AFRİN

Kasım Koç (08- 01- 2015) Rojava Kürdistan’ın da PYD’nin oluşturup ilan ettiği Kanton yönetimleri Cizire, Kobani ve Afrin dördüncü yılında.

Rojava kantonların her birinin kendi yönetimi olmakla beraber ve aynı zamanda da bu kantonların kendi aralarında koordineyi sağlayan üst yönetim organı olarak da bir Konseyi var. Her Kanton yönetiminden üçer kişi olmak üzere toplam dokuz kişiden oluşmaktadır bu Konsey.

Ortadoğu da ki mevcut devletlerden oluşan dikta rejimlerin sınırların içinde hak ve hukukun olmadığı bir coğrafyanın tam ortasında, tüm devletlere aykırı bir yönetim biçimini Kürtler dört yıl önce ilan ettiler.

Halkın kendi kendisini yönetmesi için kurdukları kanton yönetimleri tamamen Ortadoğu’nun dokusuna aykırı bir yönetim biçimiydi.

Ortadoğu devletlerin dokusuna aykırı olan Rojava da ki Kürtlerin bu çıkışı ile kuşkusuz ki tüm dünya gericiliğinin de dikkatlerini kendi üzerine çekmiş oldu.

ABD’nin başını çektiği çok uluslu egemen güçleri ve bölgede ki gerici, faşist diktatör devletlerin ortaklaşa organize ederek oluşturdukları IŞİD, EL NUSRA, ÖSO gibi çeteleri başta bölgenin tüm emekçilerine, Sunni islam olmayan tüm inançlara ama özelde ise Kürtlerin üzerine sürmelerinin bir diğer nedeni ise bu yönetim biçimi olsa gerek. Çünkü Kürtlerin bu yönetim biçiminde devrimci bir dinamik, örgütlü olan ve örgütlenen bir halk var.

Bu çeteler dünyanın gözü önünde Kobaniyi kuşatarak eline geçirdiği Kürdün kameraların önünde boğazını keserek kamuoyuna sunması ve Yezidi katliamın devamında Yezidi kadınlarını pazarda köle olarak satışa çıkarmasına Kürtler boyun eğmedi aksine direndiler.

Rojava Kürdistanı da ki bu kanlı plana karşı Kürt halkını ve oradaki değişik inanç ve milletleri korumak için bu dokuz kişiden oluşan Konsey üyelerin aracılığı ile koordine ederek Kuşatmayı kırmaya direnişlerini de bunların aracılığı ile dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştı-çalışmaya devam etmektedirler.

Bu konsey aracılığı ile Rojavada ki Kürtleri ben şöyle anlıyor ve okuyorum:

Kürtler diyor ki: Ben bu topraklar üzerinde yaşıyorum benimle beraber burada yaşayan her insan dini, milleti ne olursa olsun, cinsiyetine bakmaksızın tüm hakka sahiptir ve EŞİTTİR.

Ve yine Kürtler diyor ki: Bu topraklar bizim. Fakat bu toprakların üzerinde bizimle beraber yaşamak isteyen herkesindir

Ve yine Kürtler diyor ki: Biz Kürtler kimsenin topraklarını girip işkal etmedik. Hiçbir halka da saldırıp toprağını işkal ederek öldürüp köleleştirmedik. Bugün de Bizi öldürüp topraklarımızı alıp köleleştirmek isteyen her kim olursa olsun buna asla ve asla izin vermeyiz. En ağır bedeller öderiz ama özgürlüğümüzden de taviz vermeyiz.

Kürtlerin bu duruşları meşrudur, onurludur desteklenmelidir. Kayıtsız şartsız desteklenmelidir.

Rojava Kürdistan Konsey üyesi ve Afrin Kanton Başbakanı Sayın Hevin Mustafa ile görüşmem de önemli gördüğüm bazı konuları buraya aktarmak istiyorum.

Afrin Kantonun ortaya çıkışın tarihsel sürecine ilişkin sohbetimiz de sayın Hevin özetle şöyle dedi:

“Bildiğiniz gibi üç buçuk sene önce Suriye de başlayan olaylar sonucu Esad BAAS rejimi ile uluslararası güçlerin desteklediği İslami radikal örgütler arasında çıkan çatışmalar sonucunda BAAS rejimi Rojava Kürdistan’ın da çekilmek zorunda kaldı.

Yoksa BAAS Rejimi ve Esad ailesi Kürtleri sevdiğinden dolayı Rojavadan çekilmedi. Kırk yıldır iktidarda olan Esad, Kürtlerin en temel haklarını dahi kabullenemiyordu. Sonuç itibari ile iç ve dış koşullardan kaynaklı Esad Rejimi Rojava Kürdistan’ından tüm kurumları ile çekilmek zorunda kaldı. Esad bir taktik izledi ve biz Kürt Temsilcileri de bu durumu ve tarihsel koşulları iyi değerlendirdik.

Biz Kürt halkının tarihsel çıkarlarını iyi değerlendirdiğimizi düşünüyoruz, neydi bu tarihsel fırsatlar kuşkusuz ki yerel yönetimler dediğimiz ki esasında da Bağımsızlığı içeren Üç bölgede Kanton yönetimi dünya kamuoyuna ilan etmemizdi” dedi.

Rojava ve Suriye de ki savaş ve bu savaşın gidişatı konusunda neler düşündükleri sorusuna geldiğimizde tamamen bölgeye uygun bir siyaset izlediklerini öne sürerek şöyle dedi:

“Biz ne bölgedeki despot devletlerin siyaseti nede bazı devletlerin organize ettiği ve bize karşı savaştıkları çetelerin siyasetini benimsemiyoruz. Biz barıştan yanayız, barış ve demokrasi savunan herkesim ile birlikte yürürüz. Bu savaşta kazanacak olan biziz, Kürt halkı kazanacak.”

Üç bölgede Kanton ilan eden PYD’nin ne gibi tedbirler aldığı ve PYD’li olmayanların yönetimde yerlerin ne olduğunu ayrıca da savunmasını nasıl oluşturdukların konusuna geldiğinde birçok konularda kaygılarımı dile getirdiysem de Afrin Kanton başbakanı Hevin şöyle dedi:

“Evet gerçekten de kimsenin cesaret edemediği büyük bir kararlık ve cesurca bir karar aldık. Etrafımızda dikta rejimlerin olduğu bir coğrafyada Demokrasi dedik.

İlk önce Halkımızı ve burada yaşayan her kesin can güvenliğini almak için kendimizi savunmamız gerekmekteydi bunu yaptık. Önce partimizi kurduk, sonra Ordumuzu oluşturduk. Ordumuzun bir başka özelliği daha var oda Kadın savunma güçlerin olmasıdır.

Efrin, Kobane, Cezire olmak üzere üç Kanton kurduk ve bu Kantonları koordine eden 9 kişi tarafından yönetilen Konsey oluşturduk.

Biz ilk olarak ilan ettiğimiz Kantonlar ile Rojava devrimi demiştik ama şimdi rahatlıkla şunu diye biliriz; Devrim içerisinde Devrim yaptık.

Devrim anlayışım ile Afrin Başbakan’ı Hevin’nin anlayışı ve fikriyatı farklıydı ancak Başbakan Hevin şunları savunuyordu devrim olarak:

İlk bağımsızlığımızı ilan ederken dedik ki: Biz kendi kendimizi yönetmek istiyoruz, böyle başladık işe. Ancak yoğun baskı, saldırı, katliam soykırımı içeren saldırılar sonucu daha büyük hamleler yaptık. Tüm Halkımızı yönetime ortak ettik. Yüz yıllardır özgür olmayan halklarımız bu vesile ile özgürlüğü tattı. Özgürlüğü tatmış olan halkımız etrafımızda etten duvar ördü ve direndi.

Sadece Kürt halkımız değil o coğrafyada yaşayan tüm halklar bu saldırılara karşı yönetimimizin olduğu bölgeye sığındı, sığınırken de direk yönetime dahil oldu. Halk kendi savunma güçlerini oluşturarak IŞİD çeteleri başta olmak üzere diğer gerici güçlere karşı direndi. Şuan savaş halinde olmamıza rağmen insanlık için en ileri yönetimleri temsil etmekteyiz.

Kadın savunma güçlerimizin gerek savunma gerekse hayat içerisinde yaşama ortak ve müdahil olması oldukça da önemlidir. Bu anlamıyla da Rojava devrimi aynı zamanda da bir KADIN devrimidir.

PYD’nin kendisi dışındaki siyasal güçlere yönetimde yer vermiyor gibi duyumalar ve söylentiler dolaşıyor buna ne diyorsunuz? Bir soru sordum.

“Evet bizde bunları sık sık duymaya başladık. Ancak bu gerçekliği yansıtmadığı gibi bu soruyu şöyle özetlemek isterim: Genelde Rojava’ya özelde ise Kobaniye yapılan saldırı dört parçadaki Kürdistanı Kanton bölgemizde birleştirdi. Kürt tek bir ulus olarak yeniden doğdu diye biliriz.

Bölgemize gelen sadece Kürt değil kim gelirse gelsin savunma güçlerin içerisinde imkan ve olanakları çerçevesinde yer almaktadır. Biz şuan savaş halindeyiz, savaşan bir halkın yaşamı, tüm sosyal hayatı ölmemek, ayakta kalmak içindir. Gece gündüz tartışan, düşünce üreten bir imken ve olanağa sahip değiliz. Kantonumuzun dışında kalan bölgelerde ki diğer inanç ve milletler dahi bölgemize sığındılar. Nüfusumuz iki katına çıktı, bu demokrasi değil mi? Sınırlarımızın dışında insanlar geldikçe biz güçlendik.

Bu demokrasimizin gün geçtikçe hayat bulacağına ve o coğrafyada her kesim tarafından da kabul göreceğine inanıyorum. Aynı zamanda bu bizim demokrasi biçimi bölgede de savaşan güçlerin sonunu getirecektir.

BAAS rejimi yani Esad kaybetti, dikta ile gidemeyeceğini gördü. Diğer çeteler de hayat bulamadı bulamayacaklar. Komşularımıza da sesleniyoruz Türk halkı bizim düşmanımız değildir. Biz halklarla kardeşiz ve hiçbir sorunumuz da yoktur. Yüzyıllardır beraber bu halklar yaşadı bundan sonrada beraber yaşamak istiyoruz. Bu sınırları koruyan, çizen biz değiliz Türk, Fars, Arap devletlerdir.

Herkes şunu bilmelidir ki Rojava Şengal olmayacak. Kobanide büyük acılar yaşasakta kazanan biz olduk, halkımız emdiği bu özgürlüğü büyütecektir. Başta kadınlarımız olmak üzere tüm halkımız ve bizim dostlarımızla birlikte topraklarımızı savunmaya, savaşmaya hazırız.”

Afrin Başbakanı Sayın Hevin Mustafa ile ABD’nin bölgedeki durumu konusunda hem fikir olmadık, farklı farklı bakışlarımız vardı.

Sayın Hevin Kürt kadının gücünü anlatırken zaferi O Kadın örgütünde olduğunu ışıldayan gözlerinde görmek mümkündü.

Kürtleri Zafere taşıyacak olanlar Kürt KADINIDIR

Kasım Koç

08.01.2015