Alman devletinin NAV-DEM ve kurumlarına yönelik saldırılarını kınıyoruz

ADHK olarak, Alman devletinin Nav-Dem ve bağlı kurumlara yönelik baskı, yasaklama, tutuklama saldırılarını kınıyor, Kürt ulusunun haklı ve meşru mücadelesini destekledigimizi ve dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz

ADHK (16-03-2018) Faşist T.C devleti, Uluslararası gerici emperyalist güçlerin destek ve yardımıyla havadan ve karadan başlattığı; Efrin işgal girişimi, yiğit Kürt halk direnişçilerinin engeline takıldı. Askeri ve siyasi olarak hiçbir sonuç alamayan gerici faşist ittifak, sivil katliamlarını bir askeri başarı olarak gösterirken, başta Almanya olmak üzere, Ortakları ve destekçileri olan dünya emperyalist gerici şerh güçleri de boş durmuyor. Avrupa’nın kimi ülkelerinde Kürtlerin rengini, meşru ulusal bayrağını ve sembollerini yasaklamaya çalışıyorlar.

Protesto yürüyüş ve gösterileri, kendi hukuk sistemini de hiçe sayarak, yasaklanmalara ve engellemelere maruz kalırken, anlamsız ve gerekçesiz bir şekilde yasaklanan Kürt renkleri, sembolleri ve Kürt kurumları üzerindeki baskı sindirme saldırıları gün geçtikçe artmaktadır.

Avrupa’daki savaş büroları ve kumanda merkezleri tarafından, “Kürdü gördüğün her yerde ez” pratiğiyle bu yasaklamalar her geçen gün artarak devam edeceğe benziyor. Bilinmelidir ki, Efrin kırsalında yürütülen kara savaş araçları Alman emperyalizminin verdiği panzerler ve mühimmatlarıdır. Dünya kamuoyu nezdinde bütün ipliği pazara çıkmış faşist T.C ve AKP iktidarına bu kadar yaltaklanmanın tek bir gerekçesi vardır. Savaşın yaratmış olduğu ekonomi dünya emperyalist sistemin yönetici kartelleri ve silah tüccarlarının iştahını kabartıyor. Bunlardan bir de kuşkusuz ki Almanya’nın savaşa sürdüğü panzerlerdir. Bu nedenle Kendi ülke yasalarını da hiçe sayarak en küçük demokratik hak olan yürüyüş miting ve buna bağlı olarak da semboller ve renkleri yasaklayarak dünya kamuoyunu manipüle etme çabalarının esas amacı karlarına kar katmak ve bu uğurda ellerinden gelen bütün çabayı sarf etmektir.

Nav-Dem ve kurumlarına yönelik saldırılar keyfi bir hal almışken, bu tutumlarıyla adeta Faşist Türk Devletinin sırtını sıvazlayarak, silah satışı anlaşmalarını güncelleyerek karşılıklı sadakatlerini her çırpıda göstermişlerdir.

Yasaklanmaya çalışılan Bayrak ve semboller Orta-Doğu halklarının ulusal özgürlük bayrağıdır. Yasaklanmak istenen Karanlık çete ve onun resmi temsilcisi TC ve AKP hükümetine ve halklar üzerinde yaratmak istedikleri karanlığa karşı bedel ödemiş halkların aydınlık sembolleridir.

Alman Polisin, Kürt ulusal hareketinin bayrak ve flamalarını yasaklaması elbette şaşkınlık yaratacak bir durum değil. Avrupa devletler arasında “demokrasi” havariliğine soyunan Alman devleti söz konusu stratejik müttefiklerin çıkarı olduğunda hak ve hukuku hiçe sayarak emperyalist saldırgan dişlerini emekçilere, ezilenlere, ötekileştirilenlere açıktan göstermekten çekinmeyeceğini bilmekteyiz.

Bir ittifak ve kirli anlaşmaların sonucu olarak yasaklanan Kürt sembollerin anlaşılması gereken şudur, Kürtler Orta-Doğuda bütün dengeleri bozmuştur. IŞİD denilen katil çetenin durdurulması kuşkusuz ki bu çeteyi besleyen güçler tarafından kolay hazmedilecek bir gelişme değil. Bu semboller Kürtleri temsil ediyor, bu semboller Terör çetesine karşı direnen ve onu yenilgiye uğratanları temsil ediyor, bu sembolleri yasaklayanlar kimin temsiliyetini yapmakta.

Biz, ADHK olarak Alman devletin Kürt ulusuna yönelik bu tutumlarını kınıyoruz!

Nav-Dem ve Kürt kurumlarına yapılan saldırılar derhal durdurulsun!

Yaşasın Devrimci Dayanışma!

Her Yer Efrin, Her Yer Direniş !

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)

Mart 2018