DHF: Gerçek adalet işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesiyle gelecektir!

Sınıfsal karakterleri gereği kitlelerin demokratik ve ilerici dinamiklerini temsil etme yeteneği olmayan burjuva gerici siyasal parti ve odaklardan “adalet, demokrasi, özgürlükler” getireceği beklentisine girmek devrimci perspektiften yoksun ve ufku burjuva demokratik sınırları aşmayan burjuva liberal ve iflah olmaz reformistlerin işi olabilir. Fakat ufku devrim ve sosyalizm olanların asla işi olamaz. Ufku devrim ve sosyalizm olanların birinci temel görevi bağımsız bir devrimci siyasal tavır geliştirerek burjuva klikler arası kriz ve dalaşı daha da derinleştirmek, burjuva kliklerin gerçek yüzünü kitlelere teşhir etmek ve devrimci/demokratik bir toplumsal mücadele cephesi yaratmaktır

HABER MERKEZİ (23-06-2017)-CHP’nin başlatmış olduğu ve kamuoyunda da geniş yer bulan ‘’Adalet’’ yürüyüşüne ilişkin Demokratik Haklar Federasyonu bir açıklama yaptı. ‘’Gerçek adalet işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesiyle gelecektir’’ başlığı ile yapılan açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

‘’Burjuva klikler arasındaki iktidar dalaşı ve çeşitli muhtevalarda derinleşerek devam ediyor. Burjuva klikler arasındaki dalaş ve çelişkinin özü, burjuva siyasal iktidara kimin hakim olacağı çıplak gerçekliğinden başka bir şey değildir. Bu bağlamda burjuva klikler arası çatışma ve çelişkilerde somutta olduğu gibi bazı tarihsel kesitlerde kitlelerin demokratik ve ilerici taleplerinin dillendirilmesi asla onları demokratik ve ilerici yapmaz. Burjuva kliklerin kitlelerin mevcut ilerici taleplerini ve çelişkilerini dillendirmeleri tamamen kitleleri kendi gerici burjuva klik ve çatışmasında bir kaldıraç olarak kullanmaktan başka hiçbir şey değildir. Ki 90 yıllık burjuva gerici cumhuriyetin tarihsel süreci bunun örnekleriyle doludur. Uzağa gitmeye gerek yok.  Canlı olarak karşımızda duran Erdoğan/AKP iktidarının Kemalist kliği geriletmek ve kendi gerici iktidarını güçlendirmek için başta Kürt ulusal sorunu olmak üzere bir dizi toplumsal sorun ve çelişkiyi burjuva bir ustalıkla nasıl kullandığını ve bu zeminde geniş kitleleri ve demokratik toplumsal dinamikleri nasıl kendine payanda yaptığını berrak bir biçimde gördük.  Fakat o süreçte de egemenler arasındaki klik dalaşının gerçek mahiyetini göremeyenler Erdoğan/AKP kliğinin “demokrasi, özgürlükler” gibi ilerici kavramları diline pelesenk etmesinin tılsımına kapılarak Erdoğan/AKP iktidarının “demokratik yürüyüşüne” coşkuyla eşlik ediyorlardı. Erdoğan/AKP iktidarının bugünlere gelmesinde ve geniş kitleler üzerinde nüfuz sahibi olmasında maalesef başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere, bahsini ettiğimiz bilumum burjuva liberal tayfa ve iflah olmaz reformist cenahında payı büyüktür.

Aynı zeminde fakat değişik toplumsal formasyon ve düzlemde bugün yaşanan klik dalaşının bir sonucu ve yansıması olarak, CHP üzerinden gelişen süreçte tamda bu minvalde doğru okunmak durumundadır. CHP’de gerici sınıfsal karakterine uygun olarak Erdoğan/AKP kliği ile yaşadığı dalaş ve çatışma düzleminde yaşadığı gerileme ve bu zeminde içine girmiş olduğu kriz halini aşmak ve yeniden güven tazelemek için “adalet, demokrasi” gibi geniş kitlelerin özlem ve taleplerini kullanarak ve bu düzlemde demokratik kamuoyunun desteğini de alarak zayıflayan politik pozisyonunu yeniden tesis etmeye çalışmaktadır.  Tamamen ikiyüzlü bir burjuva siyaset mantığı ile örgütlediği “adalet” yürüyüşünün siyasal muhtevası bundan başka hiçbir anlam taşımamaktadır.

Enis Berberoğlu hakkında tutuklama kararının çıkması ile birlikte adeta “demokrasi ve adalet” bekçisi kesilen CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu sokaklara çıkararak “adalet” savunuculuğuna soyundu. Tarihsel ve nitelik olarak demokrasi ve adalet düşmanı olan bir burjuva siyasal partinin bugün kalkıp ilerici söylemlerle sokaklara çıkması ve kitleleri kandırması pişkinlikten ve burjuva ahmaklıktan başka bir şey değildir. Daha dün HDP vekillerinin dokunulmazlıkları konusunda AKP ile kol kola girerek dokunulmazlıkların kaldırılmasında rol oynayan CHP’nin utanmazca kalkıp buna karşı çıkmasının hiçbir tutarlı ve demokratik yanı bulunmamaktadır. Tarihsel olarak geçmiş faşist gerici seceresi bir yana, dokunulmazlıklardan tutalım da HDP vekillerinin tutuklanmasına oradan da Kuzey Kürdistan’daki vahşi saldırı ve barbarlığa kadar uygulanan bütünlüklü faşsist-gerici savaş ve politikaların arkasında en az AKP kadar CHP’de bulunmaktadır. Bu bağlamda CHP’nin sınıfsal niteliğini unutarak ya da CHP’den demokratik değişim beklentilerine kapılarak toplumsal muhalefeti örgütleme, “adalet, demokrasi” mücadelesini geliştirme çabası burjuva bir hezeyan ve karşılığı olmayan boş bir hülyadan başka bir şey değildir. Politik anlamda hangi kaygı ile yapılırsa yapılsın niyetlerden bağımsız olarak CHP’nin peşine takılmak ya da onun beslediği siyasal sürecin parçası olmak burjuva klikler arası dalaşta taraf olmak ve CHP’nin geniş kitleler üzerindeki politik etkisini meşrulaştırmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir.

Sınıfsal karakterleri gereği kitlelerin demokratik ve ilerici dinamiklerini temsil etme yeteneği olmayan burjuva gerici siyasal parti ve odaklardan “adalet, demokrasi, özgürlükler” getireceği beklentisine girmek devrimci perspektiften yoksun ve ufku burjuva demokratik sınırları aşmayan burjuva liberal ve iflah olmaz reformistlerin işi olabilir. Fakat ufku devrim ve sosyalizm olanların asla işi olamaz. Ufku devrim ve sosyalizm olanların birinci temel görevi bağımsız bir devrimci siyasal tavır geliştirerek burjuva klikler arası kriz ve dalaşı daha da derinleştirmek, burjuva kliklerin gerçek yüzünü kitlelere teşhir etmek ve devrimci/demokratik bir toplumsal mücadele cephesi yaratmaktır.

Bu bağlamda bir kez daha diyoruz ki;  Gün burjuva-faşist partilerin sağına, soluna, arkasına dizilme, onun manevralarını kutsama günü değil; birleşik devrimci bir toplumsal mücadele hattı örme günüdür. Adalet düzen partilerin attığı adımlarla gelmeyecektir. Emekçilerin ve ezilen milyonların adaleti ancak ve ancak devrim ve sosyalizmle gelecektir. Düzen içinde hiçbir klik, ezilenler ve emekçiler için alternatif değildir.

Hiç kuşku yok ki, devrim ve sosyalizm mücadelesi daha ‘uzun yürüyüşlere’ gebedir. Devrim ve sosyalizm emekçilerin ve ezilenlerin gerçek adaletidir’’.

http://www.halkingunlugu.org/