100. yılında Ermeni Soykırımı konulu panel Londra’da gerçekleştirildi

panel1

Londra (03-05-2015) Sınıf Teorisi Dergisinin  “100 Yıldönümünde Ermeni Soykırımını Lanetliyoruz” Paneli Londra Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’n de yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Saygı duruşunun ardından Panelist Recep Maraşlı’nın hazırladığı Ermeni Soykırımına yönelik Sinevizyon gösterimi ile başlayan panel, moderatör arkadaşın önder İbrahim Kaypakaya’nın resmi ideolojiden ve modernizmden kopuşunu verdiği örneklerle anlattıktan sonra sözü Recep Maraşlı’ya bıraktı. “Ermeni soykırımının yapıldığına dair belgeler varmı? diye sorulur çoğu kere. Arşivleri açalım diye de önerilerde bulunurlar egemenler. Oysa belgeleri tutanlar kendileri ve arşivlere yerleştirilenler de yine kendileridir. Bu arşivlerin güvenirliliği nedir? biliyoruz ki binlerce Ermeninin doğum kayıtları var ama ölüm kayıtları yoktur. Mesela kendi kayıtlarında 1915 yılında Adana’da 52 bin Ermeni yaşıyorken, 1965 yılında yine kendilerinin yaptığı bir araştırmada 28 Ermeni yaşadığı açığa çıkıyor. Yine aynı tarihlerde Wan’da 65 bin ve sonrasında 1 kişi kalıyor. Kayseri’de 50 bin ve sonrasında 9 kişi kalıyor. Bir çok ilde aynı sonuçlar ortaya çıkıyor. Peki ne oldu bu insanlara? Bundan daha büyük bir belge ve ıspat varmıdır” diye devam eden Maraşlı bir soru üzerine “Biz Kürtlerin Ermeni katliamında toplumsal sorumluluğumuz var. Bunu kabul etmemek havanda su dövmektir. Eğer Kürt desteği olmasaydı Ermeni soykırımının başarı şansı olmazdı. Bugün egemenlerin orduları bunca teknolojik imkanlarına rağmen kolayca dağalara ulaşamazken o günkü şartlarda bu işi çok kısa bir zaman diliminde başarmalarının esas sebebi Kürt desteğinden ileri gelmektedir” yorumunda bulundu.

Daha sonra söz Muzaffer Oruçoğlu’na verildi. İşin insani boyutunu aktaran Oruçoğlu “Bir bakıma hepimiz suçlu konumundayız. İnsanlığı en derinden saran ideoloji dindir ve her din kendi dışındaki inancı sapkınlık olarak yorumlar ve kendi inançlarının cennete götüreceğini, diğerlerinin ise cehennemi boylayacaklarını vaaz eder ve cehennemde ne kadar kalacaklarını ise tanrının bile bilmediği” şeklinde aktardı. “Her imparatorluğun bir kalbi vardır ve Anadolu Osmalı İmparatorluğunun da kalbi vardı, kapitalizmin atılım göstermesi nedeniyle ulusal bilincin ve milli uyanışların gerçekleştiğini ve bunun milli isyanlara yol açtığını biliyoruz. O dönemler Ermeni milli bilinci gelişkindir. Üretici güçlerin gelişmesiyle işin daha da hızlandığı görülüyordu. Bütün diğer gelişmelerin de oluşmasıyla İttihat Terakki ulusal devlet planları başlamış oluyordu. Böylelikle Teşkilat-ı Mahsusa, Kürt derebeyleri ve azılı mahkumlar kullanılarak kafile kafile Ermeni katliamlarına girişildi. Kabul etmeliyiz ki halkın da elleri kanlıdır. Halkın eleştiriye tutulmamasını anlamak mümkün değil! Çözüm noktasında hayalci olmalıyız çünkü hayalci insanlar gerçekleri kolayca söylerler. Ortada batı Ermenistan diye bir yer var ve bunun kurulmasını savunmak gerekir. Kurulur veya kurulmaz, gerçekleşir veya gerçekleşmez ama bizim hakkını teslim etmemiz gerekir ve gerçeklerin hakkını vermemiz gerekir. Batı Ermenistanın tanınması gerekir. Bunu açık açık savunmalıyız.”

Oruçoğlu konuşmasının devamında Türkiye Devrimci Hareketinin Rum, Ermeni, Keldani, Alevi katliamlarına yaklaşımda kendisini gözden geçirmesi gerektiğini belirterek, “ Hatırlıyorum, ben Doğu Perinçek, Bora Gözen ve İbrahim Kaypakkaya bir evde kurtuluş savaşına önderlik eden sınıflar üzerinde tartışıyorduk. Doğu ve Bora Gözen bunların milli burjuva ve ilerici-devrimci diye savunurken İbrahim Kaypakkaya bu sınıfların Komprador burjuva olduklarını ve bunların emperyalizm ile işbirliği yaptıklarını savunuyordu. Buradan ilk defa Ermeni ve Dersim soykırımı üzerinde ısrarla duruyordu. İbrahim farklı bir tarih anlayışında ve farklı bir yerde duruyor. Ancak genel olarak devrimci hareketler kendi tarihiyle derinden hesaplaşmak zorunluluğuna girmediler. Hepimizin içinde bir tarih vardır ve bu tarihe yönelmeliyiz” dedi. Kürtlerin Ermeni soykırımında kesinlikle rolü olduğunu ve bu konuda Recep Maraşlı’ya katıldığını söyleyen Oruçoğlu “Mesela Ermeni soykırımında Dersimli Diyab ağa açık bir rol oynadı. Seyit Rıza mazlum biri olmasına rağmen, Rusların çekilmesi sonrasında Erzincan ve Erzurum’da ortaya çıkan Sovyet örgütlenmelerinin dağıtılmasında Türk egemenlerine yardım ettiği biliniyor” dedi. Sorulan sorulara verilen cevaplar sonrasında, 17 Mayıs 2015 günü yapılacak olan önder Kaypakkaya anma yürüyüşüne yapılan çağrı ile panel sona erdi.

panel2panel5