Birleşik Haziran Hareketi’nin yayınladığı deklarasyona ve politik yönelimine baktığımızda, tutarlı ve bütünlüklü bir sistem eleştirisinden ziyade kaba bir AKP karşıtlığı görürsünüz Burjuva medeniyetçi paradigmadan ve hakim ulus milliyetçiliğinden kopamamaları onları objektif olarak bu zemine itmektedir
HABER MERKEZİ (17-12-2014)- Birlik, platform, ittifak vb araç ve olgular Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim ve demokrasi güçlerinin her daim gündeminde olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bu çabalar ve girişimler tabii ki her tarihsel dönemin konjonktürel durumu ve ihtiyaçlarına göre biçimlenmiştir. Bunun yanında oluşturulan birlik ve platformlar, nitelikleri, hedefleri vb, noktalarda birbirinden özssel olarak farklılıklar arzetmiştir. Bu çabaların bir kısmı devrimci kaygılarla devrimci bir zeminde yaşam bulurken, önemli bir kısmı ise tamamen sistem içi tasfiyeci bir mecrada yol almıştır. Bu düzlemde 40 yılı aşan devrim ve demokrasi mücadele tarihimizden onlarca örnek verebiliriz. Olumlu ve olumsuz yanlarıyla bu süreçlerin devrimci eleştirel bir perspektifle muhasebe edilmesi ve doğru sonuçlar çıkarılması, tüm devrim ve demokrasi güçlerinin temel görevlerinden biridir. Fakat mevcut gerçekliğe baktığımızda bu yönelimin oldukça gerisinde seyreden bir durum hakimdir. Tarihsel devrim ve demokrasi mücadelemiz seyri içerisinde yaşanan birlik, platform ve ittifakların genel olarak başarısızlıkla sonuçlanmasının arkasında ciddi ideolojik ve politik nedenler yatmaktadır. Bunların başında, çarpık demokrasi anlayışı, dar grupçuluk, kendini merkeze koyma, program dayatması vb.leri gelmektedir. Konumuz başlı başına genel olarak birlik ve platformlara yaklaşımımız ve muhasebe olmadığı için yukarıdaki vurguları yaparak somutta biçimlenen iki ayrı platformu esas olarak ele alacağız.
Bunlardan biri HDP/HDK, diğeri ise Birleşik Haziran Hareketi’dir. HDP/HDK`ya dair yeterli olmamakla birlikte genel yaklaşımımız devrimci-demokrat kamuoyu tarafından bilindiği için esas olarak Birleşik Haziran Hareketi’ne dair yaklaşımımızı kısaca ele alacağız. HDP/HDK’ ya dair yaklaşımımızı özet olarak tekrar vurgularsak HDP/HDK’nın ideolojik ve politik eksenini Kürt Ulusal Hareketi’nin belirlediği ve Kürt Ulusal Hareketi’nin taktik ve stratejik ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirilen sistem içi bir platform veya siyasi yapılanma olduğu açıktır. Bunlarla birlikte gerek politik olarak, gerek bileşenleri bakımından, gerekse de devrimci güçlere yaklaşım vb noktalarda Kürt ulusal sorunu zemininde ulusal kimlik orijinli HDP/HDK’yı Birleşik Haziran Hareketi’nden ayrı ve sınıfsal mantalitesi dışındaki demokratik duruşu itibarıyla daha ileri bir yerde görmekteyiz. Ancak elbette ki Birleşik Haziran Hareketi içindeki Halkevleri gibi bazı güçler nispeten bu değerlendirmemizin dışında tutulabilecek düzeyde olumlu-ilerici güçlerdir.
Sosyal şoven güçleri de ihtiva eden bir odak: Birleşik Haziran Hareketi
ÖDP’nin önderliğinde Mayıs ayında Birleşik Muhalefet Hareketi olarak örgütlenen bu girişim, devam eden tartışma süreci ve yeni katılımlarla Ekim ayında Birleşik Haziran Hareketi adını alır. Sözde Gezi / Haziran sürecinin politik kazanımlarını merkezileştirme ve güçlü bir muhalefet örgütleme anlayışıyla bir araya gelen platformun bileşenleri, ÖDP, EHP, KP ve HTKP(TKP ‘nin bölünen her iki kanadı), Halkevleri, Devrimci Hareket Dergisi, bazı CHP Milletvekilleri (İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün) ve Can Dündar başta olmak üzere birçok aydın ve burjuva liberal şahsiyete kadar oldukça renkli bir yelpazeyi kapsamaktadır. İdeolojik ve politik yönelimi bir yana platformun bileşenlerine baktığımızda, bu bileşenin sosyal şoven nitelikteki kimi güçleri de kapsadığını rahatça görebiliriz. Temel politik yönelimlerini sınıf karşıtlıkları üzerinden değil, mevcut burjuva iktidarın aşırılıklarını törpüleme ve demokratikleştirme olarak biçimlendirmektedirler. Somutta ise politikalarının merkezine sadece AKP’yi koyarak “Türkiye’yi’’ AKP gericiliğinden kurtarmak olarak belirlemiştir.
Toplamda platform bileşenlerinin ideolojik ve politik hattına baktığımızda, devletin niteliği, Kemalizm, Kürt ulusal sorunu, sınıfların tahlili, ittifak politikası, dost ve düşman ayrımı, mücadele araç ve yöntemleri gibi temel meselelerde sınıf işbirlikcisi burjuva liberal bir zeminde durmaktadırlar. Bu nitelikleri asla onları tutarlı devrimci bir yönelimle buluşturmayarak sistem içi bir zeminde mekan tutmakla birlikte, zaman zaman çeşitli burjuva kliklerin peşine takmaktadır da. Elbette ki bileşenin içindeki bazı yapı ve güçleri tenzih ediyoruz ama bileşenin genel niteliğinde bu özelliğin olduğunu söylemek yanlış olmaz-değildir. Dolayısıyla yaptığımız değerlendirmeler esas olarak bileşenin genel niteliğine yöneliktir, içindeki tek tek her güç için aynı değerlendirmelerde bulunmadığımızı belirtmek isteriz.
Kaba AKP karşıtlığından yumuşak CHP kuyrukçuluğuna
Birleşik Haziran Hareketi’nin yayınladığı deklarasyona ve politik yönelimine baktığımızda, tutarlı ve bütünlüklü bir sistem eleştirisinden ziyade kaba bir AKP karşıtlığı görürsünüz. Burjuva medeniyetçi paradigmadan ve hakim ulus milliyetçiliğinden kopamamaları onları objektif olarak bu zemine itmektedir. Onlara göre aslında mevcut burjuva cumhuriyet bazı yapısal sorunları ve yanlışlıklarına karşın, çağdaş ve ilericidir. Fakat AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte ilerici olan mevcut burjuva Cumhuriyet gericileştirilmiştir. Dolayısıyla mücadelenin merkezine AKP’yi koyarak “Türkiye’yi’’ AKP gericiliğinden kurtarmak gerektiğini savunmaktadırlar. Özellikle platformun esas bileşenleri olan ÖDP ve TKP’de bu çizgiyi çok açık biçimde görebilirsiniz. Sınıf bakış açısından yoksun bu çizgi mevcut güçleri kaba bir AKP karşıtlığından yumuşak CHP kuyrukçuluğuna savurmaktadır. Mevcut güçlerin, seksen yıllık ispatlanmış tarihi tecrübelere karşın hala CHP’yi ilerici görmeleri ve umut beslemeleri adeta paradoksal bir vakadır.
Yürütmüş olduğumuz eleştiriler bağlamında AKP’ye karşı mücadeleyi yanlış ya da sıradan ele aldığımız anlaşılmamalıdır. Doğru bir mecrada olmamasına karşın, AKP’ ye karşı geliştirilen her ileri muhalefet hareketini önemsemekte ve değer biçmekteyiz. Somutta ise devrimci perspektif bir yaklaşımla AKP’yi politik mücadelenin merkezine koymak anlaşılır ve doğru olandır. Bizlerin eleştirdiği ve mahkum ettiği nokta, burjuva faşist cumhuriyet es geçilerek ele alınan çarpık ve kaba bir AKP karşıtlığı ve bunun üzerinden diğer burjuva gerici kliklere karşı mücadelenin rafa kaldırılarak onların yedeğine düşülmesidir. Hiç bir burjuva gerici klik her ne nedenle olursa olsun halklara umut ve adres olarak gösterilemez. Halklarımıza göstereceğimiz tek adres burjuva faşist cumhuriyet ve onun bütün gerici kliklerini hedef alan devrimci sosyalist savaşımdır.
İdeolojik ve politik yönelimlerini eleştirdiğimiz Birleşik Haziran Hareketi ve HDP/HDK vb güçlerle bir araya gelmeme ve eylem birlikleri yapmama gibi sığ ve sorumsuz bir yaklaşımımız asla bulunmamaktadır. Keskin ayrım çizgilerimizi koruyarak ilgili güçlerin tümüyle taktik bazı meselelerde dahil toplumsal mücadele zemininde bir araya gelmeli ve daha güçlü karşı koyuşlar örgütlemeliyiz. Son tahlilde eleştiri konusu yaptığımız mevcut güçlerin tümü halk sınıf ve tabakaları içerisinde yer alan ilerici dinamiklerdir. Keskin ideolojik mücadeleyi elden bırakmadan mevcut güçlerin tümüyle toplumsal mücadelenin değişik alanlarında bir araya gelmeninin koşullarını zorlamalıyız.
http://www.halkingunlugu.org/