2015 BÜTÇESİ: POLİS DEVLETİ VE SİSTEMATİK SOSYAL YIKIM

Volkan Yaraşır (12-12-2014) 2015 bütçe tasarısı görüşmeleri TBMM’de başladı. Tasarı TC’nin yeni yönelimlerini çıplak bir biçimde ortaya koyuyor. Ekonomik durgunluk, büyüme oranındaki düşme ve kronik bir hale dönüşmüş işsizlik koşullarında hazırlanan bütçe, finans kapitalin 2015’teki stratejik yönelimlerini gösteriyor.
473 milyar TL tutarındaki merkezi yönetim bütçesi iki ana eksenden oluşuyor. Birincisi askeri ve güvenlik harcamaları bütçenin temel kalemlerinden biri olurken, ikincisi bütçenin bütün yükü emekçi sınıflara yükleniyor. Savunma ve güvenlik harcamaları, 52 milyar TL olarak belirtiliyor. Geçen yıla göre 2 milyar TL artan bu harcamalara, kayıt altına alınmayan giderler ve Başbakanlık inisiyatifinde olan örtülü ödenek dahil değil. Ayrıca bu tutarın (bütçenin % 11’ini oluşturuyor), büyük bir kısmının Emniyet Müdürlüğü’ne ayrılması dikkat çekiyor. Bu durum, polisin yeniden yapılandırılması ve TC’nin hızla bir polis devletine dönüşmesinin emareleri olarak değerlendirilebilir.
Bunun yanında emekçiler için yasal bir soygun olan vergi rejimi değişmiyor. Emekçiler, dolaylı ya da dolaysız vergi cenderesi içinde ezilmeye devam ediyor. 2015 yılında vergi gelirlerinin % 11 oranında artırılması hesaplanmış. Vergi gelirlerinin % 65’inin ücretlilerden sağlandığı düşünülürse, çalışanların yaşam standartlarında ciddi düşüşlerin görülmesi kaçınılmazdır.
FİNANS KAPİTALE OLAĞANÜSTÜ KAYNAK TRANSFERLERİ VE TEŞVİKLER
İşçi sınıfı için yaşamsal önemde olan asgari ücretin, insanca bir yaşam standartına yükseltilmesi yönünde hiçbir projeksiyonun yapılmadığı, kamu emekçilerinin en temel sosyal haklarının ve sendikal taleplerinin gözardı edildiği bütçede; yeni özelleştirmelerle, kamuda yeni istihdam rejimi ve kamusal yatırımların azaltılmasıyla  sosyal yıkım programları  derinleştiriliyor.
Sermayeye çeşitli teşvikler üzerinden yapılan kaynak transferleri yanında vergi afları ve vergi indirimleriyle ciddi avantajlar sağlanıyor. Hatta bazı sermaye gruplarının (AKP iktidarına yakın holdinglerin) vergi borçlarının silinmesi gündemdedir.
Bütçede radikal özelleştirmelerin devam edeceği ve özel sektöre kaynak transferlerinin sağlanacağı belirtiliyor. Bunun yanında kamuda istihdamın daraltılması ve kamu kaynaklarının tahribi ve piyasaya açılması yönünde düzenlemeler yapılacağı ortadadır. Başta elektrik ve doğalgaza ve temel tüketim mallarına yapılacak zamlarla emekçilerin ellerindeki son kuruşlara göz dikildiği anlaşılıyor.
Bütçede mali disiplin adında sağlık ve sosyal güvenliğin sistematik tasfiyesi yönünde adımlar atılıyor. Eğitimin piyasalaştırılması derinleştiriliyor.
YIKICI EMEK REJİMİ VE SÜREKLİ SOSYAL YIKIM
Bütçe neo-liberal programın kesintisiz ve “radikal” bir şekilde hayata geçirilmesindeki ısrarı dışavuruyor.
Çalışma Bakanlığı’nın bütçesinin geçen yıla göre 2 milyar TL azaltılması, 30.6 milyar TL’ye indirilmesi şöyle okunabilir: İş cinayetleri hızla artacak ve bu yönde hiçbir yapısal önlem alınmayacak. Bu durum Soma, Torun Center, Ermenek katliamalarının devam edeceğini ve yıkıcı çalışma rejiminin; sistematik güvencesizleştirme, taşeronlaşma ve esnekleştirmenin derinleşeceğini gösteriyor. Diyanete ayrılan 5 milyar 743 milyon TL’lik bütçeyle “hayırsever”/”cemaatçi” kapitalizmin ihtiyaç duyduğu idelojik hamlelerin  etkili bir şekilde sürdürüleceği ortadadır.
Türkiye ekonomisinin çok vektörlü bir kırılganlık içine girdiği koşullarda, 2015 yılı son derece riskli bir yıl olacak. Ortadoğu’da agresyon politikaları izleyen TC, yıkıcı emek rejimiyle işçi sınıfını köleleştirmeyi ve atomize etmeyi amaçlıyor. Bu yönde içerde polis devletine dönüşüyor, dışarda ise bölgesel karşı devrimci güç gibi konumlanıyor.
2015 yılı bütçesi AKP iktidarının sınıfsal tercihlerini gösteren bir metin olarak değerlendirilebilir.  Bütçe bir savaş bütçesi mahiyeti taşıyor. Aynı zamanda içerde polis devletinin inşasını içeriyor. Ayrıca bütçe finans kapitale pervasızca, inanılmaz olanaklar sunan bir ekonomik ve siyasi metin olarak dikkat çekiyor. Bunun işçi sınıfı ve emekçiler için anlamı kronik yoksulluk, sistematik güvencesizleştirme, mülksüzleştirme, taşeronlaştırma, esnekleştirme, sendikasızlaştırmadır. Kısacası sürekli sosyal yıkım programı devam ediyor. 2015 bütçesi bu anlamda bir yol haritası işlevi görüyor.
Volkan Yaraşır