Kavramlar ve sınıf mücadelesi

kavramlar ve sinif mucadelesiSaldırı sadece düşman sınıflardan gelmemektedir Bugün küçük burjuva birçok anlayış, reformist-revizyonist-liberal-burjuva feminist birçok anti-Marksist akım büyük bir ideolojik saldırının müfrezeleri olarak kol kola Marksizme saldırmaktadırlar Bu saldırılara karşı durmak, göğüs gerip Marksizm’i yaşamın her alanında layıkıyla temsil etmek kuşkusuz en başta bilimsel bir ideolojik donanım ve bu donanıma bağlı politik-pratik bir birlikteliği gerektirir

HABER MERKEZİ (01.07.2015) – Kuşkusuz sınıf mücadelesi sadece belirlenmiş bir form etrafında devam etmiyor ya da salt siyasi, askeri bir savaş meselesi değildir söz konusu olan. Günümüz sınıf mücadelesinin iki sınıf bileşeni burjuvazi ve proletaryanın, biri kapitalizm öbürü sosyalizm olan amaçlar etrafında sürdürdüğü mücadele binlerce araç ve yöntem ile yaşamın her alanında amansız bir şekilde sürüyor. Gerici devlet mekanizması ve bütün kurumlarıyla, bu kurumlar üzerinden üretilen bütün fikir ve alışkanlıklarıyla burjuvazi sürekli olarak emekçi halk kitlelerini kontrol altında tutup, kendi gerici egemenliğini sürdürmenin gayretindedir. Sınıf mücadelesi içerisinde gerici devlet kurumları; polis, ordu, mahkemeler, hapishaneler vs. görünür, algılanması kolay olan hedeflerdir. Fakat burjuvazi bir bütün ideolojisinden, kültürüne kadar yaşamın her bir zerresine nüfuz ederek iktidarını baki kılmanın yol ve yöntemlerini geliştirmektedir. Bu anlamıyla tarih sahnesine çıktığı andan itibaren komünizme ve komünist fikirleri benimseyip pratikleştirenlere karşı, bir yandan fiili bir baskı ve imha çalışması sürdürülürken diğer yandan ise ideolojik-siyasi-kültürel her yönlü bir kuşatma durumu yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu saldırı furyası özellikle sosyalist ülkelerde yaşanan geriye dönüşlerle birlikte doruk noktasına ulaşmıştır. “Sınıf mücadelelerinin sona erdiği, tarihin sonunun geldiği” heyecanlı söylemleri eşliğinde sosyalizm dünyasına topyekun bir saldırı seferberliği düzenleyen burjuvazi ve bu gerici dünya sisteminin en önemli yedek güçlerinden olan çeşitli soslara bezeli anti-Marksist akım ve kişiler kuşkusuz bu saldırılarında önemli kazanımlar elde ettiler, ediyorlar. Emperyalizmin dünya halklarına kan kusturduğu, kapitalist sömürü altında milyarca insanın sefalet içerisinde yaşam mücadelesi verdiği ve çeşitli ulus, milliyet, inanç ve kimliklerin yok sayılıp, baskı altında tutulduğu, gerici savaşlarla dünyanın kan gölüne çevrildiği bir zaman diliminde; gerçek kurtuluşun ve umudun ancak ve ancak sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya ile mümkün olabileceği gerçekliği bu kadar yalın bir şekilde kendisini dayatırken, bu kurtuluşun gerçek özneleri olan komünist partiler ve bu mücadele içerisinde yer alanların teorik-siyasi-pratik-kültürel şekillenişleri ve savunuları hiçbir esnetilmeye yer bırakmayacak şekilde MLM’ye uygun şekillenmelidir. İçten ve dıştan gelen her türlü saldırı ancak gerçek köklerimize, MLM’ye daha fazla sarılarak giderilebilinir. Bu anlamıyla özellikle ideolojik donanma ve sınıf düşmanlarımıza, her türlü anti-Marksist fikir ve pratiğe karşı ideolojik mücadele, her günün, her anın ertelenemez görevlerindendir. Tam da komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı andığımız şu günlerde, diğer bütün yönleriyle beraber Kaypakkaya yoldaşın ideolojik mücadele, duru ve sade bir Marksist sistem ve bu sistemin yön verdiği pratik yaşamından da öğrenmemiz gerekiyor. Kaypakkaya yoldaşın kaleme aldığı belgeler incelendiğinde, bir usta titizliğiyle nasıl çalıştığı, en küçük ayrıntılara dair MLM süzgecinden nasıl geçirip değerlendirdiği, yanlış-doğru mücadelesine nasıl büyük bir önem atfettiği net bir şekilde görülecektir. Bu vurguları yapmamızın sebebi, uzun bir süredir çeşitli şekillerde kendisini var eden ama son zamanlarda daha fazla görünürlük kazanan bir meseleye dair tartışma yürütmek istememizdir. Yukarda sınıf mücadelesinin kapsamına dair yaptığımız kısa vurgular aynı zamanda dil ve kavramlar alanı içinde geçerlidir. Her sınıf kendi hakimiyeti için diğer bütün araçlarla beraber kendine has bir kavramlar dünyası da yaratır.

Kavramlar günümüz dünyasında önemsiz, dilsel alana indirgenen bir mesele olarak değerlendirilip, geçiştirilemez. Burjuva dünya kendisini her gün yeniden ve yeniden örgütlemektedir. Kavramlarda sınıf mücadelesi içerisinde bu mücadelenin önemli bileşenlerinden birisidir. Hem tarihsel hem de güncel bağlamı içerisinde oldukça önemli bir silaha dönüşmüş durumdadır. Bundandır ki, komünist-devrimciler günlük yaşamlarındaki konuşmalarından, yazınsal ürünlere ve ideolojik tartışmalarındaki içeriğe kadar özellikle kullanılan dil ve kavramlara itinayla yaklaşmalıdır. Saldırı sadece düşman sınıflardan gelmemektedir. Bugün küçük burjuva birçok anlayış, reformist-revizyonist-liberal-burjuva feminist birçok anti-Marksist akım büyük bir ideolojik saldırının müfrezeleri olarak kol kola Marksizme saldırmaktadırlar. Bu saldırılara karşı durmak, göğüs gerip Marksizm’i yaşamın her alanında layıkıyla temsil etmek kuşkusuz en başta bilimsel bir ideolojik donanım ve bu donanıma bağlı politik-pratik bir birlikteliği gerektirir.

Kavramların Dili

Yukarıda kısaca vurgusunu yaptığımız meseleye dair somut bazı örnekler üzerinden tartışmamızı devam ettirelim. Bilindiği gibi biz komünistler kapitalizmin gelmiş olduğu aşamayı emperyalizm olarak tarif etmekteyiz. En berrak haliyle Lenin tarafından ortaya konan tahliller ve günümüze dek yaşanan değişikliklerle beraber emperyalizmin bugününe dair oldukça önemli tahlillerimiz söz konusu. Emperyalizm tanımı kavramsal olarak öylesine ortaya çıkmış bir isimlendirme değildir. Tarihsel bağlamı içerisinde güncelle bağı kurularak günümüzde en yakıcı şekilde kendisini hissettiren bir olgunun kendisidir. Gelin görün ki sınıf düşmanlarımız, bizzat emperyalist-kapitalist sistemin temsilcileri ve bilumum küçük burjuva, anti-Marksist akım, bu kavramı özünden kopartarak, şirin gösterme ve gerçekliği hasıraltı etme adına başka bazı tanımlar kullanmaktadırlar. Globalizm, Küreselleşme vb. isimlerle emperyalizmin gerici-yoz özü gizlenmeye çalışılarak, burjuva dünya alternatifsiz ve insanlığın geldiği son aşama olarak gösterilmek isteniyor. Şimdi bu kavram sınıf mücadelesi içerisinde bu kadar önemli bir yerde duruyorken bizler kalkıp “Ne olacak altı üstü bir kavram biz emperyalizm değil de başka bir şey diyelim” yönlü ciddiyetsiz bir yaklaşım sergileyebilir miyiz? Bu gerçeği ifade ederken tersi yönden bir sakat anlayışın aracı haline de gelmemek lazım. Öz-biçim ilişkisi dışında bir kavram fetişizmi de en az diğerleri kadar tehlikelidir. Fakat konumuz itibariyle esas tehlike olması açısından meselenin bu yönüyle devam edeceğiz. Coğrafyamızdaki devlet gerçekliğini tahlil ve tarif ederken öylesine bir tanımlama vs. kullanabilir miyiz? Hakim sınıfların “Cumhuriyet, demokrasi, medeniyet’’ olarak 100 yıla yakındır emekçi halkımıza yutturmaya çalıştığı bu sistemin adına faşizm dememiz öylesine yapılmış bir tercih değil, bilakis tam da öze işaret eden kavramsal bir tercihtir. Güncel-politik gelişmeler ekseninde aynı sorunun yaşandığını gözlemlemekteyiz. Basın yayın organlarımızdan tutalım da kitle toplantıları ve günlük çalışmalarımıza değin bu meselelerde önemli savrulmaların yaşandığını gözlemlemekteyiz. Bu savrulmaların elbette ideolojik-siyasi-kültürel arka planına dair daha kapsamlı tartışmalar yürütülüp, eğitim çalışmalarıyla bu mesele ciddiyetle ele alınmalıdır. Bugün coğrafyamızda özellikle Kürt Ulusal Hareketi’nin politik sahada elde ettiği güç ve başarı durumu aynı zamanda bu hareketin ideolojik dokusunu da özellikle komünist-devrimci hareket başta olmak üzere bütün sola yayma gerçekliğini getirmektedir. Merkezine post-Marksist radikal demokrasi fikriyatını yerleştiren ve bütün bünyeyi buna göre dizayn etmeye çalışan Kürt Ulusal Hareketi (KUH) bu dizayn sürecinin içerisine kendi dışındaki komünist-devrimci-ilerici özneleri de dahil etme perspektifiyle hareket etmektedir. Ki bu çalışmasında büyük oranda başarı sağladığını da ifade etmek lazım. Kendisine komünist, devrimci diyen ve sınıf mücadelesi yürütme iddiasında olan bazı hareketlerin KUH’den daha geri pozisyonda bazı söylem ve pratikler geliştiriyor olması meselenin vahametinin anlaşılması için yeterli bir veridir. Yine KUH’nin isimlendirilmesi noktasında zaman zaman saflarımızda bireysel temelde de olsa var olan ama komünist-devrimci hareketin neredeyse büyük bir bölümüne sirayet etmiş olan “Kürt Özgürlük Hareketi” tanımlaması meselenin anlaşılması açısından önemli bir göstergedir. Günümüz dünyasında dünya halkları ve ezilen uluslarının kendi özgürlüklerini nasıl elde edeceklerine dair devrimci dostlarımızla bir tartışmayı trajik bulmaktayız. Eminiz ki bahsedilen devrimci dostlarımızda Marksizm’in ABC’si olan bu meseleleri gayet iyi bilmekteler. Ancak siyasette ilkesizlik ve pragmatizm bu tür söylemlerin gayet rahat bir şekilde dillendirilmesine vesile oluyor. Sahi Kürt ulusuna ya da Kürt halkına özgürlüğü, Kürt Ulusal Hareketi PKK getirecekse, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da iktidar mücadelesi yürüttüğünü iddia edenler neden PKK bayrağı altında saflara katılmıyorlar ya da neden sadece Türk ulusunun “özgürlüğü” ya da Türk halkının özgürlüğü için mücadele ettiklerini beyan etmiyorlar?

Evet, bir kez daha belirtmekte fayda var; diğer bütün meselelerde olduğu gibi kavramlar meselesi de herkesin istediği şekilde eğip bükeceği, keyfine göre değiştireceği şeyler değildirler. Kuşkusuz daha kapsamlı ve bütün boyutlarıyla beraber ele alınması gereken bu konuya dair kısa bir giriş yapmış bulunuyoruz. Bütün çalışma alanlarımızda özellikle komünist ustaların metinlerini inceleyerek bu konuya dair eğitim çalışmaları yapmalıyız.

Makalemizi Mao Zedung yoldaşın “Liberalizmle Mücadele” isimli makalesinden kısa bir alıntı ile noktalayalım; “Bizler, parti ve devrimci örgütler içerisindeki birliği sağlaması ve kavgamızın menfaati adına etkin ideolojik mücadeleyi savunmaktayız. Her bir komünistin ve devrimcinin bu silahı kuşanması gerekmektedir. Ancak liberalizm ideolojik mücadeleyi reddetmekte, ilkesiz barışı savunmakta ve böylelikle halihazırda çökmekte olan cahilane bir tavra mahal vermekte, partimiz ve devrimci örgütler içerisindeki kimi birim ve bireylerde siyasi yozlaşmaya yol açmaktadır.”

http://www.halkingunlugu.net/