2 Temmuz Sivas Katliamı’nı Unutmadık Unutturmayacağız!

1993‘ün 2 Temmuz‘u, ırkçı, tekçi  Türk- İslam  sentezci  faşist  ‘derin  devlet’in de  teşviki  ve  desteğiyle, esas  olarak Alevi  inancına mensup  aydınların  konakladığı  Madımak  otelinin  benzin  döküp  yakıldığı  gündür

ADHK (30-06-2020) Sivas  Madımak‘ta  cehennem  ateşinin  yaktırılıp, yakıldığının 27. yıl  dönümündeyiz. Bu  yangın  yalnızca o gün değil, dünden o güne, o günden bu güne süregelen siyasal  tarhin  halklarımıza  dönük  katliamlar  ateşi  olarak  devam  etmektedir. Şeyh  Bederddin‘lerden  Pir  Sultan‘lara, Nesimi‘lerden  Hallacı  Mansur‘lara, Suphi‘lerden  1  Mayıs‘lara,  Gazi‘ye, Çorum‘a, Gezi‘ye,  Suruç‘a, Roboski‘ye,  Ankara Garı‘na  kadar  sistematik  olarak süren  ve  Osmanlı‘dan devralınan  faşist  devletin  siyasal  katliamlar  tarihidir. İktidarları  bu  katliamlara  sevekeden  şey  onların  korkularından, emek  sömürüsü iştahlarından  başka  bir  şey  değildir. Onlar  özgür  düşünceden, halkların  ve  farklı  inançların  kardeşliğinden  korkmaktadırlar.

1993‘ün  2  Temmuz‘u, ırkçı, tekçi  Türk- İslam  sentezci  faşist  „derin  devlet“in  de  teşviki  ve  desteğiyle, esas  olarak Alevi  inancına  mensup  aydınların  konakladığı  Madımak  otelinin  benzin  döküp  yakıldığı  gündür. O  gün  binlerce  alevi  inancına  mensup  insanın, içlerinde, Asım  Bezirci, Metin  Altıok, Hasret  Gültekin, Muhsin  Akarsu, Nesimi  Çimen gibi  katledilen  aydın, şair, yazarın da  bulunduğu  kalabalık  kitle  Pir  Sultan  şenlikleri  için  oradaydılar. Pir  Sultan  şenlikleri  başlamadan  günler  önce, MİT‘in  katliam  hazırlıklarını  başlattığı  artık  kamuoyunca  bilinen  bir  gerçektir. O gün  Madımak‘ta  33  aydın  ve  2  otel  çalışanı  yanarak  veya  dumandan  boğularak  can  verdi. Hunharca  yakılarak  katledilen  sadece  33  aydın, yazar, şair  ve  halkın  gencecik  çocukları  değildi. Yakılan  canlarımızla  birlikte, insanlık  ve  insanlık  onuru  yakılmak  istenmiştir. Faşizmin  yoz  kültür  ve  ideolojisine  karşı, halkın  yükselen  ilerici- devrimci  kültürü, sanatı  ve  edebiyatı  yakılmak  istenmiştir. Ama  aydınlarımızın  ve halkımızın  direnişi  karşısında, faşist  diktatörlüğün  hevesi  kursağında  kalmıştır.

Halkımızın  yiğit  evletlarını  diri  diri  yakma  canavarlılığında  bulunan  binlerce  yobaz  güruhun  içinden  120  kişi  hakkında  dava  açıldı. Mahkemenin  sonucunda  33‘ü  idam  diğerleri  değişik  süreli  cezalar  aldılar. Ancak  çok  geçmeden  kısa  süre  içinde  büyük  bir  kısmı  salıverildi. Firar  edenler  oldu  ve  kalanlar  için de  zaman  aşımı  uygulanarak  hepsi  salıverilmiş  oldu. Devlet, suç  ortakları olan bu  beslemelerini  devletin  çeşitli  kademelerinde  görevlendirerek  ödüllendirmekten  geri  durmadı.

Bütün  tarihi  katliamlar  ve  tekçilik  üzerine  kurulu  Faşist  diktatörlüğün  dünden  bugüne  süregelen  baskı, sömürü, talan  politikaları  hız  kesmeden  devam  ediyor. Özellikle  Neo- Osmanlı‘cı  diğer  adıyla  Müslüman  Kardeşler  patentli  AKP  ve  ırkçı  faşist MHP  ortaklı  iktidar,  faşist  TC tarihinin  en  barbar, en  karanlık  tarihi  dönemlerinden  birini yaşatıyorlar Türkiye  K.  Kürdistan  halklarına. Bir  yandan  kendilerinden  olmayan her  kesimi ötekileştirirken, öte  yandan böl  parçala  yoluyla  halkın  farklı  kesimleri  birbirlerine  düşmalaştırılıyor. En  ufak  demokratik  hak  talebi, devlet  terörüyle  bastırılıyor. Geçmişte  can  ve  kan  pahasına  kazanılmış  olan (kırıntılar  biçiminde de  olsa)  tüm  demokratik, akademik  ve  sosyal  haklar yok  sayılmaktadır. İşsizlik, yoksulluk  ve  açlık  çığ  gibi  büyümekte; kadına yönelik  şiddet, taciz  ve tecavüz  yüzde  beşyüz  artmış  durumda. Kara  çarşaflar  içerisine  hapsedilmek  istenen  kadın, belkide  Faşist  TC  tarihinin  en  yoz  ve  barbar  dönemiyle  yüzleşmiş  durumdadır. Bu  yüzdendir ki  bu  süreçte  toplumun  en  aktif, en  örgütlü  muhalif  kesimini de  kadınlar  oluşturuyor. Açlığın, yoksulluğun, baskının  ve  devlet  terörünün  hüküm  sürdüğü  bir  yerde, bunlara  maruz  kalanların  isyanları  meşrudur. Halkımızın isyan  bayrağını  çekmesi  kaçınılmazdır  ve  o  kadar  uzakta  değildir.

Sivas- Madımak  katliamının  27. yıl  dönümünde  ne  katledilen  aydın, yazar  ve  kadınlı  erkekli  halkın  yiğit  evletlarını; ne de  o  cehennem  ateşini  yaktırtan  ve  yakanları  unutmayacağız. Yananları  yüreğimizin  baş  köşesine  oturturken; yakanları  tarihin  çöplüğüne  gömeceğiz.

KAHROLSUN  FAŞİZM!

YAŞASIN  DEVRİMCİ  MÜCADELEMİZ!

SİVAS KATLİMANI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ!

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)

Sosyalist Gençlik Hareketi (SYM)