Kasım Koç (19-05-2016) Anadolu topraklarında kurulan Türkiye Cumhuriyetin kuruluş aşaması, öncesi ve sonrasında ki döneme ilişkin analizleri, tespitleri ile tamamen uluslararası komünist harekete ve Coğrafyamızda ki devrimci örgüt, parti ve liderleri ile ayrı düşer KAYPAKKAYA.
Lenin önderliğinde gerçekleşen 1.Uluslararası doğu kurultayında, Ermenilerin başka devletlerle iş birliğine gitmişlerdir anlayışı ve zihniyeti ile Ermeni soykırımını görmezden gelinmiş. Kürt ayaklanmalarını bastırmaları dahi devrimci, ilerici olarak görülmüş. Kürtler geri, barbar, feodal olarak değerlendirilmiştir.
İttihat Terakki liderlerinden Talat, Enver Paşaların katıldığı ve Mustafa Kemalin de kurultaya gönderdiği delegeler uluslararası 1. Doğu kurultayına verdikleri raporları Uluslararası komünistler tarafından esas alınmıştır.
Bu esas aldıkları raporlar sonucunda Uluslararası komünist hareket burada yanlışa düşmüş bundan dolayı da Kemalist harekete devrimci bir misyon yüklenilmiştir.
Bu biçilen misyon sonucudur ki Mustafa Suphi ve yoldaşları hayatları ile ödemişlerdir.
Jön Türkleri, İttihat Terakki ve Kemalizmin hatalarını görmezden gelen Uluslararası komünistlerden dolayı da zamanla bu hatalar coğrafyamızda ki devrimciler tarafından da bir çizgi haline geldi ve bu yanlışta ısrara edildi…
Lenin, Mao, Stalin vb. komünistlerin Kemalist Harekete yükledikleri ilerici misyon sonucu coğrafyamızdaki devrimci liderler de Kemalizme devrimci, ilerici misyon yükleyerek Kemalizm onlarında hayranı durumun geldi.
“Milli Kurtuluşçu” “Anti Emperyalist…” “Bağımsızcı..” gibi belirlemelerle devrimci bir rol biçildi Kemalist Harekete…
Kaypakkaya işte tamda böyle bir süreçte, komünist hareketlerin resmi tarihi ile uzlaşmayan bir kişilik ile ortaya çıktığını görüyoruz.
Ezberi bozmuş, ezen ile ezilenler meselesinde Marksizm kendisine neyi emrediyorsa öyle tarihi ele alan bir Kaypakkaya görüyoruz.
Komünistlerin yapmış oldukları hatalı tespitleri ve göremedikleri hataları ile uzlaşmamış dünyada olmayan bir ilk çıkışı İbrahim Kaypakkaya böylece yapmış oluyordu.
Bundan dolayı da İbrahim Kaypakkaya bir devrim gerçekleştirmiştir, yapmıştır.
İbrahim Kayppakkaya, Tamda bu ortamda diyalektik materyalist metodu kullanarak, bu Felsefe ile tarihe baktığını görüyoruz.
Nedir bu felsefede ki öz; Ezen ile Ezilen, ileri Geri, haklı haksız ayrıştıran Komünistlerin olmazsa olmazı olan diyalektik materyalist metodu esas almıştır.
Pragmatist davranmamış, uzlaşmacı siyaset benimsememiş…
Ordu-Devlet denen baskı, sömürü aygıtından köklü kopmuştur.
Ermeni, Dersim vb. soykırımlarına sahip çıkmış.
Kürt Ulusal sorunu tarihsel olarak ela alıyor ve devletin resmi ideoloji olan Türk-İslam faşist niteliklerini deşifre ediyor.
68 kuşağı ve 71 devrimci çıkış olarak bilinen tarihlerde ki devrimci parti ve liderlerden de bu temel ve esaslar üzerinden köklü kopuşa gidiyor.
Sadece 71 devrimci çıkış ile değil dünya proletaryasının ustalarından dahi yukarıda yazdığım onların bazı eksik ve hatalarından köklü kopuş sağlamıştır İbrahim Kaypakkaya.
Kaypakkaya anılacaksa sadece kaba bir Ser verip sır vermeyen bir devrimci olarak değil, o aynı zamanda dünya da ki komünistlerin göremediklerini görmüş bunun üzerinde kavgasını şekillendiren ender Komünistlerden biridir.
Burjuva devletlerine biçilen ilerici misyonları kendisine rehber edinmemiş.
Rehber olarak gördüğü Tarihte ki Halk hareketleri olmuştur.
Tarihten öğreniyor ve görüşlerini bu temel üzerinde şekillendiriyor:
Beş Temel Belge ve on bir ilke olarak görüşlerini toparlıyor Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimin yolunu bu kopuş üzerinde şekillendirmiş ve devrimin yolunu böyle çizmiştir…
71 militan devrimci çıkış yapan Kaypakkaya, böylece büyük bir cüret ederek dünyada bir ilkini başarmış ve coğrafyamızda ki Komünist harekete nitel bir katkı sunmuştur.
Marksizim-Lenizm ve Moaizmin bilimsel tezlerini coğrafyamıza indirgemiş yeni bir doğuşa neden olmuştur.
Bu bilimsel diyalektik materyalist metodu ile Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi ürünü olduğunu tüm dünya kamuoyu nezdinde Komünist Partisini kurduğunu ilan ediyor.
Kaypakkaya böylece ülkemizde yeni bir devrimci çığırı açmasına vesile olmuştur.
Bundandır ki Fikirleri halen günceliğini koruyor.
Bundan dolayıdır ki Metodu ve tarihe bakışı ve bizlere bıraktığı miras geniş halk kesimi ile benimseniyor.
Kaypakkaya fizikken ayrılsa da onun görüşleri yaşıyor…
O, AMED zindanlarında katledildi lakin görüşlerini imha edemediler…
Bu düzen böyle devam ettiği müddetçe Kaypakkaya’nın görüşleri de Tarlada… Fabrikada… Barikatlarda dalgalanmaya devam edecek…