Dersimli Kadınlar’dan 25 Kasım eylemi

Dersim MansetDersim’de aralarında Demokratik Kadın Hareketi’nin de olduğu Dersimli Kadınlar tarafından Sanat Sokağı’ndan Seyit Rıza Parkı’na yürüyüş gerçekleştirerek 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nü karşıladı

DERSİM (25-11-2014)- Sanat Sokağı’nda bir araya gelen aralarında Demokratik Kadın Hareketi (DKH)’nin de olduğu, “Şiddete Tacize Tecavüze Savaşa Yoksulluğa Kadın Katliamına Çocuk İstismarına Duvarlara Dur De-Dersimli Kadınlar” imzalı pankart arkasında bir araya gelen kadınlar, saat 12.15’te Seyit Rıza Parkı’na yürüdü.

“Kadın katliamlarına dur de” , “Cinsel ulusal sınıfsal sömürüye son” , “Jin jiyan azadi” , “Biji berxodana YPJ” , “Erkek vuruyor devlet koruyor” , “Yaşasın kadın dayanışması” , ”Susma haykır translar vardır” sloganlarıyla yürüyen kitle, Seyit Rıza Parkı’nda bir araya geldi.

Dersimli Kadınlar 25 Kasım’ı selamladı

Dersimli Kadınlar adına yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Bugün bir yandan öylesine kaba, bir yandan da öylesine inceltilmiş bir şiddet ve sömürü sarmalıyla karşı karşıyayız ki, nefes alabileceğimiz alanlar giderek daraltılıyor. Bir yandan savaş ganimeti olarak alınıp satılan kadınlar, bir yandan aşk-namus sarmalında uluorta şiddete maruz kalan ya da katledilen kadınlar, bir yanda 24 saat mecburi ev mesaisine mahkûm edilen emeği görülmeyen kadınlar, bir yanda ucuz iş gücü olarak görülen mevsimlik yollarda ölüme terk edilen kadınlar ve bir yandan da kahkahaları dahi ahlak dışı bulunan kadınlar… İşte tam da böyle bir tablonun içinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nü karşılıyoruz.

Kadın Katliamların sorumlusu AKP iktidarıdır

12 yıldır AKP iktidarıyla yönetilen ülkemizde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri katlanarak artıyor. AKP’nin ‘ilk biz imzaladık’ diye övündüğü uluslararası sözleşmelere karşın, mevcut yasalara rağmen bu yılın daha ilk 9 ayında 207 kadın öldürüldü. Bunların bir kısmı devlet korumasında bulunan kadınlardı.

Adliye koridorlarına kadar varan ve giderek vahşileşen kadın cinayetlerinden, kadına yönelik şiddetin vahim boyutlarından, uygulamada hiçbir ciddi adım atmayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere AKP iktidarı sorumludur.

Çalışma yaşamındaki düzenlemelerle kadın emeğini ikincil, ucuz, güvencesiz ve kayıt dışı kılarak kölelik koşullarında sömürüye ittiği kadınları işyerlerinde her türlü ayrımcılığa, baskıya, taciz, tecavüz ve şiddete terk ediyor. Taşeronlaştırma, esnek çalışma modelleriyle işçi sağlığını ve işçi güvenliğini hiçe sayarak kadınların iş cinayetlerine kurban gitmesine meydan veriyor, işçi eşi kadınların hayatını karartıyor.

IŞİD AKP’nin önemli bir koludur

Programının onda dokuzundaki kadın düşmanı maddeleriyle Ortaçağ karanlığından fırlama barbar, katliamcı IŞİD güruhunun Ortadoğu’da estirdiği terörü hoş görüyor, onu lanetlemeye dili varmıyor, dolayısıyla da onunla ‘zihniyet’ ortaklığını açığa vuruyor.

Tüm bu kadın düşmanı anlayış ve uygulamalara, şiddetin en büyüğü olan savaş ve militarizm diline, baskı ve sindirme politikalarına sarılırken; halkların kardeşliğinden, barıştan ve eşitlikten yana her türlü demokratik muhalefeti, dozunu her geçen gün arttırdığı bir şiddetle boğmaya çalışırken AKP iktidarı, IŞİD’den bir ‘tık’ ileri olmuş, fark eder mi? Zihniyet aynı karanlık zihniyettir. Ortadoğu’daki savaş durumu, ülkemizi bir göç ülkesi haline getirdi. 2 milyonu aşkın bir Suriyeli sığınmacı toplamından söz ediliyor. Gaziantep gibi işçi kentlerinin yanı sıra özellikle büyük kentlerde var olma mücadelesi veren bu geniş kitlenin önemli bir bölümünü yoksul kadın ve çocuklar oluşturuyor. Sığınmacı, mülteci ve göçmen kadınlar ve çocuklar her şeyden önce insanca barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel insan haklarından yoksun olarak ucuzun ucuzu, her tür güvenceden yoksun, ezilenin ezileni, kaçak emek gücü olarak da her türlü ayrımcılık, şiddet, taciz, tecavüz ve ölüm tehdidiyle karşı karşıya. Ki bunun hazin örneklerini yaşamaya başladık. Maalesef ki, savaşın her türlü mağduriyetini en önde biz kadınlar yaşıyoruz.

1960’da Dominik’te hunharca katledilen Mirabel kardeşlerden, Arin Mîrxanlara ve Kader Ortakkayalara kadınların mücadelesi ve dayanışması büyüyerek devam ediyor. Bugün de başta Kürt kadınları olmak üzere Rojava’da eşit ve özgür bir yaşam kuranların, bu yaşamın parçası Kobanê’de direnip vatanlarını barbar IŞİD çetesine karşı ölümüne savunanların mücadelesiyle birleşmenin, dayanışmayı büyütmenin zamanıdır”

http://www.halkingunlugu.org/