Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez Şahsında Hedeflenen: Kürt Ulusunun İmhası ve Asimilasyonudur

Fransa’da Kürt ulusal hareketine mensup 3 yiğit yurtsever kadın Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez hunharca katledildi.

Tarih tanıktır. Dünya proletaryası ve halkları ezilen uluslar ve azınlık inançlarına ait tüm kesimler tanıktır.

Dünyayı kan gölüne çeviren, insanı ve ona ait tüm değerleri metalaştıran emperyalist kapitalist sistem bu katliamın gerçekleşmesinde bizzat sorumlu ve tetiği çeken karanlık ellerin ta kendisidir.  Bu su götürmez bir gerçek olup, dünya proletaryası ve halkların yürüttüğü devrimci siyasi mücadelede, tarihinin not ettiği, bilincimize ve öfkemize kazıdığı bilindik bir saldırıdır.

ABD, İngiltere, Çin, Rusya, Almanya, İsrail, Hindistan ve Türk devletlerinin esasta toplumsal dinamiklere ve yeri geldiğinde kendi aralarındaki çıkar savaşlarında kullandığı kirli savaş siyaseti olan puslu ve korunaksız bir hava yaratmaya yarayan suikast saldırıları tarihte çokça gördüğümüz bir olgudur. Gerici sınıflara dönük her toplumsal kabarmada devreye konulan bu saldırı girişimiyle on binlerce sınıf-yurtsever devrimci ve aydın katledildi.

Tetiğin arkasındaki karanlık gücü gizleyerek, puslu bir ortam yaratıp, halkların gerici sınıflara karşı mücadelesini baltalamaya ve toplumsal dinamiği kendi kabuğuna çekmeye hedefleyen bu tarz kirli eylemler, ülkemizde Türk devleti başta olmak üzere dünya üzerinde gerici emperyalist kapitalist devletlerin çokça uyguladıkları kirli bir savaş taktiğidir.

Ülkemizde Osmanlıdan bu yana Türk hâkim sınıfların, bu saldırısıyla onlarca devrimci, sendikacı, gazeteci,  aydın ve demokrasiye gönül vermiş halktan insanlar katledildi. İşte yakın tarihimizde yapılan ve açığa çıkmış tüm ilişkilerine rağmen devlet tarafından ustalıkla karanlıkta bırakılmak istenen Ermeni aydın Hrant Dink katliamı.

Tetiği çekenler bellidir hedef bellidir

Fransa’da yaşanan katliamla bir kez daha Kürt ulusunun siyasal iradesine, meşru taleplerine ve demokratik haklarına dönük bir saldırıya daha tanıklık ediyoruz.

Türk hâkim sınıflarının “demokrasi” , “özgürlük” çığırtkanlıkları atarak uyguladığı,  toplumu devlet denetimi içerisinde tutma konseptine,  “Barış müzakereleri” adı altıda yeni konseptleri eklerken, bu seyirlik oyunun perde arkasında ise esasta Kürt ulusuna mensup siyasetçilerin ve aydınların yargı eliyle zindanlara atılmasına, emek ve demokrasi mücadelesine dönük gözaltlılara ve kolluk kuvvetlerinin toplumsal dinamiği dönük polis ve asker şiddetine muhatap olmaktayız.  Toplumsal dinamiği bölüp parçalama ve sindirme hedefiyle oynanan bu kurnaz burjuva feodal siyasetin akabinde, her seferinde Türk devletinin gerçek yüzü olan katliamcı, baskıcı ve sömürücü gerçekliğiyle her alanda tekrar tekrar yüzleşmekteyiz.

9 Ocak 2013 tarihinde Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda bulunan PKK’nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in katledilmesi bir gerçeğe tekrar tekrar işaret etmektedir.

Katliamın hemen ardından suikast senaryoları ışığında “iç hesaplaşma”, “Süreci sabotaja dönük”, “derin devlet”, “İsrail oyunu”, “hırsızlık olabilir” vb. açıklamaları ve tartışmaları bu katliamın arkasındaki esas siyasal saldırıyı gizlemeye dönüktür.  Bu minvalde yapılan her tartışma, esasta Türk hakim sınıfların çıkarlarını genelde ise dünya üzerindeki tüm gerici sınıfların çıkarlarını ve sistemini korumaya dönük bir anlam içermektedir.

Bu nedenle; dünya üzerinde insanı insanca yaşama iradesinden ve koşullarından koparan,  insanı sermayenin kölesi olarak yaşamasını tek seçenek olarak sunan, tüm insani davranışları ve örgütlenmeleri baskı altına alarak imha etmekten başka bir gerçekliği olmayan özel mülkiyet sistemi ve bu sistemle iktidarını ve saltanatını koruyan burjuva ve feodal gerici sınıflar, bu katliamdan bizzat sorumludur.

Vurgulamak gerekir ki;  Fransa’da katledilen 3 yiğit devrimciyle amaçlanan dünyada ve ülkemizde gerici sınıfların insan kanı içerek ve emeğini sömürerek yarattığı saltanatını koruma, ülkemiz halklarına ve esasta Kürt ulusunun devrimci ve demokratik taleplerini yok etme ve halkları birbirine boğazlatma temellidir.  Bu onların istediği tek siyasal arzudur.

Çözüm halkın devrimci iradesidir

Gerici Türk hâkim sınıflarının Kürt ulusunun demokratik haklarına, kendi kaderini tayin hakkına yönelik inkâr ve imha siyasetine karşı devrimci demokratik direniş ve mücadele büyümeye devam edecektir.

Unutulmamalıdır ki bu tarz katliamlar halkların devrimci mücadelesini bitirememiştir. Ülkemizde halkımızın, Kürt ulusu ve azınlık ulusların yarattığı mücadele buna tanıktır. 3 yiğit kadın şahsında tekrardan ifadesini bulan, gerici sisteme ve saldırılarına karşı en büyük çözücü güç kitlelerin kendisi olduğudur. Ve yine unutulmamalıdır ki 3 yiğit kadının yarattığı irade etrafında buluşan Kürt ulusunun kararlı mücadelesi, en temel demokratik hakların dahi lütuf kabul edildiği gerici çemberi parçalayacak ve kendi kaderini tayin edecektir.

Tam da bugün, gerici hakim sınıfların yarattığı katliamla amaçladıkları sindirme ve geri adım attırma gayesine karşı Kürt ulusuna ve Kürt ulusal mücadelesine yönelen gerici, faşist saldırılara karşı mücadeleyi yükseltmenin ve kavga alanlarını doldurmanın zamanıdır.

Başta Kürt ulusu olmak üzere, bütün ezilen kesimlerin mücadelelerini yeni demokrasi mücadelesiyle daha fazla buluşturmanın ve bu mücadeleler içerisinde önderleşmenin zamanıdır.

Bu saldırı aynı zamanda kadının devrimci iradesinedir

Fransa’da katledilen Kürt ulusunun hakları etrafında yürüyen ve özel mülkiyet dünyasının yarattığı kadın algısına karşı devrimci mücadelede kadının devrimci iradesini de temsil eden  Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez’i  ölümsüzlüğe uğurlarken, Türk devletinin uyguladığı milli baskı ve zulme karşı devrimci kadının olmazsa olmazlığını ve  mücadeledeki öne çıkışını şiar haline getirmek görevimizdir.

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) olarak emperyalist siyasi oyunlar etrafında şekillenen ve Türk hakim sınıflarının bizzat sorumluluğunda olan bu katliamı lanetliyor ve halklar arasında yaratılmak istenen eşitsizliğe ve sömürü, zulüm tufanına karşı kurtuluşun geçerli tek seçeneğinin tüm bedelleri göze alan halkın haklı mücadelesi olduğunu bir kez daha yineliyoruz.

DHF, 3 yurtsever devrimci kadın şahsında ülke genelinde gerçekleştirilecek eylemliliklere, Dersim, Elbistan Mersin’de düzenlenecek sonsuzluğa uğurlama törenlerine katılmayı insanca ve kardeşçe yaşama mücadelesinin bir görevi olarak hatırlatır ve tüm toplumsal dinamiği bu devrimci sorumlulukla hareket etmeye davet eder.

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez Ölümsüzdür!

Kahrolsun Irkçı-Faşist Katliamlar!

Şehid Namirin!

Demokratik Haklar Federasyonu

16.01.2013