Avrupa Demokratik Kadın Hareketi 7. Kurultayını Gerçekleştirdi

10462511_1438771533041594_7483477990216112857_nAvrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin “Egemenlerin Tabularına, Ötekileştirmelerine ve Baskılarına Karşı, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” şiarıyla Almanya’nın Köln kentinde gerçekleşen 7. Kurultayı başarıyla sonuçlandırıldı
ADKH (10-06-2014) Avrupa’dan gelen delegelerin katılımıyla tüm devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirilenler için saygı duruşuyla başlayan kurultay 2 gün devam etti.
Kurultayın ilk gününde Feminizm, Kadının Kendi Cinsine Yabancılaşması ve Kadınların Özgün Örgütlenmesi konularının yer aldığı üç ayrı workshop (Oda çalışması) gerçekleştirildi.

Feminizm, kadının örgütlü mücadelesinin tarihidir

Feminizm konulu workshopda katılımcılar ilk anda feminizm algısını şöyle tanımladılar; Feminizm, erkekler tarafından baskı altına alınan kadının öfkesi, ben kadınım demenin teorik ve pratik ilk ‘ izm’i, kadına özgürlük, kadın teorisi, ataerkiliği hedef alan, anaerkilliği getirmeyi amaçlayan burjuva akım,kadının isyanı, kadının dünyayı yönetmesi gibi görüşlerin yanısıra,Türkiye’de sosyalistlerin araştırmadan düşman ilan ettiği izm, kadının toplumun her alanında ikinci konumuna karşı ekonomik, kamusal, kültürel, toplumsal bakımdan talepleri olan ve bugün mücadele yürüten akım, kadın haklarını savunan dönemine göre devrimci demokratik niteliği ile kendisini açığa çıkaran ideoloji, kadının kendi ayakları üzerinde kadınca durabilmesi görüşleride öne çıkan noktalardı. Workshop sırasında ayrıca çeşitli sorularla kadınların feminizme dair görüşleri tartışıldı. Burjuva demokratik devrimler döneminde kadının mücadelesine rağmen kadınların yaşadıkları yenilgiler. Sınıf mücadelesinde önce kadın mücadelesi ve sonrası süreçin kısa tarihi, feminist hareketlerin ortaya çıkışı ve feminist akımlar tartışıldı. Kadının feminizme ihtiyacı var mıdır? Sosyalist devrimler sırasında mücadele eden kadınlar aynı zamanda kadın mücadelesi veriyorlardı bunlar feminist miydi? Sosyalizmde feminizm gerekli midir? Gibi sorular cevapları ile birlikte tartışıldı.
10262174_1438771603041587_5502485614560028390_nYapılan tartışmalarda Feminizmin kadının örgütlü mücadele tarihi olduğu ve dolayısıyla bizimde tarihimizdir ve bu anlamıyla kadın hareketi bir cins hareketidir ve feministir denildi.Tartışmalar da kimi delegeler kadın hareketinin feminist olduğunun belirtilmesi gerektiğini söyleyerek tüzük maddesinde daha açık ifade edilmelidir önerisinde bulundular. Feminizm konulu workshoptan çıkan sonuç kısaca Avrupa Demokratik Kadın Hareketi aynı zamanda bir feminist harekettir ve Feminizmin tarihide bizim tarihimizdir denildi. Kadın mücadelesi toplumsal mücadelenin bir parçasıdır dolayısıyla sınıf mücadelesinin içerisindedir aynı zamanda. Sadece cinsel haksızlıklara yönelik refleksler gösteren bir hareket değil, toplumun tüm dinamiklerinde, tüm gelişmelerinde rol oynaması gereken politikalar üretmesi ve özne olması gereken bir noktadadır denildi.

Kadın, kendi savaşının savaşçısı olmalıdır
Kadının Özgün Örgütlenmesi ile ilgili farklı fikirlerin yansıtıldığı workshop çalışmasında ise; bağımsız kadın örgütlenmesi savunusu, kadının cins mücadelesini toplumsal mücadele ile birleştirmesi ve toplumsal mücadelede özne haline gelme düşüncesi,bireyden topluma örgütlenme şeklinin olması gerektiği, özgün kadın örgütlenmelerinin gerekliliğinin kanıtlandığı, bundan sonrasında “gerekli mi, değil mi” tartışmasının değil,özgün örgütlülüklerinin daha iyi nasıl ele alınması gerektiği, tüm kadın örgütlerinin gurupsal kaygıları bırakarak platform veya tek çatı altında birleşmeleri, kadının erkek egemen anlayışına karşı “ev”inden başlayarak mücadele etmesi görüşleri ön plandaydı. Mücadele çelişkilerin bir ürünüyse, bu mücadelede kadın ve erkek arasında bir hegemonya yaratan bir toplumsal sisteme karşı bir açıdan homojen olmak zorunda. Yani bu mücadelede ezilen ve ezen yan yana olamaz. Birey olarak bizlerden bağımsız kadını ve erkeği farklı konumlandıran bir sistem mevcut. Mücadelemiz bu yüzden ataerkilliğe ve bunu yaratan toplumsal sisteme karşıdır denildi.

Kadın, bilinci ve eylemiyle cesur bir özgürleşme kavgasına girmelidir
10437793_1438771716374909_6661933507963359016_nKadının Kendi Cinsine Yabancılaşması konulu workshop çalışmasında bir araya gelen delegeler; sistemin kadına biçtiği roller ve bu rollerle farkında olmadan sistemin devamcısı olduğumuz, kadının kendisini ikinci cins göreme algısı, toplumun dayatmalarına karşı kadının kadını sahiplenmemesi, ezberletilen bir tarihi yaşaması ve pasifize olması, gündelik yaşamdaki tercihler, tarz ve zihniyetler, çocukların yetiştirilme biçimleri, “örnek kadın” olma algısıyla kadının kendisine yabancılaşması gibi noktaların öne çıktığı tartışmada kadınlar artık bu algıları değiştirmeleri gerektiği, özgür kadın, beyni özgür kadınlar olunması gerektiği, toplumun geleneksel değer yargılarından arınarak, erkeğin üzerinden tanımlanmadan insan olarak toplumda söz sahibi olma mücadelesine girmesi gerektiği ve bu nedenlede kendi savaşının savaşçısı olmalıdır denildi. Kapitalist sistemin toplumu katogrize ettiği, insanlar arasındaki ilişkiyi bölüp parçalayarak işçiyi emeğine yabıncılaştırması ile kadını cinsine yabancılaştırması, insanı insanlığına yabanclaştırmasına karşı mücadele etmek gerektiği vurgulandı.
Yapılan kültürel etkinlikle sona eren birinci günden ardından ikinci gün ise faaliyet raporunun okunup tartışılması ve yönetim organlarının  seçimi ile kurultay coşku ile sonuçlandırıldı. ADKH kurultayına Yeni Kadın bir mesaj yollayarak başarılar diledi.

10357249_1438775899707824_2119793397300657593_n

 

adkh.org