Avrupa Demokratik Kadın Hareketi; 11-12 Haziran’da Almanya’nın Stuttgart kentinde “Uzlaşmıyoruz Kendi Gücümüzle Özgürleşiyoruz” şiarıyla dokuzun’cu kurultayını gerçekleştirdi
Stuttgart (16-06-2016) Avrupa’nın bir çok ülkesinden (Almanya, Fransa, İsviçre, Hollanda, Avusturya, İngiltere) katılan delegeler, seçme ve seçilme haklarını kullanarak 9. merkezi komisyonunu oluşturdu. Demokratik Kadın Hareketi adına da katılımın sağlandığı kurultayın ilk gününde program kısa bir açılış konuşmasından sonra devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için yapılan saygı duruşuyla başlatıldı. Kısa bir müzik dinletisiyle hep beraber söylenen “Herne peş” marşından sonra delege tespiti yapılarak kurultayı yönetecek divan belirlendi. ADKH 8. Dönem komisyonu adına yapılan açılış konuşmasından sonra, DKH temsilcisinin de yaptığı konuşmayla dayanışma mesajı verilerek kurultay selamlandı. Ermeni yazar Anjel Dikme’de kurultayda bir konuşma yaparak kadınların bu birlikteliğinin çok değerli olduğunu ve tarihi yazanların hep erkeklerin tarihini yazdığını ve kadınları bilinçli olarak görmediklerine değinerek kadınların da kendi tarihlerini yazma sorumlulukları olduğunu söyledi. Kurultayı ve katılımcıları selamlayan Dikme, bundan sonrasında ADKH’ya elinden gelen tüm desteği vereceğini belirtti.
Kadın ve Mücadele Araçlarına Bakış
ADKH 8. Dönem merkezi komisyonunun hazırlamış olduğu “Kadın ve Mücadele Araçlarına Bakış” başlağı ile bir sunum yapıldı. Yapılan sunumda özel mülkiyetin ortaya çıkışı, kadına biçilen misyon, kadının mücadele tarihi ve bu mücadelede kadının kendi örgütlü gücünü yaratarak verdiği var olma savaşımına değinilerek, tarihten günümüz dünyasına oluşturulan kadın örgütlülükleri ve mücadele araçları ele alındı. Bu araçların toplumsal muhalefetin bir parçası olarak kullanmak gerekir. Bu örgütlenmeleri ideolojik, siyasal ve örgütsel olarak irdelemek gerekir. Meşrudur ancak ideolojik olarak ayrımını çok net koymak gerekir. Erkek egemen ideolojiye karşı şekillenmek başka bir şeydir denilerek dünyanın çeşitli coğrafyalarında oluşturulan kadın birlikleri, komünleriyle beraber öz savunma kavramı tartışmaya açıldı. Tartışmalar içersinde nefsi müdaafa ile öz savunma arasındaki farka değinilerek; öz savunmanın Kuzey Kürdistan’da öz yönetim meselesi ile gündeme geliş süreci izah edildi. Öz savunma kavramına aslında yabancı olunmadığı, devrimler tarihinde zaten öz savunma örnekleri olup komünal sistemin bir parçasıdır denildi.Sosyalist deneyimler yaşayan ülkelerde yaşanan iktidar süreçleri aslında birer öz yönetim ve öz savunmadır. Bugün Güney ve Kuzey Kürdistan’ da yaşanan da bu tarihsel deneyimin özgün uyarlanmasıdır. Öz savunma politik bir eylemdir. Bölgelere göre özgünlükler taşır. Bütün kıtalar için aynı genelleme yapılarak uygulanamaz, lokal ve özgün bir durumdur şeklinde görüş belirtildi.
Öz savunma tüm canlılar için bir haktır. Bu genel kabul üzerinden kadına yönelik saldırıda, kadının kendini koruma biçimi ne şekilde olursa olsun öz savunmadır denildi. Buna göre Çilem Doğan kendini korumak için eşini öldürmek zorunda kalması öz savunma olarak ele alanların yanısıra nefsi müdaafadır diyeneler de oldu. Bu iki kavramı birbirinden ayırmak gerektiği de belirtildi.
Çeşitli fikirlerin öne çıktığı sunum tartışmalarında devrimci mücadelenin esas halka olduğu öz savunmanın bu açıdan ele alınması gerektiği de farklı fikir olarak ifade edildi.Öz savunma sadece kadın cinayetleri ile açıklanmamalıdır. Sistemin ve devletin saldırısı karşısında örgütlü mücadele öz savunmadır, ADKH varlık amacı ile bir öz savunmadır denildi. Ayrıca Marksist kavramlardan sakınılmadan alternatif olmasının yanında bilinçli bir siyaset şekli olduğu ifade edilerek kendi mücadelemize ait kavramların kullanılmasından yana olunduğu yönünde fikir belirtenler oldu.
Ezilen sınıfların mücadelesinde kadın ve erkeğin karşı karşıya getirilmesi yanlışına düşülmeden, kadın mücadelesinin toplumsal mücadeleden bağımsız ele alınamayacağı önemle vurgulandı. Ezilen sınıf içerisinde yer alan emekçi kadının sömürüsü ile öz savunma arasında nasıl bir ilişki kurulacağı soruldu. Bu tartışmalara DKH de dahil olarak; Şubat ayında gerçekleştirdikleri kurultaylarında öz savunmayı tartıştıklarını, programlarında yer aldığını, devrimci mücadelenin esas alındığı sonuç olarak da öz savunmanın bir hak, engellenemez bir durum olduğu ifade edildi. ADKH’nın ” Kadının en ilkelinden en bilimseline dek tüm mücadele araçlarını savunur” program maddesine vurgu yapılarak, Çilem’in eyleminide, Rojava’ da emperyalist işgale karşı savaşan kadının eylemini de sahipleniyoruz şeklinde ifade edildi. Öz savunmanın bir hak olduğu, doğru olduğu ve öz savunma birliklerinin gerekli olduğu da savunulan bir başka görüş oldu.
Tartışmaların ardından ADKH 8. dönem komisyonu adına söz alınarak, yöneltilen sorulara cevap verildi. Daha sonrasında ise Yeni Kadın adına kurultay selamlanarak, öz savunmayla ilgili kısa bir konuşma yapıldı. ATİK-Yeni Kadın tutsaklarının davasının sahiplenilerek mahkemeye katılım sağlanması yönünde çağrı yapıldı. ADKH kurultayı ilk günü programı, faaliyet ve denetim raporlarının okunması ve tartışmaya açılmasıyla devam etti. Tartışmaların ardından ilk gün kültürel etkinlik bölümüyle sonlandırıldı.
ADKH, 9. Dönem Merkezi Komisyonu Oluşturuldu
ADKH 9. Kurultayının ikinci günü faaliyet ve denetim raporunun oylanarak onaylanmasıyla devam etti. Daha sonrasında mali rapor okunarak değerlendirildi. 2 gün süren kurultay programı içerisinde; ADHK, SYM, SKB, İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği, Eylül Cansın Derneği, Çingene Gül Trans Evi, HDK Avrupa, ve kurultayın gerçekleştirildiği yer olan Stuttgart Becekli-Göktepe Derneği adına mesajlar okundu, açıklamalar yapıldı. Kurultaya gönderilen mesajlar ve katılan kurumların konuşmalarının ardından, yeni komisyonu olusturacak delegelerin seçilip oy birliğiyle kabul edilmesiyle ADKH 9. dönem merkezi komisyonu oluşturuldu. Öneriler ve temenniler bölümüyle kapanış yapılarak, 9. kurultay başarıyla sonuçlandırıldı.