Av. Ebru Timtik, Aytaç Ünsal’ın Talepleri Taleplerimiz, Direnişleri Direnişimizdir!

Faşist diktatörlük, Av Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın Ölüm Orucu direnişi ile ortaya koyduğu haklı ve meşru taleplerini görmezden gelmekte, tüm toplum özgülünde bu haklı ve meşru eylemi suskunlukta boğmak istemektedir

ADHK (15-06-2020) Türkiye-Kuzey Kürdistan’da, toplumun her alanına, baskı ve şiddet uygulayarak bu rolünü yerine getirmeye çalışan Türk hakim sınıflarının faşist iktidarı, bir yandan, derinleşen toplumsal çelişkilerin sonucu “sessizce” büyüyen toplumsal hoşnutsuzlukları “denetimine” almaya çalışırken, diğer yandan tüm kuşatılmışlıklara karşın, haklı-meşru taleplerle faşizme karşı direnen toplumsal dinamiklere karşı kuralsızca saldırmaktadır, bu haklı ve meşru direnişleri tasfiye etmeye çalışmaktadır. Kürt ulusuna, sömürülen işçi sınıfına, ezilen halklarımıza, ötekileştirilen inanç guruplarına karşı topyekün savaş stratejisi olarak geliştirilen bu gerici konsept, devrimci-demokrat kişi ve kurumları, aydınları, ilerici akademisyenleri, Avukat, sanat ve sanatçıyı başta olmak üzere, toplumsal öfkeyi, toplumsal konumunun diliyle haykıran tüm dinamik güçlere karşı geliştirilen bir konsepttir ve kuralsızcadır… vahşidir.

Bunun en bariz örneklerinden birisi, kamuoyunun da bildiği üzere, Gezi protestolarında polisler tarafından katledilen Berkin Elvan ve Ali İsmail Korkmaz, polisler tarafından yargısız infaz edilen Dilek Doğan, Soma ve ermenek maden faciaları, Çorlu tren katliamı gibi sembolik davalar ile  bir çok mağdurun siyasal davalarını savunan ÇHD’li avukatlar, bu davalardaki savunmaları gerekçe gösterilerek “terör örgütüne üye olma” iddasıyla hakim karşısına çıkarılarak ve en nihayetinde 18 Eylül 2018 tarihli duruşmada beraat ederek tahliye edildiler.

Bu kararı hazmedemeyen Faşist AKP ve Tayyip Erdoğan   tarafından yargıya müdahale edilerek, tahliye kararı veren yargıçlar kararlarını geri almaya zorlandı ve ardından davadan alındılar.

Bundan sonra işleyen süreçte, ÇHD   üyesi 18 avukata, adil yargılanmaya ilişkin tüm usul güvenceleri, savunma hakkı ihlal edilerek toplamda 159 yıl ceza verilmesi sağlandı.

Sonra atanan yargıçlar tarafından hızlıca verilen ve bizati avukatlık faliyetinin suç sayıldığı bu karar, bugün hala Yargıtay önünde beklemektedir.

Tüm bu gelişmelerden sonra, Adelet sisteminin tek adam diktatörlügünün istekleri doğrultusunda çalışan bir araca dönüşmesi, savunma hakkını yasal bir hak olarak   icra etmeye çalışan avukatların en doğal faliyetini “terör örgütü” ile ilişkilendirerek gerekçesiz, haksız ve keyfi cezaların verilmesi sonrasında, adil yargılanma talebini dillendiren Av. Ebru Timtik ile Av. Aytaç Ünsal 5 Şubat 2020 Tarihinde Adil Yargılanma Hakkı için başlattıkları açlık grevi eylemlerini 5 Nisan 2020 tarihi itibariyle ölüm orucuna dönüştürdüler.

Tarihsel ve güncel   faaliyeti ile devrimci-politik çizgide duran Av. Ebru Timtik ve Aytaç Uysal’ın, faşizmin bu baskı ve sindirme politikalarına karşı ölüm orucu eylemini sürdürmektedirler.

Ezilenlerin ve direnenleri savunanlar bu baskılar karşısında tereddütsüzce direnerek kazanmanın cüretini kuşandılar. Aytaç Ünsal, Ebru Timtik   ile, haklı ve meşru direnişin kararlılığını, kazanma bilincini, gün gün eriyen bedenlerinde hücre hücre büyütmektedirler.

Devrimcileri ve ezilenleri savunmak için devrimci hayatlarında devrimci çizgisinden ödün vermeyen Ebru Timtik ve Aytaç uysal Ölüm Orucu mevzisinde, bugünde direnişinden ve kazanma bilincinden ödün vermemektedir. Hapishanelerde ve dışarda, faşizmin koyu karanlığına karşı, eriyen bedenlerle örülen direniş geleneği, bugün Helin’in, ibrahim’in Mustafa’nın ölümsüzlüğünde, ve aynı kararlılıkla direnişi sürdüren Timtik ve Ünsal   hücre hücre eriyen bedenleri bayraklaşmaktadır.

Faşist diktatörlük, Av. Ebru Timtik ve Aytaç Uysal’ın Ölüm Orucu direnişi ile ortaya koyduğu haklı ve meşru taleplerini görmezden gelmekte, tüm toplum özgülünde bu haklı ve meşru eylemi suskunlukta boğmak istemektedir. Koronavirüs salgınının   toplumsal gündemi meşgul ettiği bir ortamda, Timtik ve Ünsal’ın taleplerini görmezden gelen faşizm, Korona gündemi “avantajı” ile, bu haklı ve meşru eylemi sonuçsuz bırakarak, geniş toplum nazarında direnerek bir şeyin kazanılamayacağı imajını yaratmak istemektedir.

Faşizmin bu beyhude çabası,   devrim ve sosyalist demokrasi güçleri başta olmak üzere, ilericiler-aydınlar, sanatçılar, akademisyenler ve tüm ezilen halklar tarafından boşa çıkarılmalıdır. Avukatların ekonomik-sosyal hakları gaspedilmiş, inançsal ve ulusal kimliği zorla elinden alınmış, demokrasi ve özgürlük isteyen, tüm ezilen ve sömürülenlerin talepleridir. Ekonomik-demokratik-akademik en sıradan meşru talepleri kanla bastıran faşist diktatörlük, geniş yığınlar nazarında, direnmeyi, “boş bir gürültü” olarak lanse etmek istemektedir. Ezilenlerin ve sömürülenlerin, direnişle faşizmin bu kara gürültüsünü boşa çıkarmaları, toplumun her kesiminde gelişen direnişleri sahiplenip büyütmekten geçer.

Helin Bölek, Mustafa Koçak ve İbrahim Gökcek’ın ölümsüzlüğüyle büyüyen bu direnişi sahiplenmek, devrimci-toplumsal duruşla bu direnişi büyütmek, haklı ve meşru talepleri direnişle kazanmak, bugün hepimizin görevidir, devrimci sorumluluğudur. Tüm güçlerimizi ve halkımızı bu direnişi sahiplenmeye-büyütmeye çağırıyoruz.

Av. Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal Yalnız Değildir!

Ölüm Orucunun Haklı Ve Meşru Taleplerini Birleşerek-Direnerek Kazanalım!

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)

Sosyalist Gençlik Hareketi (SYM)

Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF)