Londra’da Ekim devrimi paneli!

Avrupa’da merkezi olarak düzenlenen ‘’100’cü Yılında Ekim devrimi ve sosyalizmin güncelliği’’ panellerinden biri de İngiltere’nin başkenti Londra’da gerçekleştirildi

HABER MERKEZİ (31-10-2017)- Ekim Devriminin 100. Yılı vesilesiyle Avrupa’da merkezi olarak gerçekleştirilen paneller devam ediyor. Bu panellerden biri de İngiltere’nin başkenti Londra’da yapıldı. Sınıf Teorisi, Atılım, Partizan ve Kürt Halk Meclisi’nin katıldığı panel devrim mücadelesinde ölümsüzleşenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

Panelde ilk konuşmayı yapan Sınıf Teorisi temsilcisi konuşmasında;  “Ekim devrimi yeni bir çağ, yeni bir çığır açmıştır ve emperyalist çağın yanına birde proleter devrimler çağı eklenmiştir. Dolayısıyla insanlık tarihinde bambaşka bir mecra açılmıştır. Sınıflı toplumların tüm kahrına, sömürücü özelliklerine, onların yarattığı sınıf kültürü ve alışkanlıklara karşı yeni bir dünyanın kapısını açmıştır. Ekim devriminin ana kazanımlarını anlatmak gerekirse patladığı coğrafyada işçi sınıfı ve emekçiler için, kadınlar için ve diğer uluslar için kazanımları bir yana ayrıca dünyada proletarya ve diğer halklara da yepyeni bir ufuk açtığını ve tamda bu sayede ikinci dünya savaşı öncesi ve sonrasında başka ülkelerde de devrimlere yol açarak büyük kazanımlar sağlamıştır. Enternasyonal proletaryanın kazandığı bu mevzilerin yanı sıra birde şu gerçek var; bütün bu devrimlerin bir süre sonra karşıtına dönüştüğüne hepimiz şahit olduk. Bunun bir yanı emperyalist kuşatma olan objektif sebeplerdir bir yanı da doğru ve bilimsel olan amaçlarımıza yürürken bizden kaynaklı sebeplerin açtığı sonuçlardır.

Birincisi bu bayrağı gericiliğe karşı savunmak en üstte tutmak ve ikincisi de bu komünist yürüyüşü yaparken ortaya çıkan eksik ve hataları da cesaretlice sorgulamak onlardan öğrenmek ve çok daha iyisini yapmak bugün komünistlerin önünde duran önemli görevlerin arasındadır. Marks, Lenin ve diğer ustaların ortaya koydukları tezlere baktığımızda genel olarak Devlet ve devrim tezlerinde pratik yürüyüşten bir süre sonra kopulduğunu görüyoruz. Bürokratlaşmanın ve yeni bir sınıfın bu devlet ve partide çıkması da buradan kaynaklıydı. Normalde ortaya konan tez şuydu; egemen sınıf olarak örgütlenmiş proletaryanın ve emekçilerin komünizme yürüyüşe komünist bir öncüyle birleşerek doğrudan katılmasıdır. Merkezi bir devletten ziyade halk milislerinin olması, düzenli ordu ve polis teşkilatının olmaması, doğrudan iktidarın proletarya da olması ve ittifaklarıyla bizzat kendisinin devlet olması yani devlet olmayan devlet olmasıydı. İşte tüm bunların olmaması yozlaşmanın geldiği noktalar olmuştur. Temel meseleler bu açıdan önemli tartışma konularıdır. Bugün büyük mücadele ve çatışmalara rağmen komünist hareket tüm bilimsel görüşüne rağmen kitleler arasında ilgi çekmiyor dolayısıyla emekçi halkları, ezilen halkları bir devrim yürüyüşüne katmakla görevliyiz.

Aydınlar ve halkın ileri kesimi ile tartışınca bu kadar ileri ise neden yürümedi sorusuna elbette bir cevabımız var ama şunu da biliyoruz ki; en mükemmel tez veya durumda iktidarı alsak bile, kaybetmeyiz diye bir garanti yoktur. Diğer taraftan her yeni durum bizim açımızdan önemlidir,  bilgi pratik bilgi önemlidir. Hiçbir burjuva ideoloji dünyamızı zincirlerinden azade edecek ideoloji değildir Komünist ideolojiden başka. Sosyalizm ise bir geçiş toplumudur ve bizler gözümüzü daha ileri, yani Komünizme dikmeliyiz. Buda ancak bilinçli komünist bir yürüyüşle olur ve devrim kitlelerin eseriyse kitlelerin komünist bir öncü ile birleşerek bunu gerçekleştireceğini ve sürdüreceğini biliyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Daha sonrasında söz alan Partizan temsilcisi ise” Bolşevik parti kitlelerle kaynaşmış, çelik bir parti ve somut koşulların somut tahlilini yapmamış olsaydı devrimi gerçekleştiremezdi. Ekim devrimi silahlı mücadelenin can alıcı önemini BPKD ile de önümüze koydu. Yeni bir çağın başlangıcıydı. Emperyalist kamp ve sosyalist kamp olarak dünya ikiye bölündü ve sınıf mücadelesi devam etti. Kazanımları işçi sınıfının emeğini özgürleştirdi, tüm toplumun hizmetine sundu, köylülük özgürleştirildi ve toprak dağıtıldı. Kadınlara önem verdi, özgürleştirdi ve Sovyetler yönetiminde yönetici konuma gelmelerini sağladı. 21. Yüzyılda kapitalizm girdiği krizi belli bölgelerde yer altı zenginliklerini ele geçirmek istedi ve bu amaçla Ortadoğu’ya girdi. Krizin sonuçları doğanın tahribatı, Avrupa’da sosyal kısıtlamalar, kadınlar üzerinde baskılar şeklinde kendisini gösterdi.  Yine tam yanı başımızda UKKTH ile bir mücadele sürüyor, anın somut tahlilini yapan Kürtler Rojava’da bir devrim gerçekleştiriyor. Bugün Kürdistan’da yaşanan devrim bizim için kan taşımamız gereken bir alandır. Sovyetlerde geriye dönüşün sebebi esas olarak ekonomiktir. Siyasal olarak 1956 da Kruschev önderliğindeki hareket revizyonizmi getirmiştir. Bizim açımızdan zarurettir. İnsanlık açısından ihtiyaç ve istemdir. Ekim devriminin büyük yürüyüşünde geri hamleler bizim için çok belirleyici değildir” dedi.

Panelin devamında Kürt Halk Meclisi şunları belirtti  “ Keskin ve aktif bir savaş süreci geçiriyoruz, kayıplarda var ama zaferlerimiz de var. Rojava’da 3. bir yol alternatif bir yol deneniyor. Demokratik Ulus çizgisi bunun tahlilini iyi yapmak gerekir. Sosyalizmin temelindeki sorun devlet ve iktidar sorunudur. Önderlik bunu demokratik ulus olarak koymuştur. Geçmişte iki bloklu dedik emperyalist ve sosyalist blok. Bugünde farklı bir durum yok, faşizm ve halkların özgürlük mücadelesi var. Rojava’da kadının gösterdiği mücadele toplumun kurtuluş mücadelesidir. Rojava’da önemli belirleyici yön bir iktidarın olmamasıdır. Halkın aldığı talepler doğrultusunda şekillenmesidir. Bu bir komün yaşamdır. Yerelden yukarıya doğru bir yönetim biçimidir. Her alanda toplumun kendisine dair tüm hakları kendisinin belirleyebilmeleridir. Bugünü doğru ifade eder ve çözümünü doğru pratiği gösterirsek o zaman Ekim devriminin pratiğinin karşılığını bulmuş oluruz” diyerek sözlerini bitirdi.

Panelin ilk yarısında son olarak söz alan Atılım temsilcisi konuşmasında “ Her akımın kendisine göre bir Ekim devrimi değerlendirmesi vardır. Tüm bunların toplamına baktığımızda özünde bir şey yoktur. Ortada bir Ekim devrimi var. Bugün 100 yıl önce gerçekleşmiş bir devrimi tartışıyorsak demek ki henüz eskimemiştir hala bize yol gösterdiği ve 21. Yüzyıl Ekim devriminin ilhamıyla sosyalizm gerçekleşebileceği için tartışıyoruz. Ekim devrimi teorideki Marksizm’in pratikte uygulanmasıdır. Bu devrim aynı zamanda bir laboratuvar görevi de görmüştür. Proletarya diktatörlüğünün ne olduğunu göstermiştir. Özel mülkiyetin toplumsal mülkiyete dönüştürülmesi, sosyalist demokrasiyi UKKTH’nı Ekim devriminden öğrendik. Ekim devrimi ezilen uluslara hayat vermiştir. Ekim devrimi bir ideolojik devrim, toplumsal gelişmelere bir çözüm bulma devrimidir” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Panel, 10 dakika aranın ardından  soru ve cevap bölümüyle devam ettirilerek toparlamayla sona erdi.