İsrail Siyonizmi’nin işgal ve katliamları devam ediyor!

Gazze20

Gazetemizin 86. Sayısında yayınladığımız İsrail Siyonizminin Filistin’de gerçekleştirdiği katliamlara ilişkin analiz yazımızı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (26.07.2014)- 12 Haziran’da kaybolan 3 İsrailli gencin cesedi kısa bir süre önce bulunmuş ve İsrail gericiliği bunun üzerine Filistin’de 34 hedefi bombalayarak kanlı katliamlarına bu saldırıyla başlamıştır.

Bilindiği gibi İsrail Siyonizmi, 3 İsrailli genci bulmak için ‘Kardeşin Bekçisi’ isimli geniş çaplı baskınlar düzenlemişti. Ölümden Hamas’ı sorumlu tutan İsrail gerici devleti 2100’ den fazla eve baskın düzenlemiş, aralarında bakan ve milletvekillerinin de bulunduğu 566 Filistinliyi gözaltına almıştı. Yaklaşık 5 Filistinliyi ise katletmişti.

Arama baskınlarının 17. gününde 3 gencin ölü bulunmasıyla aramalar durdurulmuştu. Hamas ise kendilerine yapılan suçlamaları ‘aptalca’ ifadesiyle nitelendirmişti. Hamas’a yönelik herhangi bir cezalandırma hareketi ‘cehennemin kapılarını açacak’ diyerek açıklamada bulunmuştu.

Bu gelişmeler karşısında bir Filistinli genç de öldürülmüş ve bizzat İsrail gerici devletinin başbakanı Netanyahu bunu kınamıştı. Fakat gelişmeler yumuşama yerine daha da sertleşmeye doğru gitmiş, karşılıklı askeri eylemler ve operasyonlarla çatışmalı durum yeniden artarak yaşanmış ve hala da yaşanmaktadır.

Uluslararası emperyalist devletlerin ekonomik politik çıkarları gereği Ortadoğu ve Filistin’deki işgal, ilhak ve sömürü temelindeki haksız savaşı ve eşitsizlikleri uzun süredir İsrail’in Filistin işgali ve katliamlarıyla devam etmektedir.

Haksız savaşın faturası Filistin ve İsrail halkına çıkarılmaktadır

Gazze’deki İsrail gericiliğinin katliamları devam ederken İsrail’de ise halkın panik içerisindeki durumu da göstermektedir ki Filistin ve İsrail halk kitlelerinin hiçbir çıkarı olmayan bu haksız savaşın bütün faturası ezilen ve sömürülenlere çıkarılmaktadır. Kuşkusuz İsrail siyonizminin işgali ve ilhakı karşısında Hamas başta olmak üzere Filistinlilerin tepkileri ve mücadelesi meşrudur. Bununla İsrail işgali, ilhakı ve katliamlarını, milliyetçi ve İslam eksenli de olsa Filistinli direnişçilerin mücadelesini bir ve aynı değerlendirmiyoruz.

İsrail gerici devletinin Gazze’ye yönelik son ‘Koruyucu Hat’ adıyla gerçekleştirdiği operasyon ve katliamları devam ederken, katledilenlerin sayısı da günden güne artmaktadır. Bu operasyonla İsrail gerici devletinin 2012 yılındaki sekiz gün süren ‘Bulut Sütunu Operasyonu’ adıyla yürüttüğü saldırıdan bugüne Gazze Şeridi’ne en kapsamlı ve en şiddetli saldırısını düzenledi. İsrail’in Gazze’ye bağlı Beyt Hanun kentine yönelik saldırısıyla İslami Cihat’ın komutanlarından Hafız Hammad ve ailesinden üyeleri de katledildi. Gazze’ye şu ana kadar yaklaşık 400 ton bomba yağdırılırken Hamas ise orta ve uzun menzilli füzelerle roketleri durdurmaya çalışsa da katliamların önüne geçememiş ve bu durum karşılıklı olarak Tel Aviv, Kudüs ve Hadera gibi kentlerde de panik ve korkunun daha fazla egemen olmasına yol açtı. İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısı aynı zamanda bir bölgesel savaş stratejisi provasıdır da. İran ve Filistin eksenli bloklaşma aslında uluslararası bir hegemonya yarışını da ifade eder. Filistin davasının haklılığına önceki satırlarımızda vurgu yapmıştık. Şu durumdaki Filistin’e yönelik saldırıda İsrail İran’ın füzelerine karşı geliştirdiği Demir Kubbe sisteminin dayanıklılığını da test etmektedir. Aynı zamanda yeni savunma ve saldırı silahlarının da denenme aşamaları yaşanmaktadır. Netanyahu karargahıyla İsrail büyük bir savaş çığırtkanlığı içerisindedir.

İsrail katliamlarına devam ediyor

İsrail işgalci ve katliamcı devletinin Hamas tarafından fırlatılan füzelere karşı ‘Demir Kubbe’ adlı roketsavar savunma sistemine karşın, İsrail’in metropollerinde yaşayan halkın tedirginliği sürmektedir. İsrail siyonist devletinin katliamlarında özellikle çok sayıda çocuk ve kadınlar da bulunmaktadır.

İslami Cihat ve Hamas’ın İsrail’ e attığı füzelere karşı İsrail gericiliği Gazze’de şu ana kadar yaklaşık 150’den fazla hedefi vururken, yüzü geçen Filistinliyi katledip, binlercesini yaraladı ve kara harekatının da her an gerçekleştirebileceğini deklare etti. Bu kapsamda hükümet orduya 40 bin yedek askeri göreve çağırma yetkisi de verdi.

Hamas ise bütün bu saldırı ve katliamlara karşı daha da sertleşmiş ve “çocukların öldüğü Han Yunus Katliamı korkunç bir savaş suçudur, artık tüm İsrailliler meşru hedef haline gelmiştir’’ açıklamasında bulundu. İsrail siyonist işgalci ve ilhakçı devleti ise ‘çok güçlü operasyon başlattık ve onlarca Hamas hedefini vurduk, saldırılar Hamas’a tam ve ağır bir bedel ödetmek için devam ediyor, herşey Hamas’ı bertaraf etmek için, İsrail şehirlerine atılan roket saldırılarına tolerans göstermeyeceğiz ve operasyonu genişletmeye hazırlanıyoruz, bu önümüzdeki birkaç gün içinde bitmeyecek’ diyerek saldırı ve katliamlara devam edeceğini beyan etti.

Faşist Türk devletinin İsrail’le stratejik ortaklığı  

Bütün bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler (BM) acilen toplandı ve genel sekreteri İsrail’in kara harekatının somut bir tehdit olduğunu belirterek Hamas’ı sorumsuz davranmakla suçlayıcı açıklamalarda uyardı. Ancak tüm bunlar bir diplomatik oyundan ibarettir. BM, İsrail’in güvenliği sorunundaki tutumuyla İsrail operasyonunun resmi kılıfı durumundadır. TC, İsrail’le stratejik ortaklığına helal getirmeyen bir timsah gözyaşı rolü oynamaktadır. Nitekim uluslararası emperyalizmin stratejik uşağı Türk devletinin başbakanı Erdoğan ise önceki ‘one minute’ şovuna uygun yanılsamalarıyla cumhurbaşkanlığı seçimlerine yatırım amaçlı İsrail’in bir an önce operasyonu durdurmasını ve önceki ateşkes koşullarına geri dönülmesini isteyip, El Fetih ve Hamas yetkilileriyle görüşürken Gazze’ye acil ilaç vb yardımın yapılacağını açıkladı.

ABD emperyalizmi ise İsrail siyonist devletinin Gazze saldırısı ve katliamlarını desteklediğini ve Hamas’ı ise suçlayıcı bildik beyanında bulundu.

Şu çok açık ki bizzat Filistin toprakları da dahil Filistinlilerin aleyhine başından itibaren gerçekleştirilen katliamları kökten durduracak ve eşitsizlikleri ortadan kaldıracak asla onu yaratan emperyalistler ve onun bir parçası olan İsrail Siyonizmi gibi işgalci, ilhakçı ve sömürücüler ve onlara yedeklenerek bir yedek baskılanma ve diplomatik gücü olan BM vb kurumlar olmayacaktır. Hatırlatmak isteriz ki geçmiş süreçlerdeki dünyanın başka birçok ülkesiyle coğrafyaları da dahil Afganistan, Irak, Fildişi, Libya vb vd lerine yönelik saldırı, işgal ve katliamlar, emperyalist dünya sistemi ve onun sömürücü ve zulümkar burjuva sınıfları ve devletleri tarafından gerçekleştirildi. Emperyalist dünyanın bütün bu haksız savaşları, işgal, ilhak ve katliamlarına karşı ezilen uluslar ve halkların isyanı ve savaşı, son derece meşru ve haklıdır. Filistin ulusunun kendi kaderini tayin hakkı temelindeki mücadelesi ve savaşı son derece haklı ve meşrudur. Emperyalizme ve İsrail siyonizmine karşı, Filistinlilerin mücadelesi ve savaşı haklıdır ve Maoist Komünistler olarak Filistinlilerin yanında olduğumuzu bir kere deklare etmek isteriz.

www.halkingunlugu.net