“Şu Dersim Bir Türlü Dize Gelmiyor” / Yusuf Demir

Dersim ve Dersimle bütünleşen Kaypakkaya düşüncesinin neferleri, her zaman olduğu gibi; düşmanlarına karşı ortak mücadele için her türlü özveriyi gösterdikleri gibi; dik ve onurlu duruşlarını da sürdüreceklerdir Dersim kimsenin önünde diz çökmeyecektir.

Domane Ma Zane kı; na raye zaf çetına, ama yi netersené.

YUSUF DEMİR (27-02-2019) “Aykırı bir dil konuşur, aykırı bir inanca sahiptir, otoriteye itaat etmez, kendilerinin koyduğu kurallarla düzen dışı hareket eder. Bu yapı ya değiştirilmeli, değiştirilemezse dağıtılmalı yine de olmazsa hiç ayağa kalkamayacak şekilde cezalandırılmalı (soykırıma uğratmak) “. Bu belirlemelerin ve sonrasında gelecek uygulamaların Mustafa Kemal’in başkanlığındaki Kemalist faşist diktatörlük tarafından yapıldığını bilenlerin sayısının hergeçen gün daha fazla arttığını bilmekteyiz. Osmanlılar da bu aykırılığa tahammül edememişti. Üstelik 20. Yüzyılın ilk ve en büyük soykırımına uğrayan Ermenilerin yaşadığı bir coğrafya olduğu gibi ; burada yaşayan Kızılbaş Kırmanclar da , onları korumuştu. Otoritenin gücüyle diz çöktürülmeliydi. Bu anlayış 1937-1938 Soykırımı sonrasında da öz olarak aynı ama farklı uygulamalarla süregeldi.

Ne zaman Dersim, kendisi için konuşmaya başlasa, aykırı davranmaya kalksa, başta faşist rejimin zor aygıtı olmak üzere; kirletilmiş beyinleriyle Dersimi ötekileştirenler saldırıya geçmeye başlarlar. “Dersim kendi başına buyruk olamaz, güçlüye, merkeze itaat etmek zorundadır. ” anlayışında somutlaşan fiziki şiddet, yazılı ve sözlü saldırılar peşpeşe gelir.

„Demokrasinin önemli bir aracı“ olarak kabul edilen seçimlerde de Dersimin aldığı ve alacağı tutum çok tartışılır. Dersimin dışından Dersimli için tavır/tercih belirlemeye çalışanlar çıkar. Eğer belirledikleri tercih onaylanmamışsa Dersim her türlü hakareti „haketmiştir“. Gelmiş-geçmiş bütün seçimlerde genellikle bilinçli tercihte bulunan Dersim’i, anlamaktan uzak akıldaneler; “kendi katilini sevmek”, „kendi katillerini seçmek, “Seyit Rıza’ya ihanet etmek” „Kemalist, vb. suçlamalarda bulunurlar, Dersim için.

Şimdi Dersim’den yine aykırı ses çıkmaya başladı. Dersim‘ in her karış toprağında yoldaşlarının ödediği ağır bedellerin izini gören, bu bedellerin yarattığı değerlerin somuta dönüşmesi için halkıyla beraber hareket eden, Dersimin kültürüne yakışır şekilde „birlikte hareket etmeye evet ama iradeye müdahaleye hayır“ anlayışıyla; sosyalist (toplumcu) halkçı belediyecilik projesiyle 31 Mart Yerel Seçimlerinde Dersim merkez ve bazı ilçelerinde adaylıklarını açıklayanlar çıktı. Ve hemen kılıçlar bilendi, „kalemler“ kin ve öfke silahları olmaya başladı. TC faşist diktatörlüğünün her türlü kirli savaş yöntemini kullanarak Dersimin bağrından söküp atamadığı „Domane Ma“ (çocuklarımız) yı, daha önce denendiği gibi; bazı dostlar, „Merkezi karar“la kendilerine yedeklemeye veya etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Dersim özgülünde dostlarına hoşgörü gösteremeyenler, Metropol kentlerde halk düşmanları için „fedakarlık“ yapıyor. „AKP ve Erdoğan’ı geriletme taktiği“ni savunduğunu iddia eden HDP’nin „evet ama yetmez“cileri; Kürt halkının muhafazakâr kesiminin CHP yerine AKP’ne oy vereceklerini hiç mi hesaba katmak istemiyorlar ya da bunu bilinçli olarak görmezden mi geliyorlar? Ki; CHP’ne veya İYİ Partiye oy verdirirken, Saadet Partisi lehine Urfa’da Büyükşehir belediye başkanlığı da dahil 4 adayını geri çekerken, hangi demokrasiye hizmet ediyor. Sosyalist adaylar yerine faşist partilerin adaylarını tercih eden anlayış; kime hizmet ediyor? Faşist diktatör Erdoğan’ın bütün savaş ve katliam plan ve uygulamalarına onay veren CHP, İYİ Parti ve SP’nin aklanması, halka sevdirilmesi ve yaptıklarının meşrulaştırılması anlamına gelmiyor mu?

Yıllardır Dersime tek tip, tek merkezci anlayış önünde diz çöktüremeyenler, şimdi kendilerinin önünde diz çökenlerle birlikte seferberlik ilan ettiler. Dersimin orijin yapısı, dışardan kendisine müdahale edenlere karşıdır, geçmiş tarihi incelendiğinde bu görülür. „Eğer dostumsan beni olduğum gibi kabul et, benim yaşamıma müdahale etme, sen pişman olursun“ mesajını tarihiyle yazmıştır, Dersim. Kabullendiğine, içselleştirdiğine bütün bedelleri göze alarak sahip çıkar. Bu nedenledir ki; faşist TC rejimi Dersimi içten vurmaya, her bir insanını bir başka insanına yabancılaştırma, güvenilmez hale getirme uğraşı içindedir. Bu kirli politikanın boşa çıkarılmasında önemli rol oynayan Ovacık ve Mazgirt deneyiminin taçlandırılmasını hedefleyen SMF (Sosyalist Meclisler Federasyonu ) Dersim Merkezi için Sayın Maçoğlu’nu aday gösterdikten sonra; hiç de siyasal olmayan ama çürümüş burjuva kültüründen beslenen saldırılara maruz kaldı. Halbuki çok siyasi ve ideolojik takınanlar, SMF’nin Yerel Belediyecilik programını hedef almalıydı. Ama bunu göremiyoruz. Buna cesaretlerinin olduğunu da sanmıyoruz. Çünkü SMF’nin savunduğu belediyecilikte; halkın kendi kendisini yönettiği, söz ve karar alma yetkisinin olduğu, bütün yapılan işlerin hesabının sorulabildiği, şeffaflığın (açıklık) egemen olduğu, halkın kendi ürettiklerini kendisinin satışa sunduğu kooperatif örgütlenmesinin geliştirildiği, yöreye ait olan doğal kaynakların halka satılmadığı, toplumsal, sosyal, kültürel ve ekolojik sorunların çözümünün halkla birlikte tartışılıp bulunduğu, kapitalist yaşama alternatif bşr toplumcu yaşamın inşaası hedeflenmektedir . Peki HDP ve O’nun bileşenlerinin savunduğu yerel yönetim anlayışı; kapitalist-emperyalist Avrupa devletlerinin kabul ettiği yerel yönetimler yasasının Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da uygulanması değil miydi?

Demokrasinin ve demokrasi için mücadelenin tek merkezi olarak kendini görenlerin, başkalarına demokratik davranması beklenemez ve bunların demokrasisi , farklılıkları tanımak yerine; inkar ve imhayı tercih eden sisteminkinden öz itibarıyla farklı olmayacaktır. Ama biz, ulusal hareketlerin karekterini, yaşayabileceği değişimlerin farkındayız. Bu nedenledir ki; ulusal hareketlerin demokratik ve meşru mücadelelerini desteklerken; O’nun, düşmanları /düşmanlarımızla uzlaşmaya girebileceklerini, gelişebilecek devrim mücadelesinin karşısında yeralabileceklerini de hesaba katarız. Ulusal hareketlerin mücadelesinin başarıyı yakalayabilmesinin de, ezilen halkların demokrasi ve sosyalizm için yürüttüğü mücadeleyle kuracakları ittifaktan geçtiğini de hatırlatmakta yarar görüyoruz.

Dersim özgülünde sosyalistlere karşı Haçlı seferi açan dostlarımıza çağrımız: Biz Bize dost olabiliriz, düşmanlarımız bize ve size dost olmaz, gelin omuz verin Ovacık ve Mazgirt örneklerini büyütelim/çoğaltalım. Düşmanlarımızın birbirleriyle olan dalaşlarına koltuk değneği olmayın. Kurtuluş, AKP-MHP ittifakı ya da CHP, İYİ Parti, SP gibi benzeri faşist partilerin „çözümleri“nde değil, halkçı-sosyalist çözümdedir.

Dersim ve Dersimle bütünleşen Kaypakkaya düşüncesinin neferleri, her zaman olduğu gibi; düşmanlarına karşı ortak mücadele için her türlü özveriyi gösterdikleri gibi; dik ve onurlu duruşlarını da sürdüreceklerdir. Dersim kimsenin önünde diz çökmeyecektir.

Domane Ma Zane kı; na raye zaf çetına, ama yi netersené.

Kazanan halk olacaktır.