Dersim’de kapitalist sömürü düzeni, yönetim biçimi ve anlayışına karşı, sosyalist toplum düzeni ve devrimci sınıf anlayışından beslenen halkçı-demokratik yerel yönetim anlayışı temelinde bir belediye vuku buldu. Bu belediye, demokratik-devrimci-halkçı yerel yönetim anlayışına ve uygulamalarına karşın, yoğun olarak aynı sınıf cephesinden gelen haklı-haksız bir dizi eleştiriye maruz kaldı, kalmaktadır da. Muhtemel haklı ve makul eleştiriler olsa da eleştirilerin esası dar grupçu, ben merkezci, bencil çıkar ve geri kaygılardan oluşmaktadır ki, bunlar doğrudan Dersim Belediyesi’ni teşhir ederek zayıflatma temeline oturmaktadır. Öyle ki, hiçbir burjuva belediye bile bu kadar yoğun ve odaklanmış eleştiriye maruz kalmadı, kalmıyor. Anlaşılmaz biçimde Dersim Belediyesi teşhir ve yıpratma furyasıyla biçimlenen bitip tükenmeyen eleştirilere, saldırılara maruz kaldı. Oysa Dersim Belediyesi, burjuva ve bilumum anlayışa karşı, demokratik-devrimci anlayışı ve yönetim biçimini temsil ediyordu.
Nedeni izah edilemez bu eleştiri ve saldırılara rağmen Dersim Belediyesi beslendiği sosyalist anlayış temelinde yerel yönetim anlayışını uygulayarak halkçı ve emekçi çizgisini sürdürdü. Sürdürüyor. Halkçı Yerel Yönetim Anlayışı temelinde yönetilen Dersim Belediyesi dikkate değer yeni ‘‘imzalar” atmaya devam ederken, bilumum burjuva yönetim anlayışlarıyla arasındaki farkı da bir kez daha berrak biçimde ortaya koymuş oluyor.
Dersim Belediyesi ve kazanımlar
Son olarak Dersim Belediyesi ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş söyleşmesinde, emekçilerin günlük yevmiye ve sosyal haklarına yüzde 85 zam yapılırken, çalışma saatlerinin ise 7 saate indirildi. Kuşkusuz ki, Dersim Belediyesi ile sendika arasında yapılan bu anlaşma, mevcut şartlarda işçi-emekçi hakları adına yapılan en ileri, demokratik bir anlaşmadır. Daha önceki yıllarda yapılan anlaşmalar da aynı yönetim anlayışı temelinde işçi-emekçi dostu olup, onların ekonomik-demokratik haklarını esas alan anlaşmalar niteliğindeydi. Yapılan son toplu iş sözleşmesi, yani sendika ile belediye arasında sağlanan anlaşma da işçi haklarını esas alan demokratik ve halkçı yerel yönetim anlayışının bir devamı ve gereğidir. İşçi-emekçi halk kitlelerinin içinde bulunduğu yoksulluk şartları dikkate alınarak, işçi ücretlerinde, sosyal hak ve çalışma sürelerinde yapılan iyileştirme, demokratik-devrimci yönetim anlayışının ürünü olup, gerçekleştirilmiş örnek bir anlaşmadır.
Dersim Belediyesi ile Genel-İş Sendikası arasında anlaşmayla imzalanan toplu iş sözleşmesi, Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki bütün belediyeler ve diğer sözleşme alanlarda yapılan toplu iş sözleşmelerinin en ilerisi ve en geniş haklar tanıyan özelliktedir. Dahası, Dersim Belediyesi’nin kadın hakları zemininde yaptığı düzenlemeler, aldığı karar ve yaptığı düzenlemeler de özel ve ileri bir örnek teşkil etmekteydi-etmektedir. Halkçı Yerel Yönetim Anlayışı temelinde atılan bu adımların ülke sathında gerçekleştirilen ya da tanınan emsalsiz haklar olduğu açıktır…
İmzalanan bu anlaşma, işçi-emekçi haklarını savunan ve onların dostu olan bir yönetim anlayışının ürünü olarak mümkün olsa da aynı anlaşmanın diğer toplu iş sözleşmeleri şahsında da yapılabileceğini kanıtlar. Emekten ve halktan yana olan bir anlayış son derece sınırlı olan olanaklarına karşın emekçilere bu düzeyde haklar verip iyileştirmeler sağlayabiliyorsa, diğer belediyeler ve toplu iş sözleşmesi yapan kurumlar da pekâlâ aynı hak ve iyileştirmeleri yapabilirler. Yapmamaları ise, bunların işçi-emekçiden yana olmayıp sömürü düzeni ve rant çarkının bir parçası olmalarıyla açıklanabilir…
Dersim Belediyesi özgülünde emekçilerle-emekçilerin sendikasıyla sağlanan mevcut toplu iş sözleşmeleri, demokratik-devrimci yönetim anlayışı ile kapitalist sistem ve sömürü düzeni arasındaki keskin anlayış farkını ortaya koyar. Kapitalist sömürü düzeninin işçi-emekçileri her gün daha ağırlaşan şartlar altında sömürerek açlık ve yoksulluğa mahkûm etmesine karşın, halkçı yerel yönetim anlayışıyla yönetilen Dersim Belediyesi’nin işçi-emekçi haklarında çığır açıcı anlaşmalar yaparak haklar tanıması, onun emekten yana olan niteliğiyle birlikte, kapitalist sömürü düzenine köktenci eleştiridir de. Bu eleştiriyle kapitalist sistemin işçi düşmanı sömürücü karakteri teşhir edilirken, kapitalist sistemine karşı olarak demokratik-devrimci yönetim anlayışı da somut olarak halk kitlelerine gösterilmektedir…
Dersim Belediyesi’nin ortaya koyduğu yönetim anlayışı ve bu anlayışın tezahürü olan toplu iş sözleşmesi pratiği ne anlama gelmektedir? Açık ki, sendika-işçiler ile işveren pozisyonundaki belediye arasında sağlanan mevcut anlaşma ve karşılıklı atılan imzalar, basit bir anlaşma ve hak tanınması temelindeki bir düzenlemeye indirgenemeyecek kadar derin ve manidardır. Yapılan toplu iş sözleşmesi anlaşması, her şeyden önce bir yönetim anlayışını, bir halkçı-demokratik-devrimci yönetim anlayışını ve emekten yana işçi-emekçi dostu bir anlayışı ifade eder. Kapitalist sömürü sisteminin bir alternatifini, bu alternatifin bir minyatürünü temsil eder…
Şimdi, toplu iş sözleşmeleri ve hak arayışında bütün işçi-emekçilerin kapitalist düzen ve sendikalarına karşı kullanacakları somut bir gerekçesi, emsal gösterecekleri bir örnek vardır! İşçi haklarının en geniş ve en ileri olduğu Dersim Belediyesi, bunun somut pratiği ve uygulaması vardır! Dersim Belediyesi’nde bu haklar verildiğine göre, diğer belediyelerde ve diğer iş-çalışma alanlarında da aynı hakların verilebileceği savunusu işçi ve emekçilerin ellerine verilmiştir! Dersim Belediyesi’nin uyguladığı halkçı yönetim anlayışı, işçi-emekçilerin sömürüsüne dayanan kapitalist düzen ve anlayışını fiilen çürütüp işçi düşmanı olan gerici karakterini ortaya koyarken, bütün işçi ve emekçileri temsil eden bir mevzi olarak anlam kazanıp vücut bulmaktadır…
Dersim Belediyesi ortak değerdir
Akademisyenlerce tez konusu yapılan Dersim Belediyesi tecrübesi, beslendiği ve uyguladığı yönetim anlayış temelinde sıra dışı bir yönetim biçimini temsil ederek dikkatleri üstüne çekmeye devam ediyor. Özellikle, krizlerle boğuşup yoksulluk ve açlığı derinleştiren kapitalist sisteme, bu sistemin tarım ve üretimi baltalayarak üreticiyi üretemez duruma ve emekçiyi yaşamını sürdüremez hale getirmesine karşı, küçük çaplı da olsa halkın refahını önceleyen toplumsal örgütlenme ve üretime dayalı bir ekonomi ve yönetim modelini benimseyip tüketim toplumu-ekonomisi değil üretim toplumu-ekonomisi ve bunu oturttuğu demokratik anlayış temelinde demokratik haklarla geliştirdiği halkçı yönetim modeli niteliğinde ortaya koyduğu alternatifle iz bırakmaya devam etmektedir…
İş saatinin 7 saate indirilmesi, kapitalist sömürü çarkının bir dişini sökmek ve işçilere nefes alacak zaman tanımaktır ki, bu işçi mücadelesi adına köklü bir adım, önemli bir kazanım ve iyileştirmedir. İşçi ücretlerine yüzde 85 oranında yapılan zam kapitalist sistem içinde ileri atılmış adım ve işçi haklarında sağlanmış bir iyileştirmedir. Her biri ağır bedellerle verilecek uzun mücadeleler sonunda kazanılabilecek hak ve iyileştirmeler olmasına karşın, işçiler bu haklarını Dersim Belediyesi’nin işçi dostu halkçı yönetim anlayışıyla anlaşma temelinde kazanmıştır…
Dersim Belediyesi, emekten yana, işçi dostu, halkçı demokratik yönetim anlayışıyla bütün işçilerin mevziisi ve ortak değeridir. O, işçilere demokrasi, hak ve özgürlükler tanıma yolunda ilerliyor. Onu destekleyelim, propaganda ederek büyütelim, geliştirerek ileri taşıyalım… Onunla birleşelim, onun yürüyüşünü ilerletelim…
halkingunlugu4.org/