DERSİM 38 KATLİAMINI ANMAKTAN MALATYA HAPİSHANESİNE DOĞRU YOLCULUK!

Dersim (20 Şubat 2013) Günümüzde çevre sorunlarına karşı duyarlı olmak, kültürel sorunlarla ilgilenmek neden sonuçları üzerine düşünmek suç sayılır oldu. Öyle ki demokratik kitle örgütlerinin yapmış olduğu bütün açıklamalar suç olarak görülmeye başlandı ve soruşturmalar tutuklanmalar katlanarak devam etmekte.

Evet, siz de çevreci iseniz eğer kültürel değerlerinize sahip çıkıyorsanız sizde herhangi bir ‘örgütün üyesi ‘ olma ihtimali ile tutuklana bilirsiniz. Hele ki kültürel mirasınız Dersim coğrafyası gibi tarihin her döneminde baskıya, katliama, zulüm ve talana maruz kalmış bir yer ise bu daha kaçınılmaz olmaktadır. Bilinen tarihlerden günümüze her zaman egemen anlayışın baskısı altında olan bu bölgede yaşamak halkı için tamamen ‘şans ‘ olmaktan öteye gidememiştir. Kimi zaman kızılbaş alevi kimliği, kimi zaman da sosyal dokusu bu toplumun katliamlara maruz kalması için yeterli gerekçe görülmüştür.

Tarih sayfaları 1938 tarihini gösterdiğinde Dersim de yapılan soykırım ile binlerce masum ve savunmasız insan katledildi. Katliamdan  sağ kurtulanlar ise çeşitli illere sürgünlere gönderildi. Bu uygulamalar toplumda bir travma yaşanmasına neden oldu. Öyle ki o dönemin şahidi olan insanlar günümüzde bile bu travmanın etkisini üzerlerinden atamadılar. Evet ne dersim halkı bu travmanın etkisinden kurtula bildi  nede egemenler dersim coğrafyasını tamamen yok etmek ten asimile etmekten geri durdular. 93  köy yakmalar, faili meçhul cinayetler, yozlaştırma politikaları, barajlar projeleri  ile bu uygulamalar devam etmekte.

Geçtiğimiz günlerde görsel ve yazılı medyada kopartılan dersim katliamı tartışmalarına bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Hükümetten tutalım da muhalefet partilerine bir çok yetkili kendi çerçevelerin de bu katliamı değerlendirdi. Ve Dersim soykırımını siyasal ranta dönüştürme amacı ile yığınla tartışma programları yapıldı. Bu kapsamda katliamın planlanması ve katliam aşamasının çeşitli belgeleri açıklandı. Bu belgelerle yapılan bu katliamın bir bölümü kısmı anlamda da olsa gün yüzüne çıktı. Lakin ortaya çıkan bu belgeler soykırımı yaşamış dersim halkının ezelden beri bildiği gerçekler olarak vicdanlarda yer aldı.

Dersim 38 katliamı gerek iktidar partisi gerek muhalefet partileri tarafından siyasi argüman olarak kullanılıp istismar edildi. Öyle ki göstermelik özürler dilenmeye kadar bu iş vardı. Evet bu ‘ özür dileme’ tamamen göstermelik ve siyasal rant güdülerek söylenen iki  kelimeden öteye gidememiştir. Bir yandan özürler dilenirken diğer taraftan barajlar projeleri ile dersim sular altında bırakılıp yok edilmek isteniyor. Bu sebepten barajlar projesi 38 katliamının devamıdır ve ikinci 38 dir.

Birçok kişinin TV programlarına çıkıp okudukları duydukları kadarıyla dersim katliamına yorum yaptığı bugünlerde dersim katliamını birebir yaşamış olan halkımızın acılarını dillendirmesi suç sayılır oldu. Katledilen atalarımızı andıkları için, katliamların yapıldığı yerlere giderek anma törenleri düzenledikleri için dernek başkanlarımız ve yöneticilerimiz tutuklandı. Evet herkes dersim katliamı üzerine konuşabilir yorum yapabilir fakat, katliamın mağdurlarının yani bir bütün olarak dersim halkının kendi yaşadığı acıları dile getirmesi  suç  olmakta ve  bu gerekçeler hala iddianamelerde tazeliğini korumaktadır.

Evet başkanlarımız yöneticilerimiz ve üyelerimizin yaptıkları anmalar, açıklamalar gerekçe gösterilerek tutuklandılar. Bir yıldan fazla bir zamandır Malatya E tipi Hapishanesinde bulunan eski  dernek başkanlarımızdan Murat Kur bu kapsamda hala tutuklu. 13 kasım 2012 den beri tutuklu bulunan  başkanımız Ali Mükan yönetim kurulu üyemiz Mustafa Aytaç bu anmalar açıklamalar gerekçe gösterilerek tutuklandı. Başkanlarımız yöneticilerimiz ‘’barajlar projesi  ikinci 38 dir’’ söyledikleri için, coğrafyamızda siyanürle altın aranmasına karşı oldukları için tutuklandılar.  Toprakları sular altında bırakılmak istenilen Peri Köylüsünün yanında durdukları ,  mücadelelerine destek verdikleri için tutuklandılar.

Dersim soykırımını yapanlar katledilen, sürgünlere gönderilen halkımızın çektiği acıları siyasal malzeme haline getirmesinde herhangi bir sorun sıkıntı yaşanmaz iken Dersim deki demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerine 38 soykırımını konuşmak suç sayılıyor.

Bizler biliyoruz ki tarih boyunca coğrafyamızda uygulanan bu sindirme ve asimilasyon politikaları hiçbir şekilde vermiş olduğumuz bu haklı mücadeleden bizleri geri durduramayacaktır. Eğer bizlere dayatılan dilimizden, kimliğimizden ,kültürümüzden uzaklaşmamız ise bir kez daha yeniliyoruz ki her ne pahasına olursa olsun dilimizi kültürümüzü ve  coğrafyamızı sahiplenmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda çalışmalarımız aralıksız devam edecektir. Haksız hukuksuz bir şekilde hala tutuklu bulunan başkanlarımız Murat Kur,  Ali Mükan yönetim kurulu üyemiz Mustafa Aytaç, üyelerimiz Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ ın derhal serbest bırakılmasını aynı zamanda ,haklı ve onurlu mücadelelerini suç olarak gören bu faşizan zihniyete sesleniyoruz ki  bu şuçu işlemeye  devam edeceğiz.

DERSİM KÜLTÜR DERNEĞİ