Onur Toplumsal Tarih ve Kültür Vakfı’nı Destekliyoruz

Yoldaşlar,

Çoktandır eksikliği hissedilen  ve çeşitli sohbetlerde dillendirilen vakıf, kısa süre önce kuruluşunu tamamladı ve çalışmalarına başladı. Geçtiğimiz günlerde Vakfın başkanı Ahmet Cihan’ın katılımıyla  Köln’de tanıtım toplantısı yapıldı. Bu toplantıya İbrahim Kaypakkaya çizgisindeki mücadeleleri ortak payda ve ortak tarih kabul eden çok sayıda kadın ve erkek katıldı. Katılımcıların hemen hepsi, Vakfın kuruluşunu sevinçle karşıladı ve desteklemek için görev üstlenmeye hazır olduklarını açıkladılar. Örgütümüz ADHK temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantıda; bizler de diğer dostlarımız gibi Vakfın kuruluşunu son derece gerekli ve yararlı bulduğumuzu açıkladık ve destekleyeceğimizi duyurduk. Aynı toplantıda dayanışma çalışmalarını yürütmek üzere oluşturulan çalışma grupları, bulundukları ülke ve bölgelerde tanıtma, dayanışma ve katılım çalışmalarına başlamış bulunuyorlar.

Bu gelişmeyi, ilgi ve dayanışmalarınıza sunulmak üzere sizlere duyuruyoruz.

Değerli yoldaşlar,

Özetle: Vakıf, mücadele değerlerimizi toparlamak, arşivlemek, gelecek kuşaklara ve tarihsel hafızaya sunmak, tarihimizi (sözlü, görsel, yazılı ve başka boyutlarıyla) kayıt altına almak, yeni değerlerin üretilmesine kolaylık sağlamak, mücadele içinde hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve her bakımdan sarsılan devrimci ailelerle ve çocuklarıyla (eğitim, hukuki destek, tedavi ve ekonomik) dayanışmada bulunmak, mücadeleye katkı amacıyla yürütülen kültürel, bilimsel ve siyasal etkinlikleri desteklemek ve olanaklarını yaratmak gibi önemli hedefler gözetmektedir. Mevcut siyasal ve hukuki sistem içinde bu işleri yapabilmenin olanakları vardır.

Yoldaşlar, 40 küsür yıllık sürede ideolojik, siyasal, kültürel ve başka alanlarda görmezden gelinmesi imkansız çığırlar açan bu mücadele tarihi; ne yazık ki; derli toplu ve bütünlüklü halde kayda alınmış değildir.  İşin en acıklı yanı, artık herbiri 60 yaşlarını geçmiş çok sayıda yoldaşımızın veya mücadele arkadaşımızın bilgi, deney ve tecrübelerini kayda geçirmeden kaybetmekte oluşumuzdur.Bunlardan ҫok azı mücadele tarihimize ilişkin kısmi şeyler yazmışlardır. Devrimci ve komünist hareketin, mücadele tarihi, çalkantılar,ilerleme ve gerilemeler,zafer ve yenilgiler, parçalanmalar, bütünleşme ve kendisini yeniden üretme gibi süreçlerden geçerek ilerlerlemektedir.Bizim tarihimizde de yaşanmış olan bölünmeler, çalkantılar, kayıplar sonucu; tarihimizle ilgili bilgiler bölük-pörçük, bütünlükten yoksun, darma dağınık durumdadır.Her bir ayrılık sonrasında tarafların elinde kalan bilgiler arşivleneceği yerde;bir süre bekletildikten sonra maalesef çöpe atılmakta, yok olup gitmektedir. Böylece meydana gelen hafıza kaybının yerini efsaneler, söylentiler ve spekülasyonlar almaktadır. Bu çalışmaların en uygun örgütlenme biçimi olarak böyle bir Vakıf şeklinde, kurumsal olarak, aynı ortak tarihe sahip olanları kucaklayacak biçimde hiç değilse bu aşamada yapılması kaçınılmaz ve zorunludur. Bu gerçeği olduğu gibi kabul etmek, tarihsel sorumluluk bilinciyle hareket etmek ve gereğini yapmak;önümüzde kaçınılmaz bir görev olarak durmaktadır.

Yoldaşlar, vakıf kurmak, ona kaynak sağlamak ve kaynaklarından toplumsal biçimde yararlanmak gibi rutin işlemlerden önce (kuşkusuz bunlar da çok önemlidir!), asıl çok önemli olan şey vakfın hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırmaktır. Bunun için kollektif ve kucaklayıcı bir dayanışma zorunluluğu vardır. Doğrusu bu epistomolojik toplumsal hafızayı yeniden kurmak ancak böyle kollektif-bütünlüklü (bütün bölümleri kucaklayıcı) çabayla mümkündür. O yüzden herkesin esnek, yapıcı sorumlulukla  hareket etmesi, katkıda bulunması, belge, bilgi ve speksifik arşivciklerin hepsinin araştırılıp biraraya getirilmesine kolaylık sağlaması gerekir. Kayda geçirilmeye değer portreleri araştırıp bulmak ve onlarla planlı biçimde röportajlar ve söyleşiler yapmak, tek tek önemli olaylarla ilgili (örneğin, cezaevleri-direnişler, artık tarih olan ATÖF gibi kurumlarımız, yankı uyandıran büyük olaylar vs.) spesifik araştırmalar yapmak ve arşivlemek… ancak bütün yoldaşların ve dostların kollektif çabasıyla mümkündür. Bu anlamda en büyük görev Avrupa’nın hemen her yerinde çalışmaları olan örgütümüze düşmektedir. Fakat olanaklar ölçüsünde bu çalışmaları bizimle belirli aşamalarda ortak tarihe sahip dostlarla birlikte yürütmeye özen ve önem vermeliyiz. Önümüzdeki günlerde gerekli asgari teknik donanım sağlandığı andan itibaren bu aşamada yapılması gereken çalışmalar başlayacak ve sizlere de duyurulacaktır. Bütün yoldaşlar bu çalışmalara katılmalı ve dayanışma içinde olmalıdır.

Artık yarattığımız kendi tarihimizi kendimiz kayda geçirmeliyiz. Bu büyük mücadele değerlerini görünür kılmak en başta bizlere düşmektedir. Edebiyatçılara, tarihçilere, bilim insanlarına ve en önemlisi de emekçi sınıfların entelektüellerine ve yeni kuşaklarına kendimiz sunmalıyiz. Mücadelede canlarıyla, beyinleriyle yarattıkları devrimci anılarıyla bizim olan yoldaşlarımıza, „ o güzel atlarına atlayıp gidenler“imize hakkettikleri değeri, onları tarihteki yerlerine koyarak vermeliyiz. Bu büyük değerlerimizin hiç birinin unutulup gitmesine göz yummamalıyız ve onları tarihin onur tablosuna altın harflerle raptetmeliyiz. Büyük bedeller ödenerek yaratılan bu tarih bizim, ondan öğrenmek iҫin yazılı ve görsel hale getirelim.

Başarılar dileğiyle!

ADHK 23. Dönem

Genel Konseyi

31.05.2014