CİNSEL SÖMÜRÜYE KARŞI SESSİZ KALMA, DİREN MÜCADELE ET!

Toprağı, suyu, emeği metalaştıran özel mülkiyet sistemlerinin en vahşi, en görünmez sömürü biçimi olarak insan bedeninin ve duygularının meta olarak kullanıldığı bir alan fuhuş sektörü!

Köleliğin dünyada yasaklanmasının üzerinden çok uzun süre geçmiş olmasına karşın, insanın insani köleleştirme ve istismar etme isteği sona ermiş değildir.Köleci devletlerin, feodal beylerin, kapitalist egemenlerin, varlıklarını sürdürmede bir araç olarak kullanılan ve gün geçtikçe büyüyen bir ekonomik sektör haline gelen fuhuş; çok cılız seslerin dışında, doğru ele alınıp mücadele edilemeyen bir sömürü biçimi olarak tüm dünyada hızla büyümeye devam ediyor. Geçmişin “Kutsal Fahişlerinden”  genelevlerine, “hayat kadınlığından seks köleliğine, çocuk pornografilerinden bir bütün olarak fuhuş sektörüne, sistemin çarklarına hapsedilen bedenler, duyulamayan ve görünemeyen alanlara sürgün ediliyor!

Tüm dünyada milyonlarca kadının bir meta gibi alınıp satılmasının, ‘töre-namus’ kıskacına esir edilmesinin, şiddete uğratılarak katledilmelerinin, çeşitli yöntemlerle sırtlarından para kazanılmasının yanı sıra; medyada ve pornografik içerikli reklam panolarında cinsel obje olarak kullanılması olağanmış gibi gösterilerek, kadın ve erkek bedenleri üzerindeki sömürü topluma kanıksatılmaya çalışılıyor.

Çocuk bedeninin meta haline dönüştürülmesi ise cinsel sömürünün geldiği en uç noktadır. Çocukların fuhuş sektöründe çalıştırılması, cinsel istismarın sanal dünyada her gün artması buzdağının sadece görünen yüzüdür.

Kapitalist üretim ilişkileri içinde metalaştırılan, yüzyıllar boyu ‘toplum sağlığının korunması’ gerekçesiyle ‘ahlaki’ nedenlerle dışlanan, ayrımcılığa uğrayan ve baskı altında tutulan seks köleleri, şiddet ve sömürüye açık uygulamayla toplumdan izole edilmiş bir yaşam sürdürüyor. Kimi ülkelerde 4 kadın ile evliliğin yasallaşması, küçük yaşta çocukların evlendirilmesi genelevde çalışanların iş koşullarının düzenlenmesi tartışmaları, pornoyu bir sanat, erotizmi ise estetizm olarak gören anlayışlar var iken;  bizlerin erkek egemen anlayışlardan kaynaklı tüm bu sömürü biçimlerine karşı “her türlü cinsel sömürüye son” sloganını çok net olarak haykırmamız bir görev olarak önümüzde durmaktadır.

Bedenlerimizin metalaştırılmasına, fuhuşun teşvik edilmesine karşı başta tüm kadınları ve kadın örgütleri olmak üzere tüm insanlığı, bu çürüyen – çürüten sisteme karşı tavır almaya, teşhir etmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.‘‘

Bedenimiz bize aittir metalaştırılamaz!

Beden ticaretini durdur.


FUHU
Ş

Fuhuş tanım itibari ile genel karşılığı şu şekildedir :

“İstek dışı maddi kazanç sağlamak amacıyla cinsel ilişkide bulunmak demektir. Daha geniş bir tanımla, başka hiçbir geçim kaynağına sahip olmayan, zorlanmaksızın ve serbest olarak eşini seçmeden, her önüne gelenle ilk istek üzerine ücret karşılığında ve asıl konusu zevk değil kazanç olan, sürekli ve tekrarlı cinsel ilişkilerde bulunması olayıdır. (Altındal 1988)

Seks İşçileri İnsan Hakları’nın Komisyonu’nun tanımına göre, belirli sosyo-ekonomik durumların sonucunda, bir hizmet sektörü olarak para karşılığında, kadın-erkek müşterilerle, kadın-erkek çalışanların ilişkilerini belirleyen profesyonel bir hizmet alanıdır.(1997)

Bütün tanımlamaların üzerinde durduğu ortak noktalar ;

– Ücretli cinsel ilişki

– Duygu, haz ve zevkten yoksun olması

-Kiminle olduğunun önem taşımaması, seçici olmaması

-Tekrarlı-sürekli olması

Fahişe, hayat kadını gibi tanımlamaların cinsiyetçi anlayışını eleştirip onun yerine seks işçiliği kavramını dile getiren Seks İşçileri İnsan Hakları Komisyonu’nun “seks işçileri” tanımı şu şekildedir: “Yapılan faaliyetin yalnızca bir iş (meslek) olup, bu işiyse gerek genelevde gerekse de dışarıda cinsiyeti erkek-kadın hatta LGBT olanların, ‘müşteri’ lere para karşılığında cinsel hizmet sunması ve bu hizmet karşılığında, karşısındaki kişiden geleceğe yönelik kişisel ve sosyal beklentisi olmayan kişilerdir”.

Bütün bu tanımlar fuhuş olgusunu yüzeysel olarak açıklamakta, bunun ardında yatan esas nedenlere değinmemektedir. Seks İşçilerinin ortaya koyduğu tanımlama ise esasta ekonomik ve birçok etkenin sonucu olan fuhuş bir hizmet sektörü olarak görülmekte ve meşrulaştırılmaktadır.

Fuhuşa yeni bir tanımlama getirebilmek için öncelikle fuhuşun tarihsel süreçlerden bu yana geldiği aşamanın ve fuhuşu yaratan toplumsal nedenlerin, bireylerin cinselliklerini meta olarak sunmalarının sebeplerinin ve yine bireylerin cinselliği satın alma eğilimlerini oluşturan etkenlerin bilinmesi gerekir. Ancak bu konu çok kapsamlı olup cinsler arası eşitsizlikten, kadın bedenin medyada meta olarak sunulmasına, cinselliğin doğal bir yaşantıdan öte iktidar alanı olarak görülmesine bunun yanısıra çocuk istismarı sapkınlığına kadar uzanan  psikolojik, sosyolojik ve ekonomik açılardan bakmayı gerektiren bir konudur ki bu alanlar da birbirinden ayrı değerlendirilemez.

Fuhuş, bir yandan kadının cinselliğini, yine erkeğin ve çocuğun cinselliğini para karşılığında metalaştırırken öte yandan da toplumda özellikle kadın cinsini düşüren bir olgu olarak karşımıza çıkar. Kadının cinselliği ve bedeni parayla eş değer tutulmakta ve şiddetin her türlüsü ile iç içe geçerek yaşanmaktadır. Çocuk bedeninin meta haline dönüştürülmesi ise fuhuşun geldiği en uç noktadır. Fuhuş, dünyada silah ve uyuşturucu ticaretinden sonra 3. büyük kar getiren sektör haline dönüşmüştür.

    Fuhuş kendilerini meta olarak sunan bireyler tarafından gerçekleştirilmekten öte esasen  sistemli ve örgütlü bir şekilde şebekelerce gerçekleştirilmektedir. Kimdir bu şebekeler, fuhuş yaparak geçimini sağlayan bireyler mi, organize bir şekilde çalışan oteller mi, otellerde çalışan görevliler ve oralara yolcu taşıyan şoförler midir yada fuhuştan vergi alan devletler midir, genelev patronları veya patroniçeleri midir ya da uyuşturucu tüccarları mıdır, kadınları ve çocukları kaçıran, tehdit eden pezevenkler midir! Sorular çok ve görülecek ki fuhuş ve fahişelik bu işi yapan kişilerle sınırlı tutulmayacak kadar geniş ve tüm toplumu kapsayacak ataerkil yapılanmanın ürünüdür.

Kimi kurum ve kuruluşlarının fuhuşa karşı mücadelede tavırları genel olarak fuhuşa karşı olma değil sadece çocuk fuhşunu engelleme amaçlıdır. 18 yas altı fuhuşun yasaklanmasını ve bunun için gerekli önlemlerin alınmasını savunurlarken, kadın bedeninin ve cinselliğinin metalaşmasını “tercih” olarak görüp sessiz kalmaktadırlar. Toplumda genel olarak fuhuşu ortadan kaldıracak önlemlerin alınmasını sağlayacak kıstaslarla fuhuşa karşı çıkan kesimlerin ve örgütlü yapılanmaların varlığı cılızdır. Gerçeklikte ise cinselliğini meta olarak sunan bireylerin büyük bir çoğunluğunun ekonomik sıkıntılar sebebiyle fuhuşa yönelmeleri, bunu bir tercih meselesiyle açıklamamaktadır.

Neden mi fuhuşa yönlenmektedir:

– Yaptığından zevk alıp aynı zamanda bunu hızlı para kazanmanın aracı olarak görmeleri ( bu sebep fuhuş yapanların çok az bir kısmında gözlemlenmektedir. Kimi araştırmalarda görülmektedir ki; özellikle fuhuşu iş alanı olarak görüp yapan Avrupalı kadınlar gençlik dönemlerinde uzun bir süre bu şekilde para kazanıp kısa zamanda kapital elde edip ve kendi açtıkları genelev, masaj salonları gibi cinselliği satın alma fonksiyonuna sahip yerler işletirken, aynı zamanda bunun utanılacak bir durum olmadığını para Kazanıp vergi verdiklerini dolayısıyla toplum taraf- ından ötekileştirilmemeleri gerektiğini savunmakta- dırlar.)

-Kadınların büyük bir çoğunluğu ekonomik geçimlerini sağlayabilmek için (çoğunun bakmakla yükümlü oldukları çocukları ya da aileleri var) başka hiçbir olanaklarının olmadığı gerekçesiyle geçici bir süreyle fuhuşa giriştikleri görülmektedir.

– Yine fuhuşa zorlanan yaşları 15 ile 30 arası değişen kadınların kendi ülkelerinden kaçırıldıkları, diline hakim olmadıkları ülkelere getirilip, onları çalışmaya zorunlu kılan borç senetleri imzalatılıp, kaçmaları durumunda ailelerine zarar verileceği şeklinde tehdit edilen ve polis tarafından yakalanıp kendi ülkelerine geri gönderilme sonucunda tekrar şebekelerin eline düşme korkusu yaşayıp yıllarca zorla çalıştırıldıkları bilinmektedir.

-Çocuk fuhuşu ise; özellikle geri kalmış ülkelerde çarpık sosyo-ekonomik yapının sonucu olan yoksulluğa karşı alternatif kılınan fuhuş turizmi ile çocukların kimi zaman aileleri tarafından borçları kapatmak, aile fertlerinin temel geçimini sağlamak amacıyla belli bir süreliğine genelevlere kiralandıkları görülmektedir. Organize şebekelerin eline düşen çocukların uyuşturuculara bağımlı kılındıkları en küçüklerinin 4 yaşında olduğu bilinmektedir.

 

-Toplumların ikiyüzlü ahlak anlayışı, feodal toplumlarda bekârete büyük bir anlam yüklenmesi, cinselliğin bastırılması fuhuşun zeminini oluşturmaktadır. Yine kimi bölgelerde kadınların evlenmeden önce çeyiz masraflarını sağlamak amacıyla fuhuşa yöneldikleri gözlenmektedir.

-Yine çalışma alanlarında kadınların düşük ve eşitsiz ücret alması, toplumsal farklılıklar, bilgisizlik de kapitalizm de fuhuşa sürükleyen nedenler arasında yer almakta.

-Çocuklukta ve gençlikte karşılaşılan cinsel istismarlar fuhuşu yapanların hemen hemen çoğunda rastlanmakta. Zaten “kirletilmiş” olduğu ve başka hiçbir şey yapamayacağı, travmaları yaşatmaktadır.

-Fuhuş her yerde, her tarihi zaman diliminde inanılmaz çoklukta olmuş olmasına rağmen bir tabu konusu olarak karşımıza çıkması fuhuş yapan bireylerin toplumun dışına itilmelerine sebep olmuş ve bu da onların oradan çıkışlarını zorlaştıran bir gerçekliğe dönüşmüştür.

Peki, çoğunluğu erkek olan “müşteriler” seks satın alma eğilimini neden gösterirler:

– Evlilik öncesi cinsel ilişkinin kadınlara yasaklanması, cinselliğin sadece erkeğe ait bir alanmış gibi gösterilmesi ve bekar erkek cinsel arzularını tatmin etmek için fuhuşa yönelmektedir.

-Fahişe olarak görülen kadınlar, ayrıca bütün dinlerin ortak argümanı olarak toplumu tecavüzden, sapkınlıktan korumak için şarttırlar.

-Görünüş itibari yahut bedensel engel nedeniyle partner bulmakta zorlanan erkekler cinselliği satın almaya yönelmektedirler.

-Toplumun açıkça kabul etmediği sapkın sadistçe ve mazoşistçe fantezilerini gerçekleştirmek isteyenler cinsellikle şiddeti bir arada yaşamak için fuhuşa yönelmektedirler.

-Yine bekâretini bozacakları genç kızlardan yaşam enerjisi kazandıklarını iddia eden yaşlı erkekler fuhuş yönelmektedirler.

-Pedofillerin (sübyancilik) kendi cinsel sapkınlıklarını hiçbir yasal takibe tabi tutulmadan yaşamak için geri kalmış ülkelerde çocuk fuhşuna yöneldikleri bilinmektedir. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve özellikle AIDS`ten kaçınmak isteyen fuhuş turistlerinin hedefinde de çocuklar bulunmaktadır.

-Pornografik resimlerin ve filmlerin özellikle ergenlik çağındaki bireylerin cinsellik anlayışlarına etkisi, buralarda sağlıklı bir cinsellikten öte cinselliğin metalaştırılması ve şiddetle bağdaşlaştırılması fuhuşun temelleridir. Özellikle bugün her yerde çocuk pornografilerine ulaşmak mümkündür. Fuhuş-pornografi birbirinden ayrı düşünülemez.

-Toplum tarafından kabul edilmeyen LGBT’ler, kendi cinsel kimliklerini gizlice yaşayabilmek amacıyla fuhuşa yöneldikleri bilinen bir gerçektir. LGBT’lerin toplum tarafından dışlanması onların sosyal hayatta karşılaştıkları ötekinin ötekisi konumu onları fuhuşa ittiği bilinen bir gerçekliktir.

-Bunun yanı sıra psikolojik, sosyal, ekonomik birçok sebep bulunmaktadır, bireyin sağlıklı bir cinsellikle tanışmaması, yasak bir şey yapma arzusu ve farklı etnik kökenlerden ve renklerden bireylerle cinsel ilişkiye girme arzusu gibi cinselliği satın almaya yönelik birçok neden sıralanabilir.

“Paris`e taşındığımda henüz 18 yaşındaydım ve her şeye kanacak kadar saftım. Burada insanlarla tanıştım. Beni zorladılar bu işi yapmaya, yüzümü kesmekle tehdit ettiler, aileme zarar vereceklerini söylediler. Bu yüzden,  başladım ben… Onlardan birini sevdim, bu gerçekten aşktı, bazen soruyorum bana onca kötülüğü yapan o insanı nasıl sevdim diye ve insan kendini her şeye alıştırıyor. Başka davranamazdım sevgiye ve sevilmeye ihtiyacım vardı, bazen de onunda beni sevmesi için yaptım bunları, her şey bir oyundu, çünkü sevdim. Başlangıçta kendim için yapmadım, kaçtım onlardan İsviçre’ye, garson olarak çalışmayı denedim… Olmadı, eğer bir kere bu işi yaptıysanız bir daha aylık kazancı 1.100 Euro olan normal bir işe dönmeniz zordur, benim için böyle oldu. Şimdi kendim için yapıyorum, her hafta aileme 500 Euro gönderiyorum, bana bu parayı nasıl kazandığımı hiç sormuyorlar. Yaptığım şey bir intikamdı, her şeyden önce intikamdı benim canımı acıtanlara karsı gösterdiğim bir duruştu.”

 


Fuhuşun Tarihsel Gelişimi

İlkel komünal toplumlarda, cinsellik üreme ve bereket ile nitelendirilirdi. Fahişelik, ataerkil toplumlarda erkek egemen yasalarla yürütülen düzenler içerisinde başlatılmış ve bugünkü noktaya ulaşmıştır. Fuhuş, konukseverlik adı altında gelişmiş ve konuklarla fuhuş yapmak, bir çeşit toplumsal hizmet ve yardım olarak değerlendirilmiştir. Daha sonraları din adamlarınca bir tapınma görüntüsü altında sunulan, kendi çıkarlarına hizmet amacıyla dinsel fuhuş geliştirilmiştir.

Kutsal Fuhuş: Antik Mezopotamya da Tanrıça Inanna adına bereket törenleri düzenlenirdi, kadınlar kendilerini ömründe en az bir kere tanımadığı birine sunarlardı. Bunun karşılığında aldıkları hediyeleri tapınağa bırakırlardı. Bu sahneler Gılgamış destanında da yer almıştır, Enkidu tapınak fahişesiyle günlerce ilişkiye girmiş ve sonucunda vahşi yaşamı terkedip Uruk`a doğru yönelmişti. Yine destanda evlenen her kadının ilk olarak kralın yatağından geçmesinin tanrıların buyruğu olduğu belirtilmiştir.

Antik Yunan da ise cinsellik sağlık ve yaşam gücü olarak değerlendirilmiş. Evlilik kurumu ise soyun devamı ve miras için bir araç olarak görülmüştür. Cinsellik erkekler açısından evlilik dışı ilişkilerde daha kabul edilir bir şeydi, erkeklerin çok güçlü olduğu ve bunun kontrol edilmesi gerektiği anlayışı fuhuşu yasal ve hayatın bir parçası haline getirmiştir. Tarihte ilk genelevini kuran Yunan devlet adamı Solon, kadınlara şu şekilde seslenmektedir “Soylu Atinalı eşler, sizin evlerinizde oturup nazik bedeninizi korumanız ve yormamanız gerekir. Bırakınız kocalarınız fahişelerle cinsel isteklerini tatmine çalışsınlar ve sizi rahat bıraksınlar.”

Fuhuş yapan ve yapmaya zorlanan özgür ve köle kadınlar üç gruptan oluşurdu : Deikteriades, Auletrides ve Hetairai. M.Ö. 640 ve 560’lı yıllarda Dieterion adı verilen genelevleri açmış ve sermaye olarak da kadın köleleri kullanmıştır. Deikteriades adlı bu kadın kölelerin gündüzleri caddelerde dolaşmalarına, törenlere katılmalarına ve tapınaklara girmelerine izin verilmezdi. Ayrıca toplum içerisinde fark edilmeleri için renkli elbiseler giymeleri, saçlarını sarıya boyamaları zorunluydu. Auletrides adındaki kadınlar ise şölenlere katılıp şarkı söyleyip dans ederlerdi. Bu kadınlar genelev kölelerinden daha bağımsızdılar.İstedikleri yerde yaşıyorlardı, kendi paralarını kazanıyorlar ve uzun süreli ilişkileri olabiliyordu.Hetairailar ise yine köle olarak kücük yaşlardan itibaren cinsellik, güzellik, müzik ve konusma sanatında egitim gören kadınlardan oluşuyordu. Sokaklarda özgürce dolaşabilirlerdi ve kendi paralarını kendileri yönetirlerdi. Bu dönemde entellektüel eğitim fahişelere özgü bir durum olarak değerlendirildiğii icin kadınlara kapali tutulmuştur.

Roma İmparatorluğu’nda üst sınıftan kadınların fuhuş yapmaları yasaklanırken, fuhuş yapan kadınların devlet tarafından kaydedildiği ilk sistem kurulmuştur. Böylece ‘vesika’ çalışma belgesi verilmiştir. Bu uygulamayla kadın yaşamı boyunca damgalanmış, köle durumuna düşürülmüştür. Toplum içerisinde fark edilmeleri amacıyla sandalet ve çiçekli elbiseler giyinmeleri zorunlu tutulmuştur. Ayrıca ‘ Kamp İzleyicileri ‘ adı verilen tutsak, köle kadınlar askerlerin savaşta morallerini yükseltmek adına zorla fuhuşa sürüklen dirilmişlerdir. Bu sebepten askeriyenin olduğu her yerde genelevler kurulmuştur. Yakın tarihte ve günümüzde halen savaşların olduğu her yerde kadınlar ve çocuklar fuhuşa zorlanmaktadırlar.

Ortaçağ’da Hristiyanlığın da etkisi ile cinsel arzular bastırılması gerekilen kirli  duygular olarak görülmüş. Cinsellik sadece soyun devamı için yapılmasının gerekliliği vaaz edilmiş. Fuhuş kilise tarafından yasaklanmış ancak gizli fuhuş engellenememiştir. Bu dönemde fuhuş yaptığı tespit edilen kadınlar kiliselerin ıslah evlerinde konumlandırılmış, sokaklarda katledilmiştir. Dönemin en meşhur küfürü olarak bilinen “papaz orospusu” din adamlarının da kendi vaazlarına pek de uymadıklarını göstermektedir.

Zaman zaman devletler kendi kasasını güçlendirme maksatlı fuhuşu yaygınlaştırmışlardır. Bu dönemde cinsel yolla bulaşan hastalıklar nedeni ile fuhuş Avrupa’nın birçok yerinde yasaklanmıştır. 1665’de Paris’te, Sığınak adı verilen barındırma ve ıslah merkezi kurulmuştur. Bu merkezlerde fuhuş yapan kadınlara ağır işler verilmiş, fiziksel ve psikolojik işkenceler yapılmıştır. Fransız İhtilali ile birlikte fuhuş kanunlarla düzenlenmiş, kontrollü yasal fuhuş gelişmiştir.

Müslümanlıkta ise kadın diğer dinlerde olduğu gibi burada da ikinci cins konumuyla cinsel bir obje olarak ele alınmış. Kadının varlığı erkek açısından cinsel dürtülerin uyandırılması olarak görülmüş ve bu yüzden kadının kapatılması buyrulmuştur. Fuhuş Müslümanlıkta yasak olmasına rağmen bugünde devam eden başlık parası ve görücü usulü ile kız çocuklarının yaşlı erkeklere satılması, İslam da erkeğin 4 kadın ile imam nikâhı kılarak evlenebilmesi, kuma gelenekleri  adı altında yapılan evlilik kurumu fuhuştan çok farklı değerlendirilmemelidir. Çünkü ortak nokta kadının bedeninin metalaştırılması ve cinsel obje olarak görülüp satılmasıdır. Günümüzde de Müslüman ülkelerde fuhuş yasaklanmasına rağmen toplum ve devletler tarafından hoş karşılanmakta çünkü erkek için ihtiyaç olan cinsellik buralarda giderilmekte ve bu sayede erkek toplumda toplumun namusu yani birilerinin karısı kızı için tehlike arz etmemektedir. Bazı Müslüman ülkelerde yazlık imam nikâhları kılınarak fuhuş gerçekleştirilmektedir.

“Eğer çocuğunuz varsa ve tek başına iseniz, ne yapabilirsiniz ki! İki seçenek var ya iki üç tane `normal` iş temizlikçi, servisçi, sekreter olarak ya da markette çalışarak ne kadar iş ne kadar çok kazanabilirsiniz ki çocuklarınıza bakabilmek için. Saatlerce çalışma, bir günde elli erkeğin üstümden geçmesi hiç ama hiçbir şey fark etmiyorum, ruhum ve düşüncelerim uyuşmuş durumda. Her şey bos bomboş. Tecavüze de uğradım, iki kişi odaya kilitlediler beni… Polise gitmedim, neden gideyim ki ben fahişeyim, polisin hakaretlerini duymak için mi. Tecavüzden sonraki süreç polisin, mahkemelerdeki insanların tavırları daha ağır.”


 
Ülkelerine göre fuhuşun yasal durumu:

Yesil: Fuhuşun yasal olduğu alanlardır.

Mavi: Fuhuşun yasal, ama ve muhabbet tellalığı gibi organize eylemlerin yasadışı olduğu alandır.; fuhuş düzenlenmemektedir.

Kirmizi: Fuhuşun yasadışı olduğu alandır.

Gri: bu bölgeye dair bilgi bulunmamaktadır.

 

GÜNÜMÜZDE FUHUS

2 Aralık 1949 tarihli Birleşmiş Milletler ‘in’İnsan Ticaretinin ve Fuhuş Yoluyla Sömürünün Önlenmesi’ anlaşmasını imzalayan ülkelerin fuhuşa yönelik yaklaşımları 3 kategoride olmuştur;

Ülkelerin bazıları fuhuşu tamamen yasaklamış, bazıları yasal düzenlemelerle onaylamış, bazılarıysa fuhuşu serbest bırakmıştır. Günümüzde fuhuş, sadece genelevlerinde değil otellerde, masaj salonlarında, eğlence merkezlerinden sokaklara , gelişen teknojiyle birlikte internet ortamlarında da yaygın bir şekilde yapılmaktadır.Fuhuş yasal statü kazandırılıp devlet kasalarını dolduran bir ” meslek” olarak görülmeye başlandıktan sonra kadınları pazara savurabilecekleri tüm alanlar kullanılmaktadır.Ve fuhuş, gezici fuhuş şeklini alarak yaygınlaştırılmaktadır. Örneğin futbolda Avrupa ve dünya kupası ve olimpiyatlar döneminde fuhuşun yapılabilmesi için özel alanlar oluşturulmakta.

Seks turizmi olarak adlandırılan fuhuş turizmi ise Dünya’da 3. büyük sektör haline gelmiştir. Burada sadece kadın bedeni ve cinselliği değil aynı zamanda erkek bedeni ve cinselliği ve hatta çocuk bedeni meta haline getirilmiştir. Yoksul ve az gelişmiş ülkelerde ekonomik durumun işsizliğin neticesi olarak çocuk bedenlerin meta olarak sunulması toplum ve iktidarlar nezdinde meşrulaştırılmıştır.

UNICEF`in( Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu) tahminine göre dünya çapında her yıl 3 ile 4,6 milyon çocuk, genç (18 yas altı)  fuhşunun kurbanı olmaktadır. Bunun tahmini olarak en az bir milyonu 6 ile 14 yaş arası çocuklar olmakta. Fuhuş ticaretinde yer alan çocukların sayılarını kestirmek oldukça zor çünkü illegal bir şekilde yapılmaktadır. Çocuk ticareti sadece Brezilya`da 500.000 den başlayıp 2 milyona kadar tahmin edilmektedir; Taylan`da 800.000; Hindistan`da 400.000; Filipin`de 100.000; Sri Lanka’da 30.000 civarında çocuğun cinsel istismara uğradığı tahmin edilmektedir. Nepal`de, Güney Amerika’da 30.000 kadar çocuğun fuhuş kurbanı ve bu çocukların yarısı 14 yaşının altında olduğu tahmin edilmektedir. ECPAT`nin ( Çocukları Cinsel İstismardan Koruma Çalışma Kurulu) tahminine göre çocuk fuhuşu ve pornografilerinden yıllık 12 milyar Amerikan doları elde edilmektedir.

Yoksulluk, fuhuş, insan ticareti biri birinin sonucudur.

Fuhuş turizmine zorlandırılan çocukların yoksul kentlerden getirildikleri bilinen bir gerçektir, öte yandan çocukların kimi zaman aileleri tarafından borçlarını kapatmak maksadıyla belli bir süreligine genelevlere kiralanması toplumda oluşan kültürel yozlaşmanın ve fuhuşun yasamın ta icinde ekonomik döngünün bir çözümü olarak görülmesinin göstergesidir.

Italya: 1958 yılından itibaren fuhuş yasaklanmıştır. İtalya ile Urganya arasında insan ticareti mafyaları bilinmekte. İtalya da 18 000 ile 25 000 arası çocuk oturum alamadan ikametgâh etmekte. Sadece Roma da 3000 yabancı uyruklu bireylerin fuhuş yaptığı tahmin edilmektedir. Genellikle Mailand , Nepal, Alban, Nijerya dan geldikleri tahmin edilmekte.

Fransa: 2003 yılından beri yasaklanmıştır. Fuhuş görülmeyen alanlarda evlerde, otellerde yapılmaktadır.

Yunanistan da fuhuş yasal olup vergiye tabi tutulmuş ve fuhuş yapan kadınların düzenli doktor kontrollerinden geçmeleri zorunlu kılınmıştır. Kadınların çoğu Afrika dan ve Doğu Avrupa dan gelmektedirler. Afrika’dan gelen kadınların bir kısmı kaçırılmış ve bir kısmı da kendi aileleri tarafından satılmış, bir kısımda iş vaatleri ile kandırılıp getirilmiş. Yeme, içme barınma gibi en temel gereksinimlerinin çok altında yaşamlara mahkum kılınan kadınların kazandıkları paraları direk pezevenkleri almaktadırlar. Kaçma girişimlerinde maruz kaldıkları şiddet ve tehditlere sessiz kalmaktadırlar. Dil bilmedikleri, oturum gibi hakları olmadıkları için yaşadıkları şiddeti ne polise gidip anlatabilirler ne de haklarını arayabilirler. Şehrin ortasında görmek isteyenlerin gördüğü karanlık gölgelerdir, yok sayılan ama hep karşılaşılan yasak denilip olmadığı tasavvur edilen…

Almanya seks müşterileri için bir cennet olarak tabir edilmekte ve 2002 yılından itibaren geçerli olan fuhuş yasası ile fuhuş yasal kılınmış, seks işçisi adıyla meslek statüsüne alınarak, bu işe başvurmalar, düşük ücretlendirmeyi şikâyet etme, sosyal sigortaların sağlanmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu yasal düzenlemeler fuhuş yapan kadınların haklarını savunmak onların yaşam tehlikesinin olmadığı koşulları iyileştirmeye yönelik lanse edilse de arka planda yatan yıllık15 milyar Euro kazanç sağlayan bu işi vergilendirmek ve bu beden ticaretinden pay edinmektir. Almanya devletinin vergilendirmeye harcadığı enerji, insan ticaretini durdurmaya yönelik kıyaslandığında odak noktası şu iki durumdan bellidir. Yabancı kadınlara ya da vergi dairelerine kendini bildirmek istemeyen kimliğini bu işi yaparken açığa çıkarmak istemeyen kadınlara yönelik onların müşterilerini bekledikleri caddelere otomatlar konulmuş ve bekleme sürelerine göre oradan biletler çekilmektedir. Buna karşın 6 kadını fuhuşa zorlayan bir pezevengin davası tutuksuz yargılanma ve genelev açma izni tanımasıyla sonuçlanmıştır. Almanya ya her yıl 2000 roman kadının insan ticaretinin kurbanı olduğu tahmin edilmektedir. Kadınların büyük bir çoğunluğun Doğu Avrupa ülkelerinden gelmektedir Avrupa birçok ülkeye meta olarak hareket ettirilmektedirler. Fuhuş genelevlerde, caddelerde, privat evlerde, masaj salonlarında yapılmaktadır.

Hollanda da sokakta yapılan fuhuş veya seks kölelerinin başkalarının aracılığı olmaksızın yaptıkları fuhuş hiç bir zaman yasaklanmamasına rağmen, genel evler 1970’lerden 2000 senesine kadar yasak durumundaydı. Hollanda ceza yasasında yapılan değişikliklerden sonra hem genelevlerin üzerindeki yasak kaldırılmış, hem de aracılık yapan pezevenklik işi, ceza kapsamı altından çıkarılmıştı. Yasa gereğince işçilere verilen yasal haklar ve yükümlülükler aynı şekilde Hollanda deyimiyle seks işçilerine de verildi. Seks işçilerine diğer işçiler gibi sosyal sigorta haklarının verilmesinin yanında, vergi vermek gibi yükümlülükler de verildi. Fahişeliğin – müşterilerini sokakta bulmadıkları sürece- yasal olduğu tek AB üyesi olan Hollanda’da hayat kadınlarının her geçen gün sayısının arttığı HIV virüsü taşıdığının tespiti yapılmıştır.

İngiltere de yürürlükte olan yasaya göre, “fahiselik” ve “kadın tüccarlığı” yapmak suç sayılıyor. Buna rağmen İngiltere de yaklaşık 80 bin hayat kadını bulunduğunu ve bunların %85`inin kaçırılarak ülkeye getirilen yabancılar olduğunu gösteriyor. Üniversite öğrencilerinin yoğun olduğu İngiltere’de harçlarının fazla olmasından kaynaklı öğrenciler fuhuşa yöneliyor.

İsviçre de fuhuş 60 yıldır yasal. İsviçre, hayat kadınlarının güvenli bir şekilde fuhuş yapabilmesi için görülmemiş bir proje başlattı. 1 milyon Euro’ya mal olan ‘seks kutusu’ projesinde, hayat kadınlarının sokakta güvenli biçimde seks ticaretini sürdürebilmesi için Zürih kentinde sadece otomobili olan erkeklerin kullanabileceği ahşap otoparklar inşa edildi.


CİNSEL İSTİSMAR VE ÇOCUKLAR

Dünyada 3. büyük sektörden biri olan fuhuş sektörünün en önemli ve aynı zamanda görülmeyen mağdurları çocuklardır.  Kapitalist ülkelerin sözde denetimleri ve yasalarına rağmen dünyada yaygın bir şekilde devam eden insan ticaretinde çocuklar çok acımasızca kullanılmakta ve bir ülkeden diğerine “dolaştırılmaktadır”. Bilinçli bir şekilde değişik tipte cinsel arzularını tatmin etme amacıyla değişik ülkelerden getirilen ve sözde modern ülkelerin beylerine peşkeş çekilen kız ve erkek çocukların sayısı hiçde azımsanmayacak durumdadır.

Bir diğer nokta ise  çocukların kendi aileleri içinde veya yakınları tarafından  cinsel tacize uğramaları. Toplumun tabu olarak gördüğü ve kendi içinde sakladığı bu durum neticesinde geçmişten günümüze binlerce çocuk bu istismarın ve sömürünün kurbanı olmuş ve olmayada devam ediyor.

Türkiye de 2012 yılında 91 bin 979 “cinsel dokunulmazlığa karşı suç” mahkemelere geldi. Bunlardan 31 bin 496 olay hakkında takipsizlik kararı verildi, 50 bin 483 olay hakkında dava açıldı. Bu davaların ayrıntıları ise şöyle; “cinsel saldırı 18 bin 351, çocuğun cinsel istismarı 33 bin 992, reşit olmayan kişiyle ilişki 14 bin 164, cinsel taciz 25 bin 472”.

Son beş yılda  çocuk tacizleri  %  847 , tecavüzleri  ise  % 986 arttı. Bu cocukların  % 77 ise dokuz yaşın altındalar. Google da yapılan çocuk pornosu içerikli child porn kelimeleriyle yapılan aramada yine Türkiye başı  çekiyor. Görüntü ve videoları yayınlanan çocukların sayısı 36 bini aşkın. Çocuk esirgeme kurumları, sosyal hizmetler, çocuk büroları verilerine göre  çocukların istismar suçunda, suçluların % 80 i çocukların yakını. Son yirmi yıl içinde ensest  yani aile içi çarpık ilişkiye  maruz kalan çocukların sayisi 350-400 bin civarında. Sokak çocukları, yetimhane, cezaevlerinde yaşayan bir çok çocuk aynı kaderi paylaşıyor.

Tacize uğrayan çocukların küçük bir kısmı olayı birilerine anlatabiliyorlar. Yetişkin yaşlara geldiklerinde yine  çok küçük bir kısmı konu hakkında konuşabiliyorlar. Cinsellik insanın en gizli, şiddete en ağır biçimde maruz  kalabileceği ve tabularının en yoğun olduğu alandır. Bu yüzden taciz konularında konuşabilmek çok zor. Hele küçücük çocukların  bunun ayrımına varmalarının zorluğu da düşünülecek olursa, olayın vehameti ve  insan ruhunda ömür boyu yaratacağı psikolojik darbe daha iyi anlaşılabilir.

Internetin, pornonun yayılmasında ve insan ticaretinin artmasında rolünün büyük olduğu kesin. Özellikle çocuk pornosuyla mücadele için,yayın yapan bilgisayarların tesbitine yönelik  çeşitli  bilgisayar programları geliştiriliyor. Ancak internette görüntüleri yayınlanan çocukların % 1  i belirlenebiliyor. Sosyal medyanın yaygın ismi  Facebook günde 200 bin fotoğrafın kontrol edildiğini ve sağlam bir güvenlik duvarının olduğunu iddia etmesine karşın, geçtiğimiz aylarda  ortaya çıkan çocuk pornosu skandalını engelleyememiştir.  Bu durum  aslında çocuk pornosu çirkinliğinin boyutlarının, mücadele yöntemlerinin yetersizliğinin,  toplumlardaki ciddi yozlaşmanın göstergesidir.

Küreselleşme ile birlikte tüm çirkinlikler de pazarını çok hızlı  bir şekilde oluşturmakta. Devletlerin  bu  konuda göz boyamak için almış oldukları sözümona  önlemler  hiç kalmaktadır.  Dünyanın en büyük gelir kaynaklarından biri olan fuhuşu yagınlaştırıp, artırmak için  her geçen gün yeni alternatifler pazara sunulmaktadır. Hindistanda  her gün 14 çocuk kaybolmakta ve bu çocukların insan  ticareti, çocuk pornosu gibi alanlarla kullanıldığı bilinmektedir. Polis her ne kadar fuhuşa zorlanan yüzlerce çocuğun kurtarıldığını iddia etse de, devletlerin bu  konu hakkındaki gerçek tutumları bilinmektedir. Yine avrupa ülkerinde çocuk pornosu ve tacizi haberleri sıkça duyulmaktadır. Örneğin  Avusturyada 70 li yıllardaki  kilisenin çocuk korosunda  gerçekleşen  çocuk tacizi haberinin patlak vermesiyle, binlerce kişi kilise üyeliğinden istifa etmişlerdir.

Birlemis Milletlerin çocuk haklarını ve  onları her türlü kötü muameleden korunmaları   icerikli  34.   maddesini ABD ve Somali dışında tüm ülkeler imzalamiştır.  Avrupa Birligi kanunlarında yer alan çocuk pornografisi tanımı ve cezaları  ise yukarıdaki tanımla aynı olup, ülkeler kendi belirlemelerinin tanımlarını yapmaktadırlar.

Birleşmiş Milletler yardım fonu ise her yıl dünyada  1,2 milyon çocuğun insan kaçakçıları tarafından kaçırıldıklarını açıklamıştır.

Tailand ve Brezilya en fazla çocuk istismarı yapan ülkeler. Brezilyada 250.000 ve 2 milyon arası çocuk fuhuşa zorlandı.  Bunun % 20’si 15-16 yaş arası,  % 31’i 13-14 yaş arası, % 17’si 8-10 yaş arası, % 1’i ise 8 yaşından küçük çocuklar.

Almanya`da Münih Kriminal polisi açıklamaları ise çocuk pornografisinin gerçek kullanımının  web sayfalarından cok E-Mail dağıtıcıları ,değiş-tokuş pazarları,  klasik posta yolu ile yapıldığının altını çizmektedir.  Bu da faillerin bulunmasını zorlaştırmaktadır.  Polis verilerine göre yine Almanya da çocuk pornosu içerikli  materyallere sahip olma, üretme, dağıtma fiilleri  2007 de bir önceki yıla oranla  %55 artmıştır. Burada sadece  polise kaydı geçen vakalardan  yola çıkılarak konuşulduğunu,  gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu unutmamak gerekir(7318 den 11357 ye yükselmistir).

Pornografi  ve bir bütün olarak fuhuş insan bedenini metalaştırarak kapitalizmin çarkları arasında bir tüketim nesnesine çeviren tezgahtır. Kadınlar üzerinde egemen erkek sistemin bir oyunu olan fuhuş sektörünün yanıtı nasıl ki topyekün bir karşı duruş, kadın bilinçlenmesi ve direnişi ile verilecekse aynı durum LGBT’lerin eşit hak mücadelesi, çocuk tacirlerine  karşı yapılacak mücadele için de  geçerlidir . Kapitalist sistemin önümüze sunduğu yaşam biçimine, fuhus ve pornografi çirkinliğine tavırsız kalmak  insanlığı özgürlüğün aksine sonu gelmez bir bataklığa sürüklenmekten öteye götürmeyecektir.  Her sorunda olduğu gibi burada da toplumsal bilinç sıçraması, kişisel bilincin artmasıyla başlar. Mücadelemiz  Dünya halkları ile örgütlenerek, toptan bir tavır geliştirerek başarıya ulaşır.  Fuhuş ve tecavüze karşı ,hayatlarımız satılık değildir  diyerek,  fuhuşa, çocuk pornografisine,  insan ticaretine dur diyelim.


FUHUŞA KARŞI DEVLETLERİN ALDIĞI “ÖNLEMLER”

Fuhuşa karşı devletlerin çok ciddi adımlar attığı ve bu sorunu çözmek istediği söylenemez bu devletlerin mücadele yöntemlerinden örnek verecek olursak;  Dünya ülkeleri içerisinde çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla, yasa ve uluslararası anlaşmalarıyla önem kazanan model `İsveç örneği`dir.

ISVEC yasaları seks satın alanların istismar ettikleri genç kız ve kadınları değil, onların kendilerini hedef almışlardır. Nedeni de talebin onlardan gelmesi ve fuhuşu onların ayakta tutmasidir. 1999’dan itibaren de cinsel hizmet satın almayı yasaklayan bir yasa bulunmaktadır. Ve İsveç halkından da büyük destek almıştır. 2004 yılında ise İsveç yasal mevzuatında şöyle denmiştir: Bir başka kişinin bedel karşılığı geçici cinsel ilişki kurmasından ekonomik çıkar sağlayan kişi, fuhuşa teşvik suçundan, en çok dört yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Suçun ağır olması halinde verilecek ceza iki ile altı yıl arasındadır. Suçun ağırlığı konusunda, büyük çaplı bir faaliyet olup olmadığı ve çok kazanç sağlanıp sağlanmadığı ya da bir başkasından insafsızca faydalanılıp faydalanılmadığı, özellikle dikkate alınır. Fuhuşa teşvik etme ile ilgili yasa 1962’de yürürlüğe girdi ve yapılan eklerle 2005 yılında tamamlandı. Bu mevzuat Birleşmiş Milletlerin Palermo Protokolüyle  ‘‘ Sınır aşan örgütlü uluslara karşı Birleşmiş Milletler sözleşmesine ek insan ticaretinin özellikle kadın ve çocuk ticaretinin önlenmesine, durdurulmasına ve cezalandırılmasına ilişkin protokoldür.Bu protokolün amaçları;

“Kadın ve çocuklara özel önem verilerek insan ticaretini önlemek ve mücadele etmek

Bu ticaretin mağdurlarını, onların insan haklarına bütünüyle saygı göstermek korumak ve onlara yardım etmek

Bu amaçlara erişebilmek için Taraf Devletler arasındaki iş birliğini geliştirmek “ (Bkz: Palermo Protokolü )

İsveç yasası ve Palermo Protokolü insan ticaretini önlenmesi noktasında örnek model gösterilmesine rağmen gelinen aşamada onca anlaşmalar, kurumlar, komiteler dahi çözümü bir kenara bırakalım önlemede yada durdurmada bile yeterli fonksiyonu oynamamaktadır.

Birleşmiş Milletlerin uyuşturucu ve suçla mücadele organı (UNODC) 2008 deki insan ticaretiyle ilgili küresel raporunda; dünyada her yıl milyonlarca insanın insan ticareti kurbanı olduğunu belirtmektedir. Bu ticaretin yaklaşık %79’u cinsel amaçlı insan ticareti, yaklaşık %18’i zorla çalıştırmayı amaçlayan insan ticareti ve %3’ü ise organ ticareti, zorla evlendirme vb.  biçimlerdeki insan ticaretiyle ilgilidir.

Çünkü kapitalizm kendini var edebilmek için insan emeğini, özgürlüğünü kısacası insana dair her şeyi pazar haline getirerek metaya çevirir. Devletler son yıllarda sözde kadına yönelik şiddet kapsamında insan ticaretini önleme düzenlemeleri yaparken dahi, daha az teşhirin olacağı şekilde dünyanın 3. büyük kar sektörünü kaybetmemek için çabalamaktadırlar.

Kapitalizm “gölgesini satamadığı ağacı keser” esprisinden yola çıkarsak insan bedeni üzerinden özelliklede kadın ve çocukların cinsel sömürüsü üzerinden seks köleliğini yaratmıştır. En doğal, çıkarsız, pazarlıksız olan çocuğun masumiyetinden, insanın insanı sevme eylemini metalaştıran, cinselliği satın alan, sevgiyi pazara süren, birlikte yaşamı evlilik adı altında tarafların imzasıyla senede dönüştüren bu sistem ruhumuzu; bedenimizi, kişiliğimizi, kimliğimizi, globalleşmiş bir örgütleme ağıyla parçalamaya devam ediyor.

Açıkçası şunu söylemeliyiz ki; kadının bedeni, ruhu, bilinci, iradesi, emeği, kişiliği ve kimliği işgal altındadır. Hem de bütün yaşadıklarından sonra geçmişsiz ve geleceksiz kadınlar olarak hayatın en ağır damgasını taşıyarak.

Ve Biz diyoruz ki;

Egemen sistemler çözümü bu kurumlara bırakırken, bizler bu kurum ve kuruluşların gerekliliğini onaylamakla birlikte sorunların kaynağına yönelmek zorundayız. Değil mi ki, fuhuş ve insan ticaretinin pervasızlığında, küreselleşen emperyalist egemen sistemin çürüyüşüyle birlikte geri durmak şöyle dursun artarak süre-gelmiştir. O halde fuhuşu ve çocuk istismarlarını incelerken, onları ortaya çıkaran sebepleri esas hedefimiz olarak ele almak durumundayız. Yerinde bir örneğe benzetme yaparsak; bir bataklıktaki sineklerle mücadele ederken sadece sinekleri yok etmek sorunu çözmez. Onun için önce bataklığı kurutmak gerekmektedir. Çünkü sebep olan bataklıktır.

İnsanların fuhuş ortamına düşmesinin sebeplerinden bazıları; yoksulluk, işsizlik, açlık, cinsiyet eşitsizliği, insan haklarına saygısızlık, düşük eğitim düzeyi, uyuşturucu bağımlılığı ve evsizlik gibi ekonomik ve sosyal sebeplerdir.

Bir diğer önemli sebepte ; ahlaki ve kültürel yozlaşma; Emperyalizm -erkek egemen sistem- yalnızca bölgeleri, ülkeleri işgal etmekle, ekonomik olarak sömürmekle  kalmıyor en tehlikeli, en sinsi ve en acısıda; ekonomik olarak girdiği ülkelerde emperyalist kültürün de aracılığıyla; bedenleri, duyguları, düşünceleri, iradeleri ve inançları, kişiliği ve kimlikleride işgal ediyor dersek sanırız abartmış olmayız. Düşünmeyi, sorgulamayı, araştırmayı ve karşı çıkmayı, düşünen insana mahsus olan değişmeyi ve değiştirmeyi kısacası insanca yaşamı bertaraf etme çabasıdır. Emperyalist kültürün esas amacı. Onun için rahatlıkla diyebilirizki; emperyalist kültür çürütür ve çürütürken hiçbir haklı dayanağı olmadığından kendi iktidarını sürdürmek için; kendi çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu ve tükenmişliğini geniş halk yığınlarına empoze etme çabasında ve çırpınışındadır.

Dolayısıyla bu sebepleri ortadan kaldırmak için samimi ve gerçekçi adımlar atılmaksızın, alınan tüm önlemler, yasaklamalar, cezalar havada kalır ve geniş halk kitlelerinin gözünü boyamaktan başka bir anlam ifade etmez.

Bizzat egemen sistemlerin yarattığı sorunu, yine o sistemlerin çözmesini beklemek ham hayalden başka bir şey olmayacaktır.

Bu kampanyayla amacımız, gözler önünde olan ama görünmeyen bu durumun geldiği aşamayı ortaya koymak ve çözümü veya ortadan kaldırılması noktasında ne kadar aciliyet taşıdığını  birlikte tartışalım istedik.Bu sorunun bugün yasaklarla çözülemeyeceğini farkında olsak da buna gözümüzü kapayamayız. Geri bıraktırılmış ülkelerindeki yoksul kadınlara ve hatta çocuklara (tüm yasal düzenlemelere karşın) alternatif iş alanı olarak sunulan ve giderek meşruluk kazanılan işçilik statüsüne çekilen beden ticareti kanıksanmamalı, çünkü fuhuş ve pornografi tecavüz ve tacizin teorileridir.  Bu sorun tarihten bugüne güncel bir sorun olup tüm toplumları ilgilendirmektedir, bu yüzden kurumlar arası eylem birlikleri, toplumda oluşturulacak duyarlılaştırma kampanyaları ve yasal düzenlenmeler ve bunların takipçisi olma önemlidir. Bu kampanya ile hedef kitlemiz kadınlar, erkekler yani kitlelerdir. Kurumlar arası ilişkileri geliştirip eylem birlikleri ile sesimizi, perspektifimizi var etmek önümüzde bir görev olarak durmaktadır. Sizlerle birlikte geliştireceğimiz tartışmaların çıkış noktası ‘cinselliğin metalaştırıldığı insan ticaretini durduralım` şiarı ile olacaktır.

Ve devam edersek; Fuhuşu gönüllü veya  zorla yapan kadını ötekileştirmeden  kapitalizmin yarattığı bu sonucu görerek, fuhuşun doğal olmadığını alış veriş işi olduğunu, bir iktidar ilişkisine dönüştürülen cinselliği satın alan, tatmin olan, insanlığı kirleten ve aşağılayanın (erk)ek olduğunu, aşağılananın, bedensel bütünlüğü parçalananın kadın olduğunu unutmamak gerekir. Buna göre çözüm noktalarını birlikte tartışalım;

– Cinsler arası pazarlığa dayanan her şey insana yabancıdır. Cinselliğin satın alınması, kadının erkeğe bağımlılığı ve her türden maddi çıkar ilişkisini kesin olarak kabul etmemeli ve bunlara karşı mücadele etmeliyiz.

-Kadınların iş ve sosyal hayatını iyileştirmek.

-Kadınlara özel iş alanları oluşturmak.

– Medyada özellikle  cinsiyetçi  reklamların kullanılmasını teşhir etmek.

-LGBT’ler ve diğer cinsler arası eşitsizliği ortadan kaldırmak.

-Kadınlara, gençlere ve çocuklara eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak.

-Kimsesiz ve sokak çocuklarına eğitimde ve gelecekte iş hayatında özel imkânlar sağlamak

-Temel haklar  olarak nitelendirilen sağlık ve eğitim herkes içindir. Bunu sınıf eşitsizliğine çeviren anlayışı teşhir  etmek;  Özellikle fuhuş yapan yada cinsel yaşamları farklı olan bireylerin tedavi hakkını engelleyen ahlaki anlayışlara karşı özel mücadele etmek,

-İnsan Haklarına Saygıyı sadece sözleşmelerde değil, gerçekçi ve uygulanır hale getirmek.

-Teknolojiyi ezilen yoksul halkların yozlaşmasında, yabancılaşmasında değil, bilimin hizmetinde kullanılır hale getirmek.

-Özellikle gençliği zehirleyerek geleceğini karartan uyuşturucuya karşı köklü ve önleyici tedbirler almak.

-Silah kaçakçılığına karşı da sert ve caydırıcı tedbirler almak

-Cinsler arası pazarlığa dayanan her şey insana yabancıdır ve bunu ret etmek.

-Kadının erkeğe bağımlılığı ve her türden maddi çıkar ilişkisini ret etmek.

-Fuhuşa karşı kampanyalar örgütlemek.

-Fuhuşla birlikte zührevi hastalıkların yayılmasını ve insan sağlığını tehdit eden boyutlarını teşhir etmek

-Cinselliğin satın alınmasını ret etmek

-Okullar aile iş birliği çerçevesinde sağlıklı cinsellik dersleri sunmak,

-Çocukları istismara karşı farkında olabilmeleri için doğru yönlendirmek.  Bedenleri ve cinsellikleri noktasında bilinçlendirmek.

– Toplumda sadece kendi çocuğunu koruma mantığını sürekli anlamda eleştirilip onun yerine bütün çocukların aynı anlayışla korunması bilincini gelistirmek.

Cinselliği meta haline getiren kapitalizm; hiçbir sömürüde sınır tanımadığı gibi, cinselliğin sömürülmesinde de sınır tanımayacaktır. Bunun için biz Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak şunun farkındayız ki; haklılığımızdan gelen gücümüzü ve tepkimizi esas hedefe yöneltmediğimiz sürece gerçek anlamda özgürlükten söz edemeyiz.

Tarihte ataerkilliğin ve özel mülkiyetin hakim olduğu toplumsal sistemlerden bugüne dek kadın kendi bedeni ve cinselliğine yabancı ona tutsak edilmiştir ve erkek ise aynı bilinçle şekillenmiş ve o rolün içerisinde insan kimliğine yabancılaştırılmıştır. Bu yüzden kadının ve erkeğin cinsel kimliklerini özgürce yaşayabileceği, kadını ve erkeği eşit

 

kılan sınıfsız sömürüsüz bir toplumun varlığına yani bir dizi devrimlere ihtiyaç vardır.

Yoldaşlar! Görevimiz fahişelilği besleyen kökleri kesmektir. Görevimiz bireyciliğin ve eski tipte evliliğin kalıntılarına karşı amansız bir mücadele vermektir. Görevimiz cinsler arası alandaki tutumları devrimcileştirerek çalışma kollektifinin çıkarları ile uyumlu hale getirmektir. Komünist kollektif, çağdaş evlilik ve aile biçimlerini ortadan kaldırdığında fahişelik sorunu da ortadan kalkacaktır. (Alexandra Kollontai)

 

—–Örgütlenerek özgürleşeceğiz!

—-Bedenine, Ruhuna, İradene ve Geleceğine Sahip Çık     İsyan Et, Örgütlen!

—-Gelecek Ellerimizdedir; Elini Ver Sesini Kat Geleceğe Yürüyelim!

 AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ