KDP’nin stratejik uşaklığı artarak devam ediyor!

KDP stratejik uaklk.03.06.2014Başını ABD’ nin çektiği emperyalist bloğun uşağı gerici feodal Kürt partisi KDP‘nin Güney Kürdistan’daki şiddete dayalı hegemonyası artarak devam etmektedir

HABER MERKEZİ (03-06-2014)- Dünya genelinde olduğu gibi Güney Kürdistan’da KDP hakimiyeti için de çanlar çalmaktadır. Zira Güney Kürdistan’da Barzani’nin tek başına hegemonyasına karşı önemli ve ciddi düzeyde bir muhalefet gelişmektedir ve bu durum-yönelim KDP’yi iyiden iyiye kaygılandırmaktadır. Dünya genelinde özellikle Arap ülkelerinde içten içe gelişerek on yıllardır emperyalizmin stratejik yerli uşaklarının sömürü ve baskı politkaları sonucu iyice teşhir olması karşısında halk kitleleri sokağa dökülmüş ve isyann etmişti. Bu durum diğer birçok ülke ve devletleri de çeşitli düzeylerde etkileyerek çeşitli politikalar geliştirmelerine yol açmıştı. İşte Güney Kürdistan’da da KYB(Kürdistan Yurtseverler Birliği) içerisinde muhalefet geliştirerek ayrışan Goran hareketinin de var olan dinamizminin gelişmesine paralel Güney Kürdistan’da önemli ve ciddi bir muhalif güç olarak etkisini gösterdiğini görüyoruz. KDP de bütün bu gelişmelerden daha fazla kaygı duymakta ve muhalefetin yanına PKK eksenli güçlerin de katılarak kendi iktidarını sarsacak daha güçlü bir muhalefetin önünü kesmek için, çeşitli girişimler içerisindedir.

KDP Türk devletiyle ortaklaşarak Rojava üzerinde baskı kurmaya çalışıyor

Dört parçaya bölünerek tarihi haksızlığa uğrayan Kürdistan’ın Batı Kürdistan bölüğündeki Rojava Özerk Yönetimi’nin kendi bağımsız ve meşru- demokratik iradeleriyle KDP’ye karşın icra edilmesine ve bundan rahatsızlık duyarak Türk devletiyle ortaklaşmayı ve Rojava yönetimine ortak saldırı konsepti geliştirmeyi öngüren görüşme ve pratik politika girişimlerinden de Amed ziyareti ve sınıra yapılan hendeklerle geri durmayacağını zaten deklere etmişti.

Yine Cenevre Konferansı sürecinde PYD’nin yalıtılarak görüşmelerden uzak tutulması pratiği de bizzat ABD ve AB emperyalist blokları ile uşaklıkta aynı kulvarda yer alan KDP’nin gerçekliğini de gözler önüne sermekteydi. Aynı şekilde El-Nusra ve IŞİD çetelerinin, Batı Kürdistan’daki baskı ve katliamlarına karşı da yeterince ses çıkarmayarak bir de sınırları kapatması, KDP gericiliğinin iç yüzünü gözler önüne sermek için yeterli somut gelişmeler olarak görülmelidir.

KDP statükosunu korumak için ekonomik politikaların yanı sıra muhalefete gözdağı vermeye çalışıyor

Güney Kürdistan’da yapılan son seçimlerde oyları belirli düzeyde azalsa da hakimiyetini sürdüren KDP önderliğindeki Güney Kürdistan Özerk Yönetimi, uluslararası emperyalist küresel sermayenin ekonomik politikaları çerçevesinde staükosunu korumak için bir yandan ekonomik politikalar geliştirirken, diğer yandan muhalefet durumundaki bütün güçlere karşı dişlerini göstererek saldırıya geçmiştir. Hatırlanacağı gibi iki uşak stratejik ortak Erdoğan ve Barzani’nin Amed buluşması ve mutabakatıyla ekonomik ve politik yönelimlerinde de çeşitli ortaklıklar geliştirmişlerdir. Bu kapsamda enerji kaynaklarının geçişine yönelik anlaşmayla Rojova Özerk Yönetimi‘ne karşı sınırlarda örülmesi öngörülen duvarlar, hendekler noktasında da aynı pratik yönelimde olduklarını göstermişlerdir. Türk devleti ve KDP önderlikli Güney Kürdistan yönetimi, Rojava’ya ekonomik ambargoda da ortaklığını sürdürmektedir.

Kısa bir süre önce KDP’nin 1990‘lardaki Kürt katliamının yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen anma nedeniyle Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK)‘ni yasa dışı ilan ettiği de göz önüne alındığında, KDP gericiliğinin şiddete varan baskı ve zulüm politikalarından geri adım atmayacağı anlaşılmıştı.

Bütün bunların devamı olarak ise KDP, Güney Kürdistan’da KNK(Kürdistan Ulusal Kongresi), PÇDK, DİHA(Dicle Haber Ajansı), Roja Welat Gazetesi, Yurtsever Gençlik Merkezi, RJAK(Kürdistan Özgür Kadınlar Kurumu)’nın temsilcilik ve bürolarına baskınlar düzenleyerek şiddetini bir üst aşamaya sıçratmıştır. Hewler, Dihok ve Zaxo‘daki bu temsilcilik ve bürolara yapılan baskınlarla birlikte aralarında gazeteci ve siyasetçilerin de olduğu çok sayıda kişi de gözaltına alındı. Güney Kürdistan’da Barzani gericiliği aynı paralelde PYD güçlerine de saldırarak elemanlarını gözaltına aldı.

KDP’nin faşist hezeyanları

KDP’nin faşist hezeyanları eksenindeki baskıları, her şeyden önce Güney Kürdistan’da hakimiyetini yitirmemek için elinden geleni ardına koymayacağına işarettir. Zira Güney Kürdistan’da objektif olarak petrol ve enerji kaynaklarının esasını elinde bulundururken önemli bir ekonomik rantın da üzerine oturması itibarıyla bu rahat koltuğundan vazgeçmeyeceği bilinmektedir. Güney Kürdistan yönetimiyle diğer kalan bölgeler itibarıyla Irak yönetimini elinde bulunduran Maliki yönetimi arasındaki özü ekonomik olan siyasal çelişki ve çatışmaların gün yüzüne çıkarak gerek Irak’ta, gerekse de dışında kalan bölge ve alanlardaki birbirinin öteleyici çeşitli girişimleri, karşılıklı restleşmeye kadar varmıştı. Maliki yönetimine karşı IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) ve Sünni azınlığın büyük oranda boykot ederek yürütülen şiddet eylemleri içerisinde geçen yakın bir zamandaki seçim sürecinde Maliki’nin Kanun Devleti Koalisyonu birinci olarak 92 sandalyeyle parlamentoda ilk sırayı aldı. Şii lider Mukteda El Sadr’ın Ahrar (Hür Adamlar) bloku ise 29 sandalyeyle ikinci sırada yer aldı. Her ne kadar Maliki önderliğindeki koalisyon birinci olarak çıksa da tek başına hükümet kurma iradesi elde edememesi de Irak’taki yönetime amade siyasi yelpazenin nasıl ve hangi yönde gelişeceğini belirli boyutlarıyla belirsiz kılmıştır.