Bir proleter devrim sanatçısı: Yılmaz Güney

ylmaz-gney-resimYılmaz Güney Yaşamını teredütsüzce halkların özgürlük ve kurtuluş mücadelesine adamış ve bu uğurda bedeller ödemiş bir halk sanatçısı, devrim sanatçısıdır Yılmaz Güney,  sanatı toplumsal kurtuluş mücadelesiyle diyalektik bağı içerisinde ela alan ve sanatının eksenini toplumsal çelişkiler ve sorunlar ile birleştiren bir devrim sanatçısıdır Yılmaz Güney yaşamı boyunca ve üretimleriyle her daim ezilenlerin yanında açıkça saf tutmuştur. O Ezilen Kürt ulusu üzerindeki milli zulmü görerek açıkça tavır almış ve Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız savunmuş proleter devrimci bir sanatçıdır. Bununla birlikte Yılmaz Güney o dönem özellikle Kürt ulusal sorunu ekseninde sol cenahta yaşanan tartışmalar ve sosyal şoven anlayışlarla amansız bir ideolojik mücadele yürüterek proleter devrimci bir tutum ortaya koymuştur. Bu görüşlerinin olgunlaşmasında kuşkusuz ki komünist önder İbrahim Kaypakkaya ve kurucusu olduğu Maoist Parti’nin belirleyici bir etkisi olmuştur. Ki Güney bunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir

HABER MERKEZİ (09.09.2016)-Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasının yetiştirdiği, yaşam ve mücadelesi başta olmak üzere üretimleriyle halklara mal olmuş devrimci sanatçı Yılmaz Güney’in 34. Ölümsüzlük yıldönümündeyiz. Yılmaz Güney 9 Eylül 1984 tarihinde Paris’te yakalandığı hastalığa yenik düşerek ölümsüzleşti. Yılmaz Güneyi Paris’te on binlerce kişi görkemli bir törenle sonsuzluğa uğurladı.

Yılmaz Güney Yaşamını teredütsüzce halkların özgürlük ve kurtuluş mücadelesine adamış ve bu uğurda bedeller ödemiş bir halk sanatçısı, devrim sanatçısıdır. Yılmaz Güney,  sanatı toplumsal kurtuluş mücadelesiyle diyalektik bağı içerisinde ela alan ve sanatının eksenini toplumsal çelişkiler ve sorunlar ile birleştiren bir devrim sanatçısıdır. Yılmaz Güney yaşamı boyunca ve üretimleriyle her daim ezilenlerin yanında açıkça saf tutmuştur. O Ezilen Kürt ulusu üzerindeki milli zulmü görerek açıkça tavır almış ve Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız savunmuş proleter devrimci bir sanatçıdır. Bununla birlikte Yılmaz Güney o dönem özellikle Kürt ulusal sorunu ekseninde sol cenahta yaşanan tartışmalar ve sosyal şoven anlayışlarla amansız bir ideolojik mücadele yürüterek proleter devrimci bir tutum ortaya koymuştur. Bu görüşlerinin olgunlaşmasında kuşkusuz ki komünist önder İbrahim Kaypakkaya ve kurucusu olduğu Maoist Parti’nin belirleyici bir etkisi olmuştur. Ki Güney bunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir.

Yılmaz Güney,  yaşamı, mücadelesi ve üretimleriyle açıkça halkların yanında saf tutmuş, sınıf mücadelesini kavramış, sosyalizm’e inanmış ve bu uğurda bedel ödemiş devrimci bir aydın ve sanatçıdır. İçinden geçmekte olduğumuz bu tarihsel süreçte sözüm ona kendini ‘’aydın, sanatçı’’ değerlendiren bir yığın müsvettenin ortalıkta dolaştığı ve gerici iktidara yamanmak için adeta takla attığı bu gerçeklikte Yılmaz Güney gibi devrimci sanatçıların tarihsel önemini daha iyi kavramak gerekmektedir.

Yılmaz Güney’i ölümsüzlüğünün 34.Yıldönümünde bir kez daha saygıyla anarken, onun şahsında hakların özgürlük ve kurtuluş mücadelesinde yaşamını yitiren ve üretimleriyle halklara mal olmuş olan bütün devrimci, yurtsever ve ilerici aydın ve sanatçıların devrimci hatırları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Yılmaz Güney’in toplumsal mücadeleye bakışını en kısa ve öz olarak açıklayan bir sözü ile makalemizi sonlandırmak istiyoruz.

‘’ Her toplumsal olay, şu ya da bu sınıfın çıkarlarına hizmet eden bir ürün, bir olay, dizisi yaratır. Sınıf mücadelesini içermeyen tek bir toplumsal olay mümkün değildir. Her olay bir çelişmenin ürünüdür. Her toplumsal olay da, toplumsal çelişmelerin, yani sınıf çelişmelerinin ürünüdür. Ve bu çelişmelerin sonucu meydana gelen olay, şu ya da bu sınıfın güçlenmesine ya da zayıflamasına yol açar. Bizim için, yani proleter devrimciler için olaylara sınıf açısından bakmak, olaylara devrimci siyasi bir gözle, yani işçi sınıfının, yoksul köylülüğün, emekçi halkın ve proleter sosyalizmin çıkarlarını, ulusal ve uluslar arası planda temel alarak bakmak, her olayın hangi sınıflara yararlı, hangi sınıflara zararlı olduğunu kavramak, olayların sınıfsal özünü kavramak demektir’’.

http://www.halkingunlugu.org/