Mücadelenin daha da keskinleştiği, insanların sokak ortasında infaz edildiği, halkların üzerine bombaların yağdığı, gözaltıların, tutuklamaların süreklileştiği günümüzde sosyalistler olarak bizlerde AKP’ye karşı daha keskin ve çetin bir mücadele hattı örmeli ve buna karşı hazırlık yapmalıyız
HABER MERKEZİ (14-08-2015) – ‘İnfaz’ T.C. devletinin 90 yıllık tarihi boyunca halklar üzerinde hiç eksik etmeden kullandığı bir politika olarak karşımızda duruyor. AKP iktidarı da elbette sıkıştığı yerde bu politikaya başvurmak ve devletin faşist yüzünü en açık biçimiyle halklara göstermekten hiç çekinmedi, çekinmeyecektir.
Başta devletin kontrgerilla görevini yerine getiren tetikçileri, özel harekâtçılar olmak üzere, askeri, polisi, silahlı militarist güçleri infaz görevini layıkıyla yerine getirmek için adeta yarışmaktadırlar. Yıllarca kullanılan infaz politikaları son yıllarda kendini pek göstermiyordu. Ancak infaz politikası AKP için ne yeni ne de ilk defa uygulanan bir yöntem. AKP’nin özel harekâtçıları daha öncede 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ı sokak ortasında katletmiş, Şafak ve Bahtiyar isimli devrimcileri infaz etmek için kendi savcısının odasına bombalar, onlarca özel harekâtçı ve yüzlerce mermi kullanarak girmişti. Devlet geleneği olarak kullanılan bu yöntemi, AKP sonunun geldiğini anladığı anda bir çıkış yolu olarak kullanmaya çalışıyor. Topyekûn savaş politikasının bir parçası olarak infazlar yeniden yaygınlaşmaya ve meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Topyekûn savaş konseptinin hayata geçmesiyle birlikte ilk infaz İstanbul’da gerçekleştirildi. Özel harekâtçılar, Bağcılar’da baskın yaptıkları bir evde, kapıyı kendilerine açmayan Günay Özarslan adlı devrimciyi katlettiler. Özarslan’ın silahsız olduğu bilinmesine karşın üzerine onlarca kurşun yağdırıldı. Ardından geçtiğimiz günlerde Ağrı’da ikisi çocuk üç kişi, AKP’nin kontrgerillası özel harekâtçılar tarafından katledildi. Daha bu haber yeni yeni ses buluyorken infazlar devam etti. Mardin’de ve Amed’de de birer sivil özel harekâtçılar tarafından katledildi.
Geçmişte de 11 yaşındaki çocukları katleden devlet, cansız bedenlerin yanına kalaşnikoflar bırakmış, evlerini basarak katlettiği devrimcilerin duvarlarına yazılar yazmış ve devletin terörünü, infazlarını, katliamlarını ‘meşrulaştırmıştı!’. Ağrı’nın Diyadin ilçesinde 2 çocuğu katleden özel harekâtçılar yine aynı yönteme başvurdu ve çocuklara gerilla kıyafetleri giydirerek ‘terörist’ ilan etti. Tıpkı T.C.’nin savaş uçaklarının sivil köyü olan Zergele’yi bombalayarak katliam yaptıktan sonra, köyü ‘PKK kampı’ ilan ettiği gibi.
Amaç halkların ortaklaşan mücadelesini bölmek
Hiç kuşkusuz ki AKP’nin topyekûn savaş politikalarına bağlı olarak kullandığı infazlar durduk yere ortaya çıkan bir durum değil. AKP, giderek güçlenen devrimci, demokrat, yurtsever harekete karşı, sivilleri infaz ederek bir mesaj vermeye çalışıyor. Sivil katliamlarının sebebi, giderek yükselen ve AKP’nin sonunu hazırlayan demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin, halkların birliği ve cüretidir.
Halkların mücadelelerini birleştirerek, bir araya gelmeye başlaması; işçilerin mücadelelerinin giderek yükselmesi ve cılızda kalsa bu mücadelelerin sosyalistlerle birleşme çabası; devrimcilerin, demokratların ses getiren eylemleri AKP için ilk sinyalleri taşıyordu. Ancak bu noktasıyla AKP için tehlike çanlarının çalmaya başlaması, AKP’nin %10 civarında oy kaybetmesi ve HDP’nin barajı rahatlıkla geçmesi oldu.
Halkların birleşen mücadelelerini darbelemek amacıyla derhal topyekûn savaş politikası hayata geçirildi. Bununla birlikte, Kuzey Kürdistan ve Güney Kürdistan’da gerilla alanları bombalanmaya başlanırken, Türkiye – Kuzey Kürdistan’da yine siyasi operasyonlar baş göstermeye başladı. Bir hafta içinde 1300 kişi gözaltına alındı, onlarcası tutuklandı. Birçok kişide sokak ortasında ve evlerinde infaz edilmek istendi.
İnfazlar AKP’nin sonunun göstergesidir
Hayata geçen topyekûn savaş konseptinin bir ayağı olarak infaz politikaları AKP’nin adeta son çırpınışlarıdır. Sonunun geldiğini anlayan AKP, halkları bölmek ve zulümkarlara karşı mücadeleden vazgeçirmek için sokak ortasında infazlara başladı. AKP’nin vermeye çalıştığı mesaj; “Ya bana karşı mücadeleden vazgeçin ya da böyle sokak ortasında infaz ederiz” oldu.
Ancak AKP’nin kullandığı bu kirli savaş yöntemleri boşa çıkacaktır. Elinden geleni ardına koymayan, Amed’de, Suruç’ta açıkça katliamların ortağı olan, Zergele’de hiç çekinmeksizin -tıpkı Roboski’de olduğu gibi- halkları bombalayan AKP, infaz yöntemleri ile de halkları demokrasi ve sosyalizm mücadelesinden koparamayacaktır. Hatta çelişkileri giderek keskinleşen, devletin gerçek yüzünü gören halklar, AKP karşısında çok daha çetin mücadelelere girişecektir.
Daha keskin ve çetin mücadelelere hazırlanmalıyız
Mücadelenin daha da keskinleştiği, insanların sokak ortasında infaz edildiği, halkların üzerine bombaların yağdığı, gözaltıların, tutuklamaların süreklileştiği günümüzde sosyalistler olarak bizlerde AKP’ye karşı daha keskin ve çetin bir mücadele hattı örmeli ve buna karşı hazırlık yapmalıyız.
Devletin faşist yüzünü hep tahlil ettik, bununla da hep karşı karşıya geldik. Ancak bugün devletin faşist yüzü artık “demokrasi” söylemlerinden tamamen sıyrılmış ve en açık haliyle karşımızda durmaktadır. Başta Kürdistan olmak üzere ülke genelinde tüm halklar devletin faşist yüzü ile burun buruna gelmekte ve devletin zulmüne en ağır biçimde maruz kalmaktadır.
Topyekûn savaş koşulları altında elbette sosyalistlerinde her gün evleri basılacak, onlarca yıl ile yargılanacak ve hatta yeni infazlarda sosyalistlere karşı gerçekleşecektir. Ancak bunlar kararlı ve bilimsel yolda hedefine doğru yürüyen bir sosyalist- devrimci harekete engel olamayacaktır. AKP’nin tüm kirli savaş politikalarına karşı ayağa kalkmalı, çelişkileri keskinleşen halklarla bütünleşmeli ve çetin mücadele günlerine hazırlıklı olmalıyız.
http://www.halkingunlugu.net/