Birleşik Devrim Tezi ve ‘’Birleşik Devrim’’ Söylemi Üzerine

Dolayısıyla bugünkü kullanılış biçimi ve bugünkü yaygın söylemin, bizlerin Birleşik Devrim tezinden anladığı içerikten farklı olduğu açıktır Hatta ne olduğu belirsizdir Adeta ajitasyona dönük bir söylemdir, içerikten yoksun kaba bir dillendirmeyi geçmemektedir

BAKIŞ CAN (15-01-2020) Birleşik Devrim son zamanların en tanıdık ve en sık kullanılan kavramı veya argümanıdır. Bunun doğru mu yoksa yanlış mı, özcesi nasıl kullanıldığı incelemeye değerdir. İlgili argümanın içeriğinin nasıl doldurulduğu, nasıl kavrandığı ve neler yüklendiği, kesinlikle tartışma gerektiren bir konu olarak izaha muhtaçtır. Hep söylenir; kavram veya argümanların içeriğinin boşaltılması ve isabetsiz kullanılması onları sulandırarak silah olmaktan çıkarır. İçeriğine uygun ve yerinde kullanılması ise onların gücünü muhafaza eder, yozlaştırılmalarını engeller. Slogan, kavram ve argümanların nesnel gerçekte karşılığı olmakla birlikte, toplumsal bilinç üzerinde nüfuza sahip oldukları inkar edilemez gerçektir. Hepsi birer anlamla yüklüyken, belli bir bilincin yansıması, yol gösterici öge ve gerektiğinde bir direktif olarak gerçek birer silahtırlar. Mesele devrim ile ilgili ise, bu slogan, kavram ve argümanlar, burjuvaziye karşı mücadele başta olmak üzere, mücadelenin her türünde devrimci kitlelerin elinde kıymetli birer silahtırlar. O halde önemleri tartışma götürmezdir ve içeriğine uygun olarak isabetli kullanılmaları da küçümsenemez bir meseledir.

Birleşik Devrim Tezi

Kayda değer bir ayrıntıya daha dikkat çekmek zorunludur. Sık kullanılan Birleşik Devrim söylemi, dar ya da sınırlı bir kavram olmaktan öteye, aslen bir devrim (birleşik devrim) tezidir. Başlı başına geniş muhtevaya sahip bir devrim tezidir. Ve eğer ‘’Birleşik Devrim’’ söylemi, bu içeriğine uygun değil de, daha dar anlamda ve hatta yanlış yorumla kullanılırsa, o, içeriğinden uzaklaştırılmış, çarpıtılmış ya da daha sığ muhtevaya indirgenmiş olur. Alelade bir ifadeye dönüştürülmüş olur. Birleşik Devrim söyleminin günümüzde doğru kullanılıp kullanılmadığına bakmakta fayda var. Bunun için Birleşik Devrim tezinin Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyası devrimci hareketindeki kullanılış zeminine bakmak gerekmektedir.

Birleşik Devrim tezinin coğrafyamızdaki arka planı, ‘’Türkiye devrimi’’ ve (Kuzey) Kürdistan devrimi biçimindeki tartışma ve ayrışmaya dayanır demek yanlış olmaz. Devrimci hareketin özellikle ilk yıllarında milli mesele kapsamında ciddi gerilikler taşıdığı ve Kürt ulusal sorununda Türk hakim sınıflarının şovenizminden etkilendikleri, dolayısıyla şovenizmin izlerini üzerinde taşıdıkları bilinen genel doğrudur. Kaypakkaya’nın milli mesele kapsamında ve özellikle Kürt ulusal sorununda Komünist perspektif ortaya koyarak keskin bir çıkış yaptığı ve Türk hakim sınıflarının şovenizmine karşı olduğu kadar, devrimci hareket içindeki şoven eğilim ve etkilere karşı da tutum alıp mücadele ettiği bilinmektedir. Bu çığır Kaypakkaya’nın ideolojik-siyasi-örgütsel  mirasçısı ve organik devamcıları tarafından da yeterince temsil edilip derinleştirilmediği ve belli bir tarihe kadar çeşitli boyutlarda şoven izler taşıdığı bir gerçektir. Kaypakkaya’nın devrim perspektifi, Türkiye ve Kürdistan devrimlerini ayrı ele alan değil, Demokratik Halk Devrimi niteliğinde Birleşik Devrimi öngören bir sınıfsal devrim perspektifiydi. Ancak Kürdistan’da bir devrimin gelişmesi durumunda Komünistler olarak alacağı pozisyonu da vb vs tarif eden ayrıntılı yaklaşımları bilinmektedir. Kürt ulusal hareketinin 1978 yılındaki kuruluşunu takip eden yıllarda, devrimci ve Komünist hareket içinde ‘’Türkiye devrimi’’ ve ‘’Kürdistan devrimi’’ tartışmaları gündeme geldi. Ayrı örgütlenme ve ayrı iki devrim anlayışları gündeme geldi. Hareketimiz bu tartışmalarda, Türkiye ve Kürdistan ayrımına gitmeden tek devrim-Birleşik Devrim olarak Demokratik Halk Devrimini benimsedi. Kürt ulusal orijinli hareketler ve kimi devrimci hareket bileşenlerinin Kürdistan devrimini ayrı ele alma yaklaşımlarına karşın ve hatta hareketimiz içindeki bu yönlü kimi tartışmalara da karşın, hareketimiz millet ve milliyetlere göre örgütlenme anlayışını reddederek tek-ortak örgütlenmeyi savunmakla birlikte, sınıfsal devrim perspektifi temelinde Türkiye ve (Kuzey)Kürdistan bütünlüğünde Birleşik Devrim tezi olarak tek devrimi benimsedi, buna uygun olarak örgütlenip konumlandı.

Meseleyi daha fazla ayrıntıya boğmadan söylemek gerekirse, Birleşik Devrim Tezinin arka planı esasta burada yatmaktadır. Ve Birleşik Devrim argümanı yalnızca bu zeminde anlaşılırdır, geçerli bir tartışmadır. ‘’Türkiye devrimi’’ ve ‘’Kürdistan devrimi’’ çerçevesinde gündeme gelen bu ikilem dışında ‘’Birleşik Devrim’’den bahsetmek karşılıksız ve anlamsızdır. Zira, ‘’hangi birleşik devrim?’’ sorusu bu ikilem dışında yanıtlanamaz. Tabi eğer Milli Devrim ile Demokratik Halk Devrimi birbirinden ayrıştırılarak iki ayrı devrim biçiminde ele alınıp buna birleşik devrim denilmiyorsa. Ki, Milli devrim ile Demokratik devrim coğrafyamızda iç içe geçmiş ve Milli Demokratik Devrim ya da Demokratik Halk Devrimi tezinde karşılık bulmaktadır. Hareketimizin düne kadar öngördüğü Demokratik Halk Devrimi aynı zamanda Milli Demokratik Devrimi de kapsamaktadır, Demokratik Halk Devrimi bu içeriğiyle kullanılmaktadır. Demokratik devrim ile Milli devrim bir biçimde birleşik devrimdir. Fakat, günümüzde kullanılan Birleşik Devrim argümanı bu manada, yani Milli devrimle Demokratik devrimin bir tek devrim olarak gerçekleşmesi anlamında ifade edilmemektedir. Hatta Türkiye ve Kürdistan devrimi olarak gerçekleşmesi anlamında da kullanılmamaktadır Birleşik Devrim söylemi. Daha doğrusu, eleştiri konusu yaptığımız Birleşik Devrim söyleminin ne anlamda, hangi yüklenim ve içerikte kullanıldığı net değil, belirsizlikler taşımaktadır.

Hareketimizin Birleşik Devrim savunusu veya kavrayışı, tarihsel haksızlık zemininde ve egemen güçlerin zorla ve gerici temelde de olsa belirlemiş ve dayatmış olduğu reel gerçekte tek devlet sınırları/tek siyasi coğrafyada bulunan Kuzey Kürdistan coğrafyası ile Türkiye coğrafyası devriminin tek devrim olarak Birleşik Devrim teziyle ele alınması, iki ayrı ulus devriminin bu Birleşik Devrimden geçeceği şeklindedir.

Birleşik Devrim tezinin ne anlama geldiği, içeriğinin ne olduğu anlamında yürüttüğümüz tartışma açısından yukarıdaki tarihsel savunularımızı ifade ettik. Yoksa bugün itibarıyla Demokratik Halk Devrimi gibi savunularımız geçerli değil, sosyalist devrim perspektifi geçerlidir. Fakat, birleşik devrim açısından tutarlı olan görüş, bahsettiğimiz gibi iki ayrı ulus devriminin tek devrim biçiminde ele alınması manasındadır Birleşik Devrim tezi. Oysa bugün Birleşik Devrim söylemini sıkça kullananların en azından bir kesimi Kürdistan devrimini ayrı ele almakta ve hatta Kürdistan devrimini öncelikli görerek, ‘’Türkiye devriminin Kürdistan devriminden geçtiğini’’ iddia edip ileri sürmektedirler. Dolayısıyla bugünkü kullanılış biçimi ve bugünkü yaygın söylemin, bizlerin Birleşik Devrim tezinden anladığı içerikten farklı olduğu açıktır. Hatta ne olduğu belirsizdir. Adeta ajitasyona dönük bir söylemdir, içerikten yoksun kaba bir dillendirmeyi geçmemektedir.

HDBH ve Birleşik Devrim Tezi

Bugünkü yaygın söylemin HBDH gerçekliğine dayandığı ve bu zeminde Birleşik Devrimden söz edildiği anlaşılmaktadır. Ve eğer HBDH tanımına uygun olarak iki ulus devrimi birleşik görülerek ele alınıyorsa, bu anlam ve zeminde bir birleşik devrimden söz ediliyorsa bu olumlu gelişmedir. Lakin, HBDH bileşenlerinden bazı güçlerin bu anlamdaki Birleşik Devrim tezinin aksine, ‘’Kürdistan devrimi önceliklidir’’ şeklindeki görüşlere sahip olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla bir çelişki ve tutarsızlıktan söz etmek doğrudur. Ki, tam da bu çelişkiden ötürüdür ki, ‘’Birleşik Devrim argümanından ne kast ediliyor, buna ne anlam yükleniyor bu belirsizdir’’ demekteyiz. Ve eğer HBDH bileşenleri Birleşik Devrim argümanını kullanacaksa, ki kullanmaktadırlar, o halde bunu yeniden ve doğru biçimde tarif ederek deklere etmek durumundadırlar. Hem Birleşik Devrimden bahsetmek ve hem de ‘’Kürdistan devrimi önceliklidir, Türkiye devrimi Kürdistan devriminden geçer’’ demek tutarsız, eklektik ve çelişiktir.

Öte taraftan, birleşik devrimci güçler veya devrimin birleşik güçleri gibi kavram ve gerçekler farklı ama Birleşik Devrim daha farklı şeydir. Birleşik Devrim Hareketi fiilen iki ulus-iki coğrafya devrimini tek devrim olarak tasavvur eden bir bilinç ve söylemdir. Lakin Birleşik Devrim Hareketi güçlerinin bunu nasıl yorumlayıp nasıl anladıkları tartışmalıdır. Bu durumun netleştirilmesi şarttır. Neden Birleşik Devrim diyoruz ve neden Birleşik Devrim Hareketi diyoruz? Bu soru, işaret ettiğimiz mevcut çelişkilerin ve dolayısıyla çelişik söylemlerin giderilmesi temelinde yanıtlanarak açıklığa kavuşturulmalıdır. Hiç şüphesiz ki, bizlerin Birleşik Devrim Hareketi ifadesinden anladığımız, Birleşik Devrim Tezi savunusudur. Bunun dışında bir Birleşik Devrimden ve Birleşik Devrim Hareketinden söz etmek eklektiktir.

Kavram Tartışmasında Bir Ayrıntı

Son olarak, kavramlar üzerine açılmış bir tartışma olması nedeniyle daha dar ve özel bir soruna dikkat çekmeyi de gerekli gördük. Hareketimiz, bahis konusu iki ayrı ulus ve (zorla tek devlet sınırları tarifine sığdırılmış da olsa) iki ayrı coğrafya gerçekliğinden yola çıkarak ve dayatılmış bir realite de olsa Misak-ı Milli sınırlarını meşru görmeyerek, ‘’Türkiye’’ isimlendirmesini Kürt ulusu ve coğrafyasını yok sayan inkarcı şoven anlayış-yaklaşım olarak reddetmekte, aynı biçimde eski kullanım biçimi olan ve Kuzey Kürdistan’ı Türkiye ait eden ya da Türkiye maneviyatıyla tarif eden yanlış isimlendirme olan ‘’Türkiye Kürdistan’ı’’ tanımlanmasını reddetmekte, dolayısıyla Kürt ulusu ve coğrafyası gerçekliğinin şovence reddine karşı ‘’Türkiye-Kuzey Kürdistan’’ isimlendirmesini daha bilimsel ve doğru bir isimlendirme olarak kabul edip kullanmaktadır…

Hareketimiz, ‘’Türkiye-Kuzey Kürdistan’’ biçimindeki isimlendirmeyi bilinen gerekçe ve sebepler haklılığında yaparken, bu isimlendirmenin arka planını dikkate almayan veya gözden kaçıran yoldaşlar tarafından, ‘’Türkiye ve Kuzey Kürdistan’’, ‘’Türkiye/Kuzey Kürdistan’’, ‘’Türkiye Kürdistan’’ gibi değişik biçimlerde kullanılmakta, hatalı biçimde kullanılmaya devam edilmektedir. Oysa hareketimizin Türkiye ile Kuzey Kürdistan ifadesi arasına tre koyarak(Türkiye-Kuzey Kürdistan) kullanması doğru ve anlamlıdır. İki ulus coğrafyasının varlığını ifade ve birinden birini yok saymayan isimlendirme biçimi, Türkiye-Kuzey Kürdistan şeklindeki kullanım biçimidir. İki ulus ve iki ulus coğrafyasının varlığını ve dayatılmış da olsa reel gerçekte tek devlet sınırları içinde bulunduğunu anlatmaktadır bu isimlendirme biçimi. Araya konulan tre, iki ayrı gerçeği ifade etmekle birlikte, iki ayrı gerçeğin tek devlet sınırlarında olduğunu ve iki ayrı gerçeğin tek isim olarak okunmasını anlatmaktadır.

İsimlendirmede, Türkiye ile Kuzey Kürdistan arasına bölü(/) işareti, ‘’ve’’ bağlacı ya da hiçbir şey kullanmadan(Türkiye Kuzey Kürdistan) düz kullanma biçimlerinin hatalı olduğu, bunun tersine iki ulus ve iki coğrafyanın tek isimle doğru tanımlanması açısından Türkiye ile Kuzey Kürdistan arasına tre(-) koymanın (Türkiye-Kuzey Kürdistan) doğru olduğu aşağıdaki biçimsel örneklerden de anlaşılacaktır. Eğer Türkiye ayrı bir devlet, Kuzey Kürdistan ayrı bir devlet olsaydı elbette arasına ‘’ve’’ bağlacı koyulurdu. Ama tek devletten bahsettiğimize göre, tek, bitişik okumayı olanaklı kılan Türkiye-Kuzey Kürdistan biçiminde yazmak, doğru olarak kullanmak durumundayız.