Derin Devlet, Devletin Kendisidir!

Son dönemde devletin kullanışlı maşalarından Sedat Peker tarafından kişisel sosyal medya hesaplarından, ‘derin devlet’ örgütlenmesi, kimi yargı kumpasları, cinayetler, uyuşturucu sevkiyatları, insan kaçırma, şantaj…vs gibi suçların itiraf edildiğine şahit olmaktayız.

Kuruluşundan bugüne, devleti yöneten tüm iktidarlar, kamuoyu önünde savunamayacakları ya da ikna edemeyecekleri suçları özellikle mafya, çeteler ya da ‘derin devlet’ aracılığıyla işlemekte, devlet içinde bunları koordine etmekte, hatta bu suçları kendi güvenlik ve istihbarat güçlerine bizzat işletmektedir. Dönem dönem kullandığı maşalar değişse de, suç işleme konusundaki istikrarları değişmemiştir. ‘Derin Devleti’ tasfiye ettiği yalanını her fırsatta dile getiren AKP/Erdoğan iktidarı, bizzat bunu yönlendiren ve hatta alternatif ‘derin devletler’ ikame eden pozisyonunu her dönem devam ettirmiştir. AKP/Erdoğan iktidarı faili meçhullerin, Kürt köylerini yakmaların ve işkencelerin sembol isimleri Mehmet Ağar, Tansu Çiller gibi dönemin faşist sembolleri ile her kritik politik süreçte poz vermeyi ihmal etmemiş, bunu medyalarında övünçle propaganda etmiştir.

Belirtmekte fayda var; kullanılmış ve bir köşeye atılmış mafya artıklarının anlattıklarına yabancı değiliz. Bu itiraflara şaşırmış da değiliz. Bizler, sömürü düzeninin hedefinde olanlar olarak devlet-mafya ilişkisini, ‘derin devleti’ iyi biliriz. Faşist çetelerin katliamlarına ‘kimse bana sağcılar insan öldürüyor dedirtemez’ diyen Süleyman Demirel’den, Susurluk’ta şarampole yuvarlanan azılı katillerden, Şemdinli Umut Kitapevini bombalayan askerlerin yakalanması sonrası ‘tanırım iyi çocuklardır’ diyen Yaşar Büyükanıt’tan, 6-7 Eylül Olayları’ndan, Maraş- Çorum- Malatya-  Gazi Mahallesi katliamlarından burada yazının kapsamını aşacak emekçi halka karşı işlenmiş birçok suç ve katliamdan bizler ‘derin devlet’ hikayesini çok iyi biliyor, bizzat yaşıyoruz.  Devlet tüm bu suçlarda, bu ilişkileri ya savunmamış ve devlet içinde ‘kulağı çekilmesi’ gereken birkaç ‘kendini bilmez’ olarak ilan etmiş ya da dolaylı yollardan savunmuş, nihayetinde koruyup, kollamıştır.

Kürt ulusal mücadelesinin, devrimcilerin, komünistlerin, demokratların, aydınların ve sanatçıların azılı düşmanları olan, kont-gerilla faaliyetleriyle övünen devlete bağlı bu grupların ve kişilerin bizlere düşmanlığı ise tesadüf değildir. Emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin düşmanları bu katliam ve yağma düzenlerinin arkasında hayali ihracat, uyuşturucu kaçakçılığı, insan öldürme, şantaj, emniyet-yargı oyunları gibi sayısız suçları saklamaktadır. Kürde, komüniste, aydına ve sanatçıya düşmanlıklarının ardında işte tam da bu katliam ve talan düzeni bulunmaktadır.

Geçmişten bugüne devletten bağımsız ya da devlete rağmen hareket ettiği/ettikleri ifade edilen bu yapılanmaları bizzat mevcut devlet örgütlenmesinin sistemli bir şekilde denetlediği, kullandığı ve desteklediği gerçeği ise apaçık ortadadır. Sedat Peker’in ifade ettiği suçlar, bizzat devletin bilgisi ve ilgisi dahilinde işlenmektedir. Bu nedenledir ki ‘derin devleti’ devletten/devleti yöneten hakim sınıflardan bağımsız değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Devlet-mafya ilişkisinin teşhir olması ve sınırlı da olsa itirafların yapılması iyidir. Elbette bu itiraflar buz dağının görünen tarafıdır. Gündeme gelen konular hem bir başlangıcı hem de bir sonu işaret etmektedir. Suriye ve Rojava’daki yasadışı petrol ticareti, Rojava halkının artı değerlerinin yağmalanması, uyuşturucu ticareti, yargı-emniyet-mafya bağlantısı ve devleti yönetenlerin buralardan aldıkları paylar bu ‘hesaplaşmanın’ kilit konularıdır. Tüm demokratik güçler bu konuları güncel olarak gündemde tutmalı ve devlet-mafya ilişkisini halka teşhir etmelidir.

Sonuç olarak, itiraf olarak medyaya yansıyan ifadeler devlet-mafya ilişkisinin tekrar teşhir etmiştir. Devlet-mafya işbirliği ancak sokaklarda ve meydanlarda yürütülecek meşru bir mücadele ile sonlandırılabilir. Emekçilerin devleti, ancak sosyalizmin nihai zaferiyle kurulabilir. Emekçiler ve ezilenler ancak sosyalizmde kendi gelecekleri üzerinde doğrudan söz sahibi olabilir. SMF, devlet-mafya işbirliğine karşı tüm emekçileri ve ezilenleri örgütlü mücadeleye çağırmakta, birleşik mücadeleyi büyütmeye davet etmektedir.

SOSYALİST MECLİSLER FEDERASYONU

12 Mayıs 2021