Köln (05-12-2014) İşçiler, Emekçiler, Göçmenler; 19 Aralık 2000 tarihinde, Türkiye Hapishanelerinde, devrimci tutsakların kaldığı toplam 22 hapishanede, tarihin en büyük katliamlarından biri gerçekleştirildi. Gerçekleşen kanlı operasyonda tesadüfen kurtulan, devrimci bir kadın tutsağın “Hepimizi diri diri yaktılar, arkadaşlarımız yanarak öldüler”tam14 yıl önce, bu kısacık cümle tüm dünyaya operasyonun nasıl yapıldığını, az ama öz bir ifadeyle duyurmuştu.
Dönemin DSP, ANAP ve MHP koalisyon hükümetinin aldıkları kararlar doğrultusunda gerçekleşen kanlı baskında 28 devrimci tutsak katledilirken, yüzlerce tutsakta yaralandı. Diyarbakır, Buca, Ümraniye ve Ulucanlar hapishane katliamlarının ardından, planlanmış en büyük katliam olan 19 Aralık katliamı, çok önceden hazırlanan F-tipi hücrelere geçme operasyonuydu. F-tipi hapishaneleri izole uygulamasıyla, devrimci tutsakların düşüncelerinden vaaz geçirerek boyun eğme ve teslim alma politikasıydı. Bu sadece hapishanelere dönük bir uygulama değildi. Tüm topluma dayatılan teslim alma ve sindirme planlarını içeren, uzun vadeli bir stratejinin ürünüydü. Bu baskı ve katliamlara rağmen devrimci tutsaklar teslim alınamadı. Kazanılmış hakları kaybetseler de devrimci tutsaklar, her türlü zor ve dezavantaja rağmen, direnişlerinde kararlı bir tutum sergilediler. Katliamdan sonra dışarıda ve içerde devam eden ölüm orucunda, yüzlerce devrimci hayatını kaybetti. Yüzlercesi ise, zorla müdahale sonucu sakat kaldı.
Bugün 19 Aralık katliamının üzerinden tam 14 yıl geçti. Gelinen aşamada, esas sorumlular hiçbir zaman bulunup ortaya çıkarılmadı, katliamı gerçekleştirenler yargılanmadı. Katliama dair bilgi, belge ve görüntüler yok edildi. Operasyona katılan birkaç askerin yargılanması sembolik olmaktan öteye geçmedi. Ve katiller sürüsü, her zaman olduğu gibi, devlet tarafından yeniden ödüllendirildiler.
Zira 12 yılık faşist AKP hükümeti dönemindeki uygulamaları, geçmişte olduğu gibi, bugünde hapishanelerde saldırılar esas olarak devam ediyor. Hapishanelere dair uygulanan politikalar, F-tipi hücrelerinde tecrit, infazların yakılması, görüş yasağı, kitap, dergi ve gazete yasağı, mektup yasağı, keyfi sevk ve sürgünler, hasta tutsakların tedavilerini engellenerek ölüme terk edilmesi gibi uygulamalarla, günümüzde hapishaneler birer işkence merkezi konumundadır. F-Tipi hapishanelerinde yaşanan işkence ve kötü muamele, 12 Eylül Askeri faşist cuntayı aratmayacak şekilde devam ediyor. Dışarda ise, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü, açlık ve yoksulluğun derinleştiği, gelişen toplumsal muhalefetin devlet terörüyle yok edilmeye çalışıldığı bir süreçteyiz. Muhalif olan her kesime gözdağı veren bu gerici-fasist AKP zihniyeti, başta Kürt halki olmak üzere, Ortadoğu halklarınada düşmanlıkta sınır tanımıyor. Emperyalistlerin ürünü olan, iŞİD çetelerinin insanlık dışı katliamlarına rağmen onlara verilen sınırsız destek bunun en açık ifadesidir.
Bu nedenle, AKP hükümeti başından itibaren Rojova’ya saldırması için İŞİD’i teşvik etti. Her türlü silah ve yardımın İŞİD’e verilmesiyle İŞİD büyütüldü. İŞİD’in Kobane’ye saldırmasıyla birlikte, faşist Türk devletinin bu desteği dahada arttı. Verilen bu destekle, İŞİD çeteleri Kürt halkına dönük katliamları devam ediyor. Bu anlamda insanlığa zulüm eden ve dünyamızı kan gölüne çeviren, emperyalistleri ve yerli uşaklarını, burdan bir kez daha nefretle kınıyoruz.
Ve 19 Aralık katliamında, açlık grevlerinde ve büyük ölüm orucu direnişlerinde ölümsüzlüğe giden tüm devrimcileri saygı ile anıyoruz. Katliamın 14. yılında hapishanelerdeki tüm devrimci tutsaklara sahip çıkalım. seslerini kamuoyuna taşıyalım. Bu anlamda tüm devrimci, demokratik kurum ve kuruluşları cezaevlerinde yaşanan adaletsizliğe karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Yaşasın 19 Aralık direnişimiz!
Yaşasın devrimci dayanışma!
ADHK, ATİK-(UPOTUDAK), NAV-DEM (Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi),
AÖTDK, AvEG-Kon, Bir-Kar, Yaşanacak Dünya/Devrimci Proletarya , EÖC,