DERSİMDE Kİ YEREL SEÇİMLERE BİR BAKIŞ

30 Mart 2014 Yerel Seçimlerin startı verildiğinde geçmişte olduğu gibi bu dönemde ittifak siyaseti ve anlayışı gündeme oturdu. Kurumların geçmişleri ile hesaplaşıp karşılıklı bir birlerine özeleştiri yapmadan bu karşılıklı hata ve eksiklikler halka açık bir biçimde giderilmeden yeniden ittifak tartışmaları gündemin ilk maddesi ilk sırada yerini aldı. Yine her zamanki gibi bu ittifak sorununda da DHF hiçbir kaygı gütmeden dost gördüğü ilerici güçlerle masaya oturdu.

Hiçbir çıkar gözetmedik dediklerimiz nelerdi bunlar; öncelikle adayını belirlemeden, il ve meclis üyelerini ve başkan yardımcısını seçmeden kendi kitlesini öncelikle ittifak üzerine hazırladı ve diğer devrimci demokrat güçlerle bir araya geldi.

Masada beklentilerimiz nelerdi: Birincisi 2009 yerel seçimlerin özeleştirisini karşılıklı yapılması. Bu özeleştiriyi verme konusunda BDP kabul etti ve geçmişi tazeleyip, deşmektense özeleştiri vererek kapatmayı uygun görmüştü. Bu doğru bir yaklaşımdı. Fakat ittifak olmayınca kendi siyasal karakterleri gereği özeleştiri yapmadılar oda onların hanelerine yazılan yeni bir eksi puan daha oldu.

İkincisi; yani en önemlisi DHF’ nin hazırlamış olduğu Programın kabul görmesi. Bu programda tartışmaya açık olmak kaydı ile eklemeler ve çıkarmalar olabilirliği açık bırakarak, fakat bu programda DHF’ nin ısrarcı olduğu şiar ise şuydu “ SÖZ YETKİ KARAR DERSİM HALKINA” şiarıydı.

DHF’nin bu savunduğu şiarın esası ise Belediyeyi Devrimci Halk Meclisleri aracılığı ile yönetmek istemesi idi. Programdan aktaralım:

“Devrimci Halk Meclisleri; eşitlikçi, demokratik ve katılımcı bir anlayışla kente yaşayan insanlarımızın temsiliyet hakkını sahiplenecek, gerektiğinde de Belediye Başkanını ve yöneticileri görevden ALABİLECEK mekanizmaları yaratan ve Dersim halkı ile bütünleşen devrimci bir organdır.” Bu sadece programdan aktardığım bir maddedir.

BDP, Partizan, Emep ve ESP gibi kurumlardan oluşan Devrimci Güç Birliğin temsilcisi ve esası ise BDP idi. BDP ile masa başında ittifak konusunda esasında mutabakata varıldı ancak BDP ‘nin merkezden eş başkanında atamasından sonra tarafımızca da kabullenilemezdi ve fiili olarak görüşmeler sona erdi.

DHF kendisine dayatılan tekçi, ben merkezci anlayışları geçmişte nasıl kabullenmedi bundan sonrada kabullenmeyeceği bu görüşmelerde de göstermiştir. Biz, tekçi, ben merkezci, gücü esas alan zihniyete her zaman karşıydık ve bu defada bu anlayışlara karşı durduk. Durmaya da devam edeceğiz. Çünkü; güçler arası ittifaklar irade temsiliyle ortaya çıkar. BDP kendi dışında başka bir irade istemiyor, EMEP, ESP ve PARTİZAN bunu kabullenmiş, aynı zamanda uyguladılar.

Ancak BDP’li dostlarımız bizleri her zaman sözlü olarak haklı olduğumuzu belirtmelerine rağmen, fakat pratikte Dersim kamuoyuna görüşmelerin esasını her fırsatta değişik bir biçimde çarpıtarak yansıttılar. Gerçeği yansıtmayan hile ve yalan siyaseti adeta künyelerine kazmıştır bu dostlarımız. Bunu yaparken “mazlumu”iyet rolide elden bırakmıyordu.

Bu Seçimde bir kez daha tüm kamuoyu gördük ki DHF hiçbir gücün ne arka bahçesidir nede BDP’nin yeni mahallesindeki bir koludur. Bu kurumun kökleri derindir. Geçmişe dayanır. Munzur’a kırk yıl önce çalınan berrak, net bir mayaya sahiptir. Bundandır ki en zayıf dönemde ‘bunlar baldırı çıplaktır’ diyenlere 30 Mart seçimlerine tek başına bağımsız adayını çıkararak devam ederek cevap oldu.

DHF’yi zaman kaybına uğratan bu ittifak anlayışından kaynaklı istenen düzeyde seçime hazırlıklı giremedi. Biz bu zaman kaybından dolayı mahallelerde kitlemizi toparlayarak ön seçime gidip merkezileştirerek aday adaylarımızı seçme olanağımız zaman açısından yapamadık. Buda bizim ayrı bir eksikliğimizdi.

Bu zaman kaybından dolayı da DHF Dersim Halkına çağrıda bulunarak her kese açık bir biçimde tartışarak DDHD‘ sını kurdu. Burada her kesimden olan insanlar yer alarak aday adaylarını seçmek için tartışmalara katılarak en demokratik bir yöntem ile adayını seçtiler.

DHF sadece Dersim merkezde değil aynı zamanda Dersimin üç ilçesinde de aday gösterdiğini belirtelim.

DHF’nin Seçim boyunca kesinlikle hiçbir biçimde müttefik olarak baktığı kurumlara karalama ve benzeri gibi söylem ve çalışma çabası içerisine girmemiştir. Bu süre içerisinde zehirli oklarını burjuva partilerine çevirerek onları teşhir etmiştir.

Fakat bu anlayışı dostlarımız yani BDP ve diğerleri gösteremediler. Selahattin Demirtaş’ın dersim mitinginde dahi “burada iki güç var biri DGB diğerleri de Devlet partileridirler” demesi dahi DHF’in inkarıdır. Devletin DHF yi inkar etmesini anlaşılır da “dostların” inkarına anlam vermek oldukça zor. “Bize vermezseniz CHP alır” yaygarasını koparan BDP Halkın üstünde bir psikolojik baskı yaratma çabasını son güne kadar sürdürdü.

Oysa BDP’yi Gezi sürecindeki ve AKP- Fethullah hoca efendi meselesinde ilerici kamuoyu bunların pratik ve siyasal tavırlarını bilmektedir. CHP ile flörtleri de ortada olmasına rağmen. Eğer bu burjuva partileri ile ittifaka resmiyette girmiş olsaydı o zaman BDP ne diyecekti? Siyasal meselelerin devrimciler arasında hiç bu kadar revize edilmemişti.

Tekçi zihniyet ve anlayışlarda olduğu gibi maalesef bu dostlarımızda da kendi hata ve eksiklerini görmeme gibi anlayışlara sahiplerdi BDP ve onlarla ittifak edenler. BDP bir kez olsun dönüp Dersim iline bakma gereği duymadı. İki dönemdir Belediye ellerinde olmasına rağmen kentin sorun ve problemleri ile ilgilenmeden Belediye Zabıtaları ve memurları ile yönetmenin yanlışlığını dahi kabullenmedi. Hata ve eksiklerini görmediği gibi bu eksiklikleri kapatmak içinde kendisinden olmayan Devrimcileri karalayarak süreci atlatmaya çalışması anlaşılır değil.

Tüm bu ve buna benzer değişik metotlar yetmediği gibi, dağ baskısını devreye koyması kentin üzerinde karabasan bir korku hakim hale geldi. BDP’nin dışında “kimseye Belediyecilik yaptırmayız” tehditleri ile halkı baskı altında tutarak, zorun yolu ile oy alma neyin anlayışıdır? Bugün bu baskı ve korku metotları kendisine özgürlükçü diyen hangi anlayışa sığdıracaksınız. Nereye kadar her şeyi gizleyerek başkalarını suçlayarak “özgürlük”çü tarafta kalabilirsiniz? Ne zamana kadar bu tehditlerle bu halkı baskı altında tutacaksınız?

Halka ulusal ve sınıfsal bilinç vermeden, onları örgütlemeden korku ve baskılarla kitleleri sindirmek devrimcilerin anlayışı olamaz. Bu yöntemler kalıcı zaferler değil kısa planlar için, küçük ve geçici hesaplar peşinde olan küçük burjuvazinin fanatik kesimin başvurdukları yöntemler ve siyasetidir. Günü kurtarma siyaseti yapanlar gelecekleri hüsran olur. Tarihte bunların örneklerle dolu çokça kanıtları vardır.

Sizler böyle çalışırken DHF nasıl çalışmış ve neler başarmıştır birde buna göz atalım.

DHF bir buçuk yıl önce tutuklanan faaliyetçi kadrolarından sonra uzun bir dönem istenen düzeyde çalışmalar yürütemedi. Bu dönem zarfında sekteye uğrayan faaliyetler seçim sürecine doğru gidildiğinde, kimsenin bu kurumun seçime gireceğini dahi tahmin dahi edemez bir durumdu. Görüşme süreçlerinde de dostlarımız bizlere ‘baldırı çıplaklar’ diye söylediklerini duyar gibi oluyorduk. Bu baldırı çıplaklar tarihlerinden aldıkları ve öğrendikleri ile birleştirip cüret ettiler. Tüm eksiklerine rağmen Dersim halkıyla birlikte dostları şaşırtırken düşmanı korkutan bir pratik sergilemişlerdir.

DHF Seçim sürecine yüzden fazla aktivisti ile dersimin çalışmalarını son bir ayda hız katarak yoğunlaştı. Gitmediği ev kalmadı, hatta her Dersimlinin evi en az iki kez olmak üzere ziyaret edildi. Bu normal bir ev ziyareti yada salt oy isteme değildi ve öylede algılanmamalı. Bu yapılan ziyaretler ideolojik, politik bir çalışmaydı.

DHF bu çalışma ile birlikte kitlesiyle buluşmuş, kitlesini de aşan tüm kesim ile meselleri masaya yatırmış, yerel yönetimler konusunda amaç ve hedeflerini en geniş kesimlere tartışmıştır. DHF, Dersimin Kadim toprakların üzerinde oynana oyunların günümüzde bunların nasıl ve hangi metotlarla uygulanmak istendiğini deşifre etmeye çalışmıştır.

Dersimde 2009 da ki seçim çalışmalarını yürüten DHF’lilerin bugün uzun yıllar cezalar almasının nedenlerini anlatılmış. DHF’in ve faaliyetçileri devletin korkusu haline gelmesinin sebeplerini ve bu sebeplerden biri ve önemlisi de Dersimde dönen kara paranın deşifre edilmesi olduğunu anlatılmış. Kamuoyu tarafından da bilinen bu mesele Dersimde Fethulla Gülen’in BİM gibi büyük marketler, okul, yurt gibi yöntemlerle Dersime değişik biçimlerle girmesi, uyuşturucu, fuhuş vb. gibi Dersime yerleştirilmek istenen bu beli başlı devletin politikalarına karşı dik durup teşhir ve deşifre eden DHF, bundan sonrada bu kapitalist sisteme karşı nasıl durulacağı konusunda propagandasının çalışmasını yapmıştır.

Bilinmelidir ki; DHF seçimleri stratejik değil, taktiksel olarak ele alır. Yürüttüğü çalışmayı da devrime katkı sunacak bir biçimde geniş bir kitle çalışması yürütmüş, demokratik kurumların devrimdeki önemini kitlelere bire bir buluşturarak siyasal çalışmasını başarıyla tamamlamıştır seçim sürecinde. Bu çalışma kitleler içinde bir bilinç sıçraması getirmiştir.

DHF Seçimde istenen oyu almadığı doğrudur. Başarı ve başarısızlıkları biz sandıkta oy sayımına bakmadığımızı bir kez daha altını çizerek belirtmekte fayda görmekteyiz. Keza henüz sandıkları başına gitmesine iki hafta vardı ki DHF Dersim örgütlüğü kamuoyuna yönelik yapmış olduğu açıklama vardı “Biz ne burjuva partileri CHP, AKP ve nede diğer güçlerle yarışmıyoruz. DHF Fiili olarak kazanmış durumdadır” diye bir açıklama yapmıştı. İlgi duyanlar bilirler bilmeyenlerde internetten bu açıklamayı bula bilirler. Bu açıklamaya zorlayan koşullar nelerdi? DHF adayını basın açıklaması ile duyurma kararı aldığında, açıklamaya yüzlerce kişi beklenirken iki bin civarında kitle katıldı. Sonrasında büro açılışında bu katılım artarak devam etti. 8 Mart dünya Emekçi Kadınlar gününde Dersimin Kadınları alana sığmadılar. Ve yine son olarak yapılan yürüyüş ve miting keza kitle sayı olarak katlanarak devam etmiştir. Berkin Elvan kardeşimizin ülke genelindeki nasıl ki toplum doğal tepkilerini göstermiş ise, Dersimde de DHF militanca duruş sergilemiştir. Mahallelerde ki meşaleli yürüyüşler, Newroz kutlaması, halk toplantıları gibi çalışmalarla DHF ivme kazanarak yoluna devam etmiştir bütün engellemelere rağmen. Dersimde Kapitalizme ve emperyalizme karşı kitleleri örgütleyen ve DHF Seçimi devrim lehine çevirme çabası içerisine girerek çalışmalarını yükseltmiştir. Bundan dolayıdır fiili olarak kazanmıştır diyoruz. Bu çalışmalar tek bölge ve küçük bir başarı olarak ele alınmamalıdır. Bu küçük başarılar büyük başarılara yelken açan devrimi yeniden örgütlemek için çelikleşen bir kıvılcım olabilir ileriki dönemlerde.

DHF Dersimde dört bağımsız adayla seçime girmiş, bunlardan ikisini almış, Hozat’ı çok az bir oyla kayıp etmiştir. Dersim merkezde rakamsal olarak esasen oy kaybı yaşanmıştır. Matematiksel bakıldığında dahi esasen başarıdır. Ve yarınlar içinde büyük deneyimler elde etmiştir DHF ve kitlesi.

DHF yerel Seçimlerde Dersim de ki bu kazanımlarına ek olarak Mazgirt’i korumuş Ovacık ilçesini de kazanımlarına kazanç katarak Ovacığın asi dağların her karış toprağında Kadınlarımızın, gençlerimizin emek ile yoğrulan alın terlerini yeşertmiştir.

DHF ne Dersim nede Mazgirt ve nede Ovacık halkına şirketler kuracağına vb. gibi vaat sözü vermedi. Çünkü DHF’nin ne bir şirketi, ne bir fabrikası yada fabrikatörleri nede Ankarası yada başka bir dayandığı gerici güçleri yoktu-olamazda. Tek dayandığı kaynak, tek bir pınarı vardı oda Halktı.

Tek bir vaat sözümüz vardı oda Söz Yetki Karar Halka idi.

Ve bununla beraber halkı; Devrimci Halk Meclisleri ile Belediye yönetimine ortak etmek vaati vardı.

Oy peşine düşerek kavga etmek değil esas olan devrimi örmektir, onun gereklerine hizmet etmek amacı ile kitlelere gitmektir. Geçmişte olduğu gibi bugünde bu kurum esas olarak önüne koyduğu sosyalizm ve komünizmi savunmak ve bunun ihtiyacına göre mevzilenmek görevi ile geniş halk kitlelerine örgütlemeye çalışmıştır.

Ovacık ve Mazgirt ilçelerimizden başlayarak öreceğimiz komünal yaşam ile dünyanın sosyalistlerin merkezi haline getirerek örnek bir bölge haline dönüştürmek ne hayal nede zordur.

Bu çelik aldığı suyu unutmadığı bir gerçekliktir…

Kasım Koç