2023’ün ilk birinci ayı bitmek üzere. Ama 2022’den devraldığı siyasal ve toplumsal sorunlarla birlikte yükü oldukça ağır olacağı ve tüm toplumsal kesimler için belirli ve belirsizlikleri de bağrında taşıyan bir süreç yaşanacağa benziyor. Varolan ve yaşanmaya devam eden mevcut ekonomik ve siyasal konjektür bunu koşulluyor.
Örneğin buğünlerde haberlerde geçen;⁶ 14 Ekim 2022 gecesi Bartın-Amasra’daki kömür ocağında meydana gelen patlamadan dolayı 42 işçi hayatını kaybetmişti. Yine daha önce Soma’daki 301 işçi ve arkasından Ermenek’te onlarca işçi hayatını kaybetmiş ve madencilik alanında adına “kaza” denilen binlerce işçinin ölümüne yol açan işçi katliamları, bu devletin kuruluşundan bu yana 100 yıla yakın bir süredir devam ediyor.
Bartın- Amasra’daki “kaza” ile ilgili sürdürülen mahkeme, alt düzeyde görev ve sorumluluklarda bulunanlarda bir soruşturma ve mahkeme sürdürürken; ocağa ilişkin daha önce sayıştay raporlarında dikkat çekilen olabilecek tehlikelere karşı yapılan ikaz ve uyarıları dikkate almadıkları ve buna uygun tedbirleri alıp yerine getirmedikleri için, Türkiye Taşkömürü Kurumu yöneticilerinin de soruşturulması için,Enerji ve Çalışma bakanlıklarından izin istemiş, ama bunca geçen zamana rağmen bu bürokratlar hakkında soruşturma izni verilmemiş ve alınamamıştır.
Genelde butür yaşanmış ve büyük can kayıplarına neden olmuş toplumsal acı olaylarda açılan göstermelik soruşturme ve yapılan mahkemelerde de, işçilerden, ailelerden ve genel toplumsal muhalefet, devrimci-demokratik güçlerden gelen ısrar ve tepkileri boşa düşürmek,kitlelerin gazını alarak, patronlar ve suç ortaklarını hafif ve sembolik cezalarla temize çıkarmış ve kollamışlardır. Büyük bir olasılıkla izin verilse bile burada da aynı mizansen oynanacak ve her zaman yaptıkları gibi kendi istekleri doğrultusunda sonuçlandıracaklardır.
Bu konuda devlet aklı ve yöneliminin daha somut ve özlü ifade edilmesi için, örneğin 301 işçinin katledildiği Soma davasında tutuklu hiçbir sanık yok, ama bu dava dosyasını takip eden ve bu işçi katliamı davasının avukatlığını yapan iki avukat, Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay tutuklu ve yıllardır hapisteler.
Keza uluslararası duruma bakacak olursak; Ortadoğu ve Suriye’de fiili durum devam ederken, 2022 yılının hem bölgesel ve hemde dünya çapında en önemli ve kritik olayı olan Rus emperyalislerinin Ukrayna’ya saldırısı ve bir yıla yakındır devam eden ve tüm dünyayı ekonomik ve siyasal olarak derinden etkileyen sürmekte olan savaş olgusudur.
Bu sebeple Ukrayna’da büyük bir yıkım ve insani trajedi yaşanırken, 12 milyona yakın Ukrayna’lı ülkesini terketmek zorunda kalmış ve çeşitli Avrupa ülkelerine dağılmışlardır. Bu savaşta Ukrayna’ya hertürlü destekle savaşın bir parçası olan Avrupa emperyalistleri, ülkesini terkedip gelen milyonlarca insanı iyi karşılamış, diğer mültecilere sunulan olanaklardan çok daha büyüğünü sunmuş ve sahiplenmiştir. Tabi ki Avrupa güçler, milliyetçi-şöven ve ırkçılık yaparak ve de kendi siyasal ve ekonomik çıkarları için bu kadar cömert davrandı.
Aslında ve deyim yerindeyse Ukrayna-Rusya savaşı başından itibaren, başta Amerika olmak üzere batılı emperyalist güçlerle Rusya arasında sürmüştür. Yani Nato ile Rusya arasında başlamış ve bu eksende batılı emperyalist güçlerce Ukrayna’ya hertürlü destek verilip güçlendirilerek sürdürülmüş ve ısrarla devam ettirilmektedir.
Sadece Amerikan emperyalistlerce yapılan yapılan askeri malzeme ve silah dışında maddi kaynak olarak 50 milyar dolar. Ve savaşın daha güçlü sürdürülmesi için,40 milyar dolar daha ek yardım planı yapılmış bile.Büyük mebla.
Aynı zamanda Uluslararası Para Fonu(İMF) 16 milyar dolar fon ayırmış. Almanya zaten savaşın başından beri ve son süreçte , son model ağır tanklarla savaşın bir parçası ve pozisyonu durumunda.
Görüyoruz ki burada esas ve stratejik olan emperyalist haydutların siyasal, ekonamik ve hegemonik çıkarlarıdır. Ukrayna’yı ne yapıp yapıp Rusya’nın burnun dibinden koparıp almak, dünyada bir savaş örgütü ve aparatı olan NATO’YA bağlamaktır.
Savaşta yüzbinlerce veya milyonlarca insanın katledilmesi,milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesi,açlık ve yoksulluğa mahkum edilmesi ve de binlerce ve tonlarca bomba larla,zehirli gazlarla doganın tahrip edilmesi ve zehirlenmesi ve iklim krizine yol açan nedenler, hiç mi hiç umurlarında değil!
Türkiye-Kuzey Kürdistan’da ise, 2022’deki gerek uluslararası planda dış ilişkilerinde ve iç sorunların da yaşadığı kronik ve girift sorun,problem ve açmazları tümüyle ve de büyüyüp katlanarak 2023 taşınmış durumda.
-Dış ilişkilerinde komşularıyla ciddi siyasal, ekonomik ve kültürel sorunlar yaşanmaktadır.
-Büyük emperyalist güçlerin çelişkilerinden yararlanarak Suriye-Rojava ve Güney Kürdistan bölgelerinde saldıgan ve işgalci pozisyonlar sürdürülmektedir.Saldırı,savaş ve işgal tehditleri ve söylemleriyle,milliyetçi-şoven propaganda da yoğunlaşarak geri kitleleri tabanda toparlamak ve mobilize etmek istiyor.
-Hem içerde hem dışarda derin bir ekonomik ve siyasi krizin içinde debelenmektedir.
-Ezilen kitleler ve milyonlar büyük bir yoksulluk ve açlık sınırına dayanmış ve faşizmin ağır koşullarında yaşamaktadır.
“TC” devletinin buğünkü temsilcisi AKP-MHP bloğu ile diğer burjuva klikler arasında çelişkiler giderek daha da derinleşmektedir.
-Gerek egemen sınıflarla ezilenler arasında derinleşen ve keskinleşen çelişkiler ve gerekse burjuva klikler arasında büyüyen çelişkiler, yaklaşan seçimlerle birlikte, esas ve temel olan ekseninde doğru strateji ve taktiklerle ele alınırsa, ilerici-devrimci-sosyalist ve komünistlere önemli imkan ve fırsatlar sunabilir.Çünkü ezilen,sömürülen kitlelerde ve hatta diğer burjuva klik parti tabanlarında da mevcut iktidara karşı oluşmuş muazzam bir tepki var.Doğru devrimci bir siyasetle pekala 2023 de önemli devrimci kazanımlarla yol alınabilir.
Coğrafyamızın Kürt sorunu gibi başat bir sorunu, tüm canlılığı,aktifliği ve aktüelliğiyle kendisini her geçen zamanda daha çok hissettirmeye devam ediyor.
Hertürlü baskı,katliam ve zindanlara doldurulmalarına ve Kürt cephesinde önemli demokratik bir güç olan partileri HDP’nin kapatılmasına ramak kalmışken, geri adım atmıyor,aksine daha da güçlenerek hareket ediyorlar.Dolayısıyla ortak mücadele ve direnişi örmek ve güçlendirmek orta yerde duruyor.Bunun oldukça güçlu bir zemini var.Ve bu alanda atılmış adımlar da.
2023’ün rengini demokrasi, devrimci-sosyalist mücadele ve direniş belirleyecektir!