ADKH; Ben Herkesim!

Rengimiz, dilimiz, şarkımız, kadınlığımız, sanatımız, hayatımız saltanat sahiplerini dil koparma noktasına getirip, huzuru kaçırmış ise kabahat “Havva ile Adem” de.!!

Sanatçıyı farklı kılan toplumun söyleyemediğini sesli söylemek, egemen dili, anlayışı, baskıyı, toplumsal olayları farklı bir pencereden icra edebilmeleridir. Sezen Aksu’ da kendine özgü sanatıyla her kesimin dinlediği bir üretkenliğe sahip.

Saray’ın fetvası camiden duyuruldu. Farklılıkları bir fabrikada eritip tek bir biçim de yeniden “üretmek”. Kadına, sanata, hayata dil uzatmak, yetmedi koparmak, tanıdık ama lanetlenmiş bir tarihi yeniden hatırlatmaktadır. İstenen sanat anlayışını sanatçılar üzerinden inşa etmek, halkı uyutmak için Ari ırkına hizmet eden “sanatçılara” yüklü maaşlar ödenir. Sansür devreye girer, resimler ve ressamlar ahlaki deliler ilan edilir, Yahudi sanatçılar sürgüne, onları dinleyenler toplama kampına gönderilir. Kitaplar yakılır, sanat yozlaştırılır, geri kalanlar korkuya boyun eğer. Lanetlilerin tarihi yine sanatla anlatılır dünyaya. Picasso’ nun Guernica’sı, Victor Jara’ nın parmaksız gitarı ve öldürülürken dilin de Venceremos’u mırıldanışı..

“bilmek acı çekmektir. Ve bildik” diyordu Pablo Neruda. “Sen beni üzemezsin/ zaten çok üzgünüm / nereye baksam acı” diyen Sezen’in bildiği de lanetli tarihin tanıdık acısıdır. Gülşen’in kıyafeti, Hadise’nin sözleri, Sezen’in şarkısı gazetecinin(Sedef Kabaş) sözü, akademisyenin itirazı, sosyalistin hayırı, Kürdün özgürlüğü. Hepsi toplumsal ahlaka ve iktidara itaat etmeyen, uymayan ya linç edilmeleri için saldırıya açık hala getirilen ya da tutuklanan kadınlar. Kutsallık da cennet de ayaklarının altından çekilip alınan kadınlar oldular. Her yerden kovmaya alıştıkları kadınlar da kadınlık da çoktan değişti. Sanatın, sanatçının kadının ve ezilenlerin ortak sloganı “ sen benim dilimi ezemezsin” Sanatın gücüyle dayanışma ve mücadele halkların diline işlendi . Herkes kendi dilinde sen beni ezmesin diyor.

Yaşasın Dayanışma!

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi