Bu Çelik Aldığı Suyu Unutmayacak

ibrahim'i anma gecesi43 Ölümsüzlük Yıldönümünde Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Şahsında Parti ve Devrim Şehitlerini Anıyoruz

İşçiler, emekçiler, yoldaşlar;

Enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını Türkiye /Kuzey Kürdistan topraklarında göklere çeken Komünist Önderimiz ve Başkomutanımız, önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın, 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır işkencehanelerinde, aylarca sürdürülen işkenceler ardından faşist diktatörlük tarafından katledilmesinin 43. Yıldönümündeyiz.

Her yıl olduğu gibi bu yılda Mayıs ayında Komünist önder İbrahim Kaypakkaya şahsında parti ve devrim şehitlerini anma etkinliğinin bir yenisini daha yapmaktayız. Bu vesile ile bir kez daha tereddütsüzce ve gururla haykırıyoruz ki;

18 Mayıs, Faşist Türk devleti şahsında emperyalizmin, komprador bürokrat kapitalizmin, feodalizmin ve tüm dünya gericiliğinin, komünizmi kazanma azmiyle direnen ve ser verip sır vermeyen, komünist önderimiz İbrahim Kaypakkaya şahsında enternasyonal proletaryanın önünde acizleşerek diz çöktüğü tarihi bir gündür.

18 Mayıs, Önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın yaşamı ve ölümüyle billurlaştırdığı proletaryanın kızıl bayrağının zafer günü; bizlere sonuna kadar devrim, zafere kadar savaş çağrısıdır.

18 Mayıs direniş ve zafer destanı, sadece direnmeyi değil; stratejik bir ideolojik duruşla, insanlığın altınçağı komünizme kilitlenmiş, yılmak bilmez bir iradeyle yegane kurtuluş ve özgürlük yolunda nihai zaferi kazanmak için direnmeyi ve savaşmayı öğretir.

18 Mayıs, komünizmi kazanmak için kararlılık manifestomuzdur! Önder yoldaşımız İbrahim Kaypakkaya’nın   ifadesini komünist teori, ideoloji, yöntem ve bilimsel felsefede bulan komünist çizgisi, burjuva medeniyetçi paradigma ve onun tarih anlayışı, felsefesi, çizgisi ve siyasetine karşı billurlaşan kızıl güzergahta ilerleme yeminidir.

18 Mayıs, Partimiz TKP(ML)’nin ideolojik siyasi ve örgütsel devamı olan Partimiz Maoist Komünist Partisi(MKP)’nin kavga bayrağı, devrim andıdır.

18 Mayıs zaferimizin yaratıcısı, kızıl güzergahımızın vazgeçilmez stratejik önderi Yoldaş İbrahim Kaypakkaya tarafından Marksizm Leninizm Maoizm rehberliğinde ve Marksizm Leninizm Maoizm’in ülkemizin somut şartlarına uygulanmasıyla kurulan Maoist Komünist Partisi önceli TKP(ML), Büyük Proleter Kültür Devriminin eseri olarak,Mustafa Suphi TKP’sinin devrimci mirasını omuzlayarak 50 yıllık pasifizmin, parlamentarizmin ve legalizmin, reformizmin, sosyal şovenizmin, Kemalizm kuyrukçuluğunun ve türlü modern revizyonist akımların revaçta olduğu bir dönemde bütün bunlara karşı köklü olarak karşı koyuş ve meydan okuyuştur. Bu temelde İbrahim Kaypakkaya ve oldukça sınırlı sayıdaki kadro ile birlikte kurduğu partimiz TKP(ML), Mustafa Suphi TKP’ nin komünist mirasının nitel olarak ilerletilmiş halidir.

Parti ve Devrim mücadelesinde ölümsüzleşen neferlerimiz, mutlak zafere yürüyüşümüzde beslendiğimiz temel kaynağımızdır

Partimizin, şehitlerle aydınlanan 44 yıllık tarihinde, sınıf savaşının her özgün süreci; sürecin temel görevlerine cevap olan direnişler, devrimci eylemliliklerle taçlandırılarak devrim ve komünizm mücadelesi ilerletilmeye çalışılmıştır. 1973 yılı 18 Mayıs’ında, gözü dönmüş, kudurgan faşizmin zindanlarında, kendi önder kişiliğinde, komünizme bağlılığın feda eyleminde, proletaryanın parıldayan direniş yıldızı olarak ölümsüzleşen Kurucu Önderimiz ve Başkomutanımız Yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın “diren-kazan” talimatı, parti tarihimizin karşı-devrimle irade savaşının yaşandığı her keskin dönemecinde kadın,genç ve erkek yoldaşlarımızca, ona layık bir düzeyde temsil edilegeldi. Meral YAKAR’dan, Baarbara’ya, Süleyman CİHAN’dan Kazım Çelik’e, Manuel DEMİR’den, Baba ERDOĞAN’na Cüneyt KAHRAMAN’dan, Cafer CANGÖZ’e, Aydın HANBAYAT’dan Berna SAYGILI’ya, Hürmek’ten Mercan’a ’96 büyük Ölüm Orucundan, 2000 Ölüm Orucu’na hem tek tek, hem de kitlesel direnişlerin her biçiminde devrim, sosyalizm ve komünizm savaşının Maoist komünist militanları ölümsüzlük eylemlerinde Partimiz Maoist Komünist Partisi’nin ve Ordumuz Halk Kurtuluş Ordusu’nun savaş ilkesi olan, devrim kavgasında yer almanın ve çizgiye bağlılığın göz kamaştıran ışıkları ve teminatı oldular.

Yine Mayıs ayı, başta komünist önder İbrahim Kaypakkaya olmak üzere Deniz, Hüseyin, Yusufların; Nurhak’ta Sinan, Kadir, Alpaslanların; Diyarbakır zindanlarında bedenlerini ateşe veren Ferhat, Necmi, Eşref ve Mahmutların ve onlar gibi sayısız komünist, devrimci ve yurtsever, önder kadro ve savaşçının kızıla boyadığı bir aydır. Gerçekte, hiçbir ay, hiçbir gün yoktur ki Türkiye-Kuzey Kürdistan toprakları, halk için, devrim için, canını feda eden bir devrimcinin kanıyla sulanmasın… Bundandır ki; “Mayıs Ayı Devrim ve parti Şehitlerini Anma Ayı”, ülkemizde bağımsızlık, sosyalizm ve komünizm için can bedeli mücadele eden on binlerce yurtsever, devrimci ve komünistin şanlı anılarını “Unutmadık, unutmayacağız” şiarıyla, devrim antlarıyla selamladığımız bir aydır…

Her bir şehidimizin hesabını soracağız. Hiçbir şehidimizin mezar taşı devrik kalmayacaktır. Elleri şehitlerimizin kanlarına bulanmış hiç bir halk düşmanı cezasız kalmayacaktır. Tıpkı Kızıldere’de, Vartinik’te ve Türkiye /Kuzey Kürdistan’da yüzlerce devrimci ve yurtseverin katledilmesinde birinci dereceden rol üstlenmiş, kontrgerilla şefi azılı faşist Fehmi Altınbilek’i, 43 yıl sonra saklandığı kozmik odadan çıkarıp hesabı soran devrimci bilincimiz ve adaletimizde olduğu gibi, kızıl namlularımız diğer halk düşmanı katillerinde üzerinde olacak, yaptıklarının hesabı sorulacaktır. Kuşkusuz şehitlerimizin hesabını kör bir intikam duygusuyla değil, Türkiye-Kuzey Kürdistan halkının kurtuluşunu sağlayacak mücadelenin bir parçası olarak ele alıp soracağız. Çünkü onlar için alacağımız en güzel intikam yemini devrim sözüdür ve şehitlerimize söz veriyoruz: Şehitlerimizin kanlarıyla kızıllaştırdıkları devrim bayrağını Türkiye-Kuzey Kürdistan kentlerine dağlarına devrimin her mevziisine şanla şerefle asacağız!

Komünist önder Kaypakkaya’yı ve devrim mücadelesinde yitirdiklerimizi anarken Türkiye /Kuzey Kürdistan’da içerisinde geçtiğimiz siyasal gelişmelere karşı kayıtsız kalınamaz. Zira Türk hakim sınıfları ve egemenlik sisteminin Kürt ulusuna yönelik topyekûn geliştirdiği milli zülüm ve barbarca katliamlarına karşı tereddütsüz Kürt halkının yanında yer alarak Kaypakkayacı direniş bayrağıyla mücadele siperlerinde direnişi alevlendirmek tarihsel ve siyasal bir sorumluluk ve görev olduğunun bilincindeyiz. Kaypakkaya yoldaşın kızıl güzergahını Parti 3. Kongremizle güncelleyen   Maoist Komünist Parti, Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden halkımızın tek gerçek kurtuluş yolunun Sosyalist Halk Savaşı olduğunu bilimsel olarak ifade etti. Sosyalist Halk Savaşı ile bürokratik gerici burjuva devlet aygıtının her biçimini parçalayarak, proletarya ve emekçilerin doğrudan- katılımcı, komün, sovyet ve halk konseyleri iktidarı çerçevesinde, tüm ulus ve azınlıkların tam hak eşitliği ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı temelinde her türlü ulusal ayrımcılığı ortadan kaldıracak ve Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklarını gerçekten değişik uluslardan proletarya ve halkların kardeşleşebildiği tam bağımsız bir halklar mozaiği yapacaktır. Önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın doğru bir şekilde ifade ettiği ve bugün hayatın, doğruluğunu binlerce kez kanıtladığı milli meseledeki temel şiarımız: Ezilen ulus, azınlık ve inançlara uygulanan, resmi dil, din, tarih, düşünce, inkar ve imha politikalarına karşı; ulus, azınlık ve tüm inanç kesimlerinin tam hak eşitliği, ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı ve bütün ülkelerin işçilerinin ve ezilen halkların birleşmesidir…

‘’İktidar Namlunun Ucundadır’’

Sınıf savaşımı zor temelinde yükselmektedir. Emperyalizm ve uşağı Türk hakim sınıfları, proletaryanın, ezilen halkların ve ezilen ulusların haklı ve meşru mücadeleleri karşısında tepeden tırnağa silahlanmaktalar. Her yıl binlerce fabrika kuracak kadar, milyonlarca aç insanı doyuracak kadar parayı silahlanmaya harcıyorlar. Halk yığınlarını ideolojik-politik etki altında tutarak kendi köhnemiş düzenlerini korumak için silah altına alıyorlar ve milyonlardan oluşan ordular besliyorlar. Proletaryanın ve halkın örgütlenmesine karşı yine yüksek teknolojik donanımla istihbarat örgütleri kuruyorlar ve halkları denetim altında tutmak istiyorlar. Bütün bunlara karşı, reformist, revizyonist, Postmodernist ve sağ tasfiyeci safsatadan ibaret olan teorilerin aksine, sınıfın devrimci zorunu örgütlemek tayin edicidir. Türkiye /Kuzey Kürdistan’da devrim tarihine bir karabasan gibi çöken 50 yıllık sağ tasfiyeci reformist ve pasifist, legalist ve parlamentarist dalgayı parçalayan 71’ silahlı devrimci çıkışın mimarlarından biri olan komünist önder Kaypakkaya yoldaşın sistemli görüşlerini günün somut koşullarına uyarlayan Maoist Komünist Partisi, tepeden tırnağa karşı devrimci zor üzerine kurulu faşist Türk devletini ve onun egemenlik sistemini, kır ve şehir diyalektiği üzerine oluşan Sosyalist Halk savaşıyla tarihin çöplüğüne atacaktır.

Komünist önderimiz Kaypakkaya ve tüm yitirdiklerimiz devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelemizde devrimci isyanı büyütmede, bize yol gösteren ve manevi komutanlık eden kutup yıldızlarımız olacaktır.

Bu bilinçle ‘’Bu Çelik Aldığı Suyu Unutmayacak’’ şiarıyla, Köln Stadhalle’de yapacağımız;

‘’43.Ölümsüzlük Yıldönümünde Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Şahsında Parti ve Devrim Şehitlerini Anıyoruz’’ gecesine tüm halkımızı katılmaya çağırıyoruz.

Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!

Parti ve Devrim Şehitleri Kavga Bayraklarımızdır!

Yaşasın Marksizm-Leninizm- Maoizm!

TERTİP KOMİTESİ

Mart 2016