Dersim-Dersimli, Dersimcilik, Demokrasi…

Dersim hiç kimsenin tasarrufunda değildir. Dersim yalnızca ve yalnızca Dersimlilerin, Dersim halkınındır; kimse mülkiyet edinemez. Gerici-faşist klikler asla edemez. Devrimci-demokratik kazanımları ve politik pozisyonuyla Dersim, tüm devrimin ve devrimci sınıf ve halk güçlerinin ortak değeri niteliğindedir.

Dersim, biraz da olsa iltiması hak eden ama gerçekte de resmi ideolojiye karşı haklı bir yabanıllık gösterip “ıslaha” gelmeyen sıra dışı duruşu ve genel demokratik dinamiğiyle, belli bir nüans temelinde geleneksel toplum normundan kopuş göstererek pozitif manada özgün bir yer tutan politik bir coğrafyadır.

Politik kültür ve mücadele(ci) potansiyeliyle Dersim, modern mücadelelerin küçük ama verimli bir ‘‘ülkesi-kalesi” olarak tarif edilirse, bu yanlış olmaz. Başta komünist hareket olmak üzere, devrimci ve demokratik hareketin başlıca mücadele merkezlerinden biri, bir üssü ve besleyici kaynağı olarak ya da kadro ve lojistik kaynağı olması münasebetiyle bu atfı hak etmiş, etmektedir. Dersim’in ülke devrimci hareketinin başat mücadele uğrağı, örgütsel faaliyetin çekim alanı ve devrimci kitle dayanağı olması bir tesadüf ya da alelade bir rastlantı değildir. Bilakis, Dersim’in devrimci savaş ve mücadelelere kucak açması ya da kaynak olması, esasen soykırımcı katliamlara maruz kalmasının yarattığı sebepli doğal bir sonuç ya da bu katliamlar tecrübesinin tabii bilinci ve tercihi bir sonucu olarak edindiği direniş ve isyan kültüründen ileri gelmektedir. Tarihte yaşadığı kıyım, maruz kaldığı saldırı ve baskılara karşı yükselen demokratik isyanlar adeta geleneksel kültüre dönüşerek günümüzdeki mücadelelere dost olup yarenlik yapmasına yol açmıştır…

Bu arka plan, Dersim’e özgürlükçü ve demokratik bir karakter vermiş, vermektedir. Devrimci savaş ve otoritenin zayıflamasının sonucu olarak bugün kısmi gerilemeler yaşamasına rağmen, Dersim demokratik nitelik ve özgürlükçü eğilimini öz olarak korumakta; politik tercihleriyle bunu kanıtlamaktadır. Özcesi, tarihte yaşadığı kıyımlar ve bu kıyım politikalarının daha sinsi versiyonlarıyla aktüel olarak sürdürülmesi, en önemlisi de kıyımdan katliama, asimilasyondan kültürel yozlaştırmaya kadar en geniş yelpazede yaşanan askeri-siyasi, ideolojik-kültürel, etnik-inançsal saldırıların, bizzat devletin özel politikaları temelinde sistemli olarak ve tam bir düşman hukukuyla devam ettirilmesindendir ki, Dersim, gerici egemenlere karşı isyan, ezilenlerin mücadelesinde örnek bir gelenek oluşturmuştur.

Dersim’in demokratik ve devrimci mücadeleyi benimsemesi ve onunla bütünleşmesi, sadece yaşadığı katliam ve kıyımlarla sınırlı kalmaz-kalmamıştır; bu zeminde gelişen ama devrimci savaş ve mücadele süreçlerinde giderek gelişip pekişen demokrasi bilinci, kültürü ve edindiği politik mücadele tercihinin bir sonucu olarak açıklanabilir.

Tarihsel geçmişinde belli bir özerk statüye sahip olan Dersim, çeşitli ulus ve azınlıkların ortak yaşam birliğine mekân olmuş özelliğiyle, kültürel zenginlik, kucaklayıcı hoşgörü ve hür değerler taşıyan bir topluluktu. Ermeni ulusunun yerleşkesi de olmakla birlikte, Kuzey Kürdistan’ın özgün bir etnisitesi ve inanç kimliğiyle özgünlük barındıran siyasal bir coğrafyaydı. Aynı Dersim, üzerinde yaşayan ulus ve halkların büyük katliam ve kıyımlar, sürgünler ve zorunlu göçler, OHAL ve abluka-ambargolar, özel kanun ve politikalar eşliğinde uygulanan asimilasyon saldırıları, kültürel erozyon ve yozlaştırma saldırıları, en nihayetinde Kemalist orijinli “T.C.” devleti kompradorlar zümresi ve günümüz türevlerinin kesintisiz mezalimleriyle dayatılan “kadere” rıza göstermeyen özgün bir coğrafya ya da coğrafyalardan biri durumundadır. Ve bu Dersim-Dersimli‘nin, derinden yaşayarak yüreğinde saklı tuttuğu tarihsel kıyım-katliamların dinmemiş acıları ve kapanmamış açık yaraları, tarihi takip ederek bugüne gelen ve bugün de dahil tüm zamanlarda yeniden ve yeniden kanatılmaktadır. İşte bundandır ki, tarihsel isyan geleneğini objektif olarak günümüze de taşıyıp taze tutmakta, devrimci hareket ve devrimci savaş şahsında ezilen-sömürülen sınıfların mücadelesini kendi öz mücadelesi olarak sahiplenmektedir. Bu, onun ileri demokrasi kültürü ve bilincini de teyit etmektedir. Kaldı ki, O, soykırım katliamlarına maruz kalan Ermenileri taa o zaman saklayıp koruyarak da yaşamdan yana ahlaki tutumunu net olarak sergilemiştir. Bütün bunlar zeminde Dersim-Dersimli, yer edinmiş bir demokrasiyle özdeşleşen ve demokrasi uğruna mücadele damarını temsil eden özgünlüğünü korumakla birlikte, demokrasiye bağlı bir kimlik olarak sosyalist demokrasi mücadelesini özümseyen tercihiyle bir adım da olsa ama kesinlikle ileri bilinçli bir kimlik olarak öne çıkmaktadır.

Kuşkusuz ki, Dersim hiç kimsenin tasarrufunda değildir. Dersim yalnızca ve yalnızca Dersimlilerin, Dersim halkınındır; kimse mülkiyet edinemez. Gerici-faşist klikler asla edemez. Devrimci-demokratik kazanımları ve politik pozisyonuyla Dersim, tüm devrimin ve devrimci sınıf ve halk güçlerinin ortak değeri niteliğindedir. Lakin ne mevcut kimliği ne de politik bilinç ve kazanımlarıyla Dersim kolay inşa edilmemiş, kolay kazanılmamıştır! Bugünkü tercihiyle ve genel demokrasi algısı ya da demokratik normlarıyla Dersim, devrimci savaş ve mücadelede ödenmiş bedellerden, verilmiş emeklerden ve sağlanan kazanımlardan bağımsız tasavvur edilemez. Kazanılmış olan Dersim’in, savunulup sahiplenilmesi de omuzlayanların esnetilemez görevi olduğu unutulmamalıdır. Dersim halkının tercihi ve iradesi bağlayıcıdır. Buna saygı göstermeyen hiçbir güç, hiçbir kuvvet ve girişim meşru olamaz; Dersim’e sahip çıkamaz!

Yaşanan son gelişmelerden de anlaşılıyor ki, Dersim’in demokratik değer ve kazanımları, sadece komprador tekelci burjuva klikleri rahatsız etmiyor, politik ve ekonomik hesaplar içinde bulunan bir kısım bencil burjuva güruhların şahsi ihtiyaç ve ihtiraslarını da kabartmaktadır. Demokratik Halkçı Yerel Yönetim anlayışı temelinde aleniyet ve şeffaflıkla yönetilen demokratik belediyecilik tarzı bu güruhu rahatsız etmektedir. Tam da bu temelde, bu güruhça bir kısım köylünün talepleri manipüle edilip istismar edilerek, Sosyalist Meclisler Federasyonu adayı şahsında, Dersim Demokratik Halk Dayanışması’nın Dersim halkı tarafından seçilmiş olan meşru temsil ve meclis iradesine karşı bir provokasyon ve saldırıya dönüştürülmektedir. ‘‘Dersimcilik‘‘ kisvesi altına gizlenen ve köylülerin taleplerini manivela ederek bencil emellerine ulaşmak isteyen, ne bu güruh ve ne de komprador tekelci klikler asla ve asla Dersim’i temsil edemez; bilakis Dersim halkının demokratik iradesi ve demokrasi kültürüne yabancı, politik tercihine özellikle hasım ve düşmandırlar. Lakin, ne “Dersimcilik”le saklanan ve sergilenen gericilik ne de Dersim halkı ve iradesinin demokratik hoş görüsünün ihmal edilerek gerici hesaplara hasır edilmesine müsamaha gösterilemez…

Dersim’in demokratik değer, kültür ve bilincini, demokrasi tutkusunu ve kazanımlarını temsil eden meşru iradeye yapılan her saldırı Dersim halkına yapılmıştır. Dersim halkı ve iradesine yapılmış olan çirkin saldırı ve provokatif girişimler karşısında, tereddüt taşımayan kararlılıkla Dersim halkı ve meşru iradesinin yanındayız. Dersim halkı ve meşru iradesi yalnız değildir! Ona sahip çıkmak tüm demokrasi ve devrim güçlerinin, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan tüm demokrat ve aydınların da bir görevidir. Çünkü O, Dersim halkının demokratik meşru iradesidir; halkındır! Daha fazla değilse bile, demokrasi mücadelesinin demokratik kazanımıdır.

Faşizme ve faşist saldırılara karşı mücadele etkinliklerinde ve hak arama eyleminde bulunmayanların, Dersim halkının ortak kazanımı ve değeri olan, Demokratik Halkçı Yerel Yönetim anlayasıyla bizzat Dersim halkının yönetimi olan belediye meclisi ve iradesine saldırma cüretinde bulunması izaha muhtaç olup, sebepsiz ve masum değildir! Zira, Dersim’in ve Dersimlinin demokrasi kültüründe, demokratik, devrimci ve halk güçlerine saldırı yok, bilakis sahiplenme vardır. Mevcut saldırı kültürü ve tavrı Dersim ve Dersimlinin değerleriyle örtüşmez; ona yabancıdır! Zira, Dersim’in kültürü, devrimci mücadeleler içinde gelişip geliştirilen ve oradan beslenen, dolayısıyla sarılmamız gereken devrimci, demokratik kültürdür. Bundan bağımsız bir Dersim kültüründen ve salt bölgeci bir kültürden bahsetmiyoruz. Devrimci, demokratik, ilerici değilse, Dersim kültürünü yüceltme tavrımız olamaz…

Hiç kuşkusuz ki, Dersim halkı ve her köylüsünün demokratik tepkisi bir haktır ve saygıyla karşılamaktan başka bir yaklaşım ve tavrımız söz konusu olamaz. Öyle ki, bunda haklılık-haksızlık tartışması bile yürütmeyiz. Halkın-köylülerin hatası-yanlışı da saygı gösterme bağlamında itirazsız kabulümüz, en geniş tahammül alanımızdır.

Fakat gerçekleştirilen saldırıda, köylülerin talep, itiraz ve tepkileri gerçek sebep değil, gerçek amacı gizlemek için kullanılan birer bahanedir. Saldırıyı kılıflamak ve saldırının belediyeyi yıpratarak yıkma hedefiyle gerçekleştirdiğini gizlemeyerek meşrulaştırma çabasıdır. “İstifa” sloganları da bu emeli deşifre eden gerçeklerdir…

Her dönem kılıf değiştiren, kâh o vesileyle, kâh bu vesileyle farklı yelpazelerde geliştirilen provokatif saldırılar, kim kullanılmış olursa olsun ve hangi sebeple gerekçelendirilirse gerekçelendirilsinler, halklı ve anlaşılır olmadıkları gibi, görüldükleri ya da lanse edildikleri gibi köylülere ve sorunlarına karşı duyarlılık zemininden uzaktır. Dersim’in ilgili-ilgisiz köylülerini tenzih ederek söylemeliyiz ki, bu provokatif saldırılar dayandıkları bencil hırs ve hesaplar arka planıyla asla masum değildir. “Dersimcilik” kisvesi kullanan her odak gerçekte “Dersimci” değilken, bu “Dersimcilik” türü, evet yalnızca bu türden “Dersimcilik”, Dersim’in bölünüp parçalanması ve iç didişmelere itilerek vuruşturulmasını hedefleyen kirli burjuva oyunun parçasıdır…

Neden hep aynı politik kulvar? Neden makul bir eleştiri ve metot değil de yıkıcı ve tahripkâr saldırı? Periyodik aralıklarla gündeme gelen saldırılar neden yalnızca bir politik kulvar ve hedefe odaklanıp onun çevresinde fay hattı gibi çalışmaktadır?!

Gazete Patika