Gezi Direnişinin Haziran Halk Ayaklanmasına Dönüşmesinin Birinci Yılını Selamlıyoruz

ADHK_LOGOADHK (03-06-2014) Dünden bugüne öğrenip-öğreterek Gezi/Haziran ayaklanmasının başlangıcı, 30 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim’de 25 kişiyi bulan bir grup Çevreci aktivistin Gezi Parkında devlet tarafından kesilmek istenen ağaçlarla ilgili yaptığı bir protesto mitingi, ertesi günün yazılı ve görsel medyaların da sıradan bir Çevreci eylemi olarak konu almasıyla başlamıştır.

Devlet sadece “altı üstü beş tane ağaç” demekte ısrar ederken, toplumun içerisinde köklerini saldığı yaşam ağaçlarının boyutlarını okuyamadan, kesilen beş tane ağaç, toplum ve devlet çatışmasını bir anda açığa çıkartmaya vesile olmuşdur.

Sermayenin çıkarlarına denk gelen kentsel dönüşüm projesi, üretim alanlarının, sermaye güvenliğinin tesis edilmesi için, Gezi Parkı, Projesinin de dahil olduğu bir pıratike girmişdir. AVM projesiyle, kentsel dönüşümü altyapıda (Ekonomik) hayata sunarken, üstyapıda ise toplumun bütün sosyal-siyasal yaşamının, sermayenin ihtiyaçlarını besleyecek temelde toplumun, kültür- sanat ve edebiyat, yaşamına müdahaleye başlamışdır.

Sinemaları, Tarihi öneme sahip olan Emek Sinemasını kapatmak, sanatsal çalışmalarını “Bu ne ucube şey” saldırısıyla yıktırmak.

Erkek egemen anlayışın baskın kimliğini arttırabilmek adına kadına “3 yetmez, 10 Çocuk yapın” açıklamalarını yapıp, kadın bedenine müdahale edip kürtajı yasaklamak.

Farklı inançlara “Bunlar cümbüş evi” yakıştırmasını yapıp, tek dini etkin kılmak ve bilimim farklılıkları yok etmek.

Bütün bu gelişmeler, Gezi’nin öncesi ve devamında sahneye çıkan devletin ve onun şahsında AKP ve Erdoğan’ın, Gezi direnişi süresince, halklara dik da edilmek istenen, baskının, zulmün ve bir bütün Faşizmin resmini, hayatını kaybeden, yaralanan onlarca insanın kanına bandırılmış coplarıyla sokaklara çizmişdir.

Direnişin tarihsel belleği geleceği örgütlemeye devam ediyor.

Gezi direnişi, içine girdiği birinci yıl dönümünde, topluma dayatılan tekçiliğe, erkek egemen anlayışa, baskıya, zulme ve faşizme karşı her türden totaliter anlayışı reddederek “Bu daha başlangıç Mücadeleye devam” sloganını bayraklaştırarak devam ediyor.

Gezi eylemlikleri Türkiye-Kuzey Kürdistan’da, topluma dayatılan inat, başka bir yaşam arayışıyla her alanda “Her yer Taksim her yer direniş” sloganıyla omuzlanmaya ve yükseltilmeye devam ediyor.

Birinci yılına girdiğimiz Gezi Direnişi, toplumda yayılışını ilk günün sıcaklığıyla yeniden ve yeniden bedeller ödeyerek devam ettiriyor.

Faşizm tarafından katledilen Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Berkin Elvan ve son olarak İstanbul’da katıldığı bir kent mitinginde sıkılan biber gazi sebebiyle geçirdiği kalp krizinin ardından aylar sonra yaşamını yitiren Elif Çermik de direnisin ölümsüzler kervanına eklendi… Ve yaşanan bu ölümler, mücadelenin bir ayağını, gelecek açısından kavganın adını bayraklaştırıyor.

Gezi’nin Feneri, Soma’nın Karanlığını Aydınlatacak

Daha fazla kar hırsının sonuçları olarak ortaya çıkan özelleştirme ve taşaron firmalar, güvencesiz çalışma alanlarının oluşumunu da beraberinde yaratmaktadır. Son olarak Soma’da yaşanan işçi katliamı, tam da bunun sonucu olarak gündeme gelmişdir.

Soma’da yaşanan katliamda hayatını kaybeden 301 (devletin resmi açıklamasına göre) maden işçisinin akabinde, işçi ailelerinin, duyarlı demokrat kesimin yaşanan ölümlere ilişkin protestoları, devletin kolluk güçleri tarafından faşizmin saldırılarla karşılaşmıştır.

Bütün yaşanan bu saldırılara, işçi katliamlarına karşı sergilenen toplumsal karşı koyuşlar, kitlelerin bilincini örgütlemiş ve örgütlemeğe de devam etmektedir.

Toplumun bu zülum cenderesinden kurtuluşun ancak ve ancak halkın örgütlü gücünden geçmektedir. Yeni bir dünyanın mümkünatına ilişkin, kitlelerin örgütlülüğünün elzem olduğu bir kez daha açığa çıkartmıştır.

Gezi Direnişinden öğrendiklerimizle geleceği fethetmeye.

Her yer Taksim Her yer Direniş!

“Bu daha başlangıç mücadeleye devam”

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)