“korku senfonisi”
Kasım Koç (31-03-2016) “Ölüm olağan bir hadiseyse her gün karşılaşılan, işkencede boğularak, sıra dayağıyla, göz oymayla, kırılan kol ve ezilen parmaklarla gelen… Ölüm doğrudan yüzüne odaklanmış ve şans eseri ıskalaya bileceğin bir şeyse eğer, kim istemez hayatının merhametli bir mermiyle son bulmasını!”
Bu satırlar 1999 yılında Uluslararası Af Örgütü tarafından yayınlandı.
Palmira-Tedmur ve Setnaye Zindanların da ölmemek için inadına direnerek ayakta kalmayı başaran, yıllarını bu zindanlarda binlerce Tutsaklar gibi geçiren, inanılmaz işkenceler gören ve yaşayan bir grup Suriye Komünist Emek Partisi’nin Tutsakların af örgütüne ulaştırdıkları mektuptan okuyoruz.
Palmira bu kentin uluslararası ismidir, Araplar bu şehre Tetmur derler ve öyle bilirler. Palmira şehri Çölün ortasın da kervan yollu üzerinde uçsuz bucaksız çöllün sarı kum deryasının korkunç sıcaklığın içerisin bir yerdedir. Bu yerde hayattın, yaşamın sembolü olan Suyun olmasından kaynaklı “Çöl Gelini” unvanını almasına neden olmuştur.
Kıtalar arası köprü görevi gören ticaret yolun üzerinde olması kervanların, dinlenme, barınma imkanlarını sağlayan tarihte ticaret için vaz geçilmez bir kenttir Palmira. Çöllere düşen ticaret dünyası için ise bu şehir “Çölün İncisi” anlamına gelir ve böyle de anarlar.
Bugün ki Suriye bölgesinin sınırları içerisin de olan eski yerleşim yerlerden biridir Palmira. Orada gelmiş geçmiş bir çok uygarlığa ait kalıntılar bulmak mümkün, bu tarihi zenginlik yaşanan onca savaşlarda, bu tarihi kent hep zarar görmüştür. Yaşanan savaşın tahribatı geçmişte tamiri olmuş olmasına da, bu dönem nasıl olacak konusunda ki soru halen kafalarda netleşmiş değil.
Birkaç gündür Suriye Arkeoloji uzmanların açıklamaları her ne kadar “Tarihi eserler de fazla bir tahribat yoktur” deseler de gerçekler tam tersini söylediğini bir yıl içerisinde hep birlikte gördük ve yaşadık.
2011 yılın da uluslararası gerici güçlerin kuşatması ile başlayan savaş ile Suriye’nin coğrafik ve jeopolitik yapısı bu savaş sonucunda değişti. İnsanlıktan nasibini almamış olan İslami radikal örgütlerin kuşatması içerisinde olan Suriye 2015 Mayıs ayın ortaların da Palmira olarak bilinen Tetmur şehrini IŞİD ele geçirerek BAAS Esad rejimin güçlerin elinden almıştı.
Son bir yılda insanlık sadece Palmira antik kentinde bulunan Tarihi eserlerin tahribi üzerine görsel ve yazılı medya seyretti ve tartıştı. Çünkü bu tarihi zenginlik sadece bu kente, bu kente yaşayan insanlara ve bu ülkeye ait değildir. Bu eserler dünyanın zenginlikleridir ve tüm insanlığın ortak değerleridirler. İki bin yılık bir geçmişe ait olan Aslan heykeli ve daha buna benzer eserlerin IŞİD haydutların nasıl yıktıklarını, tahrip ettiklerini hep birlikte onların video kameraların aracılığı ile izledik.
Çünkü bu haydutlar göre, İslam öncesi Putlara tapan insanların yanlış yolda olması ve tanrıdan başka hiçbir yere ibadet etmemeleri gerekir inancı ile bütün tarihi eserleri tahrip ediyorlar.
Palmira-Tetmur da ki bu Aslan heykelini param parça ettiklerinde kameraya aynen şöyle konuşuyordu IŞİD militanı:
“Peygamber bize tarihi kalıntılar ve heykellerden kurtulmamız gerektiğini öğütlüyor. Peygamberin yolunda gidenler de fethettikleri ülkelerde bunun aynısını yapmıştır” diyor.
Aynı bu IŞİD haydutları Palmirayı ele geçirdikleri Mayıs 2015 tarihinde Tetmur da ki Roma Antik Tiyatrosu sahnesinde 20 insanı bu tarihi yerde idam etti. İdam edilen bu şahsiyetler o bölgede seçici insanlardı, bilim ile uğraşan, aydın ilerici bilinen şahsiyetlerdi, idam esnasında çekim yaparak dünya kamuoyu bu idamları canlı canlı izledi.
Bu hafta diktatör Esad’ın emri ile Suriye ordusu Palmiraya yürüdü ve bir yıl sonra tekrardan Palmirayı IŞİD haydutların elinden aldı. Palmira yeniden el değiştirince dünya gündemine yeniden oturdu. Bundan dolayı da bu yazıda okuru Palmira’nı kısa bir tarihi gezintisini yapmak istedim.
(M.Ö)Milattan Önce tarihini değil, Romalılar yada Palmira krallığını bu yazıda değinmeyeceğim bu yazıda Palmiranın son yüz yılın yakın tarihinin sadece bu yazıyı ilgilendiren bölümün kısa tarihçesine değineceğim.
Osmanlı imparatorluğu yıkıldığın da bölgede yeni haritalar çizildi, yeni devletler tarih sahnesine çıktılar. Bugün ki Suriye bölgesi de 1920 de Fransa devleti tarafından işkal edilir. Osmanlıdan kurtulan Suriye halkları Fransızların bu işkaline karşı da bağımsızlık mücadelesini verir.
İşte tamda burada Palmira olarak bilinen Tetmur tarihte üstlendiği kervan, ticaret yolun konaklama, barınmadan dolayı “Çöl gelini”, “Çöl İncisi” olmaktan çıktığı bir dönemdir. Fransız işkalinden sonra Palmira’nın Çöl ortasında korku kalesinde oluşan zindanlar inşa edilir.
Fransa işkaline karşı savaşan Suriyeli savaşçıları, muhalifleri Fransızlar esir olarak aldıkları bu tutsakları Tetmurun Şehrin dışında Çöl ortasın da inşa ettikleri zindanlarında gün yüzü görmeyecek, akla hayale gelmeyen vahşi işkenceler ederler.
Nasıl ki her ulusun Ulusallaşma aşamasın da ki milli mücadele hikayeleri, kahramanlıkları varsa işte Suriye’nin de bu milli mücadele de ki kahramanlıkları sadece Şam’ın meydanın da kurulan mahkemeler değil aynı zamanda Palmira zindanları da Şam da kurulan bu mahkemeler kadar önem arz etmektedir. Bundan dolayıdır ki Suriye’nin de milli mücadelesin de Palmira önemlidir ve önemli bir yerde durmaktadır.
1946 da Fransız’ların fiilen işkali bittikten sonra bu zindanlar da ki Suriye’nin milli mücadele kahramanları özgürleşir.
Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra kısa bir dönem burası kapanır. Ama velakin bu kapanma kısa sürer bu defada Suriye devleti kendisine muhalif olan şahsiyetleri, örgüt, parti, militan, kadro ve aydınları tutuklayarak Tetmur zindanına koyar.
Kendi muhaliflerini oraya kapatmakla kalmadı aynı işkenceleri hatta daha katmerlisini kendi vatandaşlarına uygulamaya başlar. Palmira zindanların da ne kadar sosyalist, komünist öldürüldüğü kimse net olarak bir rakam veremiyor, vermeleri de mümkün gibi görünmüyor.
Suriye Komünist Emek Partisi tutsaklarından bir grup zindandan dışarıya uluslararası af örgütüne mektup yolladıkları ve bazıların da çıktıktan sonra değişik ülkelere kaçıp uluslararası af örgütü ile görüşüp yaşadıklarını anlatmışlardı.
Palmira ve Setnaye zindanların da devrimcilerin neler yaşadıkların buraya sadece binde birini dahi yansıtamıyorum olsam da, ben o vahşeti buraya yazma ve kamuoyuna duyurmak, onları bu vesile ile anmak ve hatırlamak önemlidir.
Palmira ve Setnaye zindanlarından ölmeden kurtulan bu komünist, devrimcilerden kısa kısa alıntılar vererek Palmira tarihin de ki insanların zihinlerinde ki o bilinen “Çöl Gelini” nerden nereye geldiği daha iyi anlaşılacaktır.
Ferec Bayraktar tutuklanmadan evvel iki şiir kitabı olan şair ve gazetecidir. Suriye Komünist Emek Partisi militanıdır, Setnaye ve Tedmur zindanların da 13 yıl kalır.
Diktatör Hafız Esad ölümünden sonra uluslararası alanda yürütülen bir kampanya neticesinde serbest kalır.
Gördüğü işkenceler yüzünden yardım almadan yürüyemez durumdadır, şuanda kendisi de İsveç’te yaşıyor.
-“Esad rejiminin cezaevleri cehennemin bir türü. Yüz binlerce insan bu cehennemden geçti. On binlercesi ise ya işkenceler ya da uyduruk askeri yargılamalar neticesinde can verdi” diyor.
Ali Ebu Dehn Tetmur ve Setnaye zindanları için bakın ne diyor:
“Burası dünyanın en kötü cezaevlerinden. Buraya ilk gittiğimizde bizi karşılayan gardiyan “Hafız Esad buraya Tanrı’nın girişini yasakladı. Burada Tanrınız yok. Tanrı biziz! Size hayat veren de, hayatınızı sonlandıran da biziz!”
Bir başka tutsak da diyor ki:
-“korku senfonisi”
-“Dil burada yaşananları anlatmaya yetmez” diyor. “Korku her yerdedir ve işkence seansı yaklaştığında gözlerden fışkırır.”
-“Cehennem”
Bara Serrac adlı Tutsak:
-“Ölümle yaşam arasında asılısındır burada, burası öyle bir yer ki avlusunda 12 yıl boyuna infaz eksik olmadı” diyor.
İşte Palmira- Tetmur ve Setnaye zindanlarında ölüm saçan sadece birkaç kişiden birkaç satır ile resmini çizmeye çalıştım.
Palmira Çölün Gelini, IŞİD haydutlarından kurtuldu kurtulmasına da özgürlük, insanca yaşam ne zaman gelecek?
Çölün Gelini ne zaman kendi isteği ile Gelin olacak onun orası kaf dağın ardında görünüyor.