Bir seçimin ardından

DDHD secim calismasiGazetemizin köşe yazarı Kazım Cihan’ın seçimlerle ilgili yazısını öneminden dolayı okuyucularımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (07-04-2014)- Gazetemizin köşe yazarı Kazım Cihan’ın seçimlerle ilgili yazısını öneminden dolayı okuyucularımızla paylaşıyoruz

“Devrimci komünistler Marks’ın Bonapart tecrübesinden özetlediği burjuva seçimlerin, köylü muhafazakârlığına dayanarak devrimci halk hareketini nasıl tasfiye ettiğini keskin bilincindedir. “Efendi temsilciler” aracılığıyla ezilenlerin nasıl şeyleştirildikleri yani özne olmaktan çıkarıldıkları bilinen bir durumdur. Oy hakkı dedikleri gerçek genel bir oy hakkı ve kaderlerine ilişkin söz söyleme eylemi değil tamamıyla biçimseldir. Bu açıdan burjuva seçim ve parlamento meselesinde devrimci komünistler, baştan itibaren açık bir fikre sahipti. Bu yolla proletarya ve emekçilerin iktidarı fethetmeyeceklerinin bilincindeydiler. Burjuva egemenlik sistemi içerisinde seçim yoluyla “demokratik özerklik” en fazla emperyalist yerel yönetimler inisiyatifi yani emperyalist egemenliğin yereli soğurması politikasının icrası olacağına işaret etti. Ne genel ne de yerel emekçiler açısından iktidar burjuva sözde seçimler oyunuyla inşa edilmez, edilemez. Burada yeniden bir stratejik yönelim olarak devrimci savaşın tayin edici önemine tekrardan işaret etmek isteriz. Fakat biz, seçimler ve parlamento meselesine mücadele ve örgütlenme biçimlerini stratejik hedefe bağlı olarak ele alma kaydıyla ilgisiz kalamayız. Çocukluk hastalığı içerisinde değiliz. Gerçi çocuklar saf ve tertemizdir, hileyle alakaları yoktur. Burada bahsettiğimiz çocukluk tecrübe eksikliğinden ötürü kavrayamama meselesidir. Bu perspektifimizle biz, egemenlik sistemine ve onun partilerine karşı halk kitlelerinin her kesimden birleşik devrimci eyleminin ittifakını önemsedik. Bunun için çalıştık. Muhatapların tümü yaptığımız görüşmelerde bunu bilmek durumundadırlar. Ve bu anlayışımıza değer verdiklerini de ifade ettiler. Fakat ne yazık ki sonuçta “tekçiliğe karşı olanlar” tekçiliğe objektif olarak evet deyin dediler. Nasıl? Siz, kendi kimliğinizle BDP adaylarına destek olun. Bu yanlış ve asla kabul edilemez. Bu ittifakın ruhuna ters ve asla benimsenemez. İttifak, muhatapların varlığı ve özgür iradesine tamamıyla saygıyı içerir. Aynı zamanda birleşik ortak eylemde bunu yadsımayan tam bir mücadele birliğini içerir. Dostluk, varlığını inkar eden kuyrukçuluk değildir. Dostluk, farklılıklarını ifade etme özgürlüğü temelinde ortak düşmana karşı birlikte yürüyüş eylemidir. Sonuna kadar bu konuda ısrarlı olduk. Söylediklerimiz yalındı ve şunlardı: Düzen partilerine karşı bir eylem birliği. Bu eylem birliği halkın iradesini temel almalı, seçilme hakkı olan yani düşman olmayan halk kitlelerinden herkesin kendini ifade etmesine yolu açmalı ve bu yolda halk kitlelerinin ortaya çıkan iradesi her devrimci örgütün siyasal çizgisini ifade etme garantisiyle bir ortaklaşma zemini olarak benimsenmelidir. Yapılan bu olmadı. Olan, Kürt Ulusal Hareketi’nden dostlarımızın “biz belirledik, siz destekleyin ve isminizde olsun” şeklindeydi. Olan, fikirlerimiz ve projelerimizi konuşup fikirleri paylaşma ve tartışma yerine, merkezlerden müdahale edilerek kendini dayatmaydı. Olan, önce ben deyip sonra bir ara konuşuruz şeklinde yansıdı. Yerel seçimler süreci öncesinde konuşulması, son derece meşru ve haklı Kürt ulusal sorununun bütün demokratik ve sosyalist çıkarları da dahil, bizzat halk kitlelerinin çıkarları temelinde birleşerek hareket etmek yerine, tamamen kendi “tekçiliğini” dayatma sekterliğiydi. Biz bir isim peşinde değiliz biz bir dava peşindeyiz. Dostlarımızla davamızı buzlu sulara gömerek birleşmeyiz. Açık bayrağımızla neye, niçin beraber yürüdüğümüzü ifade ederiz. Böyle yaptık. Neyse bunlar sonra ayrıntılı tartışılacak konulardır. CHP’ye zeytin dalı uzatanlar kimlerdi? Fethullah hocayı “en iyi ben anlıyorum” diyerek selamlayanlar kimlerdi? 17 Aralık sonrasını “bir darbe” olarak değerlendirip hükümetle kol kola girenler kimlerdi? Ve tam da yerel seçimlerde CHP’ye ittifakı öneren ve elinin tersiyle itilenler kimlerdi? Bir yandan faşist düzen partisi CHP ile seçim ittifakı görüşmesinde ve önerisinde bulunup da kapıdan gönderilerek reddedilip de tekçi faşist CHP’ye oy vermeyin diyerek pragmatist ve oportünist çizgi ve siyaset izleyenler kimlerdi? Bütün bu gelişmeler karşısında omuriliği olmayıp da kuyrukçulukta pupa yelken yol alanlar kimlerdi? Biz BDP’li dostlarımızın tüm kazanımlarını nezaketen değil yürekten destekliyoruz. Doğru, biz biçimsel değil, aykırılıklarımızın bilincinde bir dostluk çizgisiyle ilerliyoruz. İradesiz irade çizgisiyle değil, eleştirel dostluk çizgisiyle hareket ettik. Biz bütün karanlığın içerisinde zerre kadar bir ışık olsak da Ovacık gibi yanmaya çalışırız. Kendimizi söndüren olmayız. Güce tapmadık ve tapmayız. Doğruyla gerçeklerin yanında olduk ve olacağız. Önce halk kitlelerinin çıkarları dedik ve demeye devam ediyoruz.

Geleneksel değerlere dayanan Türk İslamcılığı beklendiği gibi günümüzde de “zafer”  ilan etti. Tüm hırsızlığa karşın geleneksel fikirlerin bu zaferi, balkon konuşmasının bayrağıydı. Ki bu konuşma geleceğe dair tüm işaretleri verdi. Gerginlik eksenindeki klik çatışmaları keskinleşecektir. Ve bir savaş ilanı yapıldı. Özellikle tekçilik bayrağıyla halk kitlelerine, proletarya ve emekçilere saldırı ilanı. Eski statükonun İslam merkezli Türk İslam yönelimi çerçevesindeki yeniden üretimi elbette yeniden bir rejim değil eski tekçiliğin yeniden bir restorasyonudur. Emperyalist sermayenin yeni işleyiş biçimine çağrıya bu seçim bir cevap oldu. Klasik statükocu merkezi üniter devlet yürütülemez durumundadır. Yeni burjuva restorasyonla bunun yeniden biçimlendirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Aynı şekilde Mısır, Tunus vb yerlerdeki politik İslam çıkmazıyla yüzleşen ABD’nin stratejik yenilgisi yeni bir revizyondan geçirilecektir. Din ekseni atlanmadan Baasçı, Kemalist tekçilik güncelleştirilecektir. Kısacası TC’nin kuruluş felsefesi yeniden dizayn edilmektedir.

Başta kendimiz olmak üzere Kürt Ulusal Hareketi’ndeki dostlarımız ve siper yoldaşlarımızın yanlışları, hata ve zaaflara yönelik doğru ve yanlış temelinde ideolojik mücadele sürdürülerek aşılacaktır. Bu devrimci iyimserliğimizi koruyarak bundan sonra da bu perspektifle hareket edeceğiz. Dün Vartinik’teki komünizm şafağı bazı yerleri aydınlatmak durumundadır. Evet buradaki kıvılcım, Ovacık olarak parladı. Mazgirt’te aynı bilinçle ele alınmaktadır. Bunların değerini bilelim ve görevlerimize sarılalım, buraları yalnız bırakmayalım. Ovacık, tüm dünyayı aydınlatma ovasına bir çağrı oldu, selam olsun.”

http://www.halkingunlugu.net/