Kapitalist-Emperyalist Sistemin Geldiği Kavşak ve Çıkış Yolu! – Rıza ÖZTUNÇ

Bu sisteme karşı mücadele etmek ve başarı sağlamak için, öncelikle üzerinde ve içinde yaşadığımız bu sistemi çok iyi bilmek ve tanımak gerekiyor. Kuruluşu, üzerinde yükseldiği ideolojik, siyasal, politik ve kültürel tüm dayanak ve kodlarını Marksist bilim ışığında tüm yönleriyle analiz edip, açığa çıkarmak şart ve kaçınılmazdır.

Tarih boyunca izlenen yol-yöntem siyaset, bu yolda  izlediği strateji ve taktikleri bilmek, anlamak ve kavramak, izleyeceğimiz ve yürüteceğimiz siyaset açısından çok önemli ve hayati bir sorundur.

İkincisi; belirlenen, tahlil edilip somutlaştırılan nesnel zemin üzerinden izlenecek siyaseti, yolu, strateji ve taktik politika ve hamleleri yerinde ve doğru bir zamanda devreye sokmak ve hayata geçirmek görev, sorumluluk ve yükümlülüğüyle karşı karşıya kalırız ki; bunun siyasetteki adı, teori ile pratiğin, başka bir ifadeyle söylemle eylemin buluşturulması denir. Siyaset ve politik arenada yürünen ve izlenen bu yolda, ne kadar teori ve pratiğimiz birbiriyle yakınlaşır, uyum sağlar ve keşirse, demokratik, devrim ve sosyalizm mücadelesinde başarı yolunun taşlarını da döşemiş oluruz. Sınıf mücadelesinde izlenecek bu yol-yöntemin, strateji ve taktik politikaların, yani teori ve pratik uyum ve eşleşmesinin, hedefe kilitlenip, menzile varmanın başarı anahtarı olduğu su götürmez gerçektir.

Devrim ve sosyalizm eksenli   mücadele tarihi ve süreçlerde yaşanan deney-tecrübeler ve aynı zamanda geriye dönüş deney-tecrübeleri de bize oldukça veriler sunmaktadır.

Yapılması gereken MLM teori ve bilimin ışığı ve yol göstericiliği ve kavrayışı temelinde meselelere yaklaşmak, ele almak,geçmiş deney ve tecrübelerden dersler çıkarmak ve geleceğe daha güvenli, daha kararlı ve sağlam bir yönelim ve adımlarla yürümektir.

Ezilen dünya insanlığı ve halklarının, tüm işçi emekçilerin, bu sistem tarafından gadre uğramış ve uğramaya devam eden ulus,azınlık, sınıf ve tabakaların, bin yıllardır ezilenin ezileni, sömürülenin sömürüleni kadının ve bu kapitalist sistemde geleceksizliğe mahkum edilmiş gençliğin bizden istediği budur. Ezilen yığın ve kitlelerin; derdi -amacı devrim-soyalizm  ve nihayi hedefi komünizm olan  politik öznelerden beklediği budur.

Çünkü, bugün tüm kötülüklerin üreticisi ve kaynağı ve sebebi kapitalist-emperyalist sistemdir. Ve derin bir sınıfsal ayrışmanın geldiği noktadan her ilerleyişi daha çok sömürü, daha çok yoksulluk,işsizlik,sefalet ve daha çok doğanın tahribatı ve ekolojik yıkım getirmekte, insanlığı,tüm canlıları ve doğayı yıkıma ve felakete götürmektedir. Zaten kapitalizm bu zemin üzerinden, bunları yaparak kendini var ediyor. Kapitalizm, bu yol-yöntemi izlemeden yol alamaz ve yaşayamaz. Dolayısıyla insanlığın kurtuluşu kapitalizmden kurtuluşa bağlı.

Girilen Seçim Atmosferi

Şunu hemen ifade edelim ki, hemen hemen 3-4 aydır Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan bir seçim atmosferi ve heyecanı var. Birçok kurum ve kuruluşlar ve siyasi örgütler haylice yazdılar, çizdiler ve seçime dair görüş ve açıklamalarını ortaya koydular ve yazmaya da devam ediyorlar. Bu nedenle  ayrıntı ve bilinen tekrarlara girmeden kısaca değinmek istiyorum.

Seçimlere bir aydan az bir zaman kalmışken, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da, deyim yerindeyse olagan üstü bir durum yaşanıyor.Bu durum, hem egemen sınıflar iktidar burjuva klikleri ve muhalefet burjuva klikleri arasında kıran kırana, tedirgin ve korku iklimi içinde bir mücadele biçimiyle devam ediyor. İktidar burjuva kliği, 21 yıllık iktidarını ne pahasına olursa olsun bırakmak ve terketmek istemiyor. Her türlü provakasyona açık bir şekilde seçim kampanyası yürütürken, muhalefet cephesindeki burjuva klik de tüm imkanlarını zorlayarak iktidara oturmak istiyor.

Genel anlamda devrimci-demokratik ve sosyalist hareketler cehesinde de; çoğunlukla “burjuva klikler arasında ki koltuk değişiminin, ezilen ve sömürülenler için özünde bir değişiklik olmayacak” dense de, iki-üç aydır yoğun bir seçim atmosferi içinde. Teoride söylenenlerin aksine, seçimle bayağı ve gereginden fazla ilgili seçim politik havasına ve atmosferine kendini kaptırmış görünüyor. İçinden geçilen böylesi süreçte ilgisiz olunsun kesinlikle demiyorum ama, burjuva seçimlerine ve parlementoya büyük anlam verme görüntüsünün de, devrim ve sosyalizm davasına ve kitleler üzerinde yaratacağı algı ve negatif   etki açısindan  altını çizmek gerekir. Çünkü son birkaç seçim döneminde seçimlere ilgi,alaka ve verilen önem daha farklı bir biçim almaya ve giderek yoğunlaşmaya başladı. Teoride denmese somutlukta yaşanan böyle bir durum var.

Gerci bu durum genelde devrimci ve sosyalist hareketin içine girdiği ve içinden geçtiği süreçle de alakalı bir durum.

Uluslararası düzeyde esen ve yaşanan tasfiyeci bir süreç ve dalganın vuruşlarının açtığı taribat ve yaraların birer yansıması ve iz düşümü niteliğini taşıyor.

Dolayısıyla da, esas ve temel sorun ve meselelerde yoğunlaşmak yerine, çevresel( tali olanlarla) meselelerle uğraşılıyor ve buralara kayılıyor ve bu alanlarla haşır neşir olunuyor. Doğal olarak, sürecin yarattığı ve haylice biriktirdiği yabancılaşma bünyeye zarar veriyor, bundan kaynaklı baş gösteren hata ve zafiyetlerin üzerine gidilmiyor, kapatılıyor, dolayısıyla zayıflamanın ve kan kaybının önüne geçilemiyor.

Kurumlarımızca seçimlere yönelik açıklama ve yayınlarda ortataya konan siyaset genel anlamda doğru bir siyaset. Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasını halklar hapishanesine çeviren faşist TC devletinin bekası için didişen burjuva kliklerden birisi bizim tercihimiz olamaz. Kitlelere bunu çok açık ve net bir biçimde ifade etmemiz ve işçi sınıfı ve tüm ezilen sınıf ve katmanları özgürlüğe götürecek devrim perspektifimizi ortaya koymalıyız.

Sosyalizm ve devrim merkezli propaganda ile meclise girecek devrimci ve sosyalist adayları desteklemeli ve girildiğinde de, teorik olarak söylediğimiz gibi, o kürsüyü mazlum halkların,ezilenlerin, devrim ve sosyalizm davasının kürsüsüne çevirmeliyiz.

Kapitalist-emperyalist sistemin geldiği kavşaktan çıkış yolu, devrim ve sosyalizmi gösteriyor.