2 Temmuz Sivas Şehitleri Pariste Anıldı

Paris Dersim Kültür Merkezinin de katıldığı anma eylemi yapılan saygı duruşu ile başladı.

Fransa Alevi Birlikleri Federasyonuna bağlı derneklerin, Paris Dersim Kültür Merkezi’nin 2 temmuz Sivas şehitleri anıtına çelenk bıraktığı anma eylemi Belediye Başkanları ve Milletvekillerinin yaptıkları açıklamalarla devam etti.

Devrimci kurumlar adına hazırlanan metin Türkçe olarak ADHK adına okunurken, fransızca olarak BİR-KAR adına okundu.

Yapılan açıklamada “SİVASI UNUTMADIK, AFFETMEYECEĞİZ” temasına vurgu yapılırken faşizmin güncel olarak baskı, sindirme, katliam ve asimilasyon politikalarına ara vermeksizin devam ettiği vurgulandı.

****************

Açıklanan basın metni;

Sivas’ı unutmadık, affetmeyeceğiz!

2 Temmuz günü bizim için “ateşte semah dönenlerin” günüdür. Türkiye’de 33 canın öldürüldüğü Sivas’ı, unutmadık, unutturmayacağız.

Alevi inancı tarih boyunca yaşadığı Anadolu coğrafyasında acılar çekti, bedeler ödedi.

Selçuklu ve Osmanlı’da da defalarca yapıldığı gibi, TC sonrasında da Koçgiri, Zilan, Ağrı, Dersim Çorum, Maraş ve Sivas’ta da tarihe canlı canlı insan zehirleyerek ve yakarak geçen bir devlet geleneğiyle karşı karşıyayız.

Yüzyıllardır süren baskı Cumhuriyet sonrasında da değişmedi. Faşist devletin hizmetindeki gerici güçler eliyle Alevi inancı bir kez daha boyun eğdirilmek, susturulmak istendi. Faşist gerici çeteler yakılan otelin önünde sevinç çığlıkları atarken devletin askeri polisi izlemekle yetindi. Katilleri cezasızlıkla ödüllendirilirken zaman içerisinde devletin ve düzen partilerin önemli isimleri olarak tekrar karşımıza çıktılar. Dönemin Başbakanı Çiller’in “Dışarıdaki vatandaşlara bir şey olmamıştır” diyerek katilleri koruması bugün AKP-MHP koalisyonunun tekçilik pratikleriyle sürdürülmektedir.

Ancak tarihe canlı canlı insan yakarak geçen bu katliam, ne alevi inancına sahip halkı ne de Türkiye’deki mücadele yürütenleri yenilgiye uğratmadı. Küllerinden yeniden doğan Anka kuşu gibi ezilen halkların, işçilerin, ilerici ve devrimcilerin mücadelesiyle bu direniş sürüyor.

Emperyalistler ve yardakçılarının yaratıp, beslediği Rojava’ya ve Irak’a ve Suriye’ye musallat olan IŞİD karanlığı gücünü yitirmiş gözükse de İzmir HDP binasındaki Deniz Poyraz’a yapılan vahşi katliam gibi yeni örnekler, dinci-gerici zihniyetin tekrar ortaya çıkartılıyor. Bugün sonunu gören Türkiye’deki mafyalaşmış-çürümüş dinci-faşist iktidar koalisyonu, başta Kürt halkı olmak üzere karşısına düzen muhalefeti de dahil, ilerici ve devrimcilere karşı dizginlerinden boşalan saldırganlıkla topyekûn bir savaşa girişiyor. Her sıkışmışlığındaki gibi Kürt halkına karşı milliyetçi şoven duyguları kışkırtıp, toplumu her zamankinden daha fazla bölme ihtiyacıyla hareket ediyor.

Tarihte Fransa emperyalizminin sömürgecilikle adım attığı her işgal toprağında, nasıl ki ezilen halkları katlettiyse bugün de aynı sömürgeci zihniyetle kendi toprağında işçilere, emekçilere ve göçmenlere kan kusturuyor. Zira dün Bataclan saldırısı gibi yakın zamanda gerçekleşen cihatçı katliamlarını da bahane eden Fransa devleti “radikal İslam’a ve sola karşı politika” adı altında toplumu zapturapt altına almayı hedefliyor. Fakat aynı zamanda Fransa banliyölerinde sisteme karşı yükselen tepkiyi çürütmek için gerici çetelerin önü de açıldığı görülüyor.

Suriye’de, Rojava’da, Filistin’de emperyalistler ve Siyonistler katletmeye devam ediyor. Bir yerde dinci-gerici çeteleri kullanarak Alevilerin ve Ezidilerin katledilmesinin mesuliyetini taşıyanlar, dünyanın diğer ucunda Hristiyan bir faşistin camileri basıp insanları katledilmesinden de sorumludurlar. Ya da Siyonistlerin bir taraftan Filistin halkını katlederken, diğer taraftan ÖSO adı altında beslenen gerici çeteleri korumak için İsrail’in hava saldırıları gerçekleştirdiği de bilinmeyen bir gerçek değil.

Dünyanın dört bir yanında bu katliamlara neden olan Emperyalist-Kapitalist sistem var olduğu sürece halklar arasında kardeşlik de sağlanamaz. Macron Merkel ikilisi bir yandan demokrasi-laiklik hikayeleri anlatırken diğer yandan Erdoğan’a hem mali hem de silah satışlarıyla desteklerini sürdürüyorlar.

Biz Türkiyeli, Kürdistanlı göçmenler olarak Sivas şehitlerini anarak bugün ezilen halklara ve saldırıya uğrayan toplumun tüm alt katmanlarına yönelik sürdürülen saldırganlığa karşı verilen mücadeleyi de selamlıyoruz. Kapitalist sistemin sınıfsal/ulusal/cinsel farklılıklara karşı tahammülsüzlüğü temel yapısında var. Bizler de tüm farklılıklarımıza karşın eşit, özgür bir dünya inancını paylaşanlar olarak, Emperyalist-Kapitalist barbarlığa karşı mücadelemizi ne din ne milliyet ne de mezhep ayrımı gözetmeksizin yaşatmayı ve omuz omuza durmayı sürdüreceğiz.

ADHK, PARTİZAN, BİR-KAR, ACTİT