“Sözün bittiği yerde” sözden başka ses yoksa…

Devrim, devrimci ölülerle değil, devrimci görevlerde yaşayan militanlarla ilerler

BAKIŞ CAN (18-09-2019) Sessizlik bugün mevcuda itirazın yokluğuna dayanıyor ise korkunçtur Dayanmıyor! Ama sular durgun, yel serin esiyor ‘‘Ölü toprağı‘‘ değilse de, dinginlik egemen olmuş devrimin çalkantılı ruhuna. Kopacak devrimci fırtınanın habercisi değilse, ürkütücüdür bu sessizlik. O haber de uzak! Kendiliğinden koparsa o fırtına ne ala, lakin sarayın duvarlarına vuracak enerji yine şart. Havlu atmamış olmak iyidir ama devrimci sükunet iyi değil, kötüdür… Sözün bittiği yerde, sözden başka eylemin olmadığı yerdeyiz şimdi… Oysa çelişen ve çatışan doğa ses çıkarır.. Siyasi çatışma ise kıyamet koparmalı…

Kendiliğinden potansiyeli alabildiğine güçlü devrimci kalkışmanın. Kabarsa ‘‘köpükler‘‘, şüphe yok, illede büyür dipten gelen dalgalar. Kabına sığmaz… Dalgalar çekilmiş, deniz sakin, kıyılar engin ama yakamozlar eksilmiyor.. Öfkeli bekleyişte… Yetmiyor ay ışığı, güneşin açması şart. Soğuk kadar sıcak da sert olmalı… Hani bir kıvılcım tutuşturur ya bozkırı, öyle yakar isyanı isyanın ilk kıvılcımı. Bir kıvılcımı aydınlatır o büyük karanlığı… İşte ona muhtaç.. Öne çıksa burjuvaziyi de takip edecek kadar öncüye muhtaç, o dip dalganın kendiliğinden hasıl olmuş yakarcasına kızgın öfkesi…

Düş değil, gerçeğin ta kendisi. Daha anlatacağız… Bir de devrimi anlatacağız… Kırılsa beyinlere vurulu kelepçe, korku eğişi aşılsa devrimci cüretle ve yıkıp yapmak için birleşse söz ile eylem, işte o vakit olacak, düş denilen o büyük kalkışma… Kol gezecek özgürlük, birleşirse bilinç ile emek… Ve baskılarla terbiye edilmişlerin özgürlüğe susamış bağrından fışkırırcasına doğacak devrim… Mutlaka yazılacak o tarih, proletaryanın önderliğinde tarih yazan kitlelerin devrimci eylemiyle… Yazılacak; ‘‘Herkesten emeğine göre, herkese emeği kadar‘‘ şiarıyla… Ta ki, ‘‘Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar‘‘ yazılana kadar ilerleyecek devrim bayrağı…

Nostalji değil, imkansız hiç değil… Değiştirilmesi zorunlu olanın, değiştirme tarihinden onay alan devrimci tasfiyesinin kaçınılmazlığıdır açıklanan…

Şimdi anlatmak vardı devrimi… Öncüler işçilerle birlikte burjuvaziye karşı cenkte. Emeğin gücü meydan nümayişlerinde. Proletarya grevlerle ilerliyor büyük direnişlere. İşçi tugayları barikatlarda. Mahalle mahalle kurulmuş meclisler, burjuvazi kuşatma altında. Üniversiteler kızıl bayraklı gençliğin pratiğiyle ışımakta. Büyük şehirlerde yanan ateşin ısısı vurmuş kırsala. Eli değnekli köylüler kovalamakta büyük şirketleri topraklarından. Ve kadınlar… Kadınlar koşuyor, bir yıkılan barikata, bir düşen mevziyi tutmaya, bir gelen panzeri durdurmaya… Korkunç vuruşma demidir. Amansız bir kavga… Arkada yatıyor ölü bedenler… Meydanlar kızıl, ilerliyor iktidarın zaptına, genci yaşlısıyla, kadını erkeğiyle büyük devrimci kitleler… Nihayet toplanmış hükümet konağında, erkeği-kadınıyla her dilden, her inançtan, sınıf kardeşliği hamuruyla birleşmiş büyük kalabalığın huzurunda, yönetmek üzere kurulmuş devrim konseyleri… Özgürlükler dünyasına atılmış büyük adımdır devrimci alt-üst oluşla gerçekleştirilmiş olan… Eskinin yıkılması, yeninin inşasıdır başlayan… Ve yaşayarak anlatacağız o büyük günü…

Eşyanın tabiatıdır, eski ile yeni çatışmasının sınıflar arası siyasi çatışmaya vuran kahredici zor eylemi. Bencillik ile toplumsal paylaşımcılığın kaçınılmaz çatışmasıdır zora davetiye veren… Kölelikle özgürlüğün yakınlık tanımaz uyumsuzluğudur hal edilecek olan… Ve emeğin gaspıdır keskin düşmanlığa maya olan… Öyleyse emek gaspının sonudur, baskının el değişimiyle büyük özgürlüğe doğru ilerlenecek yolun kilit halkası…

Emeğin tam özgürlüğü temelinde sömürünün ortadan kaldırılmasıyla özgürleşecek insan-lık… Onun eylemi ve söylemidir; sömürüye hayır, baskıya hayır, imtiyaz ve her türden ayrımcılığa, her türden eşitsizliğe, her türden gericiliğe hayır! Kahrolsun emperyalizm, kahrolsun faşizm ve her türden egemen gericilik. Kahrolsun emperyalist kapitalist doğa tahribatı… Yaşasın özgürlük, yaşasın bağımsızlık, yaşasın devrim, Sosyalizm ve Komünizm mücadelesi! Yaşasın bütün uluslardan proletaryanın birliği ve halkların kardeşliği. Yaşasın Ulusların Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı… İnsanın insan üzerindeki baskısına son!… Bunun için meydana çıkmalı, meydan okuyarak göğüs germeliyiz… Kıyamet burada kopmalı, böyle kopacak…

Sükunetti bozup fırtına koparmak için yükseltmeliyiz pratiğin sesini… Hükmünü kurmalıyız eylemin… Küçük adımlarla sıkı örmeliyiz büyük devrimci eylemi… Kurutmalı, bir kıvılcımla tutuşturmalıyız bozkırı… Uyku mahmurluğunu atmalı, yakıcı sıcaklıklara uyanmalıyız… Silkelenip pasları dökmeliyiz. Çalkantılarda yürümek ve çalkantılar yaratmak için her türden uyuşukluk ve rehavete son… Devrim dinamiktir. Devrimin dinamizmi ‘‘ölü devrimcilikle‘‘ karşılanamaz. Devrimciler en azından devrimin dinamiğine uygun dinamizme, yaratıcılığa ve cürete sahip olmak durumundadır. Devrimci görevler keskin olduğu kadar, aktivitesi atak devrimcilikle yürütülebilir. Diriliğini yitiriş devrimcilik devrimin görevlerini omuzlayamaz…

Devrim, devrimci ölülerle değil, devrimci görevlerde yaşayan militanlarla ilerler…