Faşizme ve gericiliğe karşı; Birlik Mücadele Zafer!

bir-mayis-dhfSavaş, sömürü, yıkım, katliam, talan ve bin bir türlü köhnemiş kirli politikalarıyla yaşamı halklarımıza zindana çeviren bu kokuşmuş gerici sisteme karşı alternatifsiz değiliz İşçi sınıfı ve emekçiler başta olmak üzere halklarımızın tarihi büyük bedeller ve yaratılan devrimci birikimlerle doludur Bu tarihsel devrimci birikimleri bugünün gerçeklikleriyle birleştirerek daha da ileri taşıyıp halklarımızın özgürlük ve kurtuluş mücadelesini büyüteceğiz

HABER MERKEZİ (22.04.2016) – Gazetemizin 120’nci sayısında yayınlanan “Faşizme ve gericiliğe karşı; Birlik Mücadele Zafer!” başlıklı yazıyı, öneminden ötürü bir kez de internet sitemizden okuyucularımızla paylaşıyoruz.

Bu yılki 1 Mayıs’a damgasını vuran şiar “Faşizme ve gericiliğe karşı yaşasın birleşik devrimci mücadele” olmalıdır. Enternasyonal proletaryanın ve ezilen halkların birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta bulunduğumuz bütün alanlarda faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadele ruhunu ve isyanı kuşanarak sosyalizm bayrağını yükseltmeliyiz.

12 Mart’ta  ilan edilen devrimci birlik 1 Mayıs’ta alanlarda yaşam bulmalıdır. 1 Mayıs kutlamaları devlet/AKP  faşizminin kudurganlığına karşı iyi tokat olmalı.

1 Mayıs için alanlara çıkma hazırlığı içindeyiz. Bu yıl faşizme ve gericiliğe karşı iyi cevap olmalıyız. Aklımızda Kürt halkına karşı uygulanan soykırımı aratmayacak düzeyde yapılan katliamlar var. Çalışmalarımızı yaparken bunlar hep aklımızda, bu sebepten dolayı bu yıl daha kitlesel bir katılımla alanlarda olma bilinciyle hareket ediyoruz. Dünya, Ortadoğu ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’da önemli siyasal gelişmelerin yaşandığı bir atmosferde 1 Mayıs’a girmekteyiz. Emperyalist-kapitalist dünya gericiliği, savaş, barbarlık, sömürü, göç, yıkım ve bin bir türlü gerici politikalarıyla ezilen dünya halklarına kan kusturmaktadır. Geçmişten günümüze soykırımcı ve katliamcı geleneğini devam ettiren faşist “TC” ve somuttaki temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarı mazlum Kürt ulusu üzerinde sınırsız bir zulüm ve barbarlık uygulamaktadır. Kuzey Kürdistan’da yerleşim yerlerini yakıp yıkan, talan eden Erdoğan/AKP iktidarı kadınlar, çocuklar başta olmak üzere yüzlerce insanı vahşice katletmiştir. Bu katliam ve baskılara karşı alanlara taşıdığımız kitlenin motivasyonu ve militan duruşu faşizmin anlayacağı dilden iyi bir yanıt olmalı. Çalışmalarımız buna dönük olmalı.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi(HBDH), önemli bir dönemde ilan edildi. Şimdi bu birliğin güçlendirilmesi ve her alanda örgütlenmesi gerekiyor. Bu yönlü pratik adımlara 1 Mayıs iyi bir vesiledir. Bu aracın iyi kullanılması gerekiyor. Yine dönüp dolaşarak vurgusunu yapacağımız şey, Kürt illerinde uygulanan katliamlara karşı güçlü ve kararlı bir duruş ihtiyacıdır. Çünkü 1 Mayıs için alanlarda faşizme verilecek yanıt ne kadar güçlü olursa devlet o kadar gerileyecektir.

Öte yandan eleştirilmesi gereken şey ise emek hareketlerinin Kürt illerinde yaşananlar karşısında sessiz kalmalarıdır. Sessiz kalmaları bir tarafa sanki üretim sahalarında hiçbir sorun yokmuş, işçi ve emekçilere dönük saldırı ve hak gaspları yokmuş gibi bir hava içindeler. Erdoğan/AKP iktidarının işçi sınıfına dönük vahşi sömürü politikaları ise gittikçe ağırlaşarak devam etmektedir. Son olarak devreye sokulan kiralık işçilik başta olmak üzere işçi ve emekçilere yönelik sömürü ve saldırılar önümüzdeki süreçte daha da artacaktır. Bu sömürü politikalarına karşı işçi ve emek örgütleriyle birlikte bulunduğumuz tüm alanlarda kiralık işçiliğe, taşeronlaştırmaya, ucuz işgücüne, güvenliksiz iş koşullarına yani bunların toplamını ifade eden vahşi kapitalist sömürü ve barbarlığa karşı birleşik emek mücadelesini yükselterek cevap olmalıyız.

Taksim tartışmasız olarak 1 Mayıs alanıdır!

Türkiye-Kuzey Kürdistan’da 1 Mayıs denince ilk akla gelen olgulardan biri kuşkusuz ki Taksim meydanıdır. Taksim ısrarı ve iradesi sadece sembolik ya da alanla sınırlandırılarak ele alınacak bir mesele değildir. Ki meseleye böyle sıradan ve yüzeysel bakarak ele alıp 1 Mayıs Taksim iradesini zayıflatmaya çalışanlar oldukça fazladır. Sınıf mücadelesine devrimci perspektif ve kaygılarla bakamayanların Taksim meselesine böyle yüzeysel yaklaşmaları bizler açısından şaşırtıcı değildir. Fakat tüm bu anlayışlara karşı asla prim verilmeden ve keskin bir ideolojik mücadele yürütülerek Taksim Meydanı’nın tarihsel devrimci önemi kitlelere doğru bir zeminde kavratılmalıdır.

Bu yıl yine İstanbul’da yapılacak kutlamalar için  Taksim Meydanı’nda tartışmasız olarak ısrar edilmelidir. Bu saatten sonra Taksim’de kutlanmalı mı kutlanmamalı mı tartışması devrimciler açısından gereksiz bir tartışmadır. Bu anlamda bütün devrimci ve ilerici güçler birleşik mücadele ruhuna yakışır bir şekilde 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması noktasında ortak ve güçlü bir devrimci irade ortaya koymaları gerekmektedir. Böyle yaklaşılırsa ancak diğer toplumsal güçler ve emek hareketleri üzerinde devrimci bir basınç oluşturulabilinir. Bu bağlamda tüm devrimci güçler içinden geçmekte olduğumuz keskin sürecin hassasiyetleri ve devrimci sorumluluğu ile hareket ederek 1 Mayıs’a hazırlık yapmalıdırlar.

Hâlihazırda ciddi problemlerine rağmen emek mücadelesinde önemli bir etkisi olan DİSK’in 1 Mayıs’ı Taksim’de karşılama iradesi oldukça önemli bir yerde durmaktadır. Ki DİSK’in bu tavrı diğer emek örgütleri üzerinde de olumlu bir etki yaratacaktır.

DHF: Özgür ve onurlu bir gelecek için tek kurtuluş sosyalizmdir!

1 Mayıs’a dair bildiri yayınlayan Demokratik Haklar Federasyonu(DHF) “Özgür ve onurlu bir gelecek için tek kurtuluş sosyalizmdir” şiarı ile tüm işçi ve emekçileri faşizme, gericiliğe ve kapitalist sömürüye karşı alanlara çıkmaya çağırdı. DHF yayınladığı bildiride özetle şunları vurguladı;

“Geçmişten günümüze soykırımcı ve katliamcı geleneğini devam ettiren faşist “TC” ve somuttaki temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarı mazlum Kürt ulusu üzerinde sınırsız bir zulüm ve barbarlık uygulamaktadır. Kuzey Kürdistan’da yerleşim yerlerini yakıp yıkan, talan eden Erdoğan/AKP iktidarı kadınlar, çocuklar başta olmak üzere yüzlerce insanı vahşice katletmiştir. Ordusu ve polisi başta olmak üzere bütün gerici kurum ve mekanizmalarıyla Kürdistan’ı yakıp yıkan, talan eden ve mazlum Kürt ulusu üzerinde milli zulüm ve barbarlık uygulayan faşist “TC” ülke genelinde de tüm devrimci ve ilerici toplumsal güçler üzerinde faşist bir diktatörlük uygulamaktadır. Sisteme muhalefet eden, eleştiren, daha iyi bir gelecek için mücadele eden aydınlar, akademisyenler, gazeteciler, avukatlar, kadınlar, gençler, LGBTİ’ler ve diğer toplumsal dinamikler sistematik olarak gözaltı tutuklama terörüne maruz kalmaktadırlar. Faşizm ve gericiliği en koyu biçimde topluma dayatarak korku ve zulüm imparatorluğu yaratmaya çalışan Erdoğan/AKP iktidarı, halklarımızın birleşik devrimci mücadelesi karşısında yıkılmaktan ve döktüğü kan deryası içinde boğulmaktan kurtulmayacaktır.

Savaş, sömürü, yıkım, katliam, talan ve bin bir türlü köhnemiş kirli politikalarıyla yaşamı halklarımıza zindana çeviren bu kokuşmuş gerici sisteme karşı alternatifsiz değiliz. İşçi sınıfı ve emekçiler başta olmak üzere halklarımızın tarihi büyük bedeller ve yaratılan devrimci birikimlerle doludur. Bu tarihsel devrimci birikimleri bugünün gerçeklikleriyle birleştirerek daha da ileri taşıyıp halklarımızın özgürlük ve kurtuluş mücadelesini büyüteceğiz. Mevcut köhnemiş kapitalist sistemin halklarımıza vereceği bir gelecek yoktur. Tam tersine halklarımızın geleceğini karartan ve yaşamlarını zindana çeviren bu çürümüş kapitalist sistemin ta kendisidir. Bu tarihsel devrimci gerçeklikler en yakıcı biçimde sosyalizm mücadelesini alternatif olarak önümüze koymaktadır. Kapitalist sömürü ve barbarlığa karşı yaşamın tüm alanlarında sosyalizm bayrağını kuşanarak ayağa kalkmalıyız.

Enternasyonal proletaryanın ve ezilen halkların birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta bulunduğumuz bütün alanlarda faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadele ruhunu ve isyanımızı kuşanarak sosyalizm bayrağını yükseltelim!” vurgusunda bulundu.

http://www.halkingunlugu.net/