ADHK, devrimci nitelikli bir Demokratik Kitle Örgütüdür

Tüm bileşenlerimize ve devrimci-demokratik kamuoyuna;

Günün ihtiyaç ve çelişkilerine cevap olabilen, kitlelerle birleşen,

devrimci yenilenme perspektifi ile sürekli ilerleyen bir ADHK yaratmak için;

Örgütlenelim, Mücadele edelim!

Avrupa’da uzun bir mücadele deneyimi ve birikimine sahip olan ADHK, tarihsel tecrübeleri üzerinden kesintisiz olarak ezilenler cephesinde mücadelesine devam etmektedir. Yaratılan devrimci emek ve ödenen bedellerle bugünlere taşınan bu onurlu mücadeleyi bugünden, daha ileri bir düzeyde yarınlara taşımak, hepimizin olmazsa olmaz zorunlu görevlerinden birisidir. Bu perspektif ve bilinç üzerinden kendini sürekli yenileyerek bugünlere gelen ADHK, yaşamın ve çelişkilerin aldığı somut duruma göre kendisini sürekli ilerleterek, kitlelerin sorun ve taleplerine cevap olabilen kurumsal bir gerçekliğe bürünmek zorundadır.

Yukarıda vurgulamaya çalıştığımız bilimsel zemin ve bileşenlerimiz başta olmak üzere kitlemizin önerileri, eleştirileri ve talepleri, ADHK’nın 22. Kongresinde tartışmalar sonucunda merkezileşerek, ADHK 22.Dönem merkezi komisyonunun önüne “DKÖ anlayışımız ve perspektifimiz ne olmalıdır” gündemli konferans örgütleme görevini koymuştur. İlgili gündemi genel konsey 3.toplantısında etraflıca ele alan merkezi komisyonumuz, hem en geniş kitlemizi tartışmalara dahil etme, hem de örgütlü olduğumuz alanları denetleme perspektifi ile konfernasları bölgesel yapma kararı alarak planlama yapmıştır. ADHK’nın bileşenleri olan ADKH ve ADGH’nın da konferans planlanmalarına dahil olmalarıyla, ilgili gündemin yanısıra bileşenlik meselesi de ele alınarak tartışılmıştır. Yapılan merkezi planlama doğrultusunda; Avrupa’nın Paris, Londra, İsviçre, Viyana, İnsbruck, Stuttgart, Frankfurt, Hamburg ve Köln merkezlerinde alt konferanslar gerçekleştirilmiştir. Merkezi planlamada yer almasına rağmen, komisyonun kendi eksikliğinden kaynaklı Fransa’nın Mulhouse kentinde alt konferans gerçekleştirilememiştir. Konferanslarda tartışmalar neticesinde  ortaya çıkan sonuçları aşağıda özet olarak aktarıyoruz.

1.) ADHK, devrimci nitelikli bir Demokratik Kitle Örgütüdür

ADHK’nın niteliği ve örgütlenme perspektifi, kuruluşundan günümüze değin hep tartışılarak bugünlere kadar gelmiştir. Her dönemin toplumsal ihtiyaçları ve anlayışları üzerinden biçimlenen Demokratik Kitle Örgütü anlayışımız bazen soldan bazen ise sağdan yorumlanmıştır. Fakat kendi tarihsel sürecindeki tüm tartışmalara rağmen ADHK, mücadele zeminini ve perspektifini daima sınıf mücadeleleri gerçekliği içinde ele almıştır. Programında da belirtildiği gibi ADHK, anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-faşist ve haklı-haksız savaşlar gerçekliğinde tavrını net olarak, haklı savaşlardan yana ve haksız savaşların karşısında koyan bir kurumsal niteliğe sahiptir. Bu nitelik ADHK’yı sadece demokratik hak ve özgürlükler mücadelesi ile sınırlayan anlayışın ilerisinde, varlık gerekçesini açıktan ezilenlerden yana konumlandıran devrimci bir nitelik katmaktadır.

Burada kavranması ve ileri bir bilince dönüşmesi gereken nokta, merkezi yanının esnek, demokratik yanın ise alabildiğince geniş ve kapsayıcı olmasıdır. Kurum olarak zayıflamamızı ve geniş kitlelerden kopmamızı DKÖ anlayışımızın devrimci niteliği üzerinden sorgulamak ve değerlendirmek doğru ve gerçekçi bir yaklaşım değildir.

Gerilememizin nedenlerini, dünyanın konjöktürel durumu ve programımızı değişen nesnel gerçekliklere göre sürekli yenileme ve kitlelerle buluşabileceğimiz en geniş araçları yaratmadaki darlık ve tutuculuk gerçekliği üzerinden sorgulamak ve tartışmak doğru olandır. Üzerinde yükseldiğimiz sosyal taban olan göçmenlik meselesi başta olmak üzere, toplumsal yaşamdaki tüm farklılıkları ve özgünlükleri bilimsel olarak ele alan ve programını bu gerçekliklere dayalı nesnel duruma göre şekillendiren bir kurumsal çalışma ve perspektif, bizleri yeniden geniş kitlelerle buluşturabilmenin zeminini güçlendirecektir.

2.) Avrupa’daki siyasal mücadeleye yoğunlaşalım, yerli ilerici güçlerle, birleşik emek ve dmücadelesini yükseltelim

Avrupa’daki Türkiye-Kuzey Kürdistan’lı göçmen işçi ve emekçilerin demokratik hak ve özgürlükleri eksneninde mücadelesini yürüten ADHK’nın somut ikili görevi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, örgütlü olduğu Avrupa’daki Türkiye-Kuzey Kürdistan’lı göçmen işçi ve emekçilerin, göçmenlik başta olmak üzere yaşadıkları tüm toplumsal ve siyasal sorunlarını ele alan ve bu zeminde örgütlenen muhtevası, ikinci olarak ise çeşitli ekonomik ve siyasal nedenlerle kopup geldikleri Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki toplumsal gelişmelere karşı olan görev ve duyarlılıktır. Bu ikili görev bizlerin keyfi olarak tercih ettiği bir durum değil, tamamen üzerinde yükseldiğimiz göçmen kitlesinin nesnel durumuyla ilgili bir gerçekliktir. Bu nesnel gerçekliğe rağmen, somut ikili görevi karşı karşıya koyan yaklaşımlar doğru degildir. İkili somut perspektif ve görev kendi diyalektik bağı içerisinde bilimsel olarak ele alınmalıdır. Bu nesnel doğru gerçekliğe rağmen ADHK, tarihsel mücadelesi içerisinde esas olarak ülke perspektifi ve duyarlılığı üzerinden politikasını biçimlendirmiştir. Bunu söylerken, mücadele yürüttüğü Avrupa’daki toplumsal ve siyasal gelişmelere gözünü kapattığı ya da duyarsız kaldığı algısı çıkmamalıdır. ADHK kuruluşundan günümüze değin Avrupa da dahil dünyadaki tüm siyasal ve toplumsal gelişmelere karşı, istenilen boyutta olmasa da, politik görevlerini ve duyarlılığını ortaya koymuştur. Burada vurgulamaya çalıştığımız mesele, ADHK’nın mücadele yürüttüğü Avrupa coğrafyasında, üzerinde yükselmiş olduğu göçmenlik sorunları da dahil, bütünlüklü toplumsal ve siyasal gelişmeler karşısındaki merkezi politikasının kendiliğindenci ve atıl durumudur. Bu kendiliğindenci siyaset ADHK’yı buranın sınıf mücadelesinin parçası olma, yerli ilerici ve devrimci güçlerle birlikte mücadeleyi güçlendirme ve göçmenlerin hem genel hem de göçmenlikten kaynaklanan özgül sorunlarını ele almada zayıf bırakmıştır.

Gelinen somut gerçeklikte tüm gelişmeler ve yaşananlar, bizlerin buranın toplumsal ve siyasal yaşamına daha ileri bir perspektif ve duyarlılıkla yoğunlaşmamızı zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda Avrupa’da örgütlü olduğumuz tüm alanlarda yerli ilerici ve devrimci güçlerle ilişkiler kurma, var olan ilişkileri geliştirme ve birlikte mücadelenin zeminini güçlendirme perspektifi ve çabası içerisinde olmalıyız. Bütünlüklü ekonomik, siyasal ve kültürel saldırıları ancak yerli ilerici dinamiklerle birleşik mücadeleyi geliştirerek püskürtebiliriz.Tüm bileşenlerimiz ve kurumlarımız bu perspektifle hareket etmelidirler.

3.) Bileşenlik meselesinde kavrayışımızı ilerletelim

Merkezi kurumsal çalışmalarımızın önemli sorunlarından birini de bileşenlik meselesi teşkil etmektedir. Geçmişten günümüze değin çeşitli perspektif ve boyutlarda ele alınan bileşenlik meselesi, mücadelemizin tarihsel birikimi, muhasebesi ve devrimci eleştirel yaklaşımı üzerinden bugün daha ileri bir düzeyde ele alınmaktadır. Özellikle Kadın ve Gençlik hareketimizin kendi özerk yapıları ve özgünlükleri üzerinden yürüttükleri bileşenlik tartışmaları belirleyici bir yerde durmaktadır.

Tüm bu ileri tartışmalar süreç içerisinde belli bir olgunluğa erişerek ADHK’nın 22.Kongresinde iradeleşmiş ve merkezi bir perspektife dönüşmüştür. Daha önceden ”ADHK, bileşenleri olan ADKH ve ADGH’ye perspektif sunma, (onları) sevk ve idare etmekle yükümlüdür.”şeklinde ele alınan tüzük maddesi, ADHK 22.Kongresinde kadın hareketimizin belirleyici katkıları ile ”ADHK, bileşenleri olan ADKH ve ADGH’ye perspektif sunma ve aralarındaki kordinasyonu sağlamakla yükümlüdür.” biçiminde değiştirilmiştir. Kuşkusuz ki bu ileri düzeydeki tüzük değişikliği önemli olmakla birlikte, kurumsal bir bilince ve perspektife dönüşmediğinde zayıf ve soyut kalmaktadır. Yakalanan bu ileri düzeye rağmen kurumlarımız bunu kavramada ve kurumsal bir bilince dönüştürmede oldukça yetersiz ve zayıf kalmışlardır. Bu noktada özellikle yakalanan ileri düzeyi geri çekmeye çalışan anlayışlara karşı doğru bir zeminde ikna, kavratma ve kavrama mücadelesi yürütülmelidir. Bu bağlamda bileşenlik meselesine dair tartışmalarımızı devam ettirmekle birlikte, tüm kurumlarımız ve bileşenlerimiz, merkezileşen irade ve perspektif doğrultusunda hareket etmekle yükümlüdürler

Merkezi olarak gerçekleştirdiğimiz bölgesel konferanslar tüm bu tartışmalarımızı ve yönelimimizi daha da güçlendirmiştir. Kurumsal yönelimimizi, perspektifimizi, çalışma tarzımızı ve sorunlarımızı aşmak ve daha ileri düzeylere taşımak için doğru araçlarla tartışmalarımızı kesintisiz sürdürürken, mücadelemize daha sıkı sarılarak derinleşelim ve yoğunlaşalım.

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)

22. Dönem Genel Konseyi

Ocak 2014