Yaratılan devrimci değerler ve ödenen ağır bedellerle kan kızıl bir deryada billurlaşan ve kendi köklerine sıkı sıkıya sarılarak insanlığın özgürlük ve kurtuluş geleceğini muştulayan bir tarihtir Proleter Öncü
HABER MERKEZİ (06-02-2016)- Halkın Günlüğü Gazetesi’nin 115. sayısında köşe yazarlarından Refik Demir’in “Vartinik’te destanlaşan ve kan kızıl bir deryada bugünlere uzanan bir tarihtir Proleter Öncü!” başlığıyla kaleme aldığı yazıyı okuyucularımızla paylaşıyoruz.
“Vartinik burası
Mirik mezrası
Kan içinde yatar Ali Haydarım
Kömün önü olmuş bir kan deryası
Kan içinde kalkar Ali Haydarım”
***
Yukarıdaki dizeler milyonların dilinde ve bilincinde bir ezgiye dönüşmüştür artık. O ezgidir ki her kuşaktan milyonların dilinde kocaman bir koro olmuştur. Bu ezgi, ‘72 Nisan’ında göndere çekilen komünizmin kızıl bayrağının Vartinik’te kan revan içinde destanlaşmasını ve kırmızı gül’ün buz içinde olduğunu anlatmaktadır. 24 Ocak 1973’te Fehmi Altınbilek komutasındaki Türk ordusunun Vartinik‘te gerçekleştirdiği baskında TİKKO’nun ilk genel komutanı olan Ali Haydar Yıldız çatışarak şehit düşerken, komünist önder İbrahim Kaypakkaya ise ağır yaralanmıştır. Ağır yaralı şekilde günlerce mücadele eden İbrahim Kaypakkaya yapılan bir ihbar sonucu yine Fehmi Altınbilek komutasındaki Türk ordusu tarafından yakalanır ve günlerce süren ağır işkenceler altında Amed’e götürülür ve burada da sistematik olarak sürdürülen vahşi işkenceler sonucu katledilir. Ve bu tarihi direniş yine devrimci kitlelerin dilinde ve bilincinde bir ezgiye dönüşür yine…
“Dağ dumandır
Köm karanlık
Vartinik’te kış yamandır
Kırmızı gül buz içinde”
***
Enternasyonal proletaryanın Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki komünist taburu olan Proleter Öncü kan deryası içinde çelikleşerek bugünlere gelmiştir. Ahmet Muharrem Çiçeklerin, Meral Yakarların kanıyla kızıla boyanan, Vartinik’te Ali Haydarların direnişiyle destanlaşan ve Amed işkencehanelerinde düşmanı stratejik olarak yenilgiye uğratarak komünizmin şanlı kızıl bayrağını dalgalandıran komünist önder İbrahim Kaypakkaya ile devam eden ve yüzlerce komünist kadronun, savaşçının ve halk evladının kanıyla kan kızıla boyanarak bugünlere gelen bir tarihin adıdır Proleter Öncü. Bu tarihte komünist önderler Süleyman Cihanlar, Kazım Çelikler, Cüneyt Kahramanlar, Cafer Cangözler, Aydın Hanbayatlar, Baba Erdoğanlar, Cemil Okalar, Berna Ünsanlar, Barbara Anna Kistler, Yıldız Çiçekler, Aycan Tatolar, Seyfi Batarlar, İsmail Bulutlar, Hüseyin Demirler, Hasan Benler, Kazım Ekiciler, Hasan Toylar, Cemal Keserler, İsmail Aslanlar, Okan Ünsanlar, Hüseyin Tosunlar, Ünal Küçükbayraklar, Endercan Yıldızlar ve ismini sayamadığımız yüzlerce komünizm savaşçısının kanı vardır.
Yine bu tarihte; Sinan Cemgillerin ihbarcısı olan Mustafa Mordeniz’in cezalandırılması bilincinde keskinleşen bir siper yoldaşlığı vardır. Şehirlerde sokak sokak çatışarak düşmana diz çöktüren İsmail Hanoğullarının, Raci Yılmazların devrimci direniş geleneği vardır. Baba Erdoğan önderliğinde kırık bir tabancayla Kandıra Alay Komutanlığı’nı basan ve düşmanı alarma geçiren devrimci cüret vardır. Amed’te 104 saatlik çatışma olarak tarihe geçen Seyfi Batarların teslim olmama geleneği vardır. Dersim’de, Amed’de ve Karadeniz’de düşman mevzilerini vuran onlarca gerilla baskını vardır. Bu çelik aldığı suyu unutmayacak şiarını kuşanarak Mercanlar’da dalgalandırılan komünizmin şanlı kızıl bayrağı vardır.
Ve yine bu tarihte; Düşmanın kendini en güçlü sandığı hapishaneleri devrimin birer kızıl mevzisine dönüştüren kazanma iradesi ve zindan duvarlarını parçalayan özgürleşme cüreti ve bilinci vardır. “O duvar duvarınız vız gelir bize vız” şiarını düşmanın zindanlarına nakşederek firar geleneğini başlatan Mehmet Zeki Şerilerin, ilmik ilmik örülen ve düşmanı şaşkına çeviren tarihi Metris ve onlarca firar eyleminin, ‘82, ‘96 ve 2000 tarihi ölüm oruçlarında bedenini silah yaparak düşmanı stratejik olarak yenilgiye uğratan Aygün Uğurların, Hayati Canların, Ali İhsan Özkanların, Yeter Güzellerin ve onlarca komünizm savaşçısının sarsılmaz kazanma iradesi ve kanı vardır.
“Tarih yazdı sizleri baş sayfasına
Biz ki dağların yüreğinde
Çiçek kokusuyla pusulardan geçtik.
Biz ki yıkılmış şehirlerin
Küllerinden insanlar dirilttik.
Biz ki yasak şehrin bütün hayatlarından
Sürülmüş sürgünlerdeydik.
Kim yazabilir ki
Dağlarda çoban yıldızı olduğumuzu
Bedenlerimizi tutuşturan insanlığın
Özgürlük sevda ateşini”
İşte böylesi yoğun emekler, yaratılan devrimci değerler ve ödenen ağır bedellerle kan kızıl bir deryada billurlaşan ve kendi köklerine sıkı sıkıya sarılarak insanlığın özgürlük ve kurtuluş geleceğini muştulayan bir tarihtir Proleter Öncü. Dolayısı ile attığımız her adım tarihimizin devrimci birikimleriyle beslenmelidir. Devrim hareketi kesinkes kendi devrimci tarihi ve birikimlerinin izinde yürüdüğünde ancak geleceği temsil edebilir. Kendi devrimci tarihleri ile gelecek arasında diyalektik bağ kuramayanlar asla bir devrim hareketi yaratamazlar ve yozlaşırlar. Bu anlamda Proleter Öncü’nün tarih bilinci oldukça keskin ve bilimseldir. Bundandır ki devrimci tarihimizin belleği hesap sorma bilincimizle buluşarak düşmanın beyninde bir balyoz gibi patlamıştır hep. Kaypakkaya’nın ihbarcısı Cafer Atan’ın, Behzat Firik’in katili Aytekin İçmez(Kulaksız)’in ve son olarak Vartinik ve Kızıldere katliamlarının birinci dereceden sorumlusu eli kanlı katil Fehmi Altınbilek’in beyninde patlayan kızıl kurşunlar bunun kanıtıdır.
24 Ocak 1973’te Vartinik kuşatmasında çatışarak ölümsüzleşen Ali Haydar yıldız yoldaş şahsında Ocak ayında yitirdiğimiz tüm devrim ve komünizm savaşçılarının devrimci anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.
http://www.halkingunlugu.net/