25 Kasım; Mirabal Kardeşler olarak bilinen Patria, Minerva ve María Teresa; adlı 3 kız kardeşin, Dominik Cumhuriyeti’nde iktidardaki Trijillo diktörlüğüne karşı isyanı örgütledikleri için, devletin kolluk güçleri tarafından önce tecavüz edilip sonra katledildikleri günün adıdır. Ama kadın mücadelesinin diktatörler devirdiğinin kanıtıdır da aynı zamanda…
Mevcut kapitalist, ataerkil aklın oluşturduğu sistemde, kadına yönelik şiddet, herhangi bir coğrafya ile sınırlı değil. Kadın katliamları, şiddet, hak ihlalleri oransal olarak değişiklikler gösterse de ülke, bölge ayrımı olmaksızın yükselerek devam ediyor.
Dünyada her gün 137 kadın kendi ailelerinden biri veya eski partneri tarafından kadın oldukları için öldürülüyor. Almanya’da sene başından bu yana 103, Fransa’ da 95, İtalya’da 75, İsviçre’de 24, Avusturya’da 22, Belçika’da 17 kadın katledildi.
İki yıldır süren korona pandemisi sürecinde ilk saldırının kadın haklarına olduğunu, her krizin kadınlara şiddetin çeşitli biçimleri olarak geri döndüğünü, bir kez daha gördük. Yaşadığımız Avrupa coğrafyalarında yarı zamanlı, esnek ve evden çalışma, daha çok kadınlar üzerinden yaygınlaştırılarak kadınların yükü arttırılırken, cinsiyetler arası ücret farkı yükseldi. Katılaşan geleneksel rol modellerine yükselen enflasyon da eklenince, kadınlar üzerindeki yük çok daha fazla arttı. Avrupa’da da kadınlar daha fazla yoksullaştı, kadına yönelik her türden şiddet yükseldi.
Buna rağmen, imzacı ülkeler, İstanbul sözleşmesinin gereklerini uygulamadılar, hatta Polonya, Macaristan ve Slovakya’da olduğu gibi tartışmalı hale getirilirken, Türkiye Sözleşme’den çekildi. Oysa Türkiye ‘de durum daha da vahim, sene başından bu yana 290 kadın katledildi.
Ortadoğu ve Afrika gibi savaş ortamlarında yüzbinlerce kadın, yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalırken, göç yollarında her türlü şiddete maruz kalıp, yaşamlarını yitirdiler. Geldikleri Avrupa ülkelerinde ise tutuldukları insanlık dışı kamplarda, şiddetin her türlüsünü yaşıyorlar. Genç işgüçü açığı, mültecilerden seçilen kalifiye elemanlarla (çoğu kadın) ucuz işgücü olarak çözülüyor.
Taliban, Afganistan’da öğretmen, doktor, sanatçı, sporcu kadınları katletti ve katletmeye devam ediyor. Okullar kız çocuklarına kapatıldı. Dünya, Afganistan’lı kadınların sesini duymadı/ duymak istemedi. Ama Afganistanlı kadınlar, kadın düşmanı Taliban’a karşı mücadeleyi sürdürüyorlar.
Dünya Afrin’de ki kadınların sesini de duymadı, Türk devleti ve çetelerin uyguladığı vahşette Afrin’de her gün kadınlar kaçırılıyor, tecavüz edlip öldürülüyor, zorla göçettirilyor.
Bu gerçekliklere inat, kadın mücaddelesi sınırları aşarak, ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
KOVID 19’un yarattığı koşullara rağmen, kadın mücadelesi tüm dünyada umut verici boyutlara ulaştı. Kadınlar, dünyanın dört bir yanında kadın cinayetlerine, her türden şiddete, hak gasplarına ve savaş politikalarına karşı örgütlü güçlerini büyüterek mücadeleye devam ediyorlar.
Avrupa Kadın Dayanışması olarak bizler de, birbirimizden güç alarak, deneyimlerimizi paylaşarak kadına yönelik her türden şiddete karşı mücadelemizi yükseltmeyi sürdüreceğiz. Afrin ve Afganistan’daki kadınlar gibi dünyaya seslerini duyuramayan kadınların sesi olmaya devam edeceğiz. Biz kadınlar, özgürlük arayışçısıyız. Özgürlüğumüzü elde edinceye kadar mücadelemiz sürecek!
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI VE KADIN MÜCADELEMİZ!