, sarı sendikaların tahakkümüne karşı, işçi sınıfının ortak-birleşik-devrimci mücadele hattını savunur. Özellikle göçmen işçilere dönük uygulanan her türlü hak gaspının karşısında etkin olarak durur. Ülkesel seçimlerde, verili anda bu hakların tutarlı savunucusu olan sol, sosyalist partileri, ülke federasyonlarının inisiyatifi ve tavrını esas alarak destekler.
- C) ADHK’NIN ÖRGÜTLENME İLKELERİ, ÇALIŞMA TARZI VE İŞLEYİŞİ
ADHK, kitle örgütü gerçekliğine uygun olarak Demokratik Merkeziyetçilik ilkesi temelinde örgütlenir.
Buna göre Kongre en üst irade olarak işlev görür. Kongre kararları, kongre dışında değiştirilemez.
Kongre iradesini, üyeler tarafından seçilen delegeler olmak üzere bağlı ülke federasyonları ve bileşenleri ADKH ve SYM delegeleri oluşturur.
Kongre iradesi tarafından seçilen Yönetim (Genel Konsey) tüzük işleyişi temelinde, bir sonraki kongreye kadar önderlik eder.
Faaliyetlerini perspektifine bağlı kalarak, yine kongre de seçilen Denetim Kurulu’nun kongreye sunacağı raporlarıyla sağladığı denetime bağlı olarak yürütür.
Bu temelde ADHK aşağıdan yukarıya demokratik yollardan seçilen Yönetimin merkezi önderliğiyle iki kongre arasında pratik faaliyetler ve çalışmalarda bulunur.
Tüm bu faaliyetler başta kendi bünyesinde yer alan kurum iradeleri olmak üzere, kitlelerin eleştirilerine ve tartışmalarına açıktır. Eleştiri-özeleştiriyi bu perspektifle önemli bir çalışma ilkesi olarak kabul eder.
Bu bağlamda “kitlelerden kitlelere” doğru siyasetini kendisine rehber alır. Bunun dışında kendisini hiç bir kurumun ipoteği altında görmez, görülmesine de izin vermez.
Mali politikasını yine üyelerin denetimine açık, hesap verilebilirlik ilkesi temelinde oluşturur.
Tüm bu temel çalışma ilkelerinin özet, somut maddelerle düzenlendiği ADHK tüzüğü, yine kongre tarafından onaylanarak, kurumsal işleyişi herkes için ortaklaştıran bir uyum olmazsa olmazdır. Tüzük ihtiyaçlara göre değişir, değiştirilir. Bunu da kongre iradesi belirler.
ADHK 25. Dönem
Genel Konseyi
Ekim 2016