Almanya Demokratik Haklar Federasyonumuz yabancılaşma yazısında ( adhk sitesinde bu yazı mevcut) Emperyalist ve Kapitalist sistemin uyguladığı vahşi baskı ve sömürü sonucu, ezilen halklar kendi kimliğinde yabancılaşmaları, doğadan da yabancılaşma vurgusunu yapmıştır.
Bu olgu dünyamız üzerinde yaşayan emekçilerin gezegenimiz üzerinde her hangi bir hakka sahip olmadıkları konut ve barınma sorununda görebiliyoruz.
Yaşlı Gezegenimiz evrimleşme sonucu ortaya çıkmış, canlıların barındığı, yaşadığı tek gezegen olarak ( en azında bugün) olma durumundadır. Özel mükiyet öncesi gezegenimiz üzerinde özel mülkiyet olmamasından dolayı konut, barınma v.s sorunlar özel mülkiyete dayalı tartışmalar çekişmeler, düşünceler olmamıştır.
Konut sorunu özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla, yani kimseye ait olmayan,her hangi bir sınıfın, tabakanın mülkiyeti olmayan topraklar paylaşılmasıyla toplumun gündemine gelmiştir. Konut sorunu vahim durum almıştır.Yaşamını devam etirmek için beslenme barınma v.s belirli bir azınlık kesimin verdiği kararlar sonucu ve onların çizdiği sınırlar içinde olmaktadir.
İnsan hakların temel deyerlerin başında her kişinin geçinmesi, barınması temel kuraldır. Bu red edilmeyen her kes için geçerli olan durumdur. Barınma sorununda sınıf farklığı aranamaz, hangi milliyete sahip olması aranamaz, her kesin barınma geçinmesi zorunludur. Kişinin ırkına, milliyetine ve sınıfına bakarak barınma sorunu ele alınmaz. Bu bizim için genel kuraliken ezen, sömüren tekkeller sömürü ve kar yani daha faza para kasalarına aktarmalari için konut sorunu sermayenin akışının parçasi haline getirmişlerdir.
Dünyamız karış karış paylaşılmış gelecek dönemde küçük ihtihmal olsa bile diğer gezegenlerde hayat olması dahilinde tekkeller o alanları yanı diyer gezegenleri de kendi denetimi altına alacaklardır.
İlk ortaya çıkmasıyla toplumsal mülkiyet olmayan gezegenimiz bu gün bir avuç kesimin denetimi altına girmiş toprak üzerinde yapılan konut kaç tane olacağı v.s belirli tekkeller karar vermekteler. Tüm ülkelerde olmasa bile yaşadığımız Emperyalist kapitalist ülke olan Almanyada bunu görebiliyoruz.
Belirtiğimiz gibi konut sorunu daha öncede olmasına rağmen sanai devrimlerin olduğu köylülerin farklılaşarak proleteryaya dönüştüğü ve ilker birikim dönemim tamamlama sürecinde olduğu dönemlerde konut sorunu daha fazla önem kazanır.
Bu dönem köylülerin, köylerden şehirlere akın ettiği ( bu bazen devletin zoruyla, bazen yeni çıkarılan yasalarla, veya yeni iş yeri bulma gayesiyle olur) iş olanakların olduğu alanlara yerleştiği dönemdir.
Yani sanayi devrimlerin oldugu ülkelerde pazarın gelişmesi, insan nufusun bu alanlara akın etmesi sonucu kanut sorunu daha fazla gündeme gelir. Zira köy ve kent diyalektik bağı bu dönemde köyler şehirlerin gelişmesinde birer parça olmuştur.
Şehir alanına biriken nüfus barınma sorununu toplumsal sorun haline gelmesi Engels şunları belirtmektedir.
“Eski kültüre sahip bir ülkenin manüfaktür ve küçük üretimden büyük sanayie, üstelik elverişli koşullarla çabuklaştırılmış böylesine hızla geçtiği bir dönem, aynı zamanda ileri düzeyde bir “konut darlığı” dönemidir. Bir yandan, kırsal işçi yığınlarını, birdenbire, sınai merkezlere dönüşen büyük kentler kendine çekmekte; öte yandan da, bu eski kentlerin yapı düzenlemeleri yeni büyük sanayi koşullarına ve buna tekabül eden trafiğe uymamakta; sokaklar genişletilmekte, yenileri açılmakta, ve kentlerin ortasından demiryolları geçirilmektedir. Tam işçilerin yığınlar halinde kentlere aktığı sırada, işçi meskenleri büyük ölçüde yıktırılmaktadır. İşçiler ve küçük tüccarlar ve müşterileri işçiden oluşan zanaatçılar için aniden ortaya çıkan konut darlığı burdan gelmiştir. En başından beri sanayi merkezleri olarak gelişen kentlerde bu konut darlığı yok gibidir; örneğin, Manchester, Leeds, Bradford, Barmen-Elberfeld. Öte yandan, darlık, o sıralarda, Londra, Paris, Berlin, Viyana’da had safhaya varmış, ve çoğunlukla süregen bir biçimde varlığını sürdürmüştür““ belirterek sanai devrimlerin olduğu dönemdeki konut sorununu anlatır. Yarı sömürge yarı fedoal ülkeler de kapitalist üretim hakim olduğu ülkelerde üste belirtiğimiz sorunlarla karşı karşıya kalacakları açıktır.
Konut sorunu daha öncede olmasına rağmen Engelsin bahs ettiyi 1848 sonrası Almanyada kendisini daha fazla his ettirmiştir. Üste de belirtiyimiz gibi bu dönem sanayi sermayesinin emeye ihtiyaç duyduğu dönemdir, geçinmesi icin emeyini satmak zorunda kalan köylülük kırsal alanda şehirlere akın eden yüzbinlerce kişinin konut sorunu ortada durmaktadir.
‘‘Konut darlığı’’ arz ve talep arasındaki dengeye göre değişmesi kapitalist politik sistemin uyguladığı politikadır, konutların yapımını engelleme ve boş olan evlerin kiralamayarak barınma sorunu darlaştırarak konut sorununa duyulan talebi toplumda üst seviyeye çıkararak konutların fiatlarını üste çekmektedir. Bu politika bugünde görebiliyoruz, yazımızın ikinci bölümünde bu gün somut durumdaki biçimini ele almaya çalışacağız.
Konut sorunun darlığı belirli dönemlerde insan olgusunun dışında olabileceğinde burda vurgulamamız gerekiyor, örneğin savaş alanında olan kitlenin savaş bölgesinde göç ederek komşu ülkenin topraklarına yerleşmesi dönemlerde de konut sorunu gündeme gelebileceği gibi, vavaş dönemlerde yıkılan yok olan evlerin çökmesi gibi dönemde de konut darlığı göndeme gelir. Veya doğa afetleri deprem, sel baskınlar v.s. Bu iki olgunun bizim tartışmamız dışında olmasından dolayı bunları geçiyoruz.
Almanyada konut sorununa geçmeden bir sorunun altını çizmek istiyoruz
Konut sorunu temeli işçi sınıfın gelişmesi veya nufüsun gelişmesiyle açıklamak eksik kalacağı kanısındayız, zira işçi sınıfın görece zayıf olduğu pazarın gelişmediği, kapitalist gelişme öncesine de de konut sorunu vardı.
Yani özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla başlıyan konut soununu bu gününe kadar devam etmekte, özel mülkiyet sürdüğü sürecede devam edecektir. Köleci ve feodal toplumlarda konutları olmayanların daha kötü kosullarda yaşayarak, değişik bulaşıcı hastalığın pencesinde yaşamını sürdürmişlerdir. Konutlar toplumsal mülkiyet halinde olmayışı gelişmis toplumlarda bazen kira bazende emeğini satarak konutlarda yaşıyan emekçilerin tarihiyle tanık oluyoruz. Bu dönem konutlarda barınma para karşılığında olmadığı emek veya ürün karşılığında olduğunu belirtmek isteriz.
Almanya Demokratik Haklar Federasyonu
2 Temmuz 2014