DEDEF ve ADEF’ ten 15 Kasım çağrısı!

37-38 Dersim soykırımı sırasında 15 Kasım’ da Elazığ’da idam edilen başta Seyit Rıza olmak üzere Dersim’in ileri gelenlerinin idam edilişlerini protesto etmek için DEDEF ve ADEF tarafından Türkiye-Kuzey Kürdistan ve Avrupa’da protesto etkinlikleri gerçekleştirilecek ‘’hiçbir şeyi unutmadık! Hiçbir şeyi affetmedik’’ şiarı ile gerçekleştirilecek olan anma etkinliklerine ilişkin DEDEF ve ADEF tarafından kamuoyuna yönelik yapılan ortak açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ(26.10.2017)- ‘’1937/38 de Dersim de dersim toplumunun ileri gelenleri Şubat 1935’de TBMM de çıkarılan Tunceli Kanunuyla tutuklanarak, yargılama sonucu önceden belli olan sözde yargılamadan sonra Elazığ Buğday meydanında asılarak idam edildiler. Yine aynı tarihlerde kurşunlanan, süngülenen, bombalanan, uçurumlardan atılan, yakılan, zehirlenen, idam edilen, mezarları bile belli olmayan, sürgün edilen on binlerce mazlum insanımızın acılı hatıralarını yüreğimizin taa derinliğinde hissediyoruz. Bu katliam insanlarımızın belleğinde en ağırlıklı yerini tutarak yüreklerimizde tesellisi olmayan ve kabul edilemez olan bir yara gibi günümüzde dahi yaramız kanamaya devam etmektedir. Dersim kimliğinin ve kültürünün temel taşıyıcısı konumundaki -başta Seyit Rıza olmak üzere-halk önderlerinin hileyle katledildikten sonra başsız ve çaresiz kalan Dersim halkına karşı eşine az rastlanılır bir saldırganlıkla, tartışmasız bir soykırım uygulamıştır. Ulus yaratıcı Türk iradenin en yetkin ideolojik formu olarak donemin ‘ sistem temsilcileri ve onların faşist aygıtlarınca Dersim’in yaşam kaynakları insanı ile birlikte ‘yerinde ve sonsuza kadar’ etkisiz kılınmak kaydıyla ateşe verilmiştir. Ele geçirilenler göçertilmiş ve topraklarına dönüşleri yine kanunla yasaklanmıştır. Çocuklar, bilhassa da kız çocukları ailelerden kopartılarak başta subay olmak üzere çeşitli ailelere ataerkil, ganimetçi Türk geleneklerine uygun olarak pay edilmişlerdir.

Mağaralara sığınan kadın ve çocukların zehirli gazlarla katledilmesinin yanı sıra köylerinden toplanan masum insanlar ayırımsız kurşuna dizilmiş veya uçurumlardan atılmışlardır. Faşizmin kin ve kanla beslenen öfkesi saldırganlıkta sınır tanımamış, sadece Dersim’e karşı değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlemiştir. Bugün başta bizlere ve bütün demokratik kamuoyuna insanlığa karşı işlenmiş bu suçun teşhir edilmesi ve bütün insanlık huzurunda lanetlenmesini sağlamak için görevler düşmektedir. İnsanlığa karşı işlenmiş suç olarak gördüğümüz soykırıma karşı yapılacak çalışmalara dair girişim ve çalışmalar bu suçun kurbanı olmuş halkın geniş rıza ve onayıyla yapılmalıdır. Evvela hem Dersim’in acılarına hem insanlığa sahip çıkmak adına genel, katılımcı ve demokratik halk iradesi ortaya çıkarılmalıdır. Bu iradenin oluşturulma sürecini beklemeden, halk iradesini hiçe sayan, bireyci-popülist-reklamcı anlayışlara itibar edilmemelidir. Dersimdeki soykırımın başlıca sorumlusu olan ırkçı ideolojinin günümüzdeki süzme ve zinde devamı olarak ‘ mevcut siyasal iktidar egemen oldukları sistemin ve onun güncellenmiş ideolojisi olan iktidar değişim ve yüzleşme iddia ve safsatalarına karşı uyanık olunmalıdır. Zira 1930’lu yıllardaki faşist ırkçı geçmişi göz önüne alınmadan, Yahudi soykırımı ile Dersim soykırımı arasındaki zamana ve uygulamaya ait paralellik aydınlatılmadan Dersim 1938’in derinliği anlaşılamaz. Kaldı ki sistemin siyasal temsilcileri ve suç ortakları Dersim halkının nazarında zaten mahkûm olduklarından, bunların yüzleşme adı altındaki politik oyunları olsa olsa yüzsüzleşme olarak adlandırılabilir.

Bugün AKP o günlerden aldığı mirası birçok araç ile devam ettirmektedir.  Ayrıca Dersim soykırımına temel oluşturmak üzere dönemin parlamentosu onun bir aygıtı konumundaki organlar tarafından çıkarılan karalar ve bu kararlarla birebir örtüşen devlet uygulamaları orta yerde dururken, 1937-1938 de olan olayları, istenmeyen, üzücü, sadece sert müdahale edilmiş asayiş olaylarıymış gibi soykırımın bütününden ayırarak, tek tek gündeme getirmek, soykırımı sulandırmak, bu suçu siyasi ve insanlık boyutundan sıyırmak ve bu yolla Dersim 38 davasına darbe vurmaktır. Bu nedenle Dersim 38’in kimler tarafından ve ne maksatla yapıldığının gayet iyi bilincinde olan Dersim insanı, komisyoncu, tazminatçı, rantçı müracaat ve girişimlere şüphe ile bakılmalıdır. Her fırsatta geçmiş dönemin siyasal temsilcisini ( CHP) ve onun monolotik ideolojisinin Nazi geçmişine vurgu yapan, onu yumuşak karnı olan Dersim 38 katliamı üzerinden politika malzemesi yaparak vuran AKP iktidarının duruşu samimiyetten oldukça uzaktır. Bugün bizlere düşen görev, onurlu durmak ve bu davanın tek yetkili merci olan demokratik, katılımcı halk iradesini örgütlenmesini sağlamaktır. Dersim 38 soykırımını her fırsatta lanetlemek acılarımıza sahip çıkmak ve Dersimi çapraz saldırılara karşı korumaktır.

Bizler Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) ve Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF) olarak Dersim ileri gelenlerinin idam edildiği 15 Kasım günü ülkenin ve Avrupa’nın  birçok yerinde (Dersim, İstanbul, Erzincan, Adana, Mersin, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli) başta olmak üzere ”Hiç bir şeyi unutmadık hiç bir şeyi affetmedik” şiarıyla anmalar yapacağı, DEDEF ve ADEF olarak Daha öncede birçok kez dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha haykırıyoruz.

 *Arşivler Açılsın Dersim” ismi iade edilsin!

 *Dersim halkından özür dilensin!

*Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın!

 *Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın!

 *Dillerimize ve Kızılbaş Alevi inancımıza özgürlük tanınsın!

*Munzur’daki Baraj projeleri iptal edilsin!

http://halkingunlugu1.org/