Almanya/Stuttgart’ta Kaypakkaya anması gerçekleştirilecek

Sosyalist Halk Savaşımızın siperlerinde ölümsüzleşen Yılmaz Kes yoldaşın, cüret edip ileri atılma bilinci, Kaypakkayacı kazanma bilincidir Bugün, nitel ilerleme sürecinin, teorik, ideolojik, politik, örgütsel beyanlarını, Şahin’le, Mahir’le, Mercan’ la, Eren’le, Eylem’le, Cemile ve On Bir’lerle, sosyalist halk savaşı mevzilerinde, örgütsel nitelikle buluşturma pratiğimiz, Kaypakka’nın açtığı tarihsel çığırdan niteliğini almaktadır. Kaypakkaya ve ardılları,  devrimi esas alan, ezilen-sömürülen halkların, mazlum ulus ve inançların özgürlük düşünü gerçekleştirecek, bağımsızlık-sosyalizm ve komünizm yürüyüşünün yolunu gösteriyor

HABER MERKEZİ(24.05.2018)- Her yıl geleneksel olarak Avrupa’da yapılan Kaypakkaya ve şahsında devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerin anıldığı anma etkinlikleri bu yılda kitlesel ve coşkulu bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu anmalardan biride merkezi olarak 26 Mayıs tarihinde Almanya’nın Ştuttgart kentinde yapılacaktır.

Anma etkinliklerine dair Tertip Komitesinin yayınlamış olduğu çağrı metnini öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

‘’Faşist  diktatörlük tarafından, Amed zindanlarında katledilmesinin 45. Yılında, Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryası ve her milliyetten halkların, enternasyonalist komünist önderi İbrahim Kaypakkaya’yı, Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasında, Marksist felsefeden kopan bağları, ideolojik, politik, devrimci pratik ile daha ileri bir düzeyde buluşturan, O’nun, proletaryanın siyasal iktidar mücadelesinde açtığı tarihsel çığırın devamcıları olarak anıyoruz. Marksist ve ilerleyen tarihsel koşulların nitel aşamaları olan Leninist ve Maoist felsefe ve kuramın, devrimci özle bağlarını kurarak, ihtilalci komünist ideoloji-teori-strateji-örgüt, devrim, tarih anlayışı ve genel siyasal çizgi gibi temel başlıklarda, stratejik bir konumlanıştır KAYPAKKAYA. Türk egemenler sistemi tarafından, Amed zindanlarında aylarca süren hunharca işkencelerle katledilişinin, ideolojik-politik sebebi budur. Ama çabaları beyhude. 24 Nisan manifestosu ile Vartinik ve 18 Mayısta göndere çekilen kızıl bayrak, devrim-sosyalizm ve yüce komünizme ulaşmak için, sürdürülen devrimci savaşta, kazanmak bilinci, doğru temeller üzerinde oturmuş, emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin saflarında tohum olarak serpilmiş, büyümüş, tesis edilmişti. Ve tüm engellemelere rağmen kazanacaktır. Dönemsel gerilemelere, yaşanan ve daha da yaşanması olası olan yenilgilere, uzun erimli devrimci savaştaki bazı tökezlemelere karşın, devrime, sosyalizme-komünizme olan bilimsel inancımızın mayası budur.

Marksist-Leninist-Maoist dünya görüşü,  her bir toplumsal koşulda, özgürleşme bilinci ile politik varlık kazanır. Kaypakkaya, proletarya bilincinin, Türkiye-Kuzey Kürdistan sahasında, pratik-politik bir eksene oturmasında, mihenk taşıdır.  Burjuva ideolojisine bulaşık, her türlü politik yaklaşımı red ederek, burjuva ideolojisinin diktatörlüğü olan Kemalizm’in cepheden reddi, Kürt Ulusal sorunu başta olmak üzere, Ermeni ve diğer azınlıklara karşı geliştirilen soykırım-katliamlarda ortaya konan teorik-politik tezler ve alınan devrimci tutum, egemen sınıflar siyasetine, On’ların devletli kanlı  tarihlerine ve bu siyasetin farklı renklerde topluma sirayet eden anlayışlarına karşı tarih sahnesinde yerini alan komünist bir duruştur.

Kaypakkaya’da tarih, devrimci savaşta güçlü bir silah haline getirilmesi perspektifidir. Bunun temel yolu, tarih içinde, burjuva iktidarlarını onaylayıcı, ona bulaşmış tüm tarihsel “miraslardan” köklü kopuşla olanaklıdır. Halkın tarihi ile burjuvazi ve türevleri gericiliklerin tarihi arasına çekilen kalın çizgiler üzerinden, kendi tarihsel koşullarındaki önderliklerinin bütün problemlerine karşın, ezilen halkların, mazlum ulusların ve inançların tarihini, materyalist bir yöntemle kalıba dökmek, halkın tarihini, kurtuluş mücadelesinde bir silah haline dönüştürmek, komünistler açısından doğru bir tarih okumasıdır. Ve Kaypakkaya, aydınlanmacı-pozitivist, ilerlemeci çizgilere, egemen ulus şovenizmi, resmi tarih yorumu ve etkilerine karşı köklü bir kopuşu ifade eder. Yalnızca, Türk egemenler sisteminin, inkârcı-tekçi-katliamcı-soykırımcı geleneklerini değil, “sosyalist” maskeli şöven-milliyetçi paradigmaları deşifre etmesinin gücü, üzerinde yükseldiği diyalektik-materyalist tarih anlayışındaki ileri kavrayıştır.

“Sosyalist” maske ile parlamentarist- revizyonist- oportonist kulvarda yüzen anlayışları, siyasal iktidarın zorla zapt edilmesi neşteri ile aşan Kaypakkaya yoldaş, aynı zamanda, devrimin niteliği, verili tarihsel koşullardaki stratejik-taktik araçları, gelecek toplum projesi, devrimci şiddetin uygulanma sahası, sınıfların tahlili ve karşı devrim iktidarının niteliği, ulusal sorun ve çözümü gibi temel meselelerde ortaya koyduğu teorik tezler ve politik tutumla, Marksist felsefe çizgisiyle, sosyal toplumsal zeminle doğru buluşamamış devrimci anlayışlarla da, devrimci bir çizgide hesaplaşmıştır.

Kaypakkaya’nın tarihsel nitelikteki, sadece sağcı revizyonist çizgilerden değil, aynı zamanda, küçük burjuva devrimciliği ve küçük burjuva “sosyalizm” anlayışından kopuşunun gücü, kuşkusuz, felsefi-ekonomik politik ve sınıflar mücadelesi bağlamında, tarihsel gelişmelere denk nitel ilerlemeler sürecinin son halkası olan Büyük Prolater Kültür devriminin mirası üzerinde yükselmesinden gelmektedir. Kaypakkaya’yı, bu ideolojik-politik özle kavranmayıp, tarihsel koşullardaki doğru tespitleriyle sınırlamak, dogmatizmdir, statükoculuktur, O’nun, hakikatleri yorumlama ve devrimci politika ile değiştirme çizgisini anlamamaktır.

Çünkü Kaypakkaya, Marks-Engels-Lenin-Mao çizgisinde, komünist ilerleme bilincidir. Diyalektik-Tarihsel materyalizmin somut durum ve nedenlerinin tahlili üzerinden, geleceğin toplumsal dinamiklerini, her verili tarihsel koşullarda yeniden ve yeniden, stratejik araçlarla kalıba dökme felsefesidir. Bilimsel dünya görüşümüz, tarihsel koşullara göre ilerletilmesi gereken bir eylem kılavuzudur. Kaypakkaya’nın öğrettiği, devrimci savaş içinde yarattığı miras budur. O’nun çizgisinde, Sosyalist Halk Savaşı siperlerinde yürümeye azmettiğimiz yol, bu tarihsel birikimden ışık almaktadır.

Sosyalist Halk Savaşımızın siperlerinde ölümsüzleşen Yılmaz Kes yoldaşın, cüret edip ileri atılma bilinci, Kaypakkayacı kazanma bilincidir. Bugün, nitel ilerleme sürecinin, teorik, ideolojik, politik, örgütsel beyanlarını, Şahin’le, Mahir’le, Mercan’ la, Eren’le, Eylem’le, Cemile ve On Bir’lerle, sosyalist halk savaşı mevzilerinde, örgütsel nitelikle buluşturma pratiğimiz, Kaypakka’nın açtığı tarihsel çığırdan niteliğini almaktadır. Kaypakkaya ve ardılları,  devrimi esas alan, ezilen-sömürülen halkların, mazlum ulus ve inançların özgürlük düşünü gerçekleştirecek, bağımsızlık-sosyalizm ve komünizm yürüyüşünün yolunu gösteriyor.

Türkiye-Kuzey Kürdistan ve bölgedeki gelişmeler, emperyalist ve bölgesel güçlerin bunca kuşatması altında, devrime çağrı yapıyor. Karşı devrimin tüm bitirme planları, emperyalist-kapitalist hegemonya ve onun yedeğine düşen anlayışlara karşı, Dersim’den Efrin’e, Kaypakkaya’cı güzergâhın tarihsel hükmünü emrediyor. Süreç budur, görev açık ve nettir. Kazanacağımız dünya için, Kaypakkayacı çizgide birleşelim…

İşçiler, Emekçiler, Devrimciler, ezilen ulus ve inançlara mensup halklar, Yoldaşlar,

Bu bilinçle, 45. Ölümsüzlük yılında, Komünist önderimiz Kaypakkaya şahsında düzenleyecegimiz, “parti ve devrim şehitlerini anma” etkinliğimize katılmaya çağırıyoruz’’

Halkın Günlügü