Kasım Koç (08-06-2018) Geleneksel bir hal almış ama klasik geleneksel değil, tekçiliğe, kırıma karşı, Dersimce özgür akan bir Dersim festivali daha 1 ve 2 Haziran’da Frankfurt’ta başarıyla gerçekleşti.
Festivale katılım önceki yıllara oranla daha yoğunlukluydu ve aynı zamanda kitlelerin coşkusu özgürlük haykırışı daha derin ve anlamlıydı.
Dersimliler ve dostları özgürce ve birlikte yaşam içim bir ağaç gibi hür ve ormanca kardeşleşmek için alana akmışlardı…
Etnisitesiyle, Raa heki (hakikatin yolu) inancıyla, kimliğiyle ve tarihsel özellikleriyle adeta Munzur gibi bir coşkuydu alana akan…
Şüphesiz ki; bu eylem kendiliğinden ortaya çıkmış değildir, bir Dersim gerçeğini bilinci ve iradesi sonucunda ortaya çıkarmıştır. Bu, doğru bir yönelimin, bilinçli bir önderlikle birleşmesini, birleşme iradesini ifade ediyordu.
Bu dersten öğrenelim.
Özerk ve özgür Dersim yönelimini Kırmanciyenin öz yönetim, öz savunma yani bölgesel özerklik talep ve iradesini kucaklayacak bir çizgide ilerleyelim.
Kızılbaşların, Kirmancikilerin, Zazaların, Ermenilerin, Kürtlerin, Türklerin, sol sosyalist-komünistlerin birlikte yaşadığı örnek mozaik alanı olan Derim, Frankfurt’taki festivalde bu ruh ve anlayışı Munzur akışı gibiydi Festivalde görülen.
1 Haziran Cuma günü Festival;
“Dersimden Efrine Soykırımlar” devam ediyor Paneliyle başlayan dersim Festivali, Türk gerici egemen ulus geleneksel soykırım ve tekleştirme asimilasyon, inkar ve imha yürüyüşünün tarihten günümüze kadarki gerçekleri ele alındı.
Orta doğudaki gelişmelere ve emperyalist hegemonya savaşına dikkat çekildi. Bazı panelistler bağımsız devrimci çizginin gereğine vurgu yaptılar. İlerlemek için büyük fırsatlar ve aynı zamanda büyük tehlikelerin bu çerçevede altını çizdiler. Orta doğuda çöken emperyalist-bölgesel statüko ortamında yeni emperyalist ve bölgesel dizayn planlamalarına vurgu yaptılar.
Panel sonrasında Festival; Alevi Nefesleri-Deyişleriyle devam etti.
Serap Mutlu Barak, Hozan Ali Baran ve Kirvem Erdal sesleriyle, Dersimin dar û jarlari kutsal dağ ve Munzur suyu gibi adeta bu deyişlerde festivali güzelleştiriyordu.
Egemenlerin askeri statik planların çerçevesinde ki doğa ve insan katliamlarına karşı deyişler biz özgürce vardık var olacağız deniyordu… yöresel halaylar davul ve zurna eşliğinde özgürlük halaylarına durdular… festival gece geç saatlere kadar devam etti…
Festival ikinci gün;
UNESCO tarafından da kaybolmakla yüz yüze olan Kırmancki dili üzerine yapılan Panel “kaybolmakla yüz yüze kalan Kırmancki Dilimiz” paneliyle başladı.
Katılımcı Panelistlerden; Gazeteci Meral Küçük ve Kirmanciki Dil Bilimcisi Hakan Kerimoğlu konuk oldular.
Dilleriyle, kimlikleriyle, inançlarıyla tüm halklar tam özgürlük temelinde eşittir ve birlikte yaşamanın yolu budur. Kimse kendisi olmayan başka hiç bir şeye zorlanamaz tabi kılınamaz. Festivale damgasını vuran tüm diller ve milliyetler için tam hak eşitliği yönelimiydi. Çoğunlukçuluk hegemonyası değil birlikte hür yaşam arzusu kitlelerin coşkusunda da görülüyordu.
Türk devleti kendi tarihiyle yüzleşmelidir, yüzleşmediği müddetçe Dersim halkına ve diğer halklara ve inançlara yaşattırdığı Kırımları belleklerden bugüne kadar silemedi bundan sonrada silemeyecektir. Festival bunun canlı bir örneği ve tanığıdır. “şakiler…vatan hainleri…” gibi tabirlerle yok etmeye, itilmiş bir halkın acılarını tarihten silmeye çalışan Türk devletine inat Dersimliler kendi atalarına, geçmişlerine sahip çıktılar.
Dersimliler, geçmişten günümüze kadar en çok ADALETİ isteyen ve özlem duyan bir inanç felsefesine sahiptir. Lakin, adaletsizlerin kılıcı hiçbir zaman enselerinde eksik olmamıştır. Bundan olacak ki, “af” etmekte Dersimliler için zor olsa da kendi cellatlarıyla yüzleşmeye, hesaplaşmaya hazırdırlar. Türk devletin resmi makamları Dersime gelip 1938 de Türk ordusunun katliamları yaptıkları bölgelerde Dersim halkın önünde özür dilediği taktirde, Dersimliler o vakit kendi cellatlarıyla “barışma” “af” etme gibi tartışma başlata bilirler.
Diyaspora da bir araya gelen, örgütlenen Dersim kurumların yarattığı güç festivalde taktire şayandı.
Festival Programı,
İran Horasan’dan Festivale Yalda Abbasi katıldı. İran-Horasan da bir kadın sanatçının zorluklar içerisinde yaptığı sanatını festivale taşıdı. Horasan da yaşayan halkların acılarını sesi ve otantik estrümanlarıyla sahneden Horasan dağlarında yaşanan acıları Lê Yarê şarkısıyla dile getirdi…
Grup Munzur;
Munzurun coşkun akışı gibiydi Grup Munzur, “haydere” diyordu. Yani birleşin. Zulme göğüs gel, mücadeleyi yükseltin türkü ve marşlarıyla Dersim ezgileriyle direnişle ölümsüzleşen Ali Haydar Yıldızların, Kaypakkayaların, Cafer Cangözlerin, Sakine Cansızların ve Mazlum Doğanların anıları festival sahasında tarihi büyük anlamıyla İbo’dan Şahine bu tarih bizim diyen grup Muzur, Seyit Rızaların, Qopoların, Hüseyine Seyide, Çive Qejlerin haykırışlarını, özlemlerini haykırdılar.
Dersim festivalin kültürel programında ayrıca Silbus Tari, Deniz Deman, Zarife, Mehmet Ekici, Taylan Yıldız, Veysel Aydın ve Grup Les Etolies de Botan ile devam etti.
Ferhat Tunç, seçimlerdeki siyasal çalışmalar dolayısıyla sesli SKYP üzerinden konuşma ve türküleriyle katıldı.
ADEF genel başkanı Muharrem Erdoğan ve FEDA eş başkanı Bedrana Yıldırım konuşmaları yanı sıra, HDP Millet vekili Nursel Aydoğan, SMF temsilcisi Hüseyin Şimşek birer konuşma yaptılar.
Alevi hareketin temsilcileri kitleyi selamladılar; Alevi hareketi temsilcilerinden ve aynı zamanda HDP milletvekili adayı Turgut Öker konuşmacı olarak katıldı.
Avrupa da önemli bir örgütlü güce sahip olan AABF’nin genel başkanı Hüseyin Mat da festivale katıldı. Dersim, Kızılbaş inancın ana merkezidir. Zalimlerden korunmak amacıyla Dersimin sarp dağlarına sığınan Alevi Kızılbaş inançlı halkın diyarı ve Jarların merkezi sayılıyor.
Festival komitesinin de vurguladığı gibi; Dersim tüm ezilenlerin birliğini ifade ediyor, birliktelik ihtiyacını altını çiziyordu.
Almanya’nın sol, demokrat milletvekilleri ve belediye temsilcileri de Dersim festivaline katılmaları önemliydi.
Dersim festivalinde Efrin platformu da yerini alarak, Efrinin özgürleşme talebi ve çığlığını haykırdı;
Bugün Ortadoğu da tüm ezilenler adeta soykırım kıskacındadır. Türk egemenlerin Efrin işkali ve katliamı bu soykırım zincirin birer devamı ve halkasıdır. Ermeni, Süryani, Keldani, Ezidi, Dersim vb. soykırımlarının devamıyla yüz yüzeyiz. Buna karşı mücadeleyi geliştirip güçlenmezsek yeni soykırımlar devam edeceğini işaret etti…
Efrin platformunu iyi okur ve anlarsak kazanmanın yolu ve anahtarı Devrim olduğu aşikardır. Gerici egemenler, bize özgür bir yaşamın özerkliğini tepside sunmayacaklardır. Onu kazanacak olan ezilenlerin kudretiyle birleşmiş olan sosyalist devrimdir.
Festivale konuk olması gereken Dersim Belediyelerin Türk egemenlerin hukuksal engellerine takılmalarına rağmen, Festival tertip komitesi; Dersimin iradeleri olan Belediye başkanlarını gelemeseler de tüm konuklarını coşkuyla selamladı.
Dersim festivalinin öğretilerin temel derslerden biri şudur;
Bugün Türkiye -Kürdistan, Anadolu, Mezopotamya coğrafyasında ezilen millet ve milliyetler-inançlar prangalara vurulmuştur. Prangalı bu dinamikleri birleşik devrimci mücadelenin bir mevzi olarak sahneye çıkmaları onların özgün taleplerinin karşı karşıya bulundukları sorunların özgürleşme isteklerinin ifadesi ola bilecek özgün çözümlerle süreçlere müdahaleyi gerektirir. Devrimci siyaset, sosyolojik gerçekleri atlayamaz. Bu gerçeklere doğru ve bilinçli müdahaleyi gerektirir.
Nitekim Dersim Festivali, Dersim eksenli örgütlemenin rolü de bu hakikati öğretmektedir. Festival böyle hakikatler ekseninde ezilenlerin geleceğe yürümede nasıl büyük kanallalar açacağını göstermiştir. Binlerce insan festivalde görüldüğü gibi devrimci kanallarla bir olup kenetlenmiştir.
Bugün Türkiye-Kürdistan, Mezopotamya, Anadolu da ortaya çıkan bir başka gerçeklik daha vardır. O da; Arap, Pondos, Rum vb. gibi ulus ve inançların tıpkı Dersim halkı gibi kendi geleceklerini örmelidirler.
Ezilen Arap Milliyetinin ve diğer milliyetlerin özgün talepleriyle birleşik bir mücadelenin ve birleşik bir hareketin mevzileri olarak sahneye çıkacakları da kesindir.
Hiçbir pranga, abluka ve dayatma ezilenleri teslim alamaz. Ezilen milliyet ve inançların derin öfkeleri mayalanan mücadele dalgaları bilinçli, devrimci birleşik ve özgün bir çözüm programıyla gelecek yürüyüşüne akıtıla bilinir.
Dersim Festivali bir kez daha öğretmiştir ki;
Bu durum Alevi Hareketini doğru temelde örgütleme ihtiyacı ve aciliyetinide göstermektedir. Elbette aleviler bugün geçmişe nazaran daha örgütlü bir güç olarak vardırlar. Daha bilinçli bir savunma ve gelecek öz yönetim perspektifiyle bu hareketin ileriye çekilmesi devrimin ivedi görevlerinden biridir.
Dersim coğrafyası yani Kırmanciye bir mozaiktir. Dersim inançları-etni siteleri ve kültürleriyle mozaiğin birlikte komünal yaşam örneğidir. Bunun bilinçli yeniden üretiminin nasıl olacağının festival bir kez daha göstermiştir.
Tek dil, tek kültür, tek inanç dayatmalarını yani gerici egemen resmi ideolojinin etkilerinden kurtulamayan anlayışların çıkmazını ve özgürleşmenin yolunu festival bir kez daha göstermiştir.
Kasım Koç