Almanya’da Koalisyon Hükümetin İcraatları! – Mazlum CEYLAN

Almanya’nın genel seçimleri 26 Eylül 2021‘de yapıldı. Seçimlere giren partilerin hiçbiri hükümeti kurabilen çoğunluk seçmen sayısının oylarını alamayınca, SPD, Yeşiller, FDP koalisyon hükümetini kurdular. Hâkim sınıfların hangi kanadının halkı yöneteceği belli oldu.  Ancak seçim atmosferinde vadedilen söylemlerinin partiler tarafından uygulayabilir gibi, genel bir beklenti emekçilerde vardı. Özelikle sendikalarda bu beklenti daha fazladır. İşçi sınıfının mücadelesini SPD potasında zayıtlatan işçi sendikaları, sürekli SPD’yi umut kapısı olarak görmüşlerdir.

Sınıf bilinçli kesim, bu beklentinin fazla gerçekçi olmadığını belirtmişti. Zira SPD ve Yeşiller ’in kurduğu hükümet denenmemiş bir ekonomik modele sahip değildi. 1998 ve 2005 yılları arasında SPD ve Yeşiller’in kurduğu hükümet denenmişti. Almanya’da ekonomik ve siyasal uygulamaları tarihsel benliğimizde durmaktadır.  Kime hizmet ettikleri, emekçiler kendi yaşantısında görmüşlerdir. Yazının içerisinde vurgulayacağımız gibi, SPD ve Yeşiller ağır siyasal ve ekonomik politikaları uygulamıştır.

Hâkim Sınıfların Menfatını Savunan Sosyal Demokratlar!

Alman devletinin emekçilere çıkardığı acı reçeteleri kendilerini Sosyal Demokrat Parti olarak adlandıran, SPD ve Yeşiller vasıtasıyla topluma dayatmaktadır. Almanya tarihinde hep böyle olmuştur.  Kitleler tarafında bilinen sağ partiler; devrimci, demokrat kurumlardan ve kitle muhalefetinde çekindikleri için hükümet programına dönüştürmüyorlar, halk tarafında sosyal demokrat olarak bilinen SPD ve Yeşiller gibi partiler tarafında uygulanıyor, karşıdevrimin acı reçeteleri. Birinci Dünya savaşına giden yolu SPD açmıştır, Kasım devriminin bastırması SPD’nin marifetidir, Hitlerin iktidara gelmesinde SPD’nin siyasal politikasının sonucu olmuştur. Ayrıca, Alman devrimcilerin ve sosyalistlerin zindanlarda katledilmelerinde SPD sorumludur. Almanya tarihinde SPD’nin kabarık suçlarının olduğu biliniyor. 1998’den sonra Yeşiller de aynı suça ortak olmuşlardır.  Bir dönemin demokratları, Alman devletinin çıkarlarını savunan bekçiler olmuştu

Son seçim sonrası, FDP, SPD ve Yeşiller’in oluşturdukları hükmet; geçmişte yaptıklarının tekrarlanması olacaktır. Uzun süre SPD ve Yeşiller Almanya’yı yönettiler.  CDU/CSU tasarladıkları ancak o dönemin konjonktüründe yapamadıkları siyasal ve ekonomik kararları, SPD ve Yeşiller uyguladı. Bugünde,  daha katmerli ekonomik tasarılar bizi bekleyecektir

Kokuşmuş Cesette Dahil Olan Yeşiller!

Bugün hükümette yer alan Yeşiller kuruluşlarına tekabül eden politik çizgilerini adım adım süreç içinde terk ederek, yükseldikleri siyasal zemininde uzaklaşmışlardır. Kuruluşunda; silahlanmaya, dış ülkelere asker göndermeye karşı çıkan Yeşiller, bugün Almanya savunma bütçesini yükselten, dış ülkelere Alman ordusunu gönderen vb. aktif savunucuları olmuşlardır. Alman devletinin yüce çıkarlarını ulusal ve uluslararasında savunmaktalar, hatta bazı sorunlarda, Almanya’da sağ parti olarak bilinen CDU’yu sağdan eleştirmekteler.

Örneğin; Alman devletinin militarist yapılandırması ve dış ülkelere asker ve savaş teçhizatı göndermeleri, Yeşiller ve SPD hükümetinin döneminde olmuştur. Ukrayna’ya ağır silahların gönderilmesi,Yeşillerin gündeme getirdiği aktif savunduğu görüştür. CDU’nun ilerisine geçmişlerdir.

SPD ve Yeşiller ’in 1998’dan sorası kurdukları koalisyon hükümetinde Alman devletinin militarist yapısını güçlendirmiştir, 1999’da  Yeşiller, Almanya’nın Kosova savaşına girmesini savunmuştur, 2. Dünya savaşında sonra ilk kez Alman askerlerini dış ülkelerde savaşa süreklemiştir, SPD ve Yeşiller.  Bu karar, SPD ve Yeşillerin kurduğu hükümette Alman hükümetin Başbakanı G. Schöreder, Dışişleri bakanı J. Fischer almıştır. Dünyanın değişik topraklarında gelişen ulusal ve sınıfsal hareketleri bastırmada, Alman devletinin ordusu 1999’dan sonra önemli alanlarda konumlanmıştır.

Gine; Almanya’da 2000’den sonra yürürlüğe konulan  ‘Ajanda 2010’ işçi ve emekçilerin hak ve özgürlüklerini yok eden  agenta, CDU uygulayamadığı ekonomik programdı; SPD ve Yeşiller koalisyonu uygulamıştır.  Emekçi yığınlar  hartz kanunlarını kendi yaşantısında halen his etmekteler. Geçinme imkanı olmayan yoksul kişilere, hartz 4 sınırlarının içinde yaşamayı dayatan, daha nice kanunları barındırdığı  agenta 2010,  SPD ve Yeşiller uygulamıştır.

Sosyal Demokratlar Kokuşmuş Cesettir!  

Rosa’nın vurgusu halen güncelliğini korumaktadır, ezilen yığınları kandırarak, aldatarak seçimde yoksulların oylarını alan SPD ve Yeşiller, tekelci burjuvazinin isteklerini yaptırıyor. Hakim sınıflar, işçi ve emekçileri en iyi biçimde  sömürdükleri dönem, bunların hükümette oldukları dönemdir. Sosyal demokratlar olarak görünen bu partiler emek cephesini terk ederek, karşı devrimci partiler haline gelmiştir. İlk ortaya çıkmaları ile bugün temsilciliğini yaptıkları sınıf arasında köklü değişiklik olmuştur, Yeşiller zenginlerin sözcüleri olmuşlardır. Dolaysıyla; kokuşmuş cesete yenileri katılmıştır. Yeşiller! Bu kokuşmuş ceset, yığınların siyasal bilincini, devrimci mücadeledeki zihnini bulandırmaktadır. Ortaya koku salmaktadır. Solda ve emekte yana görünüyorlar, kapitalist tekellerin çıkarlarını savunuyorlar. Yerel yönetimlerde CDU ile aynı tasarılara imza atmaktalar.

Kitlelerin somut sorunlarını, Çevre, Ekoloji, İklim, Silahsızlanma ve benzeri siyasal ekonomik programları savunucu olarak görünenler, bugün ise hakim sınıfların siyasal menfatlarını savunan Yeşiller, son seçimlerde gençlerin yaş ortalamasının 30’un altında olanların, yüzde 22 oylarını almıştır.

Yeşiller’in siyasal ve politik siyasetinin bir kez daha tartışılması, değerlendirilmesi gerekiyor, zira küçümsenmeyecek kadar devrimci demokrat kesim Yeşiller partisi içinde örgütlenmiştir, aktivisti olmuştur, Yeşiller partisinin çalışmalarını yürütmektedir.

Enflasyon Artıyor, Emekçiler Fakirleşiyor!

Corona sürecinde emekçilerin yoksullaştığı  (özelikle Kadınlar) en ağır dönemdi. Sağlık sorunu, Emeklilik sorunu, Konut sorunu, Geçim sorunu başta olmak üzere emekçilerin gündemindeydi. Zenginler pandemi sürecinde servetine servet katıyordu, emekçiler nasıl geçineceklerini düşünüyordu. Pandemi süreciyle enflasyon yükselmiş, yüzde 5 civarında seyir izliyordu. Bu şu anlama geliyordu; emekçinin geçinmesi için aldığı ücret yüzde 5 değer kayıp etmişti. Alman devleti belirli ekonomik paketleri açıklayarak, özellikle şirket sahiplerini ödüllendirdi.

Ezilenler  pandemi sürecini ağır bedellerle geride bırakırken, ABD’nin kışkırtmasıyla Rusya ve Ukrayna savaşı başladı.

Hükümeti kuran FDP, SPD,Yeşiller Partisi, Rusya ve Ukrayna savaşında ABD yanında politik tavırını belirlediler. Almanya’da süren mevcut ekonomik sıkıntılar sürerken, Rusya’da ithal edilen petrol ve doğal gazın boruları kısmen kapatmasıyla ‘enerji fiyatlarının haziran ayında bir yıl önceki döneme göre yüzde 38 arttığı, gıda fiyatları da aynı dönemde yüzde 12,7 yükseldi‘.  Alman devletinin ABD’den yana tavır alması ve Rusya‘ya yapılan yaptırımlar, Rusya‘nın yaptırımlara karşı yaptırım uygulaması, ekonomik fatura zenginlerin dışında her kese çıktı. Sürekli yükselen enflasyona tuz ve biber oldu. Enflasyon yüzde 8 buldu.

Üstte belirtiğimiz enflasyon rakamları, savaşın kitleler üzerindeki ekonomik etkisidir. Savaşların yükünü ezilenler çekmesidir. Cephede savaşanların ve savaşın ekonomik yükünü çekenler toplumun yoksul kesimidir. Zenginler savaşı rant kapısı olarak görmekte, savaşın devam etmesinde yanalar.

Ukrayna’da süren işgalin bitmemesi için uzun süreli savaşı sürdürenler içinde Alman devleti’de her almaktadır. Savaşı uzun sürdürerek, Rusya’nın yıpratılmasını ve dünya pazarların üzerinde askeri gücünü zayıflatmaları amacı taşımaktadır. Yani büyük tekellerin politikasını yerine getirmekleler. Dolaysıyla; işçi ve emekçilerin içinde yaşadığı hayat pahalılığını, geçim sıkıntısının sorumlusu Alman Hükümetidir.  Yeşiller, SPD ve FDP partilerdir!

Gıda fiatlarında yüzde 12,7 ve enerji fiatlarında yüzde 38 artması, Alman devletinin politikası sonucu olmuştur. Ayrıca, emtianın artan fiatlari, zenginlerin cebine milyonlarca kazanç sağlamıştır. Hatırlanacağı gibi, pandemi sürecinde, artan fiatlar ‘ Enerji ve Gıda fiyatlarında Her İki Günde Bir Milyar‘ yaratmıştır.

 65 Milyar Euro’luk  3. Yardım Paketi!

Koalisyon hükümet;  tüketicileri ve şirketleri enflasyona karşı korumak için 65 milyar euro’luk yardım paketi üzerinde anlaştı. Her sınıf temsilcisi kendi sınıfının karakteri gereği, 3. yardım paketini değerlendirerek, hangi sınıfın kasasına para aktarıldığı tartışması gündeme geldi. Emekten yana olan kurumlar, yoksullukla mücadele eden dernekler, Sol Parti;  mali yardımın büyük burjuvaziye aktığı, çocuklara, öğrencilere, emeklilere verilen yardımın çok az olduğunu, esas paranın büyük şirketlere gittiğinin gerçeğinin altını çizdiler.

Üretici ve Tüketici şirketler,  65 milyar euro’luk  dağılımın eşit yapılmadığını, 3. Yardım paketinin Almanya’nın Gayrı safi Yurt İçi Hasılasının yüzde 2’si bile olmadığını, çok az olduğunu ve Alman Merkez Bankası’nın faiz artırmasıyla durgunlaşan pazarın, bu cılız paketle canlanamayacağını vurguladılar.

Şunu belirtmekten yarar vardır. Alman hükümeti işçi ve emekçilerin ekonomik ve özgürlüklerini savunan hükümet değildir. Tekelci burjuvazinin çıkarlarını yerine getiren, ulusal ve uluslararasında bunların sözcülüğünü yapan hükümettir.  Bunların kendisine sosyal demokrat demeleri bu gerçeği gizleyemez. Dolaysıyla, SPD,  Yeşiller, FDP’nin emekten yana tavrı beklenilemez.  Dolaysıyla, yardım paketinin işçi ve emekçilerin lehine eşit şekilde dağıtılması bu partilerden beklenilemez.

Dünyanın zengin ülkeleri içinde yer alan Almanya devletinin,  3806 trilyon GSYİH gelirine sahiptir. (2020 yılında) Kişi başına düşen pay ise, 45.800 civarında dolardır.

Fakat ‘… Almanya’da yoksulların sayısı 2020’ye göre yaklaşık 300 bin artarak, 2021’de 13,8 milyona ulaşmıştır‘. Almanya’da yaşayan her 5 çocuktan birisi yoksulluk içinde yaşıyor. Geçim sıkıntısından dolayı üniversiteyi okuyamayan yoksul gençlerin sayısı artıyor. Emeklilerin aldığı parayla geçinmekte zorluk çekiyor.

Fakat, SPD, Yeşiller, FDP,  3. yardım paketinde yoksulluk sınırı içinde yaşayanlara yardımı sınırlı tutmuştur, büyük burjuvaziye üretimin teşviki için ağırlıklı para ayırmıştır.

Yoksulluk sınırı içinde yaşayan çocuklarla alay edercesine, aylık 18 euro çocuk parasını yükseltmiştir.  Enerji şirketleri milyonlarca servet kazanırken, emeklilere bir sefere mahsus enerji parası ödemesi yapılıyor. Küçük kırıntıları dağıtan Alman devleti aynı süreçte gerici ekonomik politikalarla enflasyonu yüzde 7 civarında, doğal gaz faturası yüzde 38, gıda fiatları yüzde 12,7 artırıldı. Yanı kaşıkla dağıtılan kepçeyle geri alınıyor.

Yardım raporun bir kısmı şöyledir:

‘Somut rahatlama önlemleri arasında, halihazırda 640 bin kişiye verilen konut ödeneği yardımının iki milyon kişiye çıkarılması yer alıyor. Ayrıca emeklilere 1 Aralık’tan itibaren 300 euroluk yeni bir enerji ödeneği verilecek. Öğrenciler için bir defaya mahsus 200 euroluk bir ödeme yapılacak. Hartz IV, 1 Ocak itibarıyla vatandaş geliri olarak ödenecek ve enflasyon dikkate alınarak yaklaşık 500 euroluk standart bir orana yükseltilecek. Çocuk parası da birinci ve ikinci çocuk için 18 euro artırılacak..‚

Sonuç olarak, Alman devletinin 3. Ekonomik Yardım Paketi, emekçilerin devlete zorunlu olarak ödemek zorunda kaldığı vergilerin toplamının bir bölümüdür. Maalesef halkın parası, 100 milyar euro savaş bütçesine harcanıyor, büyük şirketlerin kasalarına paralar aktarılıyor. Azamı üretim sonucu emekçilerin emeğini sömüren kapitalist şirketlere, bu tür yardım paketlerle paralar zenginlere dağıtıyorlar.

Emekçilerin yaşantısında değişecek somut ekonomik tasarılar yoktur. Bu hükümetten bunun beklenilmesi, beklenti içinde olunması bizi yanılgılara götürür. Çünkü bu partiler sömürücü sınıfların sömürüsünü yasal düzeyde kamufle ederek, yasallaştırarak sürdürücüleri olmuştur.

Yeni kurulan hükümetin icraatın müjdesi;Almanya maliye bakanı Lindner‘in,  RND’ye konuşmasında vermiştir; ‘Benim  ana endişem enflasyonun çıpasını kaybetmesi, kalıcı şekilde dört nala gitmesi. Bunun kontrol altına alınamayabilecek olması‘  ( 16.09.2022) vurgulamıştır, aynı konuşmada, enflasyonu aşağıya çekeçek araçların olmadığını belirtmiştir.  Ezilen yoksullar hayat pahlılığına alışmalısınız, ileride dört nala enflayson gider beyanıdır bu.