Esat Naci Yıldırım ve Kadir Karabak’ın direnişi taleplerinin kabul edilmesiyle sonuçlandı

ADHK olarak, Avrupa’nın üç merkezinde yaptığımız destek açlık grevleriyle ortak olmanın haklı gururunu yaşıyoruz Elbette bedenlerini ölüme yatıran yoldaşlarımızın yanında bizim yaptıklarımız, okyanusta damla bile değildir

ADHK (23-01-2019) Van F tipi hapishanesinde ölüm orucu direnişinde olan, MKP ve TKP/ML dava tutsakları Esat Naci Yıldırım ile Kadir Karabak’ın taleplerinin kabul edildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Ölüm orucunun 127. gününde gelen bu haber, bir kez daha faşizme karşı kazanım elde etmenin mücadeleden geçtiğini kanıtlamaktadır. Bekletilmenin sistematik bir ceza biçimine dönüştüğü hapishane kurumu, iktidar sahiplerince toplumdan tecrit edilmesi gerekenlerin, fikirlerin baskı altına alınarak ehlileştirilmeye çalışıldığı mekanlardır. F tipleri ise, tecrit mantığının daha da ileriye taşınarak tecrit içindeki tecrit operasyonlarının merkezileşmesidir. Politik tutsaklar için hapishaneler, sınıf mücadelesinin keskin bir şekilde devam ettiği kavga alanlarıdır. Bu kavga alanlarında en insani talepler bile, çoğu zaman bedeller ödenerek alınabilmiştir. Türkiye/Kuzey Kürdistan hapishanelerinde bugün, tecrit uygulamaları, insan haklarının yoğun bir şekilde gaspı, baskı ve işkencenin yaygınlığı, AKP-MHP faşist ittifakı politikalarının doğal sonucudur.

Dışarısı ile içerisi arasındaki mevcut sınır o denli silikleşmiştir ki, mekanlar çok çabuk yer değiştirebilmektedir. Milletvekilleri, aydın ve yazarlar, gazeteciler, hak mücadelesi yürütenler, demokratik hakkını kullanan işçi, emekçi ve öğrenciler, sosyal ve ulusal kurtuluş kavgası verenler, hapishaneleri yurt eylemişlerdir. Komprador hakim sınıflar devleti ve anda ki siyasal sözcüleri olan AKP-MHP kliği faşist baskı ve sömürü politikalarında çığır açmakta, deyim yerindeyse çağ açıp çağ kapatmaktalar. Bu zulüm, talan ve sömürü cenderesinde, bedenlerini ölüme yatırarak direnişlerini kazanımla sonuçlandıran Esat Naci ve Kadir’i selamlıyoruz. Bu direnişin sonucunda hayatta olmalarını sevinçle karşılıyoruz. Bu direnişe, Avrupa’nın üç merkezinde yaptığımız destek açlık grevleriyle ortak olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Elbette bedenlerini ölüme yatıran yoldaşlarımızın yanında bizim yaptıklarımız, okyanusta damla bile değildir.

Esat Naci ve Kadir’in kazanımla biten direnişi, tecrit duvarını yıkmamış sadece bu duvarda anlamlı bir gedik açmıştır. Bu duvarda gedik açma mücadelesi çeşitli direniş yöntemleriyle devam etmektedir. Gerek hapishane idaresinin kişiliksizleştirme, teslim alma uygulamalarına ve keyfi yönetimlerine karşı direnerek gerekse de Leyla Güven ve yüzlerce tutsağın yaptığı açlık grevi ile direniş hattı sürmektedir. Leyla Güven’in 77. güne giren açlık grevine destek amaçlı yapılan açlık grevleri Hewler’de 64. hapishanelerde 39. Strasbourg ve Galler’de 38. Güne gelmiştir. Sistematik bir politika olan tecriti ancak sistematik bir karşı koyuşla püskürtmek mümkün olabilir. Devrimci, komünist ve yurtsever tutsakların lokal düzeyde ve dağınık itirazları, iktidar sahibi sınıf ve yöneticileri belli derece de geri adım atmaya zorlasa da, maalesef koşullarda esaslı bir değişime yol açmamaktadır. Sınıf ve halk muhalefetinin geriye çekildiği mevcut anda ki durumda bu olumsuzluğa katkı sunan başka bir dinamiktir.

Konfederasyonumuz, hapishanelerde süre gelen direnişin doğal bir bileşeni olduğunu bu vesileyle yüksek bir sesle dile getirir. Siyasi tutsakların gerek mücadele süreçlerinde gerekse de esaret koşullarında, ihtiyaçlarına cevap olmaya dün olduğu gibi bugün de katkı sunmaya devam edecektir. Başta örgüt kitlemiz olmak üzere, tüm emekçi halk kitlelerini maddi ve manevi olarak devrimci tutsaklarla dayanışmada bulunmaya çağırıyoruz.

İÇERDE DIŞARDA HÜCRELERİ PARÇALA!

TECRİT İŞKENCESİNE SON!

DEVRİMCİ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR!

AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU