Devrimci halk meclislerini inşa edeceğiz

ovack belesiye bakanBiz başından beri DHF’li olduğumuzu ve Ovacık halk dayanışmasının adayı olduğumuzu belirttik Daha sonra yerel yönetimler programı dâhilinde yürüttüğümüz çalışmaların kamuoyunda gündeme gelmesi aslında toplumla birlikte geliştirmeye çalıştığımız, siyasal, kültürel ve ekonomik üretimlerin devrimci bir çabasının ürünüdür.

HABER MERKEZİ (09.09.2015)-Dersim/Ovacık’ta DHF’nin devrimci, halkçı yerel yönetimler perspektifi ile çalışmalarına devam eden Belediye başkanı M. Fatih Maçoğlu ile hem çalışmalarına dair hemde genel siyasal sürece ilişkin bir röportaj gerçekleştirdik

HG: Kamuoyuna yansıyan çalışmalarınız hakkında neler söylemek istersiniz?

M.Fatih Maçoğlu: Üretime dönük yaptığımız çalışmalar kamuoyu tarafından sürekli yakından takip ediliyor. Klasik belediye anlayışının dışına çıkarak toplumsal ilişkilerin planlandığı, sosyal ilişkilerin düzenlendiği bir üretim çalışması için ilk adamı attık. Bu bir süreç işidir aynı zamanda. Bir iki yıl içinde bitecek Bir şey değil. Uzun vadeli bir çalışma planladık. Ekonomik alt yapıyı planlamak ve geliştirmek adına bazı girişimlerimiz oluyor, doğal olarak bu attığımız adımlar kamuoyunda bir karşılık buluyor. Kapitalizmin insanı bencilleştirdiği, sosyal ilişkilerini tarumar ettiği böylesi bir ortamda ilçemizde hayatın planlanması üzerine yürüttüğümüz bu çalışmalara duyarlı insanlarımızdan, dostlarımızdan hatırı sayılır destekler görüyoruz. Biz belediye çalışmasının yol, su, park, vb. Gibi hizmetlerin dışında yapabilecek şeyleri olduğunu geniş kamuoyuna gösterdik, göstermeye devam edeceğiz.

HG: Yerel yönetimler anlayışınızı meclisler perspektifi ile ele aldınız. Mevcut durumda halk meclisleri çalışmaları ne durumdadır?

M.Fatih Maçoğlu: Devrimci halk meclisi henüz istediğimiz noktada değil, eksiklikleri var, toplumun duyarlılığıyla buluşmayan yanlarımız var.. Önümüzdeki süreçte halk meclisinin işlevini devrimcileştirecek, duyarlılığı arttıracak çalışmalara yoğunlaşacağız. Şu an işleyen bir meclisimiz var. Belediyenin topluma karşı ne kadar sorumluluğu varsa toplumun da kendisine ve belediyenin çalışmasına o kadar duyarlı olması gerekiyor. Toplumsal duyarlılığı geliştirmek bizzat halkın katılımıyla gerçekleşecek yönetim anlayışından geçiyor. Bu anlamda hala ağır yürüyen yanlarımız var. Ama şunu söyleyebiliriz, Belediyemizin toplumla ilişkisi şu an ileri bir durumdadır. Bir mahallede oluşan herhangi bir sorunu belediyeye bildirerek sorumluluk sahibi olduğunu hisseden hatırı sayılır dostlarımız, arkadaşlarımız var. Mesele yaptığımız her çalışmaya ilçemizde yaşayan insanlarımızı dâhil etmekte. Bunu da önümüzdeki günlerde çok daha ileri bir noktaya taşıyacağımıza eminiz. Çünkü doğru iş yapıyoruz. Yaptığımız işin toplumdaki karşılığına bakıyoruz, ne kadar buluşmuştur, ne kadar eksiktir, eleştiriler nelerdir, bütün bunları toplayıp yeniden planlamalar yapmaya çalışıyoruz. Yerel yönetimler anlayışımız sadece bölgemizde belli bir coğrafya parçasına sıkışıp kalan değil, bizzat oradan beslenen ve bunu farklı alanlarda yaşayan insanlarla buluşturma görevimiz var. Mesela bölgemiz dışında elimizden geldiğince sosyal sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz. DHF ve Mazgirt belediyesiyle birlikte Kobane’ye yardımlarda bulunduk. Kobane de savaş sonrası DHF’nin çağrısı ile yerel yönetimlerle birlikte gidip ziyaretlerde bulunduk, görüşmeler yaptık, Kobane’nin inşası için neler yapabileceğimizi oradaki yetkilerle konuştuk. Yine geçen günlerde Artvin Hopa’da sel felaketinden dolayı mağdur olan insanlara Mazgirt Belediyesi ile birlikte yardımlarımızı götürdük. Tarımsal çalışma sonucu elde ettiğimiz ürünümüzü götürüp Hopa halkıyla paylaştık. Şunu yapmaya çalışıyoruz; Yerel yönetimler belki de sınırları belli olan bir alanı çağrıştırıyor olabilir, ama bizim anlayışımızda etkin olan şey o sınırları da aşacak devrimci olan her çabayı devrimci bir sorumluluk taşıyarak halklarla buluşturmaktır.

HG: Devletin yeniden devreye soktuğu savaş konsepti denkleminde Dersim’de yeniden OHAL uygulamaları başlatıldı. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunu

M.Fatih Maçoğlu: Tarihsel anlamda devletin bölgemizde bıraktığı ve de bırakmaya çalıştığı tahribat çok fazla. Her tahribat toplumumuzun kültürel ve ekonomik olarak kendi değerlerinden yani kendisinden uzaklaştırılması demek. Bu yönüyle hem toplum hem de doğamız siyasal baskının her zaman hedefi oldu. Olmaya da devam ediyor. Kendi toprağından kopan insanımız doğallığında üretimden uzaklaşıyor, OHAL uygulamaları hem insanımızda hem de doğamızda derin tahribatlar yaratıyor. Siyasal hedef haline getirilerek boşaltmaya yönelik çabalar gelecek kuşakların yarına uzanan düşlerini kopartıyor. Uzun yıllardır Kürdistan toprağı bu baskılardan çok etkilenen bir bölge oldu. Sistematik bir şekilde bu bölgelerde uygulanan bu siyaset tarzı devletin bakış açısının sürekliliğini gösteriyor. Bu uygulamaların hedefinde bölgenin kültürel, siyasal kimliğine ve doğasına yönelik bir tahribattı yaratmak vardır.

HG: Yapmış olduğunuz çalışmalardan kaynaklı sürekli adınız geniş kamuoyu nezdinde TKP’li başkan ve belediye olarak anılmaktadır. Bu durum DHF kitlesi başta olmak üzere devrimci kamuoyu tarafından farklı algılara yol açmaktadır. Bu durumla ilgili neler söylemek istersiniz?

M.Fatih Maçoğlu: Geniş kamuoyu kesimlerinde “komünist başkan” tanımlaması TKP ile ilişkilendirilse de, biz her fırsatta TKP ismiyle seçime girdiğimizi ama DHF’li bir belediye olduğumuzu özellikle belirtiyoruz. Kamuoyunun da önemli bir kısmı bu gerçeği bilmektedir. TKP ismiyle Türkiye genelinde ilk defa bir belediyenin kazanılması özellikle burjuva medyasında bir ilgiyle karşılandı. Doğallığında bizimde düşünmediğimiz bu ilgi yoğunlaşarak devam etti. Türkiye de sol-sosyalist belediyeler vardı ve bizim dışımızda da var. Mesela Mazgirt belediyesini yöneten yoldaşımız iki dönemdir orada kazanıyor. Bizim gibi onlarda DHF’nin yerel yönetimler programını Mazgirt halkıyla birlikte yaşamsallaştırmaya çalışıyorlar. Yine bizim dışımızda Kürdistan’ın birçok yerinde toplumsal ilişkileri planlanması üzerine çalışmalar yapan belediyelerin çalışmaları var, böyle örnekleri çoğaltabiliriz. 2014 yerel seçimlerinde DHF hem Dersim merkez hem de Dersim ilçelerinde halk dayanışmaları oluşturdu. Bu dayanışmalara geniş halk ve kite örgütlerinin katılımı sağlandı. Biz DHF’nin Ovacık ilçesinde oluşturduğu Ovacık Halk Dayanışmasının adayı olarak seçime girdik. Bu dayanışma kendi içerisinde oluşturduğu bir kurulu vardı. Bu kurul seçimlere parti ismi altında katılmasının daha doğru olduğuna karar verdi. DHF ile birlikte bir karar alındı. Örgütlenmesini tamamlayan TKP ismiyle seçime girdik ve kazandık. Seçim sonrası özellikle geniş kamuoyunda yer alan haberler TKP ismini öne çıkardı. Biz başından beri DHF’li olduğumuzu ve Ovacık halk dayanışmasının adayı olduğumuzu belirttik. Daha sonra yerel yönetimler programı dâhilinde yürüttüğümüz çalışmaların kamuoyunda gündeme gelmesi aslında toplumla birlikte geliştirmeye çalıştığımız, siyasal, kültürel ve ekonomik üretimlerin devrimci bir çabasının ürünüdür.

http://www.halkingunlugu.net/